bugün

Yemeği getiren kuryeye parayı verdikten sonra kurye bana kolay gelsin diyince ben de afiyet olsun demiştim. Sonra yarım saat güldüm. Ulan ne kafa karıştırıyosun zaten 40 kelime hafızamız var.
oturduğum mekanda, duman olmuş bir kafadan ve genel alışkanlıktan ötürü hızlı hızlı yediğim yemekten sonra hesabı ödemek için kasaya yaklaşmıştım. kasa görevlisi yerinde olmadığından, onu beklerken eşyalarımı masaya bırakıp kasadaki kolonyayı kullanmıştım. hesabı ödedikten sonra, eşyalarımı (telefon, gözlük, sigara vs.) toplayıp, kolaylıklar dileyerek mekandan çıkmıştım ki, kasa görevlisi ardım sıra gelerek ve bir yandan da ''abi, kolonya...'' şeklinde çığırarak yanıma kadar geldiğinde, ben de '' ne zahmet ettiniz, almayacağım, kullandım ben'' şeklinde mukabelede bulunmuştum. lakin dikkatimi çeken birşey vardı: adam, kolonya kolonya diye çığırmasına rağmen, elinde kolonya tutmuyordu. bir gariplik hissettim ama jeton hala düşmemiş...

görevlinin, ''abi bizim kolonyayı götürüyorsun'' demesi, o an durup ellerime bakmam, ellerime tıkıştırdığım kişisel eşyaların arasında 70 ml lik koca kolonya şişesini görüp dumur olmam, görevlinin katıla katıla gülmesi ve mahçup bir eda ile kolonya şişesini görevliye iade etmem...

ila nihaye, topuk kıçta olay yerinden uzaklaşmam...

bu da böyle bir anımdır.
yorgunken tam bir bombalama oluyor. bugünkü dublemi hiç unutamam.

varan 1:

bugün yakın bir arkadaşımın düğünü var. papyon gömleği almak için mağazaya girdim. tezgahtar 50'lerinde bir amca. buyur dedi. ben direk mevzuya girdim:

- pavyon gömleğiniz var mı?

ağzımdan çıkanı beynim idrak ettiiğinde bir hasiktir şimşeği çaktı. amca benden daha şaşkın:

- yavrum biz öyle gömlekler satmıyoruz. siz, ne için aramıştınız?

hemen toparladım durumu. izah ettim. birkaç tane gösterdi. alele acele bir tanesini alıp çıktım.

varan 2:

gömlek işi bittikten sonra traş mevzusu hallolmalıydı. bir permatik almalı. mahallemizin belki 35 benim için 20 yıllık olan bakkaldan içeri girdim. eşiyle birlikte dükkanın sahibi olan zeynep teyze oturmuş 37 ekranda bir şeyler izliyor. çok sigara içen birisidir. yine ağzında sigara. beni görünce buyur deyip kasanın oraya geldi. ve ben yine direk mevzuya girdim:

- bir penis alabilir miyim?

amanın ne dedim ben.hayatımı 5 saniye geriye almayı çok isterdim. 60'ına yaklaşan kadın sigarayı ağzından düşürdü. bok gibi kalakaldım. herhalde çığlığı basacak. çocukluktan beri bir bok olamayacağımı söyleyen zeynep teyzenin eline vermiştim, malzemeyi. kadın sonradan bir bastı kahkahayı:

- ne istedin sen ne? köpoğlu ibne mi oldun sen?

hiçbir bok olamayacağımı düşünen kadının gözünde "sikin beni" dercesine talepte bulunuyordum.

