bugün

entry'ler (9)

lozan antlaşması

Ders kitaplarına baktığımızda sadece bir derece Boğazları, Hatay (sonra alınacak), Musul ve Batum'u kaybettiğimiz genel olarak başarılı bir antlaşma olduğu belirtilen metindir. peki gerçek bu mudur? Elbette ki hayır.
Lozan konferansına katılan Türk temsilli heyetin başında olan ismey Paşa bu konferansa Mustafa Kenal Paşa'nın zorlamasıyla katılmıştır. Kendisi katılmak istememiştir.
Kaybettiğimiz topraklara gelince;
1. itilaf devletleri Çanakkale boğazının girişinde bulunan 4 adayı Türkiye'ye bırakmalarına rağmen ismet Bey ve kafilesi antlaşmaya sadece 3 adayı yazdığı için Limni adasını kaybedildi. Buna itiraz bile edilmedi.
2. Trablusgarp savaşı sırasında italyanlar hem Çanakkale boğazını bombalamış (bunun üzerine Osmanlı boğazı kapatmış ve ingiliz şirketleri büyük zarara uğramıştı, baskılar sonucunda boğazlar tekrar açıldı) hemde 12 ada diye adlandırdığımız adaları işgal etmişti. Balkan savaşı başlaması üzerine (tabi bu bahane edilir çünkü Osmanlı kuvvetleri zaten çöllere sürülmüştü) Uşi antlaşması imzalanmış ve 12 ada osmanlı'ya kaldı. Ancak Balkan savaşı nedeni ile adaları Yunanistan'ın işgal etme olasılığı doğmuş bu yüzden Balkan savaşı sonrasında iade edilecekti. Malum Balkan savaşı sonrasında ise Dünya savaşı başlamıştı. Lozan'a gelince. Bu adalar halen o Osmanlı toprağı idi. Fakat istenmedi ve italyanlar'da kaldı.
3. Batı Trakya. Bu konu tam bir komedi. Orada %75'i Türk olmasına rağmen alınmadı (Ege bölgesi ve istanbul'da ki Türk nüfusundan bile fazla). Hatta ismet Paşa burasının Bulgarlar'a verilmesi için çalıştı. Bu duruma Venizelos bile şaşırmıştı. Sonuç olarak burası alınmadı.
4. 93 Harbi sonucunda imzalanan Ayestefanos antlaşması imzalandı. Bu antlaşması çok ağır olduğu için 2. Abdülhamit ingilizler ile anlaşarak Berlin'de konferans toplandı ve Berlin antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre Kıbrıs ingilizler'e kiralandı (aynı incirlik Hava Üssü gibi, orada da yaşayan insanlar Osmanlı vatandaşı). Fakat Lozan'da tartışılmadan Kıbrıs ingilizler'e verildi. Orada Türk çoğunluğu olmasına rağmen (Türkiye orayı kendi eliyle Rumlaştırdı).
5. Süriye sınırı, ikinci inönü savaşı sonrası imzalanan Ankara Antlaşması Lozan'da da sınır olarak kabul edilmiştir. Halbuki burada Osmanlı/islam çoğunluğu bulunmaktaydı ve Mondros'tan önce Kuzey Süriye Osmanlı'nın elindeydi. Güney Cephesinde yazdığımdan alıntı yaparak: "ibrahim hannunu ve şeyh salih ibn ali'nin kuzey süriye'de başlatmış olduğu direnişe destek için kuvay-i milliye süriye'ye saldırmıştır. Bu ayaklanmalar ankara hükümeti tarafından desteklenmiştir. fransızlar ise bu direnişi kıramamıştır. bu yüzden de soluğu ankara'da almıştır. imzalanan ankara antlaşması ile ankara hükümetini buraya yardımı kesmiş ve buradaki direnişler fransızlar tarafından böylece kırılmıştı". Yani kısaca burası Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer almasına rağme burayı kaybedilmiştir.
6. Herkesin bildiği gibi Musul. ismet inönü bunun için çok uğraştı. Hatta bunun için görüşmeler bile kesildi. ismet Bey Ankara'ya geri döndü. ismet Bey lozan'da iken Mustafa Kemal Paşa Musul konusunda tavrı netti. Ancak ismet Bey Ankara'da Mustafa. Kemal. Paşa ile görüştükten sonra kararı değişti. ismet Bey Lozan'a tekrar gittiğinde artık Musul'u kaybetmiştik diyebiliriz (konu eğer 9 ay içerisinde hal olunmasa, konu Miliyetler Cemiyetine gidecekti. Tabi orada ingilizlerin nüfusu malum).

