bugün

bir johnossi parçası, aynı zamanda 2010 yılında ülkemizde izleme fırsatı bulacağımız film. george clooney var başrolde.
(bkz: ben asla evlenmem diyen erkek)

eglenceli, duygulu biraz klasik amerikan filmi. imdb'de 8.4 alinca hadi seyredelim dedik ve pisman olmadik.
başına put your hands getirilince çoğu tekno şarkıda geçen emir cümlesini oluşturmaktadır.
(bkz: puço henzap in di eyr)
şimdiden oscar ödüllerinde adının duyulacağı söylenmektedir.
noelin amerikalilar arasindaki yeri onemlidir. cunki amerikan aile yapisinda genellikle fertler
arasinda baglar oldukca zayiftir, herkes kendini isine adamistir ve noel ailenin sene icinde bir araya gelme firsati buldugu bir iki tatilden birisidir. ailenin, sevdiklerinin insanin hayatindaki onemine deginen "up in the air" in noel zamaninda gosterime girmis olmasi da sanirsam tesaduf olmamali.

goerge clooney bu filmde benim ilk kez gordugum bir meslegi icra ediyor. calisanlarinin islerine son vermek isteyen isverenler, onlarin bu durumu olabildigince makul karsilamalarini, fazla sorun cikarmamalarini saglamak amaciyla, bir firmadan isten insan cikarmanin erbabi olmus elemanlar kiralayip, bir nevi kirli islerini onlara yaptiriyorlar. iste clooney* bu "kovucu" larin en tecrubelilerinden. hayati bir sehirden digerine seyahat edip insanlari islerinden kovmakla geciyor. yogun is trafigi yuzunden kendi evine senede sadece 40 gun ugrayabiliyor. havaalanlarini ve otelleri evi olarak benimsemis artik iyice. ailesinden kopmus, neredeyse hicbir dostu yok, ama kendini bir sekilde bu yasamin ideal olduguna inandirmis. sevdiklerinin, deger verdiklerinin ona yuk olacagini, onlardan ne kadar uzaklasirsa o kadar rahat olacagini dusunuyor. havaalanlari, oteller ve insanlari islerinden kovmaktan ibaret yasaminda kendisini surekli insanlarla cevrili goruyor ve kalabaliklar icinde yalniz oldugunu kabullenmiyor.

filmde yer yer insani gulumseten sahneler olsa da karamsarlik duygusu daha hakim. bircok iscinin kovulma sahnesi uzun uzun islenmis ki ozellikle ekonomik darbogazin hakim oldugu su gunlerde bu isten cikarilma sahneleri daha da stres verici olabilir. ayrica clooney nin bir sure sonra icinde bulundugu yalnizligi fark etmesi, yasadigi hayal kirikliklari ve bunun uzerine duydugu umitsizlik oldukca inandirici bir sekilde ekrana yansitilmis. hem clooney nin haline hem de kendinizi yalniz hissedip kendi halinize uzulebiliyorsunuz.

genel olarak bakildiginda clooney ve basrollerdeki diger iki kadin oyuncu rollerinin hakkini cok iyi vermisler, senaryo ise bircok kliseyle dolu olmasina ve sonunun tahmin edilebilir olmasina ragmen vermek istedigi mesajlari sikmadan, dogal bir yolla izleyiciye gecirebilmesi acisindan oldukca basarili. 2009 un one cikan filmlerinden ve bana gore sinemada olmasa bile izlenmesi gereken bir film. ayrica clooney icin en iyi erkek oyuncu oscari getiren film de olabilir.
thank you for smoking'i sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken film. clooney zaten döktürüyor, vera farmiga yaşlanmış mı, makyaj mı artık bilmiyorum ama rolüne cuk oturmuş. bingham'ın çaylağını oynayan hanım kızımız biraz stereotip davranışlar sergiliyormuş gibi geldi ama clooney onun performansını bile kurtaracak bir oyunculuk ortaya koymuş... gerçekten mütüş.
GEORGE Clooney, Vera Farmiga ile Anna Kendric'in rol aldığı film. 15 Ocak'ta vizyona girecek film, işi şehirden şehire uçmak olan bir adamın hikayesini konu alıyor.
bu akşam izlemeyi planladığım film, corç abimin yakışıklılığını sinir krizleri geçire geçire hazmetmeye çalışacağım yine ama olsun, merak içindeyiz.