- ya yok valla kusura bakma. bir permatik alabilir miyim. kusura bakma valla permatik istiyorum.

bu kadın hala gülerek permatiği elime verdi. fiyat sormadan 1 lirayı bırakıp koşarcasına bakkaldan kaçtım.

bir daha o bakkala nasıl giderim bilmem.hırsımdan kalorifer peteklerine girişeceğim. ne boktan bir gündü.
uzun yıllar önce mezun olduğunuz üniversiteyi arayıp geçici diploma belgesi istemek yerine alışkanlıktan hazırda okuduğunuz üniversiteyi arayıp geçici diploma belgesi istemektir. öğrenci işlerindeki personel "siz mezun musunuz" deyince mezun olmadığınızın farkına varıp hala okuyor olaraktan diploma örneği istediğinizi fark ettiğiniz an ise telefonu aniden kapatıp yorganın altına girerek saatlerce geçirdiğiniz ana dönüşür.
çok yoğun bir günde dilekçe yazarken dahiliden arayan genel müdür yardımcısının telefonunu "ne var lan" diye açmak.
televizyonun kumandayı evde kaybetmek, sonra cep telefonunu alıp "dur çaldırayım" demek sonra da "napıyorum lan ben" demek...

dalgınlık sayılmaz lan. ben neyim kaybolsa hep "ya çaldırsanıza nerde" diyesim geliyor... saçma, evet.
Yazlıktayım. Çamaşırlar vardı asılacak telefonu sarja taktım çatıya çıkıp çamaşırları astım bi sigara içip içeri girdim telefona baktım şarj olmuyo.
"Lanet olsun ya elektrikler kesilmiş neyse televizyon izlerim bari..." Derken ya bu televizyon neyle çalışıyo mal mısın diye düşündüm ve şarj aletinin prize takılı olmadığını farkettim...
şehirlerarası otobüs yolculuğunda molada cüzdanımı,arkadaşım cüzdanını,gözlüklerimizi ve şarj cihazlarımızın olduğu çantayı unutmam ve bunu şehre vardığımızda -benimde değil- arkadaşımın farketmesi...bu tarz olayların bende birçok örneği olmasına rağmen en aptalcası buydu sanırım.
beyin terk..
Şuan şehrini tam hatırlayamasamda ya kocaeli ya bursa da yapılan fetih şölenlerine gitmeye telefonda arkadaşı ikna etmeye çalışıyordum. arabadayız babam bir fırının önünde durdu. 20torbacimento 2 ekmek al gel dedi. tam fırına girdiğim anda kanka fetiş şölenleri diyorum gidelim güzel olur ya dediğimi farkettim. kafamı kaldırdığımda tüm müşteriler ve fırıncı bana bakıyordu.
edit: imla
geçen gün bekar evimizde ev işi tutarken elektrikli süpürge ile ev süpürmekte idim.

birden elektrikler gitti.

