bugün

entry'ler (132)

izmirli kızların genelde açık giyinmesi

Bunu sorgulayanların insan beyni cereyanda kalmış ve hava akımı yüzünden beyninin büzüşmesi sonucu oluşan bir hastalıktır.

bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar

kızlar tuvaletinde birbirni islatmaca oynayan kanı kaynayan kızları uyarmak için tuvalat kapısından kafasını uzatan edebiyat öğretmenini arkadaşı sanan kız öğranci tarafından baştan aşağı kadar hortumla sulanması.

abdullah gül

new york borsasını açışındaki yersiz neşe ve sevincine şaşkınlıkla tanık olduğum ve işini fazla ciddiye aldığını hissediğim asla cumhurbaşkanım olarak kabul edemiyeceğim insan. çana o kadar uzun süre bastı ki yanındaki adam tarafından sırtına dokunularak uyarıldı. bu olayda benim ve ülkemiz için sanırım bir görgüsüzlük örneği olarak kayıtlara geçti.

zeytinli rock festivali

4 günlük ağır sefaletin ardından eve dönüş yolunda valla güzel eğlendik seneye de gelelim dedirten festival.
ayrıca yerlerde prezerfatif değil sidik dolu pet şişeler vardı. tabi sidiğin renginden onu dolduran vatandaşın gece ne içtiği anlaşılıyordu. Sanırım boxsi'ye karşı türk usülü bir direnişti.

imoga

özgün baskı resim tutkunlarının hayallerini süsleyen mekan. http://www.imoga.org

imoga

TÜRKiYE NiN iLK ÇAĞDAŞ ÖZGÜN BASKI RESiM MÜZESi: IMOGA

Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan istanbul, gerek Asya ve Avrupa arasındaki köprü konumu ile, gerekse en eski medeniyetlere ev sahipliği yapması açısından, sanatın varolması ve gelişebilmesi için dünyanın önemli merkezlerinden biri konumundadır.

istanbul;da Avrupa sanatının gelişmesi 19.yy da, Türkiye nin ilk sanat okulu olan Mektep-i Sanayi-i Nefise;nin kuruluşuyla başladı. 1930 lu yılların sonlarında Paris'ten, resim bölüm başkanlığına getirilen Leopold Levy, burada kurduğu gravür atölyesinde, bugünün çok önemli gravür sanatçılarını yetiştirmiş ve Türkiye'de özgün baskı sanatının gelişmesindeki ilk tohumları serpmiştir. Devam eden zamanda Türkiye, 1900lü yılların ikinci yarısına doğru tanıştığı dünya standartlarındaki ;özgün baskı resim kavramına, pek çok faktörün de bir araya gelmesi ile daha yoğun biçimde yakınlık ve bilinç kazanmıştır.

Bu süreç içerisinde önemli rol oynayan faktörlerden en belirleyicisi hiç kuşkusuz ülkenin önde gelen güzel sanatlar eğitimi veren üniversitelerinde, özgün baskı tekniklerinin öğretilmeye başlanması ve bu tekniklerle üretim yetkinliği kazanan sanatçıların yetiştirilmesi oldu. Yine bu dönemden itibaren uluslararası özgün baskı bianellerine katılan ve bu alanda Türkiye dışında da özgün baskı konusundaki üretimleri takip eden, iletişim kuran, eğitim ve Türkiye de özgün baskı resim alanındaki üretimin ve izlenimin oluşması, yerleşmesi ve üretimini bu alanda yoğunlaştıran, uzmanlaştıran sanatçı/eğitimciler kazanılmaya başlandı.

Özgün baskı resmin gelişimi adına ilerleyen bu çizgide, uluslararası standartlarda önem taşıyan bir başka gelişme daha yaşandı ki bu, Türkiye de ve dünyada bugün geldiği noktada çağdaş bir kurumsal model olarak karşımıza çıkmaktadır: 1974 te temelleri mütevazi bir sanatçı atölyesi olarak atılan ancak geçen otuz sene içinde dünya standartlarında bir nitelik ve nicelik kazanarak bir müzeye dönüşen bir yapıdır...

