bugün

kendi evinden uzakta olupta yurtta kalan öğrencilerin hayatıdır.*

yurt hayatı her açıdan çok farklıdır. bir kere daha önce evden hiç ayrılmamış olan insan sürekli kendine şu soruyu sorar: "acaba yurt hayatı nasıl birşey"
arkadaşlarının nasıl olacağını bilmezsin ki. horlayanı var, uykusunda bağıranı çağıranı, hatta duvara tırmananı bile var. her zaman tek yatmaya alışan biri mutlaka adaptasyon sorunu yaşar. işte yurda gelirken kendi kendine dersin "allah'Im ne olur benim odamda böyle kişiler olmasın" ama sanki seçip dağıtılır her odada mutlaka garip uyuyan bir tip bulunur. ondan sonra gelsin uykusuz geceler. ilk geceler acayip zorlanırsın. ranzada üst katta yatan arkadaşın yatağı kıracakmış gibi döner, diğeri horlamaya başlar. ilk zamanlarda baya bir uğraşırsın ama sonradan alışırsın. artık arkadaşın horluyor diye uykuların kaçmaz.

daha sonra temizlik sorunu vardır. bugüne kadar hep tertemizsindir, yaşadığın ortam tertemizdir. alışmak zordur mutlaka. çünkü bir odada en az 4 kişi kalırsın. ya arkadaşların senin kadar titiz değilse? sen toplamaya çalışırsın ilk zamanlar ama daha sonra sende dağıtmaya başlarsın. ortalıkta iddaa kuponları, çoraplar, defterler vb. bilimum şeyler cirit atmaktadır. lanet olsun dersin alışırsın o pislik içinde yaşamaya. bir de banyo konusu vardır ki akıllara zarar. bir banyoyu neredeyse 10 kişi ortak kullanırsın. bazen saatlerce banyo sırası beklersin. içeri girdiğinde de hiç alışık olmadığın bir manzarayla karşılarsın. senden önce giren eleman banyoyu temizlemeden çıkmıştır; kılları, attırığı ortadadır. bir lanet daha çekersin.

sonra yemek olayı vardır. alışmışsındır annenin güzel yemeklerine. sevmediğin şeyleri asla yapmaz annen. ama yurt aşçısının şeyinde bile değilsin sen. her zaman aynı yemekler çıkar. berbatlığına ise değinmiyorum bile. annenin kıymetini bu zamanlarda daha iyi anlarsın. içinde bulgur ağacı çıkar çünkü haftada 4 gün bulgur pilavı vardır.

sonra nefret etsen de biri arabesk müzik dinlediği için sende dinlemek zorunda kalırsın. arkadaşına çık dışarda dinle diyemediğin için susarsın. bir zaman sonra artık ismail yk şarkıları senin de diline dolanır. böylece müzik kültürün gelişmiş olur.

sonra kadınların ev gezmelerine benzeyen oda gezileri başlar. tam uyuyacaksın, 4-5 kişi odaya paldır küldür girip -kalkın beyler muhabbete geldik- derler. sende oda sahibi olduğun için onları kovamazsın. sonra sabaha kadar -haftanın iddaa programı, -hangi kız güzel, -kim kime ayar oluyor gibi ülke açısından hayati değer taşıyan olaylar konuşulur. bu konular o kadar uzar ki bir bakmışsın sabah ezanı okunuyor. eee bu saatten sonra da uyunmaz. sonra tüm gün ruh gibi dolaşırsın.

çamaşır ve ütü derdine hiç değinmiyorum bile. yurdun iğrenç deterjanlarınla çamaşırlanızın ağzı burnuna döner. ütüye ise hiç gelmıyorum. siz ütülersiniz pantolonda 5 çift çizgi oluşur. mecburen rüşvet karşılığı birine ütületirsiniz.

ne kadar çekingen biri olursanız olun zamanla bu da gider. ilk zamanlarda başkasından bir bardak su isteyemeyen öğrenci artık arkadaşlarından rahatça borç isteyebilir. beğendiği giysisini birkaç gün giymek üzere isteyebilir. böylece paylaşmayı öğrenirsin.

kısacası yurt hayatı insana birçok şey kazandırır. en önemlisi erkekler için askerliğe bir ön hazırlık olur.

(bkz: kendimden biliyorum)
(bkz: hayat mı lan bu)
bezginlik hayatı. tonbalık hayatı. gürültü hayatı. kaos hayatı. özgürlükten duvarlara çarpılası hayat.

(bkz: çıkarın lan beni burdan)
hayatınıza çok şey katıp aynı şekilde birçok şey götüren hayattır. en önemlisi sabır etmesini öğreniyor insan. ne kadar çok farklı kişilikle karşılaşılabileceğini görüyorsun.
ortamını bulduğunuzda çok mutlu olabildiğiniz ama türlü psikopatıyla da uğraştığınız hayattır. en güzel üniversite günlerinizin orada geçme ihtimali çok yüksek. herkesle dost herkesle arkadaş * )
balgat yurdunda; neden geldim ankaraya şarkısını soylemenize sebebiyet verecek olan dramanın adıdır..
her daim umumi tuvalet kullanmaktır... ama yine de candır, başka bi tadı vardır.
ilk günlerinizde kimseyi tanımadığınız daha sonra birden çömez şakaları sayesinde yurttaki herkes ile tanışabileceğiniz hayat biçimi.
kimsesizlerin, mecburiyetten yetiştirilmek üzere barındıkları yer.
bu benimdir diyebileceği eşyasının olmaması,kapanın elinde kalanlar ordusu.
Elindekinle yetinme dersinin alınacağı, tek adres.
uzun bir entry:

