bugün
- icardi190527
- hamas bir terör örgütüdür15
- suriyeliler suriye'ye dönsün12
- vatandaşlık farkı alan otel24
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır34
- futbolcu ismiyle nick almak12
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız19
- anın görüntüsü13
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- şehirler arası aşk yaşamak9
- true'nin porno arşivi kaç gb8
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- sözlük kızından gelin olmaz21
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- alınan en güzel iltifat14
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim9
- cumaya gidenlerin çok azalması10
- bik bik'in balona binmesi34
- en yaşlı özelliğiniz9
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim23
- sabah aç karnına içilen bira13
- ideal duş alma sıklığı14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- artificialintelligence9
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım14
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı23
entry'ler (40)
aha ben ! diyebilitem yok yüksek olan tatlı. bayıliyem ona bayıliyem.
90 60 90 vücüdüm var Doya doya bitmez tadim var Kendime arkadas arıyorum Aradığım bana uyacak dediğimi yapacak.
90 60 90 vücüdüm var Doya doya bitmez tadim var Kendime arkadas arıyorum Aradığım bana uyacak dediğimi yapacak.
bir gün mutlaka geri döneceğinden emin olduğunuz sevgili
1996-Tepecik/istanbul
sanırım 4 yaşındayım. esmer saçlı, pasaklı bir oğlan çocuğu. karşı bakkala ekmek almaya giden bir anne ve evde ağlayan bir kardeşten ibaret bir gün yaşıyorum. acıkmıştır diye düşünüyorum ufaklık. doyurmalıyım onu. alıyorum biberonunu tam ağzına uzatacakken birşey geliyor aklıma, ısıtmalıyım ! hep böyle yapardı annem, ısıtmadan yemeğimizi yedirmezdi bize. ama nasıl yapacağım bunu ? boyum yetişmezki ocağa kadar ?
birkaç dakika sonra..
ayağının altına küçük bir kova yerleştirip ocakta yanan ateşin üstüne biberonu bırakıveren bir çocuk oluveriyorum. aman allahım. bu kokuda ne ? ya bu alev ?
tabii çocuk aklı işte, öyle biberonu direk ateşe koyarsan yakarsın ortalığı.
biraz sonra annem giriyor içeri, korku içinde. elindeki poşetleri bırakıyor bir kenara ve hemen ateşi söndürmeye uğraşıyor.
evde ağır bir yanık kokusu,ve simsiyah bir duman. hala açlıktan ağlayan kardeşim ve korkudan ona eşlik eden annem. sarılıyor ikimizede korkudan.
ya birşey olsaydı size, ya birşey olsaydı ne yapardım ben ? diyor elleri titreyerek.
kapı çalıyor bir kaç saniye sonra. içeri giren uzun boylu devasa bir adam. televizyondaki askerler gibi giyinmiş. elinde bir poşet ve içinde çikolatalar. hemde en sevdiğimden
unutuyoruz o an mutfaktaki küçük yangını ve evdeki dumanı
kim olabilir bu adam ? düşünüyorum biraz. aklım ermiyor o kadar, çıkaramıyorum.
baban diyor annem, askerden dönen baban. işte böyle başladı babamı ilk görüşüm. ve 18 yaşıma geldiğimde babamın bakışlarının hala değişmediğini görüyorum. her akşam işten yorgun döndüğünde yüzünde yine o askerden dönen elinde çikolata poşeti olan mutlu adamla karşılaşıyorum...
sanırım 4 yaşındayım. esmer saçlı, pasaklı bir oğlan çocuğu. karşı bakkala ekmek almaya giden bir anne ve evde ağlayan bir kardeşten ibaret bir gün yaşıyorum. acıkmıştır diye düşünüyorum ufaklık. doyurmalıyım onu. alıyorum biberonunu tam ağzına uzatacakken birşey geliyor aklıma, ısıtmalıyım ! hep böyle yapardı annem, ısıtmadan yemeğimizi yedirmezdi bize. ama nasıl yapacağım bunu ? boyum yetişmezki ocağa kadar ?
birkaç dakika sonra..
ayağının altına küçük bir kova yerleştirip ocakta yanan ateşin üstüne biberonu bırakıveren bir çocuk oluveriyorum. aman allahım. bu kokuda ne ? ya bu alev ?
tabii çocuk aklı işte, öyle biberonu direk ateşe koyarsan yakarsın ortalığı.
biraz sonra annem giriyor içeri, korku içinde. elindeki poşetleri bırakıyor bir kenara ve hemen ateşi söndürmeye uğraşıyor.
evde ağır bir yanık kokusu,ve simsiyah bir duman. hala açlıktan ağlayan kardeşim ve korkudan ona eşlik eden annem. sarılıyor ikimizede korkudan.
ya birşey olsaydı size, ya birşey olsaydı ne yapardım ben ? diyor elleri titreyerek.
