bugün

entry'ler (9)

itiraf ediyorum

üniversitedeydim çok sevdim o..spunun birini. gençtim, çaylaktım. karı ağzıma s. çıyordu. ama sevmişiz ya bir kere gel dese gel, git dese git. şimdi hatırlayamayacağım kadar uzun yıllar sürdü. evlenecektim. hayattaki tüm planlarım onla evlenmek üzerine kuruluydu. okul bitecek, para kazanacak ona istediği hayatı yaşatacaktım. ne mi oldu ? başkasıyla evlendi. çoluğu çocuğu vardır herhalde şimdi küfür etmeyi bıraktığımdan beri ilgilenmiyorum da. haberi ilk aldığımda dünyada hiçbir acının daha çok canımı yakamayacağını hissetmiştim. ama erkeğiz yani yiğitliğin şanındandır ağlayamıyoruz da karı gibi ortalık yerde. içime attım. içkiye vurdum kendimi. çok mu anormal .mk diyeceksiniz. ağzıma sürmezdim eskiden. günlerce haftalarca aylarca içtim. kocasıyla aynı evde ne s. kim ettiğini düşünmeyi unutana kadar içtim. vurdum, kırdım arkadaşlarımı dostlarımı kaybettim. kadınlardan nefret etmekle geçen bir dönemden sonra uzunca bir süreyi de her geceyi başka bir kadınla geçirmekle geçirdim. yattığım her kadında ondan intikam aldığımı hissediyordum. kafama birini taktım mı elde edene kadar kırk takla atıp sonra onun bana yaptığı gibi s. ktir olup gidiyordum. bir kez olsun vicdan azabı çekmedim. sonra bir gün yine kafayı taktım bir hatuna. ama sert çıktı bu sefer. süründürdü peşinden beni. en son ikna ettim. bir iki takılıp s. ktir olup gidecektim nasıl olsa, bu peşinden koşma meselelerini pek de gurur yapmadım o yüzden. görüşmeye başladık bunla biz. size yemin ediyorum biraz tanıdıktan sonra dedim çattık dünyanın en saftirik kızına. hayatımda tanıdığım en hayat dolu, neşeli kızdı. güzeldi de allah için. bir sürü arkadaşı vardı geziyordu tozuyordu bir o kadarda evine bağlıydı. benim o melankolik hayatımın ortasına bomba gibi düşmüştü. seviyordu beni yavaş yavaş fark ediyordum ama benim kalbim taşlaşmıştı. ama tüm o duygusuzluğuma kıza karşı bir şey hissetmememe rağmen garip bir şekilde planladığım s. ktir olup gitme eylemini gerçekleştiremiyordum bir türlü. bugün, yarın derken aylar geçti. hayatı zindan etmiştim ona bağırıyordum çağırıyordum hakaretler ediyordum. terketsin beni de beni de bu yükten kurtarsın istiyordum. etmiyordu, ben ona kötü davrandıkça o daha da aşık oluyordu sanki bana. salaksın sen derdim gülerdi biliyorum derdi. günlerce aramazdım iki surat asar bir sarılsam affederdi. kafamı karıştırmaya başlamıştı ama bilmesi gerekti artık başkasına aşık olduğumu. adamdık ya hani kızın aylarını çalmayı şerefsizlikten saymıyor ama başkasına aşık olduğumu söylemeyince rahatsız hissediyorduk. tamam dedim söyleyecem bu da nasılsa beni terk edecek ve bu hikaye burda bitecek. uykularım kaçıyordu neredeyse 10 ay olmuştu ilişkimiz ve ben karşısına geçip ben başkasına aşığım diyecektim. en son cesaretimi topladım gittik karaköyde sakin bir bara. öyle mutlu gelmişti ki hiç durmadan konuşuyordu yine burdan çıkışta galatanın önünde bira içelim mi diyordu. bileklik alalım mı şurdaki takıcıdan diyordu. dinlemiyordum, bir karşımdaki masum surata bakıyordum birde bunu uğruna terkedeceğim kevaşeyi bu kıza nasıl anlatıcam diye düşünüyordum. bir ara sustu, bir anda söyledim. her erkek gibi önce ne kadar değerli olduğunu anlattıktan sonra ama ben başkasına aşığım diyerek bitirdim cümlemi. uzun bir süre sustu kafasını masadan kaldırdığında sinir yoktu yüzünde bağırıp çağırıp tokat atmasını beklerken ee dedi terk mi ediyorsun şimdi beni. ne diyeceğimi bilemedim, ayrılık konuşması hazırlamamıştım. ben ona başkasına aşık olduğumu söylicem o da kalkacak gidecek ve bitecekti. planladığım gibi olmamıştı. terk mi ediyorsun beni diye sorduğunda sen beni terk etmiyor musun diye sorusuna soruyla karşılık verdim. hayır dedi ben seni seviyorum, yaranı beraber sararız. ne diyeceğimi bilemediğimden tamam dedim. devam etti ilişkimiz 2 yıla