edişinıl: ( film sonrası ) evde yayıla yayıla izlememden midir, uykumun gelmemesinden midir nedir pek beğendim ben filmi. öyle ayıla bayıla film izleyen birisi olmadığım içindir belki. başroldeki beyefendinin ayrica allah cezasını versin, kişisel görüş olarak.
Thank you for smoking ve ve juno ile büyük beğenimi kazanan jason reitman'ı favori yönetmenlerim arasına sokmayı başarmış filmdir.Belli kalıplara ve türlere sınırlı film yapmayı sevmeyen Jason Reitman yer yer komedi yer yer de hüzün içeren muhteşem bir iş çıkarmış yine,Avatar fırtınası olmasa Golden Globe ve Oscar için de şanslı derdim ama pek sanmıyorum.
gercekten cok keyifli bir film.ancak oscar almasi biraz zor gibi geliyor bana...
imdb puanına kanarak gidilmiş, klişe bir hikaye üzerine başarılı oyuncularla bezenmiş komedi tarafı fazlasıyla zayıf kalmış vasat bir komedi/dram hatta trajedi örneği olmuş filmdir.
67.Golden globe ödül töreninde en iyi senorya dalında odul almış film oscarda Avatar gibi bir rakibin karşısında en iyi film ödülü kazanması imkansız gibi görünüyor.
sadece goerge clooney ve vera farmiga'nın başarılı oyunculukları için bile gönül rahatlığıyla izlenebilir bir film. jason reitman filmlerinden keyif alanlar beklediklerini bulacaklardır.
(bkz: vera farmiga) afet-i devran
senaryosuyla ve oyunculuk performansıyla harika bir film izlerken filmin içine girip etkilendiğiniz ender filmlerden.goerge clooney hayranlarının kaçırmaması gerekir, abimiz film boyunca 30-40 sn. hariç sahnelerin tamamında var.
son zamanlarda izlediğim en başarılı ve en beyendiğim filmlerden biri.. izlenilesidir..
filmin sonu ters koseye yatirmaktadir. sahneler iyi tasarlanmis.
türkçeye aklı havada olarak çevrilmiştir.
http://www.sinemalar.com/film/21305/Akli-Havada/
george clooney'nin fazla birşey yapmadan,sade oynayarak kotardığı bir film olmuştur.sinemada izlenecek bir film değildir.ikisini de izlemeyenler için tavsiyem,ejder kapanı'nı izlemeleridir.3 saate yakın boş vaktiniz varsa,dvd'sini alıp,evde izleyin.işten çıkartılan elemanların tepkileri,biraz tebessüm ettirmiştir o kadar.
iş hayatında başarı elde ederken sosyal hayatında mutluluğu kaçıran günümüz insanının yalnız ve karanlık dünyasını ele alan 1500 filmden biri. hiçbir özelliği, güzelliği, özgünlüğü olmayan bir film. karakterler yine klasik ukala tipler. sıkıldım bu tarzdan. hoş akademi sıkılmaz yine aday gösterir.
tam anlamıyla "gerçekçi" bir film.
82. akademi ödülleri en iyi film ödülü dalının en cılız adaylarından biri. film temelde klişe duran hikayeyi bir noktaya kadar başarıyla taşısa da, izleyicileri şaşırtayım derken başka bir klişeye sapıyor. karakterimiz tam aşka ve düzenli bir hayata ikna olmuş, sevgilisine giderken hayal kırıklığı ile geri dönüyor ve yediği kazıkla yüreğinin kilitleri kırılan iyi yürekli insana dönüşüveriyor. daha önceki entrylerde de bahsedilmiş bir-iki sahne gerçekten iyiydi ancak film bittiğinde senaryonun yeni bir şey söylememiş olmasının verdiği hayal kırıklığı kalıyor. En iyi erkek oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu (2 aday) ve en iyi uyarlama senaryo kategorilerinde heyecan arayacak, en iyi film kategorisinde ise katılımcı olmanın onurunu yaşamakla yetinecek bir film.
Nacizane görüşlerim:
1.Oscar ödüllerindeki adaylıkları anasının ak sütü gibi helaldir.
2.Konu itibariyle günceldir ve sıkıcı görünümlü(görece kavram bence değil) filmde çok yerinde işlenmiştir(Michael Clayton gibi).
3.Oyunculuklar kesinlikle görmeye değerdir.
4.Soundtrack'i

1. this land is your land - guthrie, woody
2. security ballet - kent, rolfe
3. goin' home - auerbach, dan
4. taken at all - crosby, david [1]
5. angel in the snow - smith, elliott [1]
6. help yourself - smith, bradley gran
7. genova - galvagna, sacha
8. lost in detroit - kent, rolfe
9. thank you lord - buchanan, roy
10. be yourself [demo version] - nash, graham
11. the the snow before us - jared matt greenber
12. up in the air - renick, kevin

şarkılarından oluşmakla birlikte oldukça güzeldir,hatta koleksiyonluk bile denilebilir.
5.insanı filmden sonra düşünceye sevk edecek ara konuları vardır.
6.Senaryonun bir film için ne kadar önemli olduğunu özel efektler olmadan da ilgi çekilebilineceğini gösterir(özel efektli filmleri sevmediğimi demek istemedim).
genelde pek beğenilmemiş ama siz onlara bakmayın. sahiden çok iyi film. yalnız amerikan insanına, ailenin önemini anlatmak gibi klişe bir konuya sahip olsada, çok güzel anlatmış. özellikle filmin sonunda mutlu son beklerken yaptığı ters köşeyle takdirimi kazanarak, oscar adaylarında inglourious basterds'la beraber favorim olmuştur. ki muhtemelende bu film oscarı alacaktır.

aslında gönül isterki inglourious basterds oscarı alsın ama bu film akademinin oscar variceği tarzda bir film değil. ayrıca akademi eşşek değilse sırf 3d diye avatar gibi sıradan bir filmede ödül vermez. velhasıl-ı kelam, bu film oscarı alır.
oscar adayı olan ama niye aday yapıldığını anlayamadığım sıradan bir film. george clooney i az biraz başarılı buldum. yani oscar a aday olacak kadar değil. filmde; çalışanları işten çıkarma konuşmaları yapan, kişisel gelişim konferansları veren, bol bol seyahet eden bir adam anlatılıyor.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar