bugün

entry'ler (124)

yagmur sonrasi toprak kokan sevgili

bir süre sonra çiçek açacaktır. ilginçtir, bu sevgili istanbullu değildir, istanbul'da toprak yoktur, yağmurda toprak kokmaz.

(bkz: kırkikindi yağmurları)

iyi bir yazar olursaniz zall i bile gorebilirsiniz

(bkz: zall kim lan)

hece ozturk

benim yazın stilimi, kullandığım kelimeleri ve diğerlerini adaba aykırı, müstehcen, mahrem sözcüğü yere sermiş olmakla itham eden yazar

diyeceğim ama, şöyle bir baktım da katı ahlakçılığının yanında, sağlam (sıkı) bir şekilde fikir de beyan etmekten uzak (pek uzak) ahlak yasası jandarması.

bence, en büyük hatası, yazılan her şeyin doğru ve gerçek olduğunu sanmasında, koluna bir çimdik atılması gerekiyor bu açıdan.

bir de nick başlığıma not bırakmış: "baz gaza aşkım" şeklinde. hani ahlaksız olan bendim ve ahlak zabıtası umum müdür vekili olan sendin?

(bkz: bu mudur)

makbule tokmak ve adolf hitler

slavoy zizek ile astra taylor bir belgesel çektiler. o belgeselin adı zizek! idi. orada geçen şu dialog beni hep kendine çekmiştir:

zizek: Birçok solcu benden formül bekliyor.
astra: Doğru.
zizek: Güya ne yapılacağını onlara ben öğreteceğim. (...) Benim görevim, analizci konumumu korumaya çalışmak. Bu da nakletme yoluyla bu beklentilerle oynayarak onları sarsmaktan, çürütmekten geçiyor. Onlara ne verebilirim değil de Bu beklentiler meşru mu? Bu beklentiler onlara onlar hakkında ne anlatmalı? diye bir soru sorulması gerektiğini onlara açıklayabilmek için.

şeklinde.

benden ya da kullandığım kullanıcı adından peşin olarak bir şey bekleyen (ki başka işi yok mudur ki benden böyle bir şey bekliyor doğrusu epeyce işsizliğine yorarım bunu) beklememeli. nedir yani? kullanıcı adım hece öztürk olsaydı kakülü yeşil çorapları turuncu dördüncü sınıf bir eternal sunshine of the spotless mind kızı olmam mı beklenecekti? bu, büyük saçmalık.

bunun yanında mahrem, ahlak, edep, haya gibi kavramları çöpe atmış bir bireydir evet. zaten, dış dünyada yeterince var bunlar, her tarafta var. okulda, kışlada, çalıştığım iş yerinde, her yerde. hele ki böylesine kavramların pespayeleştirilip ucuzlaştığı bir dönemde, benden yazı olarak klişe bir hijyen bekleyenlere ise hayret etmek yerine onlardan şüphe ediyorum, septikleşiyorum. bu, size göre olabilir, çiçeklerden ve böceklerden bahsetmek. oysa ben pis şeylerden bahsedeceğim belirli sınırların dışına (sözlük formatı vs yasalar filan) çıkmadan. bunu, yazma hakkım elimden alınana değin yapacağım.

kaldı ki, benim yazılarımın gerçek olduğuna inanmak da kişilerin bileceği iş. ancak, ben köhne bir rahşan ecevit ahlakçılığıyla, kelimelerin polisi olmayacağım. kelimelerin polisi olanlarla daima çatışacağım. çünkü, artık elimizde kelimelerden başka bir şey yok.

kamuoyuna saygıyla duyurulur. (imla hatası editi)

ilk cinsel deneyimini genelevde yapmak

genelevler sürekli indirgenmiştir, bunu anlamak mümkün değil. burada süleyman demirel usulü bir ad hominem geliştirmek niyetinde değilim, yani "vatandaş bizi mi siksin" tandanslı bir tartışma değil hedef. olay şudur ki "vatandaş bizi sikmiyor" yani ihtiyacını fahişelerle (ki dünyanın en eski mesleklerinden birisi ve halen de en önemlisidir) gideriyor. bu da genelevleri çöplük olmaktan çıkarır.