kapı çalıyor bir kaç saniye sonra. içeri giren uzun boylu devasa bir adam. televizyondaki askerler gibi giyinmiş. elinde bir poşet ve içinde çikolatalar. hemde en sevdiğimden
unutuyoruz o an mutfaktaki küçük yangını ve evdeki dumanı
kim olabilir bu adam ? düşünüyorum biraz. aklım ermiyor o kadar, çıkaramıyorum.
baban diyor annem, askerden dönen baban. işte böyle başladı babamı ilk görüşüm. ve 18 yaşıma geldiğimde babamın bakışlarının hala değişmediğini görüyorum. her akşam işten yorgun döndüğünde yüzünde yine o askerden dönen elinde çikolata poşeti olan mutlu adamla karşılaşıyorum...
şahin k: ağanız kekilliye kayacak, çok yakında !
tartışmasız şişe çevirmece tabiiki.
doğruluk mu cesaretmi ?
doğruluk mu cesaretmi ?
eğer yolculuk sırasında ayakların şişiyor, miden bozuluyorsa * uzak durulması gereken faaliyettir.
maazallah mideden gelen sesler kızı ürkütebilir
maazallah mideden gelen sesler kızı ürkütebilir
çikolata fabrikasında staj yapan ezik ergen stajyer bünyenin hergün yaptığı faaliyet.
an itibariyle yaptığım olaydır. Edi, büdü, minik kuş ve kurabiye canavarlarıda cabası...
itiraf ediyorum, ne zaman yazar olacağımı çok merak ediyorum. arada bi sövüyorum adminlere. biliyorum bu entryi kimse görmeyecek ama olsun yinede yazıyorum ben.
(bkz: bu entryden sonra nah yazar olursun)
(bkz: bu entryden sonra nah yazar olursun)
herkes gibi doya doya denize giremeyen ve o kıyafetlerin kilolarca ağırlığı altında ezilmeye mahkum olan teyzedir. dalga geçilmeyecek insandır. yürek burkar
bile bile intihar etmektir. o başkasının elini tutmuş yanından geçerken senin hala onu deli gibi sevmendir. şiirler yazmakdır, onun için ağlamaktır.
ne demiş üstad ? * imkansızı sevmektir aşk...
ne demiş üstad ? * imkansızı sevmektir aşk...
prinscren yapıp paintten, sevgilinin kapısının önüne seni seviyorum yazdıktan sonra resmi kıza mail atmak
vahh vah.. yazık bana
vahh vah.. yazık bana
meybuz: çocukluğumun vazgeçilmezidir. böyle kıtır kıtır yersin, hele en sonuna geldiğinde dibinde kalan parçayı tek vuruşta indirirsin mideye ve kalan suyunu içersin büyük bir zevkle. hafiften dişlerin sızlar, çok yediysen karnın ağrır.
magnum: özenti insanların 'ayyy karamellisine bayıllıormm' diye düşündükleri bol çikolatalı dondurmamsı nesne
magnum: özenti insanların 'ayyy karamellisine bayıllıormm' diye düşündükleri bol çikolatalı dondurmamsı nesne
küçük ağa - tarık buğra
72. koğuş - orhan kemal
72. koğuş - orhan kemal
hocam bizim köydeki bakkalda pzeberbatif yok. onun yerine çocuğun sünnetinden kalan balonları kullanıyoruz. fazla balonumuz olmadığı için yıkayıp yıkayıp geri dönüşüm yapıyoruz. Bir zararı olurmu acep ?
oysa neler vardı söylemek istediğim
göğsümde uyumalıydın önce
saçların yanaklarımı okşamalıydı
ve ben onları severken
uyanmalıydın sen
birşeyler fısıldayacaktın uyku mahmuru
anlamayacaktım ne dediğini
gülümseyecektim yinede
uyu diyecektim
uyu yarim
hep böyle uyuyalım
hiç uyanmamacasına
diye anlatır üstad.
(bkz: Hasan Taşcıoğlu-Uyu yârim)
göğsümde uyumalıydın önce
saçların yanaklarımı okşamalıydı
ve ben onları severken
uyanmalıydın sen
birşeyler fısıldayacaktın uyku mahmuru
anlamayacaktım ne dediğini
gülümseyecektim yinede
uyu diyecektim
uyu yarim
hep böyle uyuyalım
hiç uyanmamacasına
diye anlatır üstad.
(bkz: Hasan Taşcıoğlu-Uyu yârim)
küçük yaşlarda üzerimde tramvatik bir etki yaratan canlıdır kendisi. Fakat büyüdüğümde anladım ki gerçek bir ahtapot daha küçük ve restoranlarda tabaklarımızı süsleyebilecek niteliktedir
(bkz: ohh mis)
(bkz: ohh mis)