bugün

bir köyün müezzini, bu köyün en güzel kızına aşık olur. kıza olan aşkından dolayı yemeden içmeden kesilir, gözüne uyku girmez.. kızla evlenmeyi kafasına koyar, alır annesi ile babasını, doğruca kızı istemeye giderler. kızın biraz huysuz olan babası da, önce ay parçası gibi kızına bakar, sonra da müezzine.. tabi ki kararı kesindir: kızını vermez *.. müezzin, haliyle yıkılır; ama elinden birşey gelmez. müezzin ne kadar denerse denesin, yine aynı sonuç. kızın babası razı olmaz.
bunun üzerine müezzin bir gün akşam ezanını okumak üzere minareye çıkar, mikrofonu açar ve:
"değerli müminler, bu ezanimi sevip de kavuşamayanlar için okuyorum".. *.
temel evlenir ve 4 çocuğu olur. daha fazla çocuk sahibi olmamak için doktora baş vurur.
en iyi dogum kontrol yontemı nedır dıye.
doktor prezervatıf onerır. tak cıkar hesabı.
neyse temel prezervatıf alır. kullanır bır sure. ama bu sefer prezervatıfın masrafından kurtulamaz. hanımıda temele dur ben sureklı kullanalım daha saglamda olur der. temel de tamam der. hanımı öreyım der. orer bı prezervatıf ve ertesı gece temel ile esı ıse girişirler. 9 ay 10 gun sonra bır cocukları doğar ve örulen prezervatıften suzulme nedenı ıle cocuklarının olduguna ınanırlar ve tekrar prezervatıf alırlar. temelın artık 5 cocugu vardır. 5. cocukları buyurde buyur fırlama bır cocuk olur cıkar. cocuk bır gun buyuk bır uckagıtcılık yapar. ve temel esıne sunu der:
fadime bızım bu cocuk harbi süzmeymiş ha.
boşanmış bir anne baba 7 yaşındaki çocuklarının velayet davasına çıkmışlardır.
hakim anneye söz vermiştir:
- çocuk bende kalmalıdır hakim bey. babası onu aylak biri yapar. oysa annesinin yanında kalması onu adam gibi adam yapar. çocuğun bende kalmasını talep ediyorum.
hakim bunu mantıklı bulmuş ve babaya söz vermiş. fırlama baba şunları söylemiş:
- bakın hakim bey. diyelim canınınız coca-cola çekti. çıkardınız cebinizden parayı, attınız kola makinasına ve kola geldi. bu durumda kola makinanın mıdır yoksa sizin mi?
hakim düşünür, düşünür ve:
- yaz kızım, çocuk babasında kalacak..
Adam doktora gitmiş;
"Doktor Bey, kalbim çok hızlı atıyor."
Doktor;
"Atmaması lazım" demiş.
Bunun üzerine adam koşa koşa eczaneye gidip
"Sizde Atmaması var mi?" diye sormuş.
Eczacı:
"Atmaması bizde olmaz, karşıdaki veterinere soracaksınız."
Bunun üzerine adam veterinerden 5 kutu atmaması alıp beş ay kullanmış.
Sonuç süper. Beş ay sonra şikayeti yeniden başlamış. Veterinere gidip atmaması istemiş. Veteriner;
"Maalesef bizde de kalmadı" demiş.
Bunun üzerine adam panik halinde doktora giderek;
"Doktor Bey, at maması bitmiş" diye yakınmış.
Doktor cevap vermiş:
"Bitmemesi lazım"..
adem ve havva ilk defa fiziksel yakınlaşma içerisine girmişlerdir*. adem erekte olmaya başlayınca havvayı önünden çekerek şöyle demiş;

-çekil havva çekil çekil, ne kadar uzayacağını bilmiyorum!!!! *
trabzon'da iki yılan ormanda dolaşıyormuş. yılanlardan biri ötekisine;

