bugün

kuş yemiyle yağı karıştırıp ev yemeği yapmaya çalışmak.
-Naylon poşetin saplarından tutup kolları havaya kaldırarak koltuktan atlamak, poşetin paraşüt görevi görerek yere düşüşü yavaşlatacağını zannetmek,
-kardeşle birlikte hayali bir nesne ile oynarken olmayan bir şey için senin benim kavgası yapmak, baya baya dövüşmek,
-daha 8 yaşındayken 14 yaşındaki abiyi tavlamaya çalışmak, *
-birilerinin yeni bir ev tuttuğu konuşulurken, o kişilerin eve doğru koşup eve sarılmak suretiyle evi tuttuklarını hayal etmek...

Gibi salaklıklar. Masumdur, eğlencelidir.
böcek toplamaktır. ciddi ciddi böcek topluyordum amk. bu kulak pamuğu kutuları olur ya şeffaf plastikten. onlara doldururdum. ama şöyle böyle değil, karafatma, hamam böceği, dana burnu falan toplardım. arkadaşın yanındayken babası bahçeyle uğraşıyordu. biranda sövmeye başladı adam "dana burnu tüm lahanaların köklerini yemiş amunagoyim" şeklinde. arkadaşa "sizin bahçede dana burnu var mı diye sordum. var dedi. girip bahçeyi kazıp kazıp birsürü çıkarmıştım amk. sonra o kutuya toplamıştım. sonra sağda solda tüylü tüylü örümcekler buluyordum. kutulara toplayıp sonra içine sinek falan atıyordum yesinler diye.
birgün ilkokul (3 veya 4. sınıf)da bi kız arkadaşa sürpriz yapmıştım. "bizim sınıfa gelsene bişey göstericem sana" diyerek çağırmıştım. sıraya oturtup önündeki masaya bi kaç tane dana burnu, kara fatma falan dökmüştüm. onun çığlıklarından feci zevk almıştım. (bkz: yaz arkadasim 30000 kadinla nasil birlikte oldum)
sonra bir de bi dana burnunu ufak yumurta poşeylerinden birine koyup şişirip ağzını bağlayıp kenara koymuştum. bir hafta sonra ölmüş mü diye bakmıştım. evet ölmüştü.

ulan harbi salaklıktı amk. şimdiyse böceklerden iğreniyorum.
anneyle beraber güne gitmek.
sadece türkiyede 4 mevsim var sanardım. diğerlerinde 3 tane bazılarında sadece 1 tane var hatta bazıları -kutuplar ve çöller- mevsimsiz sanardım.
sonra 6 yaşında dünya turu attım. şaka şaka. yani son dediğim.
komşunun 20 yaşını aşmış kızına aşık olmak. yaş 5.
havaya taş atıp kafa atmak.
sürekli ders çalışmak.sokakta oynamamak.
çekirdekleri kırıp içlerini kolaya atmak o da yetmezmiş gibi ağzımla onları yakalamaya çalışmak.
Açlıktan ölmeme rağmen misafirlikte "aç değilim yedim ben" demektir.
unu masaya döküp oklava ile hamur açmaya çalışmak. sadece un.
sümüğünü yemek.
Evin bir yerıne saklanıp annemin beni aramasını sağlamak.
Sokakta sigara içen heriflerin arasinda elini kolunu salla ya sallaya yürüyüp eli yakmak.
annem seni havuzdan aldık demişti ben de ne zaman havuz görsem çocuk var mı diye bakardım.
hayal kurmak.

hala da kurarım. büyüyemedim herhalde.
Mandallarla uydurduğumuz saçma oyunlar, hayali ülkelerin sınırları..
Babamın arabasına arkadaşımla birlikte çıkardık çok eğlenceliydi.
sümük yemek.
misafir geldiğinde masanın altına saklanmak.
sevilen kızın montunun üzerine kendi montunu asmak.
En yakin arkadasla ayni kisiyi sevmek. Ve bundan hic rahatsiz olmamak.
Kürdanları parmaklarımın arasına sokup bir wolverine olmaya çalışmam.
ev sahibine gidip ''annem size dağ ayısı dedi ihihi'' demek.
Suya ofti demek.ulan su desem daha kısa.nasıl bir akılsa artık.
güncel Önemli Başlıklar