bugün

başka bir dünya mı burası? hızla küreselleşen dünyada ulusalcılığın yeni bir kavram olarak algılanması ancak türkiyede başarabileceğimiz bir şey. oldukça eski, milliyetci hatta bazen faşist olabilen bu bakış açısı eskimişliğinden öte sanırım bizlere yeni bir kavram olduğunu da inandırmış. hamasiler sağolsun..
ulusalcılık, ırka dayalı milliyetçilikten çok; bir ülkede yaşayan vatandaşların tamamını kapsayan bir akımdır. türkiye'yi ele alırsak, ulusalcılık demek, türk, kürt, alevi, süryani, ermeni, rum, laz, çerkes çok daha fazla çoğaltılablir, etniği ne olursa olsun; türkiye cumhuriyeti'nin nüfus cüzdanını taşıyan herkes bu ülkenin ulusunun bir ferdidir ve bu ulus; türk ulusudur. ülkemizdeki türklük bir ırkı değil, bir milleti karşılar. o sebepledir ki; ulu önderimiz mustafa kemal atatürk "ne mutlu türküm diyene!" vecizini dile getirmiştir. "ne mutlu türk doğana!" dememiştir.

ülkemizin demokrasi, yabancı sermaye gibi kılıfların altında batıya peşkeş çekilmesini eleştiren ulusalcılar ise, bu batıyı destekleyen "içimizdeki batılılar" tarafından statükoculuk ile suçlanmaktadırlar. ülkemizde "türküm" demek faşistlikle betimleniyor, alt kimliği ön plana çıkarmak demokrasinin bir gereği olarak betimleniyor, ulusalcı olmak statükocu olmakla betimleniyor... işte bunların çatışmasında biz birbirimizi yerken bu güzel vatanımızı bir takım çevreler ufaktan ufaktan ısırıyorlar... biz kendi içimizdeki kavgadan bunları göremiyoruz...

Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

dizelerinin unutulduğu, dünyaları geçiniz 3-5 dolara vatanın satıldığı bir ortamda ulusalcılar bu vatanın her zaman iyiliğini düşünen insanlardır. ulusalcı insanlar statükocu değillerdir.
feodalitenin yıkımlmasından bu yana epey zaman geçti. bunula beraber statükonun muadilleri türedi yeryüzünde.
ulusalcılık uzunca bir dönem yeryüzünde hükmünü sürdürmüş ve son nefesini vermiş. sadece türkiye ve benzeri ülkelerde hala paranoyakça tartışılır bu. bu paranoyanın beslendiği yegane yer olan statüko bu gibi ülkelerde kendini korkulara adar. sürekli bizi birileri yıkmak istiyormuş, dış mihrakların fena halde kötü emelleri varmış hali.
ülkende yeni fikirler, yeni siyasetler üretemediğin sürece paşa paşa kemirirsin korkuları. ne kadar da aynı korkularımız.
seküler yani dinsiz milliyetçilik. türkiye'yi bölmek için ideal düşünce...
globalizmle yeniden tartışmalara açılan kavramdır.
(bkz: milliyetçilik)
ısrarla başka bir dünya mı burası? algılar mı farklıdır nedir. tanım belli mantık belli. ulusalcılık şudur budur... bir "kavrama" neresinden bakarsak bakalım aynıdır. en azından kavramsal olarak aynı yerden beslenir yahu.
ulusalcılık kasıtlı devlet seviciliği. insan olmayı zaman zaman hiçe sayan bir acayip durum. onun içindir ki devlet milletin üstünde. insan mıydı yoksa mayası devletin? ya da biz mi çok abarttık devletlü paranoyasını. anlamadık ki?
sonuç aynı. sonuç belli. ünlü türk düşünürünün dediği gibi neede gaalmıştık.
Cemil Meriç'in ifadesiyle bütün diğer 'izm' ve ideolojiler gibi bu topraklarda karşılığı bulunmayan bir deli gömleği.
en büyük temsilcilerinden birisi attila ilhan dır. tabii içimizdeki bazı büyük düşünürler bu fikir akımına aptallık derken bu ülkenin büyük aydınlarına da hakaret ettiklerini farketmiyorlar.
bizim ülkemiz için düşünülürse ulusalcılık, 1000 yıl boyunca islam ile yoğurulup bir olmuş türk kültürünün islamiyetten ayrılıp ateist bir felsefe ile köksüzleştirilmesi projesidir. elbetteki bu sapkınlığın tek ilacı milli şuur ve tarih bilincinin genç nesillere anlatılmasıdır.
Ülkedeki yabancı sermaye şu anda siktir olup gitse batacağımız kesindir.Ulusalcılık içe kapanma modeli değildir. Cumhuriyetimiz kendi kaynakları üzerinden kalkınmasını sağlama alacak ve yabancı sermaye ile küreselleşecektir.Vaktiyle aşırı uygulanan "devletçi" ekonomik kalkınma politikaları emperyalizm ile savaşım noktasında bir gerekçe sonucu ortaya çıkmıştır.Mühim olan ulusal sermaye ile yabancı yatırım arasındaki hassas dengeyi koruyabilmektir.Bunun içinde öncelikle sağlam bir ulusal ekonominizin ve kalkınma planlarınızın olması gerekir(IMF değil elbet:P)Yabancı sermaye ile ulusal kaynakların eşit haklar çerçevesinde ulusal sınırlarda işlevselliğini sürdürmesidir.Elbette belli kotalar ile ulusal sermayenin faaliyetleri korunacak , çıkarları gözetilecektir.
Bilgi için:
(bkz: http://www.ekonomi.name/t...80-turkiye-ekonomisi.html)
özellikle akp basınının ısrarla üzerini vurguladığı kavram "ulusalcılık" nedeni ise son derece basit, akp nin kendi tabanında da milliyetçiler var ve milliyetçi bir yaklaşıma sahip hatta rte her konuşmasında milliyetçi olduğunu söylüyor dahası en milliyetçi başbakan diye lanse ediliyor. peki ya bu ulusalcılık ne ola ki? milliyetçilik kelimesinin türkçesi! hal böyle olunca da akp kendi tabanını kaybetmemek için chp, add gibi milliyetçi oluşumlar için "ulusalcı" sıfatını kullanıp, ne şiş yansın ne kebap mantığı uyguluyor. hıh tek şark kurnazı sizsiniz ya anasını satıyım...