- la piz zehirlimiyduk?
+ değiliz da.. niye sordin oni?
- demun dilimi ısırdum da, onun için sorayirum.
bir GS li hastalanir. birlikte maca gittikleri arkadaslari GS liyi ziyarete gelirler. GS linin arkadaslarina şöyle söyler:"ölmeden önce beni fenerli yada bjk li yapin" der. arkadaslari sasirir ve nedenini sorarlar.GS li söyle bir cevap verir."bir GS li ölecegine bir fenerli yada bir bjk li ölsün daha iyi"der. *
ayaginda pantolon elinde şişe erkeklik bu degil kizim erkeksen git ayakta ise. *
bill clinton, jimmy carter ve george bush aynı gemidedirler ve gemi batmak üzeredir, filikalara binmeye başlar herkes...

jimmy carter: women and children first.
george bush: fuck 'em!
bill clinton: do we have time? *
adam üroloğa gitmiş ve idrara çıkarken ağrı olduğunu söylemiş... doktor "peki yanıyor mu?" diye sormuş... adam yanıtlamış; "henüz yakmayı denemedim"... *
Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.
Yatak güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu.Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış bir mektup zarfı farketti. Üzerinde -Babama- yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu;

- Sevgili baba; sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum. Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim. gerçek tutku ve aşkı ben jale ile buldum ve o öyle tatl ki anlatamam...

bunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri,derisine işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacakınız ve tabi benden çok büyük olmasıda sizin için bir sorundu.

fakat benim için bunlar değildi, gerçek tutku ve gerçek aşk... Baba jale hamile!
jalenin dediğine göre çok mutlu olacağız. ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı var. bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor.

Jale benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar
vermez. esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede
ihtiyacımız olan kokain ve ekstaziye ulaşacağız.

artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz bu aıds'in çaresi
bulunsun ve jale sağlığına kavuşsun diye.....o kesinlikle iyileşmeyi
hakediyor.
Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine bakabilirim. eminim bir gün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacak, seveceksin

oğlun cihan

not: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. ben mehmet'lerdeyim. sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim.
Biyoloji dersinden yapılacak sınav için sınıftaki herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Daha sonra sınavın yapılacağı gün gitmişler bir de bakmışlar, ortada kağıt kalem yok sadece sıra sıra mikroskoplar. Hocada başlarında bekliyorken demiş ki, "Bu mikroskoplarda lam'da bir böceğin bacağı var, sınavınız bacağından böceği tanımak" Tabi hemen itirazlar, ama fayda etmemiş, hoca dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama bir şey yapamıyorlar. En sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş :

+Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?

Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış :

-Tanısana hadi, tanısana kim olduğumu!!
kenan doğulu bir gün yolda yürürken kucağı kitap dolu bir kızla çarpışmış. haliyle kızın elindekilerin hepsi dökülmüş. durumdan rahatsız olan kenan doğulu sormuş, hanfendi neyiniz var ne düşürdünüz diye. bayanın verdiği cevap şöyle olmuş; şey kitap şekerim...
temel birgun yolda yururken yerde ayna bulmus almis eline bakmis:

-aaa bu benim demis cebine atmis...*
temel birgun yolda yururken yerde ayna bulmus almis eline bakmis;

-aaa bu surat cok tanidik geliyor ama cikartamiyorum, demis.

tam o sirada dursunu gormus;

- dursun bu kimdir bilirmisun, demis.

dursun aynaya bakmis;

- aaa bu benim, demis aynayi cebine atmis. *
Hot Sosyete'ye mensup zengin bir kadın arkadaşıyla birlikte şehir dışında bir çiftlikte eğlenmiş, ertesi sabah bilmediği bir yatakta çırılçıplak uyanmış, o sırada odayı havalandırmak için içeri giren uşaktan koyu bir kahve istemiş.. Kahvesi gelince hemen sormuş
Dün geceyi hatırlamıyorum.. Bu yatağa nasıl geldim?..
Ben sizi yukarı taşıdım ve yatağınıza yatırdım efendim.. demiş uşak saygılı bir ifadeyle..
Ama elbiselerim?..
Buruşmasın diye ben çıkartıp dolabınıza astım efendim..
Külotum yok..?
Sıkı lastik kan dolaşımınızı etkilemesin diye ben çıkarttım efendim..!
Aman ne geceymiş.. demiş kadın, Hiçbir şey hatırlamıyorum, herhalde çok gergindim!..
Sadece ilk seferinde efendim
Iki emekli parkta guvercinlere yem atiyorlardi ,
Birinci ihtiyar :
-Su guvercinlere ne zaman yem atsam, siyasetcileri hatirliyorum dedi.
Diger ihtiyar;
- Neden...??? Diye sorunca ekledi ;
Yerde dolasirlarken elimizden yiyorlar, havalaninca kafamiza siciyorlar
Bir adam güzel bir restorana gider yemeğini yerken güzel bir piyano sesi gelmektedir. Sağına soluna bakar ne bir piyano nede bir müzik sistemi vardır. Adam şef garsonu çağırır :

- Merak ettim bu piyano sesi nereden geliyor?

Garson masa örtüsünü kaldırır. Adam hayretler içinde kalmıştır. Masanın altında 30 cm boyunda bir piyanist vardır. Bu piyanisti nereden bulduğunu sorar.

Şef garson iki arka sokakta 3. direğin cinli olduğunu ve sadece bir dilek dilemesi gerektiğini söyler. Adam hemen kalkar ve direği bulur. Cin gelir :

-Emret sahip, der.

Adam da dünyanın en güzel kırk kızını ister. Cin :

-Hemen, der ve kaybolur.

Ama adam şaşırmıştır. Çünkü cin dünyanın en güzel kırk kazını göndermiştir. Hemen restorana döner ve garsonu bulup anlatır. Garson cinin kulaklarının ağır işittiğini söylemeyi unuttuğunu söyler ve ilave eder.

-Herhalde ben de 30 cm boyunda piyanist istememiştim.
real madrid ekibi istanbula gelir, maç saatine yakın stata girerler. stata
takımdan ayrı gelen zidane, takımın motivasonunun çok düşük olduğunu
görür, suratlar asıktır, - ne oldu neden yüzünüz gülmüyor diye
sorar. takım arkadaşlarından biri,
- ne olsun böyle boktan bir takımla oynamak zorunda kaldığımız için
canımız sıkkın, der.
bunun üzerine zidane:
-pekala çocuklar, hadi siz gidin kadıköy`ü gezin, ben tek başıma
sahaya çıkar oynarım, der. ve takım çocuklar gibi sevinerek stattan
çıkıp kadıköyü gezmeye giderler. maç başladıktan 10 dk sonra real madrid
takımı stata döner, skor; real madrid 1-fenerbahçe 0. e tabi bu durumda
daha da bir keyiflenirler ve tekrar dışarı çıkar gezmeye başlarlar.
maç bittikten sonra stata döndüklerinde, maçın 1-1 bittiğini görürler, fb
adına ortega, 85. dakikada bir gol atmıştır. takım arkadaşları hemen
zidane`a koşarlar ve onu coşkuyla tebrik ederler.
ama zidane üzgündür. - özür dilerim arkadaşlar, sizi mahçup ettim, der.
- olur mu öyle şey, der real madrid takımı, sen koskoca bir takımla tek
başına oynayıp yenilmedin, daha ne olsun.
- ama, der zidane, 12. dakikada kırmızı kart görmüş olmam gerçekten benim
için utanç vericiydi.
Amerika'da koyu dindar dort kadin, bir yandan kahve iciyorlar, bir yandan da sohbet ediyorlardi. Birinci kadin oglundan soz acti. "Benim oglum rahiptir" dedi. Bir topluluga girdiğinde herkes ona 'Peder' der." ikinci kadin da kendi oglundan söz etti. "Benim oglum da papazdır" dedi. "Bir topluluga girdiginde herkes kendisine 'Aziz Peder' der." uçuncu kadin da ogluyla övündü : "Benim oglum ise kardinaldir" dedi. "Bir topluluga girdiginde herkes ona 'Yüce Aziz' der." Üc kadin biraz daha ogullarıyla gurur duyduklarini anlattiktan sonra dördüncü kadina döndüler, onun bir seyler anlatmasini beklediler. Fakat dördüncü kadin konusmuyor, keyifle kahvesini yudumluyordu. ilk üc kadin bir agizdan sordular: "Ya senin oglun ?" dediler. "Sen de söz etsene oglundan..." Dördüncü kadin, kahvesinden son yudumunu da aldiktan sonra agır agır konusarak oglunu anlatmaya başladi: "Benim oglum , 1.95 boyunda, dalgali siyah saçli, yesil gözlü, genis omuzlu,atletik yapili, son derece güzel giyinen ve 29 yaşında olmasına karşın cok zengin bir kisidir " dedi. "Bir topluluga girdiginde onu gören bütün kadinlar birbirlerinin kulaklarına egilirler ve 'Oh my God' derler."
Amerikalı, sadece paraya ve maddiyata dayalı hayatından bıkıp usanınca herşeyi satıp savmış, Hindistan'a gitmiş. Memleketin kuş uçmaz kervan geçmez bir köşesinde yaşayan, şöhretini duyduğu bir GURU'nun kapısına dayanmış. Yalvarmış, yakarmış ve sonunda eşiği aşmayı başarmış. GURU, otlardan, samanlardan yapılma bir kulübe göstermiş Amerikalı'ya.
-Burada inzivaya çekileceksin. demiş.
-Kimseyle görüşmeyeceksin, kimseyle konuşmayacaksın, su ve ekmekle yetinip tefekküre dalacaksın!..
aradan 10 sene geçmiş...
GURU bir gün, Amerikalı'yı yanına çağırtmış:
-3 kelime söyleme hakkın var. Seni dinliyorum.
Zar zor konuşmuş Amerikalı:
-Karnım çok aç!
-Günlük tayınını biraz artırın! demiş GURU ve kulübesine geri göndermiş.
10 sene daha geçmiş... Tekrar yanına çağırtmış:
-3 kelime söyleme hakkın var. Dinliyorum!
-Yatak çok sert!
-Altına biraz daha saman ilave edin! demiş ve kulübesine geri göndermiş.
10 sene sonra, GURU bir kez daha yanına getirtmiş Amerikalı'yı.
-3 kelime hakkın var. Dinliyorum!
-Evime gitmek istiyorum!
-S...tir git ulan nereye gideceksen! Zaten geldiğinden beri vır vır vır, hep şikâyet, hep şikayet!!!
Sehrin hayirsever vakiflarindan birindeki çalisanlar sehrin en basarili avukatindan henüz herhangi bir bagis almamis olduklarini fark ettiler.
Bagis toplama görevindeki kisi avukati bagista bulunmasi için ikna etmeye çalisiyordu:
-Arastirmalarimiza göre yillik geliriniz en az 500 000 dolar, ancak bugüne kadar hiç bir hayir isine bir kurus bagista bulunmamissiniz.O paranin bir kismini bir sekilde topluma iade etmek istemez miydiniz
Avukat bir süre düsündü, sonra:
-Önce, arastimalariniz annemin uzun bir hastaliktan sonra ölmek üzere oldugunu ve hastane masraflarinin onun yillik gelirinin bir kaç kat üstünde oldugunu da gösterdi mi
Görevli utandi:
-Sey, hayir.
-Sonra, kardesimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum oldugunu
Görevli utancindan kipkirmizi kesilmis bir halde özür dilemeye çalisirken avukat onun sözünü kesti:
-Ya da kizkardesimin kocasinin bir trafik kazasinda öldügünü ve onu üç çocuguyla bes parasiz biraktigini
Görevli yerin dibine geçmisti, sadece,
-Hayir, hiç bir bilgim yoktu ... diye mirildanabildi.
Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
-Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim.
Adamın biri işten eve gelmiş bir bakmış, karısı başka bir adamla yatakta.
Hemen tabancasını almış ve öteki adama:
- Madem karımı istiyorsun onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum...
Öteki adam bunu kabul etmiş, ikisi birlikte yandaki odaya girmişler kapıyı kapatmışlar, sonra kadının kocası öteki adama fısıldamış;
- Aslında kimsenin canının yanmasına gerek yok, ikimizde havaya ateş edelim sonra ölmüş gibi yere yatalım, karım ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur...
Böylece ikisi havaya bir el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar...
Kadın silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş... Yere yatan adama bakmış ve bağırmış.....:
- Hayatım çıkabilirsin, ikisi de öldü..!!!!
(#1759781)
Adam, çıplaklar kampında sevgilisi olan kadın ile konuşmaktadır:
- Seni çok seviyorum, hayatım.
Kadın:
- Görüyorum.