#6716897
elbette yurttan yurda değişkenlik gösteren bir hayattır. devlet yurdunda zencilerle duş almaktan, tek kişilik odalarda içkisini yudumlamaya kadar giden geniş bir yelpaze içerir bu üniversite yılları. benim aklımda kalan genelde deli gibi yenmiş bir akşam yemeğinin ardından yatakta içilen güzel bir çaydır. bu arada çay da bedava idi.
pilav ve makarnadan bezmektir. bitmek bilmeyen dedikodular. kızların sevgilileri, onların parası ve hediyeleriyle ilgili uzun övgülerini sabırla dinlemek, yadırgamamayı öğrenmek, alışmak, özlemek.
mahremiyetin ne denli büyük bir ihtiyaç olduğunun, insanlara uyum sağlamanın, kendine ait bir banyonun tuvaletin olmasının ne büyük nimet olduğunun, sabrının sınırlarının, sanki sonsuza dek sürecekmiş sanılan arkadaşlıkların günler içinde nasıl sessizce bitebildiğinin, bazen ise paylaşmanın ne keyifli bir şey olduğunun, özlemenin, özlenmenin, yanlız gelip yalnız gidildiğinin, insana kendisinden başka dost olmadığının beyne ve ruha kazına kazına öğrenildiği hayat dilimidir. çok şey katar insanlara ve çok şey götürür. deneyim kısmını çok ciddi arttırır.
insanların ne kadar garip olduklarını baya yakından tanıma şansı bulduğun ortam.
dagatilan yemek fişinee sabahlara kadar king oynanan demir dolapli acinasi ama güzel hayat..
gece acıkıp yemekhaneyi yağmalamaktır. çarşı evci gibi kavramların çıkış noktasıdır. hiç yoktan onlarca kardeş sahibi olmaktır. büyümektir. çoğu zaman yalnız kalmanın imkansızlığıdır. her türden insanı tanıma fırsatıdır. mesafesiz ilişkilerin yeridir. kız yurduysa dedikodu kazanıdır. süpper bişeydir. yurt hayatını tadan ve tatmayan insanlar hareketlerinden anlaşılmakta, iyot gibi açığa çıkmaktadır. "heyyhaatt!!" dedirtir. 5 seneden fazlası sıkmaktadır.
6 kişilik bir odada (!) sadece siz yatıp uyumaya çalışırken üstünüzdeki yatağın,yanınızdaki yatağın hatta ve hatta kendi yatağınızın kenarına fütursuzca oturup tavla atan arkadaşları bol bol edinebileceğiniz devlet ocağı !..
"guvenliiiiik, 36 da zıgara içip bataaak oynuyollaaar" diye bağırıp, kendi odanı şikayet etmektir. *
ardından ışıkları kapatıp, uyku vaziyeti almaktır.
güvenlik gittikten sonra sigara ve batağa devam etmektir. *

sıçmak için tuvalete gitmeden, önce odada bir dal sigara yakıp tam kapıdan çıkarken en taşaklı güvenlik görevlisiyle burun burna gelmektir. *

oda arkadaşlarıyla halay oluşturarak oda oda gezmektir. halay çekerek diğer odalara girilir. diğer oda sakinleri daha şaşkınlıklarını üzerlerinden atamadan, odadaki masanın üzerinde ne varsa (kola, çikolata, cips, vs) alınıp, yine halay çekilerek odadan çıkılır. *

diğer oda sakinleriyle batak turnuvaları yapmaktır. *
yemek fişine bile oynayanları gördüm şart olsun. *

asla yalnız kalamamaktır.
kendi sessizliğinde yatıp, ağlayamamaktır.
duş almak için sıra beklemektir.
osbir çekmeyi unutmaktır. *
sürü psikolojisine kendini kaptırmaktır çoğu zaman. *
güzeli lisede yaşanandır. çünkü orası başka bir kaynaşmadır, kimlik kazanma sürecinde tüm kimliklerden yararlanma sürecidir. üniversitede ise artık kazanılmış bir kimlik vardır ve arkadaşlıklar belirli kıstaslara göre şekillenir.
Daima tetikte olunması gerekir,

Her an su kesilebilir,
Yemekler hastahanelik edebilir,
Her an birisi koridorda şarkı söyleyebilir,
Ama en çok şuna karşı tetikte olunmalıdır, zaten hiç girilmeyen internete bağlantı sağlanabilir.
çok makaradır.her yerden adam çıkar.sabahın 4 nde şıçmaya gidersiniz ama tuvaletler doludur.çok güzeldir yani.
memleketten gelen reçellerde onlarca parmak atılmasıdır. ayrıca kadın bağı kardeşliğidir.
içinde yaşarken nefret edilen ama yıllar sonra geriye bakıldığında özlenen hayattır.
bir sene zar zor dayanabildiğim işkencedir. sözlük yazarlarına uzak durun tavsiyesinde bulunduğum hayattır.
daha dün sokakta gördüğün ama tanımayıp yüzüne bile bakmadığın insanla bir de bakmışsın aynı odada yaşıyosun, aynı ranzada uyuyosun, aldığın yemeği, sırlarını, hayatını paylaşıyosun. ilginçtir; özeldir. ayrıca göçebeliktir, sürekli valiz taşır durursun. her öğrencinin bu duyguyu tatması gerekir lakin özel bir yurtsa burası ve yemek bile vermiyosa artık gitme vakti gelmiştir. özleyeceğin birçok şey vardır; yatak muahbbetleri, bu akşam ne yesek diyip söve söve hazır yemek yemek, birlikte izlenen filmler, diziler, paylaşılan sırlar, birlikte söylenen şarkılar... özlenecektir; ancak gitme vakti gelmiştir...