bugün

çok küçükken televizyonun üstüne çıkıp elimde bir saç fırçasıyla şarkı söylediğim zaman kardeşimde bunu yapmak istediğini söylemişti. o şarkısını söylerken bende tam altında oturmuş onu seyrediyordum ki birden ne olduğunu anlayamadan televizyon benim üstüme düşmüştü ve o an kendimi hercules (herkül) gibi hissetmiştim. sanki dünyayı taşıyormuşcasına o minik ellerimle televizyonun altında ezilmemek için büyük bir çaba sarfediyordum.
arkadaşla parkta yanlarını çarpıştırdığımız beşiğin yan orta kısmına ayağımın denk gelmesi.

sonuç: 5 dikiş, ayak kırık. alçının 3 gün sonra yerinden çıkması da çabası.

(bkz: hatırlatmasanıza)
* çocukken çikolata aşırmak için küçük kardeşi televizyon dolabı üzerine tırmandırmak ve aşağıdan elle dolap desteklenirken el çekildiği anda dolabın altında kalmak

* pinokyo bisikletle yokuş aşağı pedal çevirerek inildiğinde, yokuş sonunda delik deşik yolda sarsıntıyla ilerlerken viraj alınamayınca incir ağacına çarpmak ve pinokyo bisikletin ortasındaki kolun açılarak katlanması ile bisikletin arasında kalmak. o dönemler ne kadar sıska olunduğu ise bisikletin jantları arasına giren kürdan bacaktan anlaşılır.

* kafanın balkon demirleri arasında sıkışıp kalması. ( 1 değil 10 değil...)

* gidilen bir piknikte bir çeşme etrafında koştururken çeşmenin yalağına düşmek. boğulma tehlikesi atlatmak. (bkz: bir kaşık suda boğulmak)

* kapsül hapı yutmayı beceremeyip bir de öyle boğulma tehlikesi atlatmak

* kafaya kereste düşmesi

* anneannenin gününde kalabalıktan kaçıp saklanırken koltuk arkasındaki prize parmak sokmak suretiyle çarpılmak. (ilk küfürümü o gün ettiğim yönünde bir rivayet var. nerden öğrendimse prizin annesine hitaben bişi yapıyım demişim.)
7, 8 yaşlarındaydım o zamanlar yeni yeni 2 tekerlekli bisiklet sürmeyi öğrenmişim. bir gün bisitletle gidiyorum arkamdan da annemler geliyor. dur dedim şunlara bi hava atayım, hızlandım hızlandım arka firene basacağıma öne basmışım. sonra nasıl düştüysem olay yerinde bayılmışım uyandığımda evde yataktaydım.
burnumu kestim efendim. 8-9 arası bir yaştaydım. bir dilim ekmek kesicem ama be salak çocuk neden basaya koyup kesmiyorsun da elinde, havada ve tersten kesiyorsun. keserken ekmek katmanı bitip bıçak aradan kurtulduğu gibi burun direğimin tam üstüne. ilk defa yüzümü kanlar içinde görmüştüm.
(bkz: başına gelen taşlar)
ocağın önünde sandalyede otururken çaydanlık üzerime devrilmişti. evde buz olmadığı için annem sırtıma donmuş kıyma koymuştu. * bütün sırtım yanmıştı. neyseki şimdi küçücük bir iz kaldı.
yaz tatiliydi. akşama doğruydu ve artık kumsaldan eve dönme vakti gelmişti. herkes erkenden gitmiş, benim denizde kalıp biraz daha yüzme isteklerimi bir anneannem takmış, benimle kalmıştı. ben merdivenleri çıkıp kaldırımda onun sandalyeleri toparlamasını bekliyordum. içime gelen bir anlık cesaretle karşıdan karşıya geçmeye karar verdim. önce sağıma sonra soluma baktım ve anneannemi beklemeden karşıya geçmeye çalıştım.