Süleyman Saim Tekcan Özgün Baskı Atölyesi nden IMOGA ya ulaşan bir sanat yolculuğu...

Her şeyden önce ülke gençliğine hizmet vermek amacı ile tutuşan genç bir eğitimci, idealist bir insan olarak yola çıkan Süleyman Saim Tekcan için özgün baskı, yaratım dili için cazibesi olan bir resim türüydü ki, 1960 lardan başlayarak, sanatçının tüm dönemlerine damgasını vurdu. Tekcan ın sanatçı kişiliğinde tüm yaratım süreci boyunca öne çıkan araştırmacı, yenilikçi ve kendini yinelemeyen kişiliği; keşif özellikleri uçsuz bucaksız, geniş olanaklı ve bir o kadar da bilinmeyenle dolu baskı resim tekniği ile bütünleşti. Ve tekniklerinde artan hakimiyeti, özgün baskının olağanüstü zengin imkanlarının verdiği heyecan ve coşku ile, bu alanda sadece üretmekle değil, sanatçılığı kadar önde tuttuğu eğitimcilik ruhu ile de özgün baskının ülke çapında yaygınlaşmasını sağlamak için, başarılı sonuçlar doğuran girişimlerde bulundu.

Süleyman Saim Tekcan, güzel sanatlar eğitimini tamamlayıp, yaşama bir eğitmen ve sanatçı olarak adım atma döneminde yaşam misyonuna dairdurumunu sorguladı. Bu sorgulamanın sonucunda vardığı kanı şuydu: Türkiye de çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma hedefinde önceliği oluşturan eğitim sadece okullarla sınırlı kalamazdı, bunun için toplumsal bazda, sosyal ve yaygın eğitimin gereği kaçınılmazdı.

Tüm uygar toplumlarda medeniyetin en önemli ölçütü toplumların kültür ve sanatta ulaştıkları seviyedir: Sanatın geniş kitlelere ulaşabilmesi için her anlamda erişilebilir olması gereği, bu gelişme için bir önkoşuldu. Bu bilinçle, gerek kendi sanatsal üretimi açısından araştırma ve deneysel gelişime açık olan üretim imkanlarını sunması ve gerekse sanat eserinin tekillikten çıkarılarak çoğul paylaşıma olanak tanıması ve bu yolla da maddi anlamda erişilebilir bir boyuta imkan vermesi açısından, sanatçı, tüm sanatsal üretiminde özgün baskı resmi öncelik olarak benimsedi.

Türkiye de pek çok üniversitede özgün baskı atölyelerinin kurulması ve eğitiminin başlatılmasının yanı sıra 1974 yılında, Türkiye nin ilk profesyonel özel atölyesini kurdu. Sanat eğitimciliği ve üretimciliğini yoğun bir tempoda sürdüren Süleyman Saim, tüm makine donanımını Almanya dan getirdiği örnek projeleri uygulayarak, kendisinin oluşturduğu bu atölye ile Türkiye de özgün baskı resim adına önemli bir örnek oluşturdu. Başlarda sadece kendi üretimi için düşündüğü atölyesinin imkanlarını çok geçmeden döneminin önemli sanatçılarına ve eğitimcilerine de açma kararı aldı. Bu kararın altında; sanatın yaygınlaşması adına sanat izleyicisinin farklı beğenilerine cevap verecek çeşitlilik ve boyutta sanat eserinin üretilebileceği olanakların oluşturulması ve henüz özgün baskı resim ile tanışmamış ancak sanatsal başarı adına büyük önem taşıyan sanatçıların, bu tekniklerle tanışarak üretim aşamasında önünün açılması amacı vardı.

Bu amaçla kısa sürede oluşturduğu tüm teknik imkanları, özgün baskıda ulaştığı üstün bilgi ve tecrübesi ile birlikte tüm sanatçıların katılım ve üretimine sundu. Kuruluşunun 10. yılı olan 1984 yılında, Çamlıca eteklerindeki yeni binasına taşınan atölye, burada genişleyen olanakları ve gelişen kimliği ile uluslararası alanda da tanınan ismini aldı:

Artess Özgün Baskı Atölyesi...