yaklaşmıştık. seviyordum sevmesine artık ama bir şey eksikti. o zamanlar öyle düşünüyordum. sonra anladım o eksikliğin götümdeki kazık olduğunu. hiç ilgi göstermiyordum, neredeyse artık sadece yatakta konuşur hale gelmiştik. ama hala benim gerizekalım bir gece önceden hava durumuna bakıp ne giymem gerektiğini söylüyordu, kardeşimin doğumgününü hatırlatıyordu, canım sıkkın olsa oturup benle susuyordu. arada bir sinemaya gitmek isterdi sadece en sevdiği şeydi sinema. götürmezdim. hep bir bahanem vardı. peki derdi. pekilerine alışmıştım artık nasılsa kızıp kızıp barışacaktı kendi kendine. özür bile dilemezdim biliyordum nasılsa dilemesem de affedecekti beni. he tabi bir yandan başka kadınlar da vardı. tek gecelik, bilemedin iki. yakalanmaktan korkmuyordum dedim ya nasıl olsa affedecekti. nasıl olsa terk etse de bir şey olmazdı. yakaladı da bir gün. dedim artık bu sefer terk eder. ilk defa o gün o kadar çıldırdığını gördüm. vurdu kırdı kapıları çarptı. yalan olmasın bir saat geçmemişti saçlarımı severken buldum. biliyordum affedeceğini, devam ettim karı kız alem takılmaya. arkadaşlarımla çıkardım çağırmazdım. ama başım sıkıştı mı arkadaş değilde hakkaten dertleşecek birine ihtiyaç oldu mu ilk onu arardım. farkında değildim o zamanlar. iki cümlemden biri yalan olmuştu artık. inanıyordu bana hala. sorgulamaz olmuştu. yüzü artık bembeyazdı, eskisi kadar gülmüyordu. gözlerindeki ışık gitmişti. zayıflıyordu gitgide. erkenden yatmaya başlamıştı. yatağa yattığımızda nefesimi duymadan uyuyamayan kız sırtını döner olmuştu. önemsemiyordum nasıl olsa düzelirdi kendi kendine. ya da beni terk ederdi, umrumda değildi nasılsa. işi bırakmıştı bir anda yataktan çıkmak istemiyordu. ben de sıkıldım bunun o hallerinden kendi evime yerleştim tekrar. bu arada ilişkimiz 3 yıla yaklaşmıştı. arada sırada uğruyordum günde bir kaç kez arıyordum mutlu oluyordu hala gözündeki sevgiyi görebiliyordum. yaşama sevinci gitmişti ama sevgisi bitmemişti. sonra bir gün bira içiyorduk evde ikimizde telefonlarla meşgul. ben ayrılmak istiyorum dedi. bir anda. şok olmuştum ama bir yandan da içim rahatlamıştı. sonunda dedim sonunda bitti . nasıl istersen dedim. havayı soluduğumda özgür olduğumu hissetmiştim sonunda. hiç üzülmedim, hiç düşünmedim ilk zamanlar ondan önceki hayata geri dönmüştüm kızlar, karılar, alkol, uyuşturucu takılıyordum. kısa bir süre sonra iş yerinden kovuldum. ilk defa o gün gayri ihtiyari elim telefona gitti çünkü kötü bir şey olmuştu ve onun salak salak saçmalamasına ihtiyacım vardı. arayamadım nitekim ayrılmıştık artık haftalar geçmişti. bir anda onun da beni bir iki sormak zorunda olduğu şey dışında aramadığını fark ettim. kendimi o kadar nasılsa arara alıştırmıştım ki aramadığını bile fark etmemiştim. neyse dedim nasılsa arar. aramıyordu. hayatıma bir iki günlük kadınlar girmişti yine, götlerine kadar eteklerinden, hesabı nasıl kitlesem tavrından, yanında otururken arkadakine cilvelenişinden tiksinmiştim. hepsi aynıydı a..na kodumun karılarının. geceleri yattığımda onu düşünür olmuştum artık, bu kıza uğruna ne işkenceler çektirdiğim karı şimdi kocasının altında inim inim inliyordu. pişman olduğuma ikna edemiyordum kendimi. sevmedim diyodum sevemedim ne yapabilirim. ama aklımdan da çıkmıyordu. içimde devamlı gidip bir sarılıp kokusunu içime çekme isteği uyanıyordu ve anlam veremiyordum. salak halleri geliyordu aklıma, yemek yapmaya çalışıp beceremeyişi, sıkıla sıkıla benle siyaset programları izlemesi sıkıldın mı diyince yanaklarını şişirmesi çıkmıyordu aklımdan. kaç tane kadın tanımıştım o o. rrspu da dahil olmak üzere hiçbiri böyle sevmemişti beni. sevmek bir kenara, kimse kahrımı çekmemişti böyle 4 çocuk anası karıma yapsam s. ktr olup gitmişti elli kere. içimdeki çılgınca görme isteği günden güne artıyordu. lan diyordum 3 sene geçirdin sen bu kızla bir kere bile görmek