+ vıjııjıjıııııt!

tam önümde soldan gelen siyah bir araba durdu. "n'oluyor?" diye caddeye çevrilen başların arasında anneannem vardı ki en çok o korkmuştu haliyle. sandalyeleri elinden bırakıp yanıma koşuşunu, bana sarılışını hiç unutamıyorum. adam bana "dikkatli olsana be azcık" diye bağırmıştı, allah'tan anneannem ona fırçayı çekmeden uzaklaşmıştı.

sonra ben hep o adamın polislerle gelip arabasının önüne çıktığım için beni tutuklayacağını, karakola götüreceğini sanmıştım.
karşıdan karşıya geçmeye çalışırken araba çarpmasıdır. daha ilk okul 5.sınıfa gitmekteydim, yeni yapılan parka gidiyordum arkadaşımla. el ele tutuşmuş karşıya geçmeye çalışıyorduk. geçelim geçmeyelim derken ben kendimi yola atmışım ve arabanın altında kalmışım. gözümü açtığımda bir sedyede yattığımı hatırlıyorum. o günden beri karşıdan karşıya geçerken hep korkuyorum. yanımdaki insanları kızdırsa da bu durum elimde değil. korkuyorum işte atamıyorum üzerimden o korkuyu.
orta ikinci sınıfa gidiyordum o zamanlar. yazlıktaydık, arkadaşlarla sahilden evlerimize doğru bisikletlerle gidiyoruz altımızda deniz şortu hava sıcak olduğundan üstümüzde tişört vs benzeri giyecek bişi yok. velhasıl kelam evlerimize doğru yola koyulurken sitenin yokuş aşağı bir yolu vardı bizim evde sitenin ilk sokağı yani en aşağıda. aşağı iniyorum bisikletle hafif hızlıyım yavaşça pedal çeviriyorum sonra ne olduysa tam evin önüne geldim bi anda frenleri karıştırıp ön freni sertçe sıktım. (bkz: iş işten geçti)

sonuç mu ?

havada 2 takla atmam, evin önünde duran moloz parçaları ve ufak ufak çakıl taşları bütün göğüsüme ve karnıma girmesi akabinde;

+ annnnneeeeaaaaaaaaaaaaaaa öhhüü öhüüü öhğü ühühühühü höüh. diye ağlamam.

2 gün boyunca annemin cımbızla moloz ve taşları çıkartıp pansuman yapması.
2 metrelik duvardan diken dolu çalılara düşmek.
Çok iyi hatırlıyorum. Arkadasımla futbol çimenlerde futbol oynuyorduk. Ne olduysa maç bittikten sonra garajı aydınlatan cama çıkıyorum. Cam kırılıyor ve 5 metre aşagıdan düşüyorum. 2 ön dişim, kolum ve burnum kırıldı. Koluımda, çenemde ve dudağımda dikiş izleri var. Artık hatırlamak bile istemiyorum.
pirizin + ve - deliklerine çivi sokmak.
(bkz: boynun kopması) evet boynum kopmuştu benim. daha doğrusu harry potter'daki "nearly headless nick"(neredeyse kafasız nick) gibi olmuştum. sonra diktiler felan işte.