Sanatçılar buradaki çalışmalarına karşılık belli bir bedel ödemek yerine -bugün kabul gören ressam ve heykeltraşları tanıtan A.B.D. deki baskı kuruluşlarında uygulanan sistem gibi- baskılarından bir bölümü atölyeye bıraktılar. Tekcan ın baskıya olan bağlılığı, sırf yaratma sürecinden keyif almasından dolayı değil, aynı zamanda ekonomik, politik ve pratik anlamda ülkesini geliştirmeye yardımcı olma isteğinden dolayı da sanatçılar arasında fikir alışverişi yaptığı bir merkez konumuna geldi. Zamanla burası, Amerika ve Avrupa daki baskı merkezlerinde görülen bir anlayış ile sanatçıların bir araya geldiği, sanat hakkında konuşulup, tartışılan ve aynı zamanda da üretim yapılan bir mekan oldu. Günümzde ise tümüyle amaca yönelik olarak inşa edilen özel bir binaya taşınan Artess Özgün Baskı Atölyesi, 2004 baharından bu yana, oluşumuna olanak sağladığı daha kapsamlı bir kurumsal yapının çatısı altında üretimine devam ediyor. Ve atölye, otuz yılın deneyimi, eser ve tecrübe birikimi ile yeni bir boyutta tekrar inşa edildi:

IMOGA - istanbul Museum of Graphic Arts/ istanbul Grafik Sanatlar Müzesi.

IMOGA, Anadolu yakasında, Acıbadem ile Göztepe arasında, yine Çamlıcatepesinin eteklerinde konumlanan bir muhitte, gelişmekte olan Ünalan mevkiinde ana üretim ve sunum binası olarak yapılandı. 2000m2 kapalı alana sahip binanın çeşitli etkinlik ve amaçlara hizmet etmek üzere kurgulanmış altı katı bulunuyor. Giriş ve altındaki iki kat ile beraber toplam 1100m2 sergileme alanı olarak tasarlanan bölümde, sürekli koleksiyondaki eserler dönüşümlü olarak sanatseverlere sunuluyor. Binanın birinci katında Artess, Süleyman Saim Tekcan Özgünbaskı Atölyesi üretim ve çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. ikinci katta Heykeltıraş Ali Teoman Germaner in heykel atölyesi sanatseverleri karşılıyor. Binanın en üst katında ise müzenin kapsamlı sanatsal etkinliklerine ev sahipliği yapacak çok amaçlı bir salon bulunmakta. Dünyadaki karşılığı ile gerçek anlamında bir müze kavramına yaklaşılması amacıyla mekanda, görsel sanatların yanı sıra sanatın çeşitli alanlarındaki üretimler için de imkan yaratılıyor. IMOGA bünyesinde yine dünya standartlarında bir eser arşiv sistemi bulunuyor. Tüm envanterin dijital ortamda belgelendiği sistem, yakın gelecekte sanal ortamda da hayata geçecek olan müze sitesinin altyapısını oluşturuyor. Ayrıca, müzenin gerektirdiği yan fonksiyonlar olan çerçeve atölyesi ve fotoğraf stüdyosu da binanın içinde bulunan diğer gereksinimler arasındadır. Yönetim ofisleri, toplantı bölümü ve grafik tasarım ofisinin konumlandığı çatı katı ile müzenin mekanları tamamlanıyor. Tüm katlarda bulunan birer stüdyo daire ise atölyede çalışmak üzere gelen yabancı sanatçıların, bina içinde misafir edilmelerine olanak sağlıyor. Böylece üretilen eserlerin uluslararası sanat alanında gördüğü kabul ve atölyenin olanaklarının uluslararası boyutta sanatçılara açılmış olması, IMOGA yı dünya boyutunda konumlanan bir kurum statüsüne taşıyor.