iş bu bağlamda "ulusalcılar" diye nitelendirdikleri; faşist, kör milliyetçi, laik, din düşmanı, darbe yanlısı, kemalist...

"milliyetçi" diye vurguladıkları rte gibi en milliyetçi başbakan, bayrak, din, dil, kuran gibi kutsalları olan vatansever, güzel, ahlaklı, süper insandır.

hey maşallah
(bkz: türk medyası)
son birkaç yılda nihat genç ve yalçın küçük'ün söylemleriyle daha bir ivme kazanan ve giderek kuvvacılıktan nasyonel sosyalizme kayan, siyasal olarak mhp, bbp ve ip'de vücut bulmuş akım.

özel mesaj kutuma birşeyler geliyor ama bakmadan devam ediyorum.. nihat genç'in de yalçın küçük'ün de hemen bütün kitaplarını okuyan, zamanında özellikle nihat genç'i kendine yakın bulan birisi olarak söylüyorum ki bu yazarların inanılmaz bir şekilde anti-enternasyonel davrandıkları, gerek dilini gerek dinini gerek mezhebini bahane ederek insanı insandan ayırdıkları gerçektir. yarattıkları bu suni ayrımcılığın hrant dink'in öldürülmesinde belki mikro ölçekte belki makro ölçekte ama kesinlikle katkısı vardır.

buyrun burdan yakın..

(bkz: http://www.alperenocaklar...-nihat-gencle-devam-etti/)
(bkz: http://www.bianet.org/2007/01/23/90621.htm)
(bkz: (vid #4979))

son olarak eklemek isterim ki, nihat genç o linkte doğruları söylemiyor. gözümüzün içine baka baka tahrifat yaptığı konuşmasında hrant için "o'nun çözümü avrupa birliği'yleydi" diyor. ama bakın gerçekte hrant'ın dilinde neler var...

(bkz: http://www.youtube.com/watch?v=L3s7r6qM87c)
ulusalcılık özel harp dairesi nin son oyunudur.*
içinden çıktığı milleti beğenmemenin; mesnetsiz, kerameti kendinden menkul ukalalığın son adı. gerçek, somut-edimsel milliyetçiliğin önündeki en büyük köstek. içimizdeki köstebek; abd'nin son yaygın dezenformasyon ve bölme projesinin en nihai alan uygulaması. iyi niyetli olmasına karşın bunlara aldanan, piyon olan, sözde okumuş özde uyumuş gençlere ise bir şey demiyorum... yok yok, bir dilek cümlesi (e)diyorum, sevgili sözlük...
(bkz: allah akıl fikir versin)
(bkz: ulus devletin tedavulden kalkmasi)
ilk olarak fransa'da ortaya çıkmış ne idüğü belirsiz bir akım.