9 eylül

Yunanlılar denize döküldüğü yalanın uydurulduğu gündür. Bütün zabıtlarda Yunanlılar izmir'i 7 Eylül'de terk ettiği kesin ken bu iddiaa yı devam ettiren Kemalistler hala vardır. Sadece bu değill. 9 Eylül'ü kutlayan herkese sorsanız "izmir'e giren ilk komutan kimdir?" diye ya Mustafa Kemal Paşa ya ismet Paşa yada bilmiyorum cevabını alırsınız. Bayramlara ne kadar sahip çıkıyoruz demi. Sakallı Nurettin Paşa izmir'e giren ilk komutandır. Tabi Mustafa Kenal Paşa herşeyi tek başına yaptığını yani tek adam olduğunu belirtmek için bunları kimseye anlatılmaz. Hatta "Kahraman Sakallı Nurettin Paşa" diye başlık atan yerel gazete bile zorla kapatırılmıştır. Tabi herşeyi bildiğimizi sandığımız için kimse bunları araştırmaz.

eskişehir kütahya muharebeleri

ismet inönü'nün hiç bir şey bilmemesinden yada mal oluşundan kaynaklanan bir yenilgidir. Öncelikle ikinci inönü savaşı sırasında Fevzi Paşa ismet Paşa'nın komuta eksikliğini keşfetmiş (inönü savaşı'na bu yüzden müdahale eder ve savaş böyle kazınılır) ve ismet inönü'yü düşmanın Afyon bölgesinden geleceğini bildirmişti. iyi bir komutan olmasan bile Fevzi Paşa'nın direktiflerini yerine getirirsin. Oda yok (bu yüzden mal). Hadi bunu da bıraktım savaşta yapabilecekleri çok olmasına rağmen bunların hiçbirini yapmamıştır (bu yüzden hem mal hemde iyi komutan değil, hayata sadece bir doğru yoktur). Bu yüzden de geri çekilmek zorunda kalınmıştır. Tabi Mustafa Kemal Paşa'nın sözlerine itaat eden tek komutan ismet Paşa olduğu için Nutuk'ta hiç eleştiri almaz. Ders kitapları da Nutuk'un özeti olduğu için bu savaşı bile olumluymuş gibi gösterirler. Örneğin "Sakarya Nehirini hızlıca geçerek arada büyük boşluk bırakan Türk askeri önemli bir avantaj kazanmış oldu" der. ismet inönü'nün hatıratlarında da savaş kazanılmış gibi anlatılır. Adamlar seni taaaa Polatlı'ya kadar kovalamış bunu başarı gibi anlatıyorsun buda ayrı mesele tabi.

ikinci inönü savaşı

Birinci inönü savaşı'ndan daha büyük ama yine de tam savaş denilenecek kadar büyük değildir. Tabi Yalçın Küçük'ün iddiaa ettiği şey çatışma bile olmamışmıdır mı? Yoksa savaş bile değildir mi? Birinci sorunun "çatışma bile olmamış mı?" cevabına evet denirse tez yanlıştır. Çünkü hem Yunanistan hemde Türkiye komutanları hatıratlarında böyle bir "savaşın" meydana geldiğini söylerler. Tabi bu çatışmanın kazanılmasında büyük payı Fevzi Paşa'nın dır. Nitekim ismet inönü meclis konuşmasında (tutnaklarda var) ve hatıratlarında bunu belitmiştir. ismet Paşa savaşın uzun sürmesi üzerine ricat (geri çekilme) emri vermiştir. Fevzi Paşa ise bu emri kaldırmış ve taarruz emri vermiştir. Çatışma böyle kazanılmıştır. Tabi ne ders kitabında ne de ismet inönü aşığı (neredeyse evlenecekler) Mustafa Kemal Paşa'nın Nutuk kitabında bu belirtilmemiştir(zaten komutanların arasında hiç eleştiri almayan tek komutan O'dur). Tabi ders kitabı Nutuk'un kısaltılmış hali olduğu için pek şaşmamak gerek.