Artess Özgün Baskı Atölyesi nde Türk ve yabancı sanatçılara gravür, ipekbaskı, linolyum, litografi gibi çeşitli özgünbaskı tekniklerinde eserler üretebilecekleri her türlü üretim imkanları sunulurken, sanatçılar bizzat yürüttükleri kendi üretimleri esnasında, atölyenin uluslararası boyuttaki bilgi ve sanat tecrübesinden de faydalanma imkanı buluyorlar. Artess anlayışı; özgünbaskı teknikleri, sanatçılar tarafından bir çoğaltma tekniği olarak değil, aksine özgün bir eser üretmede özgün baskının teknik olanaklarının getirileri ile sanatçılara yeni yaratım imkanları sunan bir yaratma tekniği olarak algılanır. Bu anlayış çerçevesinde sunulan teknik danışmanlık ile atölyede üretilen eserlerin özgünlüğü, üretim kalitesi ve özgün baskı yetkinliği Artess güvencesi altına alınmış olur. Artess Özgün Baskı Atölyesi ve IMOGA için güvenirlilik ve sanatsal etik gerek sanatçıların üretimi açısından, gerekse özgünbaskı alıcısı açısından son derece önem taşır. IMOGA prensipleri sayesinde, sanat üretimi etiği her yönü ile üretim ve satış aşamasında titizlikle kontrol altında tutulur, sanatçı ve sanat alıcısının hakları karşılıklı olarak korunur.

akp kapatilirsa kaos ortami olmaz

kesinlikle kaos falan olamaz olacak tek şey milli görüş çöplüğüne bir parti daha gömülür. ama temennim ükleyi bu duruma getirenlerin yargılanıp ceza almasıdır. 5 yıl siyasetten men cezası onlar için ödül olur.

aşık olunmaması gereken birine aşık olmak

avlanmaya giderken av olmak bu işin en kesin ve net tanımıdır. yani araklamak isterken araklanmakta diyebiliriz.

akp li kadınların 10 ar çocuk doğurması

fakir edebiyatı yaptılar olmadı. kürtlere destek çıktılar olmadı. alevileri kafalamaya çalıştılar olmadı. kızların türbanlarını denediler olmadı. şimdi son savaşcılar annalarmı kaldı geç bu işleri sayın tayip tarih senin gibi milli görüşü savunan insanların leşleri ile dolu. o gözü yaşlı sevgili hocanda amerika gibi yani memleketi gibi suyunu emer fosanı atar. gün olur devran döner. öneli olan haybeden yaşamamak.

deniz baykal

günü ve koltuğunu kurtarmak için ant içmiş ama amacının bu olmadığını ona hatırlatmayan ve asla chpli olmayacak yalaka topluluğu tarafından şişirilen , git gide kendini ve partiyi dibe çeken sözde genel başkan.

dokuzuncu günde işi bırakan mal işçi

haklarını aramak için işi bırakan adama işveri tarafından söylenen söz. tabi iyi bir grev kırıcı bulması gerekir bu işverenin.

türban sorunu

bu sorunun suçlusu olarak sadece akp' yi göstermek haksızlıktır. sezarın hakkını sezara vermek lazım. sezarda mhp' dir. ortada kangırenden kesilimiş bir bacak vardır. o artık bir leştir. kurtlarda (mhp) çakalların (akp) elinden bu bacağı alıp yemek istemektedirler. zavallı adam bacağının kesilmesinemi üzülsün yoksa bacağının yenmesinemi.

dindar yazarlar

tam inançlı insanlar hiçbir zaman dinlerini tartışma konusu yapmazlar yanlış bir söylem varsa inançları ile ilgili onu doğrulamk isterler çünkü bilirlerki dinde zorlama yoktur ama bu sözlükte görüyorum ki herkez bir şeyleri ispatlama çabası içinde sanki çok bilirlermiş gibi polemik yapmaya çalışıyorlar hükümetin berbat giden devlet meselelerini ört bas etmek için ortaya attıkları türban olayında olduğu gibi kendilerini parçalıyorlar. heveslenmeyin arkadaşlar anayasa mahkemesinden dönecek o yasa. siz kendinizi ülkeyi bekleyen ekonomik kriz için hazırlayın. türkiye laiktir benim sınıfımda lailtir.

