bugün

entry'ler (98)

18 eylül 2008 ac bellinzona galatasaray maçı

özellikle lincolnün önümüzdeki günler için oldukça umut verici bir performans çizdiği müsabaka olmuştur. maç boyunca attığı ara paslar nonda tarafından hunharca katledilse de lincoln bu maçta forma giriş sinyalleri vermiş, biz taraftarın yüzünü güldürmüştür.

oruc tutmayan yazarlar

vakit gazetesinde tamsayfa ifşa edilmeleri caiz kişiler! danıştay saldırısının muadiline kurban gidesiceler bre tiyniyetsiz bre mesnetsizler! *

başbakana saygı duymayan insanlar

(bkz: başbakan i seven çocuk)

otistikabi

50 yaşında adam tarzını anımsatan bir kelime esprisi.

umut sarıkaya

30 temmuz tarihli uykusuzdaki benim de söyleyeceklerim var köşesinde, istese yavru kedi muhabbeti, yapılan işlerden duyulan pişmanlık muhabbeti sayesinde okur kitlesini melis içinde bırakabileceğini belirtmiş süper insan.

televizyon olmasaydı yapılabilecekler

(bkz: sopcast)

başlıkları alt alta okumak

· asik oldugu kizin montunun ustune montunu asan ogrenci ...
· love is nothing without fucking (2) ...

bir kereden fazla seyredilesi filmler

başrollerini şener şen ve fikret altuğ un paylaştığı gölge oyunu

penguen

genç yazarlarından aldığı darbeye rağmen yoluna devam eden, sallanan ama yıkılmayan ve şu anda açık ara uykusuz dan daha okunası mizah dergisi. bir de umut sarıkaya yı tutmayı başarsalarmış, uykusuz a giden 1,5 ytl de cebimize kalacakmış.

penguen in 12 mart 2008 tarihli calinti kapagi

red dergisi sempatizanlarının aramızda var olduğunu gösteren kapak.**

çin seddi duvar yazıları

mete han da sollardı.

2 mart 2008 besiktas galatasaray maci

özellikle cisse nin sakatlanmasından ve galatasarayın feneri eleyerek morallenmesinden sonra bir anda galatasarayın favori durumunda göründüğü maçtır. gelgelelim bu favorilik derbi maçları için olabilecek en boktan durumdur. aslında iyi oynanmamış ama kazanılmış bir fener maçı, oluşan bu rehavet havası cimbomun başına iş açacak gibi görünüyor.

ölüme yaklaşılan anlar

türkçemizde hakettiği değeri bulamamış, sadece iki fiilde kullanılan '-yazmak' ekini kullanmak için mükemmel bir fırsattır.
(bkz: öleyazmak)
(bkz: düşeyazmak)

otobüste yere beş kuruş düşürmek

hayata geçirilmiş bir uygulaması için;

metal 50 bin lira alınır. okulun en işlek koridorunda herkesin görebileceği bir yere bırakılır. bundan sonra uygun bir yere geçilerek ilk talihli beklenir. ilk kurban her şeyi hiçe sayarak yere eğilip parayı aldığında, paranın arka yüzüne yapıştırılmış kağıtta ufacık yazılarla onu bir süpriz beklemektedir:
'50 bin lira için domalmaya değer miydi?'
(bkz: lise yılları)

apartman otomatigi sonmeden evden cikmamak

stresli ve hesapçı bünyelerin favori eylemi. kapı deliğinden apartman ışığı kontrol edilir. çünkü o yanan ışık birey için bir çok potansiyel soğuk selamlaşma ve ya hiç selamlaşmamanın dayanılmaz stresi anlamına gelir. ışık yandığı sürece birey kapıyı açmaz ve dışarı çıkmaz.

bu sürede aklından onlarca senaryo geçer. ya tam ayakkabıları bağlamak için domaldığımda geçerlerse? ya benden daha sosyal çıkıp ben tam onları pas geçecekken bana selam verirlerse(ki utancı fenadır)? ya benden daha odun çıkıp selamımı karşılıksız bırakırlarsa (ki siniri fecidir)?