o an dalgınlıkla '' bari elektrikler gelene kadar ütüyü yapayım'' diyerek ütü masasını kurdum ve acı gerçekle ütüyü elime alınca yüzleştim.
lisede kız arkadaşım teneffüste kolumdan çekiştirerek beni zorla wc ye getirdi.söylemesi ayıp cırcır olmuş ve regl döneminde.bende yazık lan şimdi paçasından akacak diye itiraz etmedim yanında gittim. buda lavaboya girdi.bana bağırıyor dilemma peçeteyi unuttum ben yanında varmı.bende baktım gömlek cebimden yeşil paket çıktı verdim buna.5 dakika sonra bi çığlık ama bu mendil mentollüüüü.o söyleyince farkettim mendilde dokundukça mentol kokusu artıyor.çok pardon dedim ama kızı yakmışız haberimiz yok.
evden çıkarken çöpe atmak için alınan poşeti gidilecek yere gezdirmeye götürmek. ( vay bacısını)
aynı şekilde, boşaltılan çöp kovasini tee evin içine kadar sokmak .
güneş gözlüğü takılıyken gözünü kaşımak istemek. gözde gözlük olduğunu unutup; kaşımaya yeltenmek ama garip bir hisle karşılaşmak. yandaki aracın içindekilerin güldüğünü fark edip durumu çakmak ve ben zaten gözlüğü silecektim diye sıvamak.
gideceğim kafenin giriş yerini unutmak.
sırf bunu unuttum diye kafe yerine 1 saat parkta oturdum.
işe gidecekken uyuyakalıp açamadığım mağaza için uyanır uyanmaz iş arkadaşımı arayıp, sen gelmedin mi mağazaya deyip sanki o geç kalmış gibi muamele yapmak.
namaz sonrasında bir amcanın yardım kutusuna atayım diye verdiği parayı benim için verdiğini sanıp cebe atmak.
kasadaki biyikli teyzeye bir sonraki girişimde traş olduğuna dair atifta bulunmak olsa gerek.
Sınıfta çocuklara çizgi film izletirken elektrik gitti. Bekledik bekledik gelmedi. Bebeler sıkılmasın diye maske örneği buldum. Çocuklara da şu fotokopiyi çektirip geliyorum uslu durun dedim. Çıktım yukarı. Odada arkadaşı gördüm. Hoş beş ten sonra ne yapacaksın elindeki kağıtla dedi. Ben de elektrikler kesildi bizimkilerin canı sıkılmasın diye maske yaptırcam. Fotokopi çekmeye geldim dedim. Adam, yalnız burda da elektrik yok dedi. Ben daha andavallığa devam ediyorum. Senin de mi canın sıkıldı. Sana da vereyim bi maske dedim. Kahkahayı patlattı sonra.
Elektriğin kesildiğini bile bile ısrarla elektronik alet kullanmaya çalışan tek insan evladı benimdir heralde. Epey gülmüştük.
(bebelere de aşk olsun. Biri de çıkıp ta elektrik olmadan nasıl fotokopi çekecen demiyo.)
Bizim x arkadaşın aile boyu silgisini sınıfta y arkadaşına atacaktım. Attım ama projeksiyon makinesini hesaba katmamışım silgi projeksiyona geldiginde üstünden toz kalktı bizim arkadaşlar duman çıktı sandı. Makine 4 günde ancak kendine gelebildi.

Aynı y arkadaşına kalem kutusu fırlatacağım derken kalem kutumu onun arkasındaki çöpe atmışlığım da vardır.
saat sabah 8.

Kahvaltı yaptım çıktım restorandan.

Çıkarken kullandığım cümle;

"iyi geceler"
Marketten çıkarken "geçmiş olsun." demiştim.

Dalgınlık değil gerçi, alışkanlık. *
Büyükbabam vefat ettiğinde bir adamın yanıma yaklaşıp baş sağlığı dilemek yerine şaşırıp gözünüz aydın demesi. Cami avlusundaydım. Dedemin tabutu yanımda. Gülsem gülemiyorum sövsem sövemiyorum. Bir acayip durumdu.
yatakta kiz arkadasimla yatarken burcin yerine bir anda agzimdan burcu cikmasi.

- ya sen de ne kadar sigara iciyorsun burcu ?
+ burcu ???
- burcu oglak olan cok sigara icermis.

kiviramadim be kamil. gul gibi seksim, sirti donuk uyumaya donustu.
Kaza yapan tanidigimiza ziyarete gittik geçmiş olsun diyeceğime hayırlı olsun demiştim.
bir arkadaşıma misafirliğe gideceğim. arkadaşım "sen direk yukarı çık bizim kapı açık" demişti. çıktım ilk gördüğüm açık kapıdan içeri girdim, salona doğru yürümeye başladım. karşımda başörtülü bir kadın görünce durumu anladım, yanlış eve girmiştim. ben geri geri evden çıkarken kadın "babaaa" diye haykırmaya başladı. "pardon yanlış oldu" deyip tam kaçacakken karşıma kadının kocası çıktı. durumlar iyice boka sarınca olayı anlatıp defalarca özür diledim. sonradan arkadaşım aradı evleri bir alt kattaymış. sizin kapı neden açık değildi deyince cereyan yapıyor bazen demişti pezevenk. çok sağlam küfür yemişti benden o gün.
güncel Önemli Başlıklar