birinci inönü savaşı olmadı

Böyle bir çatışma meydana gelmiş ama savaş denilecek kadar büyük değildir. Örneğin PKK ile TSK Yüksekova'da çatışmaya girerse buna Yüksekova savaşı denmez. Aynı bunun gibi bir olaydır. Bunun abartılmasının sebebi basittir. Birincisi ismet inönü Albay'dı ve itirazlar çoktu (çünkü onca Paşalar varken bir Albay'ın Batı Cephesi komutanı olması tartışmalara meydana getirmişti). ismet inönü'yü General yapılması için bir savaş kazanması lazımdı. ikincisi Çerkez Ethem'in Kuvay-i Milliye üzerindeki nüfusunu kırmak ve Çerkez Ethem'i yok edilmesini meşru kılmaktır. Bütün bunları gerçeklerştirmek için 1. inönü savaşı abartılmıştır. Bazı Kemalistler ise "evet savaş abartıldı, ama o zaman ki olumsuz ortamı bozmak için yapıldı" der. Tabi abartılınca bu gibi sonuçlar doğurdu ama asıl neden yukarıda anlatığım gibidir.

çerkez ethem

Büyük haksızlık yapılmış bir kahramandır. Neden kahramandır. Çünkü daha var olmayan bir milli mücadeleyi boğmak için başlatılan ayaklanmaları bastıran hep Çerkez Ethem olmuştur. Bu ayaklanmaları bastırmasaydı belki ayaklanan insanlar, oradaki insanları kandırıp milli mücadeleye insanların katılımlarını engelleyebilirdi. Sadece bu değil. Yunanlar'ı durduran ve geri çekilmesini sağlayan bir insandı. Kendisi Teşkilati-Mahsusa üyesiydi ve orduya birçok asker kazandırmıştı. Örneğin Çerkez Ethem Salihli Cephesi'ni açarken 8 kişi iken saatler sonra yüzleri buldu ve Yunanlılar geri çekildi. Buna benzer birçok örnekler mevcut. Sadece bu değil Yunanlılar ile çatışmaya girmeseydi Mustafa Kemal Paşa belki meclisi Sivas'ta açmak zorunda kalırdı.
Bütün bunlara rağmen Çerkez Ethem'in hain ilan edilmesini anlatmak gerekir. Bunu sebebi basitir. Mustafa Kemal Paşa, Kuvay-i Milliye'ye söz geçiremiyordu. Sadece bu değil. Kuvay-i Milliye komutanların yakınları mecliste idi. Yani Mustafa Kemal Paşa ne orduda ne de mecliste egemenlik kuramıyordu. Bu yüzden Kuvay-i Miiliye'yi kaldırmak istemiştir. Mustafa Kemal Paşa düzenli ordu kurulması emrini verdi. Mustafa Kemal Paşa bu orduyu kurması için ismet Bey'e görev verdi. Bunun sebebi basitti. Çünkü ismet Bey dışındaki bütün komutanlar Mustafa Kemal Paşa bağlı ancak itaatkar değildi. Sadece ismet Bey bu kapsamın dışında idi. Batı Cephesini kolay yönetmek için ismet Bey bu göreve getirildi (tabi onca Paşa olmasına rağmen bir Albay'ın seçilmesi kavgalara neden oldu) Çerkez Ethem düzenli ordunun korulmasını gerekli olmadığını göstermek için Gediz'e saldırdı. Bunu da Gediz Muharebesi denildi. Bu muharebeyi Çerkez Ethem kazanmasına rağmen Mustafa Kemal Paşa bunu bir yenilgi olduğunu söyledi ve bu tez yaygın kanı hale geldi. Yani düzenli ordu kurulması için diğer Kuvay-i Milliye komutanların akılarını çelmek istenmiş ve bu başarıya ulaşmış bütün komutanlar katılmıştır (Çerkez ve Demirci dışında). Aralık ayında Mustafa Kemal Paşa, ismet Bey'e telgraf çekmiştir. Bu telgrafta Çerkez Ethem'in işinin bitirilmesi istenmişti. ismet inönü, Ethem'in üzerine yürüdü. Çerkez Ethem ise hiç bir direniş göstermemeksizin ordusunu dağıtmış (mühümatı ile birlikte) düzenli ordsuna katılmasını sağlamıştır.