tartışmadaki bir diğer boyut da "geneleve gidecek kadar midesizlik" üzerinden seyrediyor. böylesi popüler eleştirilerle ben bir yere varılabieceğinden epeyce kuşkuluyum.

soru: kutuplarda yetişen ananas'ın tadı nasıl olur?
cevap: vallahi yemedim bilmiyorum!

burada, işte burda falso var, bu bir yanlış bilinçtir çünkü kutuplarda ananas yetişmez. kerhanelerin de kendilerine özel bir alan'ları (durkheim'a bakınız) vardır, geliştirdikleri belirli kodlar ve sonra insanların oraya gitme sebepleri. hayır hayır, insanlar oraya sadece boşalmak için gitmiyor olabilirler. bunu bir düşünmemiz lazım.

sonuçta, ilk cinsel deneyimi ergen bir kızla geçirip rezil etmek yerine, tam anlamıyla "sikiş profesörü" bir kadının tezgahından geçiyor olmak aynı şey değildir. bunu, yaşamış olmak gerekir. eğer ki bunu yaşarsanız göreceksiniz ki, fahişeler ile filozoflar arasında fark yoktur. bu nefistir. çoğu zaman koltuğumun altına aldığım hegel kitaplarıya geneleve giderim, seçtiğim kadın için fişi kestiririm, sigara içip hegel üzerine enfes konuşmalar yaparım, sonra huzur içinde sevgilimin koynuna dönerim. böylesi bir dönüşe sevgilim de razı çünkü hegel diyince tüyleri diken diken olanların reklamcı olduklarını siz zaten biliyorsunuzdur.

ilk cinsel deneyimini genelevde yapmak sanıldığı kadar rezil bir şey değildir.

la femme n existe pas

fr. kadın yoktur.

jacques lacan psikanaliznde ise, bir dil problematiğinin ifadesidir zira bilindiği gibi lacan büyük bir dilcidir.

gerçek kadın

(bkz: la femme n existe pas)

gercek ask yasamis olanlarin tekrardan asik olmasi

şöyle:

(bkz: gerçek kadın)

vajinanın çirkin bir organ oluşu

bu, benim hep yaralamıştır doğrusu.

l'origine du monde tablosunda dünyanın merkezi olarak adlandırılan iç içe uzaylar bütününden oluşan bu "kara delik", böylesine ahenksiz ve çirkin olmalalıydı. oysa, bir sırt böyle değildir, içerisinde çeşitli ahenkler barındırır ve çok afedersin "sikine göre" kasılıp gevşemez. oysa, vajina bunlardan uzaktır, çirkindir.

(bkz: vajinoplasti)

kulak fetisisti

kulağın iç yapısı ile vajinanın iç yapısının benzerliğinden henüz haberdar olmayanlarda olan fetiş. böylesi bir fetişleri (aslında buradaki övgü vajinayadır) olan kişiler, kulağın kıvrımlı yapısı ile vajina çeperleri arasındaki bağı kurduğunda, büyük ihtimalle gidip berlin duvarı'nın yıkıntıları etrafında bir süre sigara içecek ve ardından kafasına dayadığı colt 35 ile intihar edecektir.

itiraf sonrasi olusan rahatlama hissi

(bkz: katarsis)

ilk cinsel deneyimini genelevde yapmak

erkeği gerçek anlamda erkek yapan, sik kesme (sünnet) töreninden sonraki en büyük kansız ritüel. sevişmekten habersiz liseli bir kızın içine girip çıkacağıma, böylesi bir eylemle vajinasında binlerce yıllık deneyim barındıran bir fahişenin rahminin içine boşalmak bana her zaman daha cazip gelmiştir. bunu, özellikle nietzsche okuduğum zamanlarda yaparım, frengi kapmak için elimden geleni yaparım çünkü nietzsche, yattığı fahişelerden kaptığı frengi ile delirmiş, beynini yitirmiş değildir. binlerce yıllık tecrübeyi rahminde taşıyan fahişelerde saklı "kara" bilgilere erişmiş, değişmiş ve wagner'ın karısını s*ikmek idealinden vazgeçmiştir.

sözlük yazarlarının itirafları

itiraf ediyorum;

bundan 4 önceki sevgilimin memelerinin kocaman oluşu, aslında bana dinginlik veriyordu çünkü "magna mater'in de memeleri büyüktür ve huzur verirler" gibi bir içselleştirme geliştirmiştim kendi kendime.