sözlüğü bölücülere teslim etmiyoruz

BiZiM GiBi ÇAĞDAŞ GEÇLER OLDUĞU SÜRECE ÜLKEMiZi, BÖLGELERiMiZi, ŞEHiRLERiMiZi, KÖYLERiMiZi, EVLERiMiZ VE SÖZLÜĞÜMZÜ ELE GEÇiREMEZLER ONLAR ANCAK KENDi PiSLiKLERi iÇiNDE BOĞULACAKLARDIR.

mehmet ali birand

aydın doğanın maşası olan kendi düşünceleri olmayan ki zaten ana haber bülteni sunucusu tarafsız olarak haber sunmalıdır bana kalırsa ama sabah gurubunu almak isteyen aydın doğanın safdışı edilerek erdoğanın damadına verilmesine çok içerlemesi sonucu haberlerde mab' ın da saf değiştirmesine bir tarafımla güldüğüm içi boş kendi boş insandır. şehit haberinde tebesüm edecek kadar jest ve mimiklerine hakim olamayan insan.

turkiye de bu kadar hirsiz varken seriat istemek

hızsızlık yapanın eli kesilir. bunu isteyenler kendilerini kandıra bilirler ama ilk elleri kesilecek olanlarda onlardır.
onlarki kalp temizliği nedir. yok öyle bir saçmalık kalp kan ve et parçasıdır derler. onun temizliğimi olurmu diyenlerdir. burada misyonerlik çabası içinde değilim ama hz. isa nın bir sözünü yazmak istiyorum.
çok pis bir eve havarileri ile yemek yemek için misafir olan hz. isa' ya havarilerinden biri daha temiz evlerden davet var isa biz neden buraya geldik der. bunun üzerine hz. isa elinizi ve bardağınızı değil kalbinizi temiz tutun der. bu hikayeyi dip not olarak veriyorum art niyet yoktur.

sizi şeriat mahkemelerinde yargılayacağız

şu an ceviz kabuğu programında konuşan maznumder derneği eski başkanının istemiş olduğu şey tam olarak bu dur çoklu bir mahkeme talebi vardır ancak müslüman , hıristiyan, laik ve ataistlerin yaşadığı bir sorun olduğunda nasıl bir mahkemenin hüküm vereceği sorusuna cevap verememiştir. özgürlük olarak niteledikleri şey sadece fakir edebiyetıdır. savundukları bu düşünceleri tamamen duygu istismarıdır. 2008 yılına yakışmayan bu istek ve yorumlar beni tam olarak yıkmıştır. bırakalım ilerlemeyi gerilememek için savaş verir hale geldik. bunun suçluları bu yaşanan kaosun hesabını muhakkak verecektir.

adalet ve kalkınma partisi

AKRABA KALKINDIRMA PARTiSi AKP.

basbakanin kizlarinin amerika da okumasi

ERDOĞAN VE AiLESi YÜZÜNÜ ABD' YE DÖNERKEN BiZiM YÜZÜMÜZÜ NEDEN ŞERiATE ÇEViRMEYE ÇALIŞIYOR ANLAM VEREMiYORUM. ZiHNiNDE TÜRKLÜKTEN ÇOKTAN ÇIKMIŞ BiR AiLENiN KÜTÜKLERiDE TÜRKLÜKTEN SiLiNMELiDiR. TORUNUNDA ABD' DE DOĞMASI iSABET OLMUŞTUR. UMARIM BU AiLEDEN BU KÜÇÜK OLARAK NiTELENDiRDiĞiN ADIMLARLADA OLSA KURTULACAĞIZ.

türklerin genel özellikleri

hava alanına bozuk olduğu için iple bağlanmış valizle gelen üstün ulus insanı.