kurtuluş savaşı nda doğu cephesi

1. Dünya Savaşı öncesi savaşın kaybedilme ihtimali göz alınarak Kurtuluş savaşı planı yapılmıştır. Bu planlardan bir tanesi yapılacak olan mücadelenin Doğu'dan başlatılması planıydı. Savaşın kaybedileceği anlaşılınca Filistin-Süriye Cephesi'nden iki adet tümen buradan Kafkasya'ya götürülmüştür (tabi bu hareket Filistin-Süriye Cephesi'nin daha da çökmesini sağlamıştır). Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında dağıltılmayan tek ordu birliği olması bu tezi doğrulamakla birlikte bütün komutanların hepsi istanbul'a birlikte çağrılması ve bu komutanların Anadolu'ya atanması burada bir planın var olduğunu göstermektedir. Neyse konudan pek sapmayıp devam edelim. Kazım Karabekir atananların arasında idi. Ve bırakmış olduğu ordunun başına geçti. Mustafa Kemal Paşa'nın ve diğer komutanların kararı ile birlikte burada harekat başlamıştı. Fakat Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir'e harekatı durdurma emri göndermesine rağmen Kazım Karabekir insiyatifi eline alarak harekatı başarı ile bitirmiştir. Burada savaş Ermenililer ile yapılmıştır. Gürcüler, Sovyetler ile çatışmaya girince buradan askerlerini çekmiştir. Kazım Karabekir burada büyük başarı kazanmışsada Mustafa Kemal Paşa onun yaptıklarını hep küçük görmüş (bunun sebebide Mustafa Kemal Paşa'nın tek adam olmak istemesi nedeniyle komutanları tasfiye etmesidir) ve bunu Nutuk'ta da görürüz. Meal olarak: Mehmetçiklerimiz Kars'ı kuşatmış ve Ermeniler direniş göstermeden geri çekilmiştir, ifadesi bulunur. Kazım Karabekir ifadesi yok Mehmetçik ifadesi var ve orada Ermeniler direniş göstermedi ifadesi var ama orada en büyük direnişi göstermiştir Ermeniler.

güney cephesi

Doğru bilinen yanlışlıkların çok olduğu cephedir. Öncelikle Güney Cephesi sadece şuan ki Türkiye sınırı içerisinde değil Süriye topraklarında kapsayan bir cephedir. Misaki-Milli sınırları diye tabir ettiğimiz sınırlar içerisinde yer alan Kuzey Süriye topraklarındaki direnişleri bir taraf edilip bize böyle anatılır. ibrahim Hannunu ve Şeyh Salih ibn Ali'nin Kuzey Süriye'de başlatmış olduğu direnişe destek için Kuvay-i Milliye Süriye'ye saldırmıştır. Ankara hükümeti tarafından desteklenmiş ve Fransızlar bu direnişi kıramamıştır. Bu yüzden de soluğu Ankara'da almıştır. imzalanan Ankara antlaşması ile Ankara Hükümetinin buraya yardımı kesmiş ve buradaki direnişler Fransızlar tarafından kırılmıştı. Burada kaybedilen toprakları hiç dile getirilmeden "Fransızlar Antep'i terk etti" denilerek sanki başarılı bir antlaşmaymış gibi dile getiriliyor.

kürdistan

Yahu bütün yorumlarda böyle bir devlet kurulamaz diye yorumlar var. Buraya Lazistan desem aynı tepkiyi vereceksiniz. Kürdistan coğrafya ismidir. Biraz böyle yorumlayın.