sözlük yazarlarının itirafları

itiraf ediyorum;

ne zaman bir godard filmi izlersem o zaman kadınlardan nefret ediyorum çünkü godard'ın kadınları daima beni kendilerine aşık etmişlerdir.

sözlük yazarlarının itirafları

itiraf ediyorum;

herhangi bir gece peyote'den birlikte çıktığım kırsal gerçekliğin yanaklarını kıpkırmızı yaptığı, beyaz "dikişsiz" don giyen taze üniversiteli bir kızla sevişme çabalarım hep başarısızlıkla sonuçlanmıştır. bunun sebebi üzerine düşündüğümde ise, adı geçen kızın bekaretini annesine karşı beslediği obsesif nefretin yanaklarında dışavurumsal patlamasını görmemdir. böylesi zamanlarda kendimi zizek gibi stalinist hissetmişliğim ve ereksiyon problemleri yaşamışlığım vâkidir.

sözlük yazarlarının itirafları

itiraf ediyorum;

kıyma makinasının içine eski sevgililerimin dillerini atıp yeni sözcükler yaratmayı düşündüğüm anda sinemada kullanılmamış herhangi bir imge olup olmadığını düşünüyorum. böyle düşüncelere daldığımda ise daima aklımdan javascript 1.2 kodlarının hangi anlamlara gelebileceği geçiyor, bu yüzden kaskatı kesiliyorum, boşalamıyorum. böylesi bir boşalamama seansından sonra daima kant okuyorum, çünkü immanuel kant'ın felsefesinden nefret ediyorum. immanuel kant'ın felsefesini nefret zemininde öğrenme serüvenim böyledir, itiraf ediyorum.

fidayda

avrupa dolaylarında da bilhassa ingiltere'de oynanan bir oyundur kendisi.

işte o fidayda:

http://tinyurl.com/4yc6jn

sevgilinin annesiyle şehvetle dudaktan öpüşmek

sevgiliniz güzel ve bakımlı bir kızsa ve bu konuda annesine çekmişse, elinizden bir şey geleceğini zannetmiyorum, kendinize engel olabilmeniz oldukça zor. hele ki gelecekteki kayınvalideniz yalnız yaşayan bir kadınsa, ve yaşı 41 ise. gençlere taş çıkartan olgun kadın oluyor kendisi.

o öyle aziz bir kadındır ki, sizin ona olan ilginizi hissetmiştir ancak görmezden gelir. bir süre sonra kızıyla olan ilişkiniz zedelenmeye başladığında, siz çok mutsuzken yanınıza yanaşır, kulağınıza sessizce fısıldar ve dudağınızın kenarına ıslak bir öpücük kondurur. sonrasında afallarsınız ve kalbiniz patlayacak şekilde atmaya başlar. hemen kaçmak ve kurtulmak istersiniz bu durumdan çünkü arada sevdiğiniz kız vardır ama yapamazsınız; bu sefer siz öpmeye başlarsınız, sonra ellerinizi saçlarına geçirirsiniz ve soluk alış verişleriniz hızlanır, yaban ve diri memelerine gider elleriniz, ter boşanır ensenizden, ve sonrası cehennem gibi sıcaktır.

sonra her şey daha kötü olur çünkü öyle güzel bir andır ki o an, bir daha yaşayamazsınız ve hayatınız boyunca hep o sevişmeyi özel bir biçimde hatırlarsınız.

how i met your mother

tr. "annenle nasıl cimâ ettim?"

kusacagim galiba

oral seks yapan kadın söylemi. şimdi bu ayıp, günah ya da başka bir şey değil. oral seks de insanlar tarafından yapılan bir şey nihayetinde. en "konservatif" geçinen hatun bile bunu yapar eğer ki tiksinmiyorsa. zaten tiksiniyorsa bir sorun var demektir. bu sözü oral seks sırasında bir kadın söylemişse, haşa huzurdan taşşaklarınız leş gibi kokmuştur, çükünüz kocamandır ya da kız pipiden korkmakta ya da midesi bulanmaktadır. oysa, pipi dediğin süper bir şey, tadı da harikaymış, bilenlerin yalancısıyım ben.