bugün

"yazarların, yazdıkları ve de kendileri ile ilgili yazılanlar yüzünden yargılandıkları kurumdur bu hocu!" diyerek tanımla başladım entry'ime, zira çok fazla dikkat çekmiş, hatası kollanır olmuştum.
akabinde bir yargılama örneği veresim geldi, üç yıldız koyacak ve başlayacaktım.

***

"baylar ve bayanlar, lütfen hepiniz ayağa kalkınız, davayı yönetmesi için zall'ı davet ediyorum, sanık experimental avukat istemedi, kendi savunmasını yapacak, iddia makamı ise ahmet hayatıyok." diye bağırdı mübaşir, içeri girdim, sanık bölümünde yerimi aldım, hakimler, savcılar ve avukatlar geldi sonrasında, salon hınca hınç doluydu, zaten birbirini sevmeyip, birbirlerine ayar vermek için bekleşen kalabalık, benim üzerimden kutuplaşmış, "experimental çok şukela" ve "experimental çok tiksanç" şeklinde iki gruba bölünmüştü. sadri alışık edasıyla, olanlara anlam vermeye çalışarak dahil oldum dialoglara.

zall : sözü iddia makamı, ahmet hayatıyok'a veriyorum, lütfen iddia'yı özetleyiniz.
ahmet hayatıyok : yüce büyüğümüz zall efendimiz, bu experimental denen yazar, haksız yere celebrity olmuş, çoğunluğu kız kurusu olmak üzere bayan yazarların sempatisini kazanmış ve türlü dalavere ile popülerliğini korumuştur.
zall : sanık experimental, açılışta demek istediğin bir şey var mı?
experimental: efendim, suçlamaları tek tek cevaplayacağım, lakin öncelikle bu mahkemeyi tanımadığımı belirtmek isterim.
zall : anarşizm yapma evladım, sorularınıza başlayınız bay hayatıyok.

ah : öncelikle, lütfen cevaplayınız, neden sürekli hocu ve süpersonik diyorsunuz ? bunun altında yatan nedir ?
exp : hocu çok süpersonik bir hitap şekli bence, alışkanlık. süpersonik için de aynısı geçerli.

ah : peki diyelim ki bu alışkanlık, şunu açıklayınız o zaman, neden her zaman bir ağlaklık, bir duygusallık var entry'lerinizde, kadın ruhuna hitap ederek, hatun düşürmek arzusu içinde misiniz?
exp : sözlük ile yoğun münasebetim dertleşmek istemem ile başladı, yalnızdım, dertliydim, bu sebeple yazdım onları, lakin yazdıklarımın çoğu aslında öyle değil, sadece en çok onlar beğenilmiş, siz de sanki sadece öyle yazıyorum sanıyorsunuz, lütfen daha iyi hazırlanıp geliniz karşıma.

ah : peki madem hatun düşürmek için yazmıyorsunuz, o zaman bu hava atmalar, yurtdışları, param varlar, yabancı içkiler, yemekler bunlar neden ?
exp : yaşadıklarımı yazıyorum, farklı mı yazmalıyım, mazlum edebiyatı mı yapmalıyım, asıl o zaman yapay olmaz mı yazılanlar. ayrıca bir çok entry'de göbekliyim, ağzım sarmısak kokuyor, çirkinim, kelim gibi anlatımlar var, hatun götürmek için bu kelimelerin kullanımı doğru mu sizce?

ah : orasını bilemem, halen sinsi bir pislik olduğunuzu düşünmekteyim.
zall: bay hayatıyok lütfen saygılı olalım.
ah : kusura bakmayın efendim, bu adamın suratını görünce sinirleniyorum, devam edeyim izninizle.

ah : peki ya sizin ile ilgili açılan başlıklar, onları arkadaşlarınıza açtırıyorsunuz, biliyoruz, ucuzluk değil mi bu ?
exp : ben kimseye başlık açtırmadım, beni tanıyan birileri hakkımda başlık açmış olabilir, ama inanın o kimseler benim lafımla bunları yapacak kadar karaktersiz değildir. dün açılan author vs experimental başlığını açıldıktan çok sonra gördüm, zira iş yoğunluğundan sözlüğe girememiştim, zaten dün entry girmemem de bu nedenledir. experimental ın entrylerini okuyup ağlamak açıldığında bir cafe'de waffle yiyordum, eve dönünce gördüm, şahitlerim var. birincisi bu başlıklar bana zarar veriyor zaten, neden isteyeyim ki, eğer bana saldıranların en büyük hayali olan popülerlikse amacım zaten uludağsözlük'te yeterince tanınıyorum, hatta istemediğim kadar, ikincisi insanların içinden gelenlere karışamam, bunlar için suçlanamam, onları çağırıp yargılayabilirsiniz ayrı olarak.