için can atmadın şimdi ne oluyor. bastırmaya çalışıyordum. bir yandan da o kadar sorun vardı ki hayatımda işsizdim. en azından diyordum o olsa başımı yastığa koyduğumda düşünmezdim en azından. o kadar gerizekalıydı ki dikkatimi dağıtmayı bir şekilde başarıyordu yanındayken. özlüyordum ve itiraf etmemek için her şeyi yapıyordum. arkadaşlarımız onu soruyordu onlar bile alışmıştı ona üzülmüşlerdi hepsi ayrıldığımıza. hala dışarıya karşı aman iyi oldu tarzında cümleler kuruyordum. ama her gün sosyal hesaplarını kontrol ediyordum. içten içe hayatına biri girer diye tenine başkası dokunur diye ödüm kopuyordu. güzel kızdı ayrıldığını duyanlar leş kargası gibi üşücekti biliyordum erkek milletini. içimde deli gibi onu koruma isteği vardı, artık itiraf edebiliyordum pişmandım ve sadece hayatımı onun yüzünü güldürmeye, yaşattıklarımı unutturmaya adamak istiyordum. benden o kadar zor vazgeçmişti ki biliyordum dönüşü de zor olacaktı. bir akşam gittim kapısına şaşırdı beni görünce. kahve yaptı orta şekerli içtiğimi unutmamış diye seviniyordum. itiraf etmesi zor ama bir keresinde ona tokat bile atmıştım. lan diyodum kendi kendime bir zamanlar dövdüğün kız türk kahvesini orta içtiğini unutmadı diye seviniyorsun şu düştüğün hale bak. ilk defa görüyor gibi heyecanlıydım. nazikti her zaman arayanı geri çevirmez kapısına geleni kovmazdı biliyordum. beni kapıdan çevirmeyeceğini bilerek gittim o yüzden asıl sınav şimdi başlıyordu. eve bir baktım fotoğraflarımızı kaldırmıştı ama sigarasını hala benim aldığım küllüğe döküyordu, saçlarını boyatmıştı kilo almıştı biraz. gözlerinin güzelliğine baktım 3 sene hiç bakmamışım o. punun teki yüzünden her gün gözümün içine bakan kızın gözlerine hiç bakmamışım bunu fark ettim. ee der gibi baktı yüzüme. kafamda defalarca prova ettiğim konuşma uçup gitmişti. seni seviyorum dedim seni çok seviyorum. 3 sene boyunca bir kez bile söylememiştim. gözleri doldu. sen beni artık sevmiyor musun dedim. seviyorum dedi. içimde bir umut ışığı belirmişti olacaktı bu iş. başka bir şey söylemeden git artık ve beni bir daha arama dedi. neye uğradığımı şaşırmıştım. sarılmak istedim itti. ne kadar yaralı olduğunu görebiliyordum. aşık olmuştu, emek vermişti ve nelerle karşılık vermiştim ben ona. aşık olup da nankörlük görmenin ne demek olduğunu en iyi bildiğini sanan ben neler yapmıştım bu kıza. ona zarar verdim, onu ne kadar çok sevdiğimi göremeyerek, eski acılarıma sığınarak en çok da kendime zarar verdim. o kadar kaptırmıştım ki kendimi bir daha hiçbir kadını sevemem güvenemem paradosine, bir daha sevdiğimi bile görememişim. ayakta dikilirken kapıda bunlar geçiyordu kafamdan. hala çok masumdu, hala defol git diyemeyecek kadar naifti. yanaklarına dokundum. hala yumuşacıktı. gittim ama burada bitmeyecekti. şimdi ne mi oldu derseniz iki ay geçti hala kendimi affettirmeye çalışıyorum. ama biliyorum iki insan birbirini severse bir çıkar yol bulunur. bu ilişkiyi bu hale ben getirdim ben düzelteceğim. kendi elimden kayıp giden mutluluğu geri alıcam. neden mi

seviyorum ulan !

platonik aşık olanlara tavsiyeler

Belirsizlik, reddedilme ihtimalinden çok daha fazla can yakar. Nitekim reddedilmek bir ihtimaldir ama belirsizce beklemek iç kemiren sonu gelmeyen eylemdir.

ıssız adam

Kız olsam beni dolma yememeye yemin ettirecek film.

biranın yanında en iyi gidenler

Akşam güneşi, sahil, patates kızartması ve muhabbet.

senden hoşlanıyorum denen kızın oha demesi

Teşekkür ederim demesine tercih edilecek durumdur.

güzel bacaklı kızlar

Yüzlerinin çirkinliği hiçbir zaman önemsenmeyecek kızlardır.

öğretmen semineri

Öğretmenlerin çay faslıyla başlayıp, en kıdemli öğretmenin eh hadi yeter bu kadar demesiyle sona eren eylemdir.

minions

IMDB puanı an itibariyle 6.6 olan filmdir.

kahvaltıyı yalnız yapan insan

Kahvaltıyı önemsemeyecek kadar mutsuz insandır.