bu senaryoların hepsi pimpirikli bünyeler için problemdir. yukarıdaki durumların her birinde bir post-hesaplaşma* süreci muhakkaktır. 'lan keşke ben önce davransaydım be bak adama ayıp oldu, bundan sora aktifim olum, bundan sora apartmandaki komşularıma karşı saygı, sevgi doluyum' ve ya 'ulan bende kabahat. mal olum o selamdan sabahtan ne anlar. yemin olsun apartmanda o herifin çocuğuna fln denk gelirsem, çelme takıp düşürecem. görsün ibne. bitti olum o adam, benim için apartmanın daire sayısı bir eksik artık' tarzı cümleler kişiyi içten içe kemirir.

en iyisi ortalık sakinleşip ışıklar sönünce salvoyu yapmaktır. merdivene tertemiz domalın gelen geçen yok, merdivenlerden sinirli sinirli inin karışan görüşen yok. ve dışarı çıktığınızda apartman içi asosyalliğin dayanılmaz hafifliği.

(bkz: hadi geçmiş olsun)

alex de souza

gelen her yeni transferin onunla karşılaştırılmasından bile bu adamın türkiyedeki hakimiyetini görebiliriz. fenerbahçenin, takımım* üzerindeki son yıllardaki ezici üstünlüğünün baş sorumlusu.

mantıksız başlık açmak

uludağ sözlükün en büyük sorunu.

eksi oyu kafaya takan yazar

entry yi düşündüğü için değil beğeni alacağını sandığı için yazan yazardır. fikri duruşu olmayan, rüzgarın estiği yöne doğru yatandır.

en çekinilesi versiyonu ise 'taam lan kötüleyin topsunuz olum kötüleyin, muhahaha takmıyorum istediğiniz kadar kötüleyin, böhühü' tarzı yazarlardır. hızla uzaklaşılmalıdır.

23 ocak 2008 genclerbirligi oftas galatasaray maci

mehmet güven yanında geçen kimseye müdahale dahi etmeyerek temiz bir maç çıkardı ve bileğinin hakkıyla oyundan alındı.

bunun yanında sabri sarıoğlunun saha içindeki ağa tavırları ikinci bir hasan şaş geliyor dedirtiyor insana. beyim her serbest atışta duran topların usta ismi gibi topun başında ve kimseye de bırakmıyor. bu takımda bakarak ve istediği yere orta açabilen uğur uçar gibi bir adam varken biz sürekli sabrinin ayarsız, yao ming e açar gibi açtığı ortaları izliyoruz.

ümit karan hata yapan herkese bağırıp çağırıyor. kaptan olarak çıktığı maçta hareketlerinde olgunluktan eser yoktu. birini de cesaretlendir 'olur böle' de be kardeşim!

feldkamp enteresan. ilk yarıdaki ön libero problemini iyi sezdi ama daha o anda mehmet topal ı almak yerine serveti alıp bouzid i ön liberoya çekmesi ilginçti. ayrıca ikinci oyuncu değişikliğini yaptıktan sonra üçüncü değişiklik için bu kadar beklemesi, ve bu beklentiye de nonda ve ya hakan şükür yerine mehmet topalla karşılık vermesini kimse çözemedi.

maç çıkışındaki bir adamın sözlerini direk copy paste yaparsam netleşecek sanırım durum. 'orda bordeux kazansın biz çıkalım burda denizli berabere kalsın biz çıkalım, keşke onların topçularına verseydik paraları'. sakatlıklar üzücü tabi ki ama takımda ruhsuzluk had safhada. umarım iki gün ankaranın soğuğunu yemek beyzadelerin aklını başlarına getirir. zira ankara seyircisi bir rezaleti daha kaldıramayabilir.

anne

can dostum,güzel insan.