yabancı düşmanlığı,din düşmanlığı ile birleştirilip 19.yy pozitivizmin ve sosyalist devrimlerin arkaik kelimeleri ile güçlendirilerek nisan ayında meydanlarda görücüye çıkmış ancak 22 temmuzda red oyu almıştır.
askerimizin başına çuval geçiren amerika birleşik devletleri namlı en büyük ve aktif terörist hegamonun desteklediği, körüklediği ve kullandığı, attila ilhan'ın çizgisinden uzak, en yeni(!) alt(ernatif) dezenformatif paradigma. bu zihniyete 'keklenen' gençlerimize allah hidayet ve gerçekliği 'doğru okuma' yetisi versin ki bir çuval inciri 'berbat' etmesinler bu süfli 'para-ideolojiye' 'takılıp'...
sadece türkiye solunun içine değil; dünya solunun içine de zerk edilerek ötekileştirmeyi muhalif kanada da sokan ideoloji. keza bunu bosna savaşı örneğinde açıkça gördük. ulusalcılaşan ve akabinde milliyetçileşen komünistler. ardından ötekileşen diğerleri.

milliyetçilik ve ulusalcılık arasındaki "sözde" farklar ise işin hep bir garip yanı.

dedik ya vatanseverlik övüldükçe savaşlar olacaktır...

ulusalci, vatansever, milliyetçi vs... aynı kanatta hizmetlerine devam ediyor hepsi...
(bkz: ulusalci/#2486821)
avrupada ve amerika da cokca yogun bulunan ulkeyi kontrol eden. ulkemizde de ne liboslara ne dincilere ne de amerikanin kiskirtigi teror sempatizanlarina goz actiran insanlardir. otekilestirme yapmayan tam tersi otekilesen insanlara karsi cikan onlara mantikli olani anlatmaya calisan insanlardir.
ulusalcılık clark kent ise milliyetçilik de superman'dir. bir gözlük ile kendini kamufle eder. daily planet'in * saf çalışanları da "aa clark az önce superman buradaydı" diye yerler bu uyuduruk numarayı. aynı adamdır halbuki ikisi de, biri daha uçan kaçanı ama özde aynı. yemeyin bunu kuzum, üzerine şirin elbiseler giyince faşizme varan yollar allanıp pullanınca bir şey değişmiyor neticede.
kesinlikle "milli" değildir. "batı"ya göbekten bağlıdır. doğu perinçek, tuncay ozkan ve hulki cevizoğlu gibi elemanlarca temsil edilmesi dahi bu hareketin milli olmadığının en açık göstergesidir.

ulusalcılık bir projedir. türkiye'nin yükselişini geciktirmek, ortadoğu ve balkan coğrafyasındaki hegemonyasını engellemek için geliştirlmiş bir projedir fakat başarısızlığa mahkumdur.
şimdi.

yıllardır türkiye de milliyetçiler faşistlikle suçlandı. ithamların aslı olup olmadığını kimse takmadı. işin daha da kötüsü bu ithamlarda bulunan çevreler ithamlarının asılsız olduğunun, milliyetçilere haksızlık yaptıklarının farkındaydılar.

hatta bu çevreler atatürkçü olduklarını iddia ettiler. bazen atatürk ü anlamadan atatürkçülük yapmaya, çoğu zaman da sıkıştıklarında atatürkçülük ayağına kuyruğu kurtarmaya çalıştılar.

solculuğu hep batıda gördükleri gibi yaptılar. batıda solcu ağabeylerinin batı milliyetçileri üzerinden geliştirdikleri tezleri can ı gönülden benimsediler.

amma ve lakin türkiye batı değildi. batının solununda sağınında türkiye de işi yoktu. olsa da ancak böyle çakma oluyordu, eğreti duruyordu.

eğer biraz tarih bilseler biraz okuyup düşünseler türkiye nin kendine özgü şartları olduğunu çok rahat anlayabilirlerdi. önlerinde uzun zaman önce değil daha 20 yy başlarında bu işi kavramış bir dahi vardı. ve bu nedenle dahi olmalarına gerek yoktu çünkü mustafa kemal gidilmesi gereken yolu göstermişti. onlara düşen önlerindeki yoldan yürümekti. beceremediler.

gel zaman git zaman ayakları suya ermeye başladı. başladı ama yıllardan beri sıçıp sıvaya geldikleri milliyetçilik kavramına kendilerini yakıştıramadılar.

çözüm basitti. ulusalcılık diye bir zırtapozuk ortaya atıp arkasına saklanmak. deve kuşu kafasını kuma gömünce kendisini kimsenin görmediğini sanırmış. işte o misal.

- kıçınız görünüyor beyler.
eskiden sağcı ve solcu olarak ayrılan grupların çatısmaları vatanın durumu kotuye gittikce azalır, gorusleri yakınlasır. bu gruplara bu kez de milliyetci ve ulusalcı isimleri verilerek birlikte hareket etmeleri engellenmeye çalışılır.