bugün

şu an ankarama bereket yağarken pencereden içeriye dolan harika koku.
insanı hayallere daldıran onu uçsuuz bir ormanda sessizliğe sürükleyen, belki de (beni götürür) onu çocukluğunun saf, temiz ve kirlenmemiş duygularına götüren andır.
en güzeli köy ortamlarında olur. miss gibi tezek kokusu, tavuk boku, öküz sidiği falan karışır. burnumuzda kokar boklu boklu.
terkeden sevgiliye, bozuk dünya düzenine, kelek yapan arkadaşlara dalar, derin derin düşünürsünüz.
çok güzeldir tezekli, boklu toprak kokusu. romantik olur.
insan yaşadığını hissettiren ve huzur veren kokudur. içe doya doya çekilecek yegane şeydir. Kaldı ki yağmurun yüzünü kırk yılda bir gösterdiği, dünyanın küresel ısınma sorunuyla tehdit altında olduğu bu dönemlerde bu kokunun kıymetini bilmek gerekir dahası o kokuyu duyabilmek adına da bir takım tedbirler almak gerekir.*
(bkz: Kyoto Protokolü)
insanı kendine getiren kokudur.
insana hayat için bir kez daha şükrettiren koku...
koklandığı anda 'hah bu toprak kokusu işte' dedirten ama her insan için farklı şeyleri çağrıştıran koku.
(bkz: toprak kokusu/#1661093)
doya doya nefes almak için en güzel sebep olsa gerek!
malesef yıllar geçtikçe küresel ısınmanın unutturacakları kategorisine gireceğinden korktuğum o muhteşem koku.
dışarı çıktığın zaman kokuyu bulana kadar yorulmadan peşinden yürüten fevkaladenin fevkinde bir koku.
hissedilmesi mutlaka gereken kokudur.burnunuzun direği sızlar.
insanı yaşadığına şükrettiren bir kokudur. tazedir, yenidir.
"ulan toprak mı kaldı ki her yerde beton var... koku moku yok burda..!!" diyerekten özlenen koku.
eğer kurumuş,yarılmış bir tarladaysanız kendinizi tapraktaki ölmek üzere olan bitkilerin yerine koyar ve el çırpmak,şarkılar söylemek, koşup oynamak gibi saçma davranışlara başlayabileceğiniz zevkinden yenmeyen koku. içime çok çekersem bitireceğimi düşünüp az az çekerdim çocukken.
toprak ve suyun buluşmalarını kutladıkları bir şölen.
insanı rahatlatan muazzam bir kokudur...
sıcak yaz günlerinde en çok hasret duyulan koku.
yağmur yağarken tozlaşmayı kolaylaştırmak amacıyla polenlerini salgılayan bitkilerin de oluşmasında etkili oldukları enfes insanın içine çekmeye doyamadığı koku.
sertab erener'in 2001 tarihli turuncu albümünde yeralan çok güzel bir şarkı.

Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusuna
Hayranım tıpkı hayran olduğum gibi sana
Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusunda
Ne tuhaf sen varsın sanki hemen yanımda

Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusuna
Âşığım tıpkı âşık olduğum gibi sana
Yağmurdan sonra gelen toprağın kokusunda
Buluşuruz seninle sanki başka diyarda

Çiselerken yağmurlar
Gülüşürken tüm yapraklar
Çiçekler fısıldaşır
Oynaşır tomurcuklar
işte ben de böyleyim
Canlanırım yeniden seninle ben

Söz - Müzik: Şehrazat
Düzenleme: Demir Demirkan
Klasik Gitar: Nurkan Renda
Elektrik Gitar: Demir Demirkan
Geri Vokal: Sertab Erener, Elif Ersoy, Özge Fışkın
Yağmur sonrası hissedilen güzel kokuların bir kaynağı, toprakta yaşayan Actinomycetes grubu içinde yer alan bazı bakterilerdir. Toprakta yaşayan en küçük canlılardan olan bu bakteriler, en çok nemli ve karanlık ortamlarda gelişirler. Çevre koşullarının gelişmeleri için uygun olmadığı kurak dönemlerdeyse spor adı verilen özel yapılar üretirler. Sporlanma, bazı bakterilerin kendilerini olumsuz koşullarda korumalarını sağlayan bir özelliğidir. Yağmurdan sonra duyduğumuz kokunun nedeni de bu sporlardır. Daha önce oluşmuş bu sporların kokusunu hava kuruyken duyamayız; ancak yağmur yağdığında duyabiliriz. Çünkü yağmur damlaları yere düştüğünde, toprakta önceden birikmiş bir miktar yağmur suyunun da yardımıyla sporların havaya fırlamasına neden olur. Yağmur nedeniyle havada çoğalan nem, bu sporların kokusunun burnumuza kadar ulaşmasına neden olur. Yani aslında kokunun kaynağı toprak değil, toprakta yaşayan bu bakterilerdir.
kes - yapıştır,tübitak.
bana özgürlüğü anımsatır.
'Herhalde yaşıyorum' dedirten koku. Yaş ilerledikçe önem kazanır.
bu dunyadaki en dogal ve en ferahlatıcı kokudur.
kuraklık korkusu ile kabuslar gören insanlar için uyanıştır adeta. yaşamın kaynağının kokusudur. geldiğimiz ve gideceğimiz yeri hatırlatan kokudur.