not: zombi değilim.
benim değil de kuzenimin başından geçen bir olay bu:
adam inşaatta oynarken demirin üstüne düşüyor. eve koşup balkonun altıntan annesine sesleniyor. hemen hastahaneye koşuyorlar. bu sırada göbeğe saplandığı için kan man yok tabi, hep yağ akıyo ordan.
şimdi o çocuk 17 yaşında ve 130 kiloluk mutlu bir insan. o günden kalan ikinci göbek deliğini denize girerken gururla sergiliyor.
bmx bisikletlerin moda olduğu dönemlerde, ellerimi bırakıp kaç pedal attım diye sayıyordum. taa ki önüme çocuk çıkana kadar.
kumlu yolda bisiklet kaydı ve bisiklet kum yığının üzerine düşerken bende asfalta yapıştım.
dizim, sağ kolum ve yüzüm harab olmuştu. *
bir kere yarış arabası çarpıyordu az kalsın.neyseki ucuz atlattım.halen yaşıyorum.
birde okulun önünde pencerelerin altında kızlarla dedikodu yaparken birden bir şangırt sesi geldi başımı yukarı kaldırdığımda pencere üstüme geliyordu.sonrasını hatırlamıyorum.ama neyseki yine ölmedim. *
köyde bahçede mangal keyfi yapmaya karar veren geniş ailem hazırlıklarla uğraşırken istanbuldan gelen köye yabancı nesspel etrafı büyük bir heyecan ve şaşkınlıkla izlemektedir.ineğiydi, tavuğuydu derken, heidinin dedesi gibi odunları kıran amca bi anda o kadar ilgi çekici gelmiştir ki, amcanın ardı sıra baltaya büyük bir hayranlıkla bakılmaya başlanmıştır. o arada anne durumdan işkillenmiş,
-nesspel gel bu tarafa gel, uzak dur oralardan demiştir.
işte o an balta hayatımın anlamına dönüşmüş * beni beklemektedir.herkesin muhabbete daldığı anda baltaya koşulur, balta 5 yaşındaki bi çocuktan beklenmeyecek bi hızla havaya kaldırılır ve ilk vuruşta bingo yapılarak ayağa saplanır. annenin sözleri akla gelerek gülme krizine girilir, et, kas ve kan görüntüleri arasında eve girilir, temizlenecek bişe bulunamaz ve bahceden ağaçtan yaprak koparılarak silinir. *
o günün ayak bileğimde 7 cm lik bi yara izi ile yaşıyorum. ve her baktığımda anne sözü dinlememenin nası birşey olduğunu hatırlıyorum. *
-3 kere araba çarpması.
-kuzenin itinayla yılbaşı gecesi beni zehirlemesi.
-allahın dandik, korkak, tırsak süs köpeğinin baldırımı parçalaması.
-salıncakta ayakta kızlara hava olsun diye sallanırken, arkadaşın bele tekmesi ile yere yapışıp kaşı açmak.
-arkadaşlar arasında okey oynarken fırlama bir arkadaşın tam ben birayı içerken şaka yapması benim kopmam ve biranın genzime kaçması ile bayılmam, yere yüz üstü kapaklanmak sureti ile dudakları tamamen parçalamak, 1 hafta burnu şiş dolaşmak.
8 yaşında falandım arkadaşımın doğum gününe gitmeden önce kendime gelmek için dönen sandalyemde ayağa kalkıp dönmedeye başladım dönmenin verdeği etkiyle yere düşerken karnımı kaloriferin kenarıyla yardım.sonra da kanlı kanlı doğum gününe gidip eğlendim.

2 yıl sonra da o arkadaşımın aynı yerini yardırdım.pişman değilim yine olsa yine yarardım.
-sandalyeden kafa üstü kalorifere uçmak.
-bisikletle kaldırımdan yola çıkarken seyir halindeki arabaya çarpmak. (bisiklet sağlam, ben sağlam, araba sağlam.)
-inşaattan çıkan toprakların oluşturduğu jr. dağın tepesinde iki kurt köpeğiyle göz göze gelmek, akabinde köpeklerin beni kovalamaya başlaması ve benim olan oldu düşüncesiyle kendimi yere atıp yuvarlanmam, gözlerimi açtığımda cam kırıklarının üstünde olduğumu fark etmem. (ölü taklidi yaptım, gitti köpekler)
-koltuğun tepesinde dans ederken fena şekilde düşmek. (anlatamadım bunu, hala içim acıyor.)

bunlar da böyle anılarımdır işte sözlük.
pipim pantolonun fermuarına sıkışmıştı.
kardeşimle kavga ediyorduk, kaçıp odama saklanmak istedm. odaya girip kapıyı kapadığımda kardeşim de hızla kapıya çarpmıştı. kapı cam olduğu için kollarıyla kırmıştı camları. benim de kollarım kesildi. *
Evde süslenip püslenip kaygan parkelerde kendi çapımda dans ederken hızımı alamayıp vazoya doğru girişim, vazonun bi yana benim bi yana uçuşum. He akabinde annemin verdiği tepki :

Ne bu yüzündeki bi ton makyaj senin ?
-7 yaşımda, bisikletle hız yaparken takla atmam ve metrelerce çenemin üstünde sürüklenmem.çeneme dikiş atılması.
-12-13 yaşlarımda salıncak demirleri varya orada kendimi maymun sanıp taklalar atarken ,atletik hareketler yaparken,tekrar çenemin üstüne düşüp o dikişi patlatmam.
-ve 15 yaşımda iri yapılı bir arkadaşımla tahteravalliye binerken arkadaşın beni uçurması, saniyelerin geçmek bilmediği o düşme anı ve en sonunda tahteravallinin iki oturağını birleştiren demirin üstüne uçmam. yine aynı yaranın patlaması ve bonus olarak dişlerimin kırılması.