bugün

fetus mort
ne zaman gelecek?
hiçççç.
(bkz: ne olacak bu fenerin hali)

alternatifi için ise:

(bkz:
ne olacak bu memleketin hali)
(bkz: ayağını yorganına göre uzat)
"şimdi tuvalete gidecem ama üşeniyorum" lafı üzerine üşenilmeye devam edilir başlar muhabbet 1 saat sonra muhabbet koyulaşır "bi işeyim ben abii bekleyin" denilir ve sabah edilir..
durmak yok çalmaya, * yolmaya, * yola devam. (sabaha kadar düşünülmüş olmalı bu hale getirilmek için).
"yarın annemler yazlığa gidiyo, bize gelsene".

oldukça düşündürür insanı. "ulan gitsem mi? ya komşuları görürse, ya anneleri dönerse, ulan gidicez de önce bi etek traşı olmak lazım, ulen hangi boxerı giyicem" diye düşünürken kafayı yiyiverir insan da haberi bilem olmaz.
ihsan yüce şiiri, mazlum çimen'in muhteşem bestesi, rahmetli mümtaz sevinç ustanın sesi anlatır öyle bir geceyi;

ekmek şarap sen ve ben
bir de sabahın dördü
dışarda kar
odamız ılık
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını

kıskandım gogen'i tahitilim
terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim
martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
sam yelim sahra-i kebirim
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
gogen'e,
kadere,
sana,
bana ,
bir de gittiğin arabanın tekerine

ne diyordum arkadaş....
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini

sırayla olurum fatih, selim, kanuni
bazen kadın hamamında tellak....
bazen christoph colomb
napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri
timur'ken beyazıt'ı yenişimi....
bir kere aristo'nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen jan dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum

eğer daha da içersem
shaskespare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
enayiymiş be platon...
bir içsinde görsün....ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

islak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin izbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim...
"Yere düşmüş küçük kelebeğin tül kanatlarının pırıltılı tozları parmak uçlarıma karıştı.
Onlar oradan ne zaman uçarlar, sen yüreğimden ne zaman..."**
'sana söz veriyorum ki bu beni son görüşün olacak. geri gelmeyeceğim. seni bir daha böyle bir duruma sokmayacağım. hayatına bundan sonra bensiz devam edeceksin. sanki hiç varolmamışım gibi. '
daha çok kimden duyulduğu önemli olandır.
ama beni seni seviyorlar ben.

ne demek istedi la bu ?..
-ne diyordum ben?

(bkz: gemide)
hicap. Evet hicap sözcüğü üzerinde uzunca konuşulur. Hicap mı yoksa ayıp mı, utanmak diye bir süzcük varken neden hicap gibi bir yabancı sözcük kullanılsın ki vb. konular üzerine sabaha kadar itinayla(!) TARTIŞILIR.