ah : suça azmettirme olarak bunu da katıyoruz dosyanıza, ama takılmayacağım, devam ediyorum, önceleri açtığınız başlığa entry girerek başlık canlandırıyordunuz, şimdi bunu bıraktınız, arkadaşlarınız canlandırıyor başlıkları, buna ne diyeceksiniz ?
exp : önceden açıkladığım gibi, o sonradan girdiğim entry'ler başlığı canlandırmak için değil idi, onlar konsantre olduğum konu ile ilgili, ilk entry'e format olarak uymayan entry'lerdi, bir konuda düşündüğümde birden fazla fikir geliyor aklıma, hepsi başka entry oluyor, arkadaşlarım olduğunu iddia ettiğiniz kimselere gelince, biliniz ki benim konuştuğum insan sayısı sözlükte 2 ya da 3'ü geçmez, onlar benim açtığım başlığa eskiden de giriyordu. demek ki konuyu seviyorlar, hem her başlığıma da girmiyorlar.

ah : peki sürekli entel kelimeler kullanmanız, yazar isimleri, sanatçı isimleri, film isimleri kullanmanız buna ne diyeceksiniz.
exp : onlar sizin için entel kelimeler, halbuki kelime kelimedir, kelimenin enteli kunteli olmaz. yazar isimlerine gelince, siz gazete okuyup gazete yazarlarının ismini kullanınca normalde, ben okuduğum bir kitabı refere edince mi anormal. sizin bilmemeniz bir yazarı, bir sanatçıyı, refere edilemez mi yapmakta.

ah : sizden nefret ediyorum biliyorsunuz değil mi ?
exp : evet.
ah : peki siz bana karşı ne hissediyorsunuz ?
exp : yoğun bir duygulanım yok size karşı. duygular her önüne gelene harcanmaması gereken şeylerdir kanımca.
zall : konudan sapmayalım.
ah : başka sorum yok efendim.
zall : peki, savunmanızı yapar mısınız experimental.

exp : hocu şu an benim yazdığım bir mahkemenin içinde ki karakterleriz, durumun absürdlüğünü göstermek için bu yolu seçtim. oldukça gerçeküstü ve saçma suçlamalarla karşılaşıyorum az çok okunur olduğumdan beri. ne kimseyle polemiğe girdim, ne sert ve polemik içeren entry'ler girdim. ama sanki sanalmış gibi gözüken bu yazdığım mahkeme benzeri bir şekilde suçlandım. siz ahmet hayatıyok, lütfen artık soyadı hayat uyumundan kurtulunuz ve bir hayat edininiz. her gün experimental bugün ne yapmış, bugün ona nereden saldırabilirim diye düşünmeyiniz, artık yeter. size üzülüyorum, bir insan bu kadar mı azimle başka bir insanın hayatını takip eder. efendim entry'mi silmişim, efendim başlığa entry girmişim, aman şu beni tanıyormuş, aman bu beni yalıyormuş, bırakınız bunları. şurada herkes yazısını yazsın, öyle 20 tane farklı kullanıcı adı alıp, hepsinden tek tek eksilemeye, hepsinden tek tek beni kötülemeye gerek yok. zaten normal bir insanın buna vakti de yok. acilen bir psikoloğa başvurup, tedavi olmanızı tavsiye ediyorum, bunu gerçekten tüm kalbimle arzulamaktayım. lütfen gidiniz ve beni rahat bırakınız. yazdıklarımı okuyan insanları rahat bırakınız, arkadaşlarımı rahat bırakınız, sözlüğü rahat bırakınız.
ah : bu tarz konuşmalar, bu sahne, bu kurgu, bunlar da çalıntı, goethe'den çalmışsın, faust bu!!
exp : bak hala ..

bir şeyleri anlatmaya çalışmanın faydasız olduğuna inanarak, sustum birden, enerjim tükenmişti, ahmet hayatıyok halen konuşuyordu...

-PERDE-*

garipedit:
nasırından çekmedi,
uludağ sözlük'ten çektiği kadar,
yazık oldu experimental efendiye.
hakimleri adalet bakanlığınca dinlenir.
yazarların kendilerini savunabilecekleri bir platformdur.

hiç bir açıklama yapılmadan çaylak yapılmak koyuyor adama. en azından derdimizi anlatır, gerekçeli bir kararla mahkum* ediliriz.
uludağ sözlük yargıtay başkanlığı ankara.

(bkz: uludağ sözlük grafik dairesi başkanlığı ankara)
- pazar geceyarısı neredeydiniz?
+ emmi oğlu hasan'ın doğum günüsü vardı oraya gittim.
- peki oradan internet yoluyla sözlüğe giriş yaptınız mı?
+ ben doğum günüsü iç...
- lütfen sorduğuma cevap verin giriş yaptınız mı yapmadınız mı?
+ yaptım.
- peki hiç seri eksileme yaptınız mı?
+ hayır ben yapmadım!
- bazı görgü tanıkları sizi parti yapılan evim küçük bir odasında gizlice seri eksilerken gördüklerine dair ifade verdiler. sizin tanığınız var mı?
+ hayır yok, bakın büyük hata yapıyorsunuz. ben seri artılayan meleğim. eksici değilim. bu bir komplo!
- peki ya bu fotoğraflar, bunlara ne diyeceksiniz?
+ hayır bu ben değilim, bu fotoğraflar montaj, lanet olsun suçu bana yıkacaklar anlamıyor musunuz!
- sayın yargıç başka sorum yok.
gerçekte var olsa, her mahkemede olduğu gibi suçsuz, kendi halinde takılan yazarların günah keçisi olacağı yerdir. