bugün

eskiden kızdığın şeylere artık kızmayıp olur öyle diyebilmektir.
sikilmiş götün davası olmaz cümlesini anlamak demektir geçip giden olayların üstüne kafa yormaz ve boşuna zaman kaybı yapmazsınız hayatı anlık yaşar ve dünü yarını düşünmektense bugünün değerini bilmeye çalışırsınız. Tabii bunu yaparken geçmişi yok sayamazsınız.
olgunluğu getiren yaş değil yaşanmışlıklardır.
heyecanını kaybetmek, yorulmak, ve götü sağlama almaya çalışmak gibi hadiseleri olgunluk zannetmektir.
durulmak...
(bkz: akıl sopasını yemek)
koklarsın, ellersin. olmuşsa yersin.
(bkz: kanının durulması)
insan kişiliğinin ve karakterinin yaşanmışlığıyla yaşında dengelediği olgudur.

paramparça ruhlardan, çelişkili duygulardan, çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk çıkıyor ortaya ki "olgunluk" diyorlar adına. can dündar
senden hoşlandığını bildiğin kız arkadaşını karışına alıp, ona karşı bi' şeyler hissetmediğini söyleyebilmektir. ergenken, ''hiç farketmez aga, yirim ben bunu'' diye taşaklarınla konuşurken, artık duygularınla hareket etmeye başlamışsındır.
(bkz: Alttan almak)
patlıcan oturtmasına benzettiğim durum. olgunca.
yıllar armutları olgunlaştırır, insanlar yaşayarak olgunlaşır.
yaşamın getirdiği olgunluktur. yaş yirmidir bazen fikir otuzdur. bazen yaş otuz olur fikir çocuktur.
tecrübelerle gelen olgunluk desek daha doğru olur yaşla pek ilgisi yok.
hayattan soğuma belirtilerinden birisidir.
kafa aynı kalır metabolizma yavaşlar sadece.
bu bir mecazi söylem. çünkü yitip giden yıllar, çoğu zaman olgunluk bahşetmiyor ne yazık ki insana. koca adam kandırması da diyebiliriz aslında, bu da uygun düşer bakın.

bazı insan vardır, hata yapmaktan keyif alır. aynı çukura 3 kere düşebilme potansiyeline sahiptir. 1. ye düşülen çukuru 'görmedim' sayabiliriz, 2.yi 'hata'. ama aynı adam, aynı çukura 3. sefer düşüyorsa, bu artık 'suç'tur. ödediği bedellerse tecrübe. ve tecrübe, şu hayatta en saygı duyulması gerekendir.

bi insanın aylık geliri, sosyal duruşu, fiziki özellikleri ya da yaşı herhangi bir getiri sağlamazken, edindiği tecrübe söz sahibi yapabilir. bu hep böyle olmuştur. bu sözün çıkış noktasıda sanırım geçen yılların kazanımları olarak düşünülmüştür. atalarımız ne iyimser insanlarmış değil mi? bazen sahiden şu sözleri ilk çıkaranlarla oturup, birer kadeh bir şeyler içmek istiyorum.

bazen kendimize bile itiraftan güçlük çektiklerimizle büyütüyoruz. dost kazıkları, ölümler, başarısızlıklarsa cabası. bazen 'hiç gitmem' diyenler giderken, bazen aklımızda olmayanlar çıkıp geliyor. sonuç olarak demek istediğim; bunlar hep tecrübe işte.
Yoktur. Olgunluk sadece yaşanarak elde edilir.
Akıl yaşta değil baştadır arkadaşlar. insan ne yaşar ne görürse onlar sayesinde bakış açısı değişir, karakteri oturur. Hayat şartları bu yüzden adil değildir. 14 yaşındaki bir çocuk evdeki yokluğu düşünürken 55 yaşındaki adam parayı nerden tamamlayıp içki alsam diye düşünür.
bazen de değiştiremeyeceğini bilip zor da olsa kabullenmektir. sonrasına alacağın kararların etkisinin neler olabileceğini -tabi burada gelecek için değil bireyin iç dünyası için konuşuyorum- kestirebilmektir.

olgunlaşmak bazen zevk almamaktır. bir nevi meyve gibi, armut diyebiliriz mesela. diğerleri için tatlı; ancak kendi içerisinde aynı...
Var olmayandır.

Olgunluk tecrübeyle doğru orantılı olarak artar. Önemli olan ne kadar yaşadığımız değil ne yaşadığımızdır.

Değişemezsiniz, taa ki Yeni şeyler görmedikçe, kazıklar yemedikçe, yeni tatlar tatmadıkça, sevdiğinizin ellerini tutmadıkça, yağmurda ıslanmadıkça, en değerlinizi toprağa vermedikçe... Bu liste böyle uzar gider.

Yeni şeyler görmedikçe, yıllar geçtiğinde değişen tek şey bir tek yüzünüzdeki çizgiler olur.

Sizinse zamanı gelip de son nefesinizi verirken tek düşündüğünüz size verilen hayatı boşa geçirdiğiniz olur.*
Aslında olgunluk beyinde biter mesela ben artık büyüdüm hayatta çizgilerim olmalı bunu hissettirmeliyim karşı tarafa bir izlenim oluşturmalıyım derseniz ne kadar olgun olduğunuzu farketmeden anlayacaksınızdır.