bugün

keşkelerle başlayan cümlelerdir.

keşke beni biraz anlamya çalışsaydın.
keşke birbirimize kızgınken konuşmasaydık. sakinleşmeyi bekleseydik.
keşke bu kadar gerçekçi olmasaydın. Hayal kurmak güzeldir.
Keşke o son sözü hiç söylemseydin.

(bkz: helal ettim hakkımı)
elimden geleni yaptım ama artık beni eskisi gibi sevmiyorsun.
yorgunluğa göre değişen cümlelerdir. hatta bazen o kadar yorgun düşmektir ki geriye hiçbir cümlenin kalmamasıdır. geriye kalan her nefesin ayrı bir ölüme dönüşmesidir.
+yoruldum!
-git yat
- her defasında nasıl oluyor da beceriyorsun bunu yapmayı?
+ tam olarak neyi kastettiğini anlamış değilim bebeğim...
- her defasında nasıl oluyor da canımı böylesine yakabiliyorsun?
+ özel bir çabam yok aslına bakarsan.
- beni şaşırtan da bu ya zaten. hiçbirşey yapmayarak dahi kırabiliyorsun beni...
+ seni öpersem birşey yapmış sayılır mıyım? yoksa bunu da kendime bir mükafat sayıp, bencil bir pislik olduğumu düşünür müsün?
- serseri. bütün gece sesin çıkmadı... aradığımda ulaşamadım da sana. merak ettim... ne haltlar karıştırıyordun?
+ neden uyuyor olabileceğim gelmez ki aklına böyle bir durumda?
- ne bileyim ben... tanımıyorsun sanki beni... biliyorsun ki endişeleniyorum bu gibi durumlarda başına birşey mi geldi diye.
+ başıma birşey gelecek olursa emin ol mümkün olduğunca kısa bir sürede haberin olur. seni son bir kez olsun görme şansım varken, bunu kaçıracağımı düşünüyorsan yanılıyorsun...
- bak ben bunu da anlamıyorum. ne kızgınlığım kaldı, ne kırgınlığım. bunu nasıl becerebildiğini de anlamıyorum ben.
+ izin günümü, ilişkimizdeki konu eksiklerini tamamlayarak geçireceğimi düşünmüyorsun sanırım. birazdan güneş batacak ve martıları ayarladım, bekletmeyelim istersen. hazır elimizde böylesine bir aşk varken.
- ...
canım sıkkın,
kedi miskin,
sen nerdesin?
sen yoksun,
filmler kötü,
şarkılar eksik,
kafam bozuk,
bana yazık,
burada değilsin,
sen nerdesin?
dolunay açtı,
keyfim kaçtı,
zaman durmadı ama yavaşladı,
sen gittin,
ben de yokum...
(bkz: vedat özdemiroğlu)
(bkz: yoruldum lan)
(bkz: biliyorum sana giden)
bazen bi iilşkiye hiç başlamamak daha iyidir,çünkü bi ilişki yaşlanırken bi terkediş gençleşir...
üç noktayla bitmeye mahkum, hükümsüz cümleler kalır geriye.
''çok mu ayıp, hala mutluluk istemek...
neyse, zaten hiç halim yok''
bitti...
ben kesilene kadar yüzdüm ama görünmeyince karam, bıraktım kendimi battım bir taş gibi.
heyecanını kaybetmişsin. yok inancını kaybetmişsin. doya doya sarmamışım. bize çok günah etmişsin.
(bkz: lanet olsun)
uyumak istiyorum günlerce...sadece düşünmemek için..düşünmek daha çok yoruyor bizi ve ayr ayrı seni, beni ...
''sanma ki korkak ya da acizim...
ya sev ya da unut beni,
bu aşk çok yordu, halsizim...
ya gönder ya da tut beni''
bir duş alsak mı ki beraber belki bütün yorgunluğumuz geçer.
sen ağlarsın ben dudaklarını yıkarım,
ve bizi yoran tüm eski aşkların biter.
sonra gece olur, yıldızlardan çorba yaparım, içer ısınırız.
ya da bırak üşüyelim, üşüyelim ki sen sarıl bana.
lütfen bitmesini isteyecek kadar saçmalama.
bunlardır ya da daha başka cümleler fakat aşk yorulduysa eğer ne yaparsan yap giden gider.
keşke seni hiç tanımasaydım şimdi yerini hiç birşey ile doldurayamacağım..
bazen ne yaparsan yap olmuyor bazen...
Aramıza bıraktığın soru işaretlerinden beri, hiçbir hançer beni yaralayamadı...
seni sevmekten bitap düştüm.
(bkz: sevgiliyle vedalaşmak)
"şimdi biz neyiz biliyor musun?
yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. umut
ve korkunun
hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını
bilmeyen
çocuklar gibi
ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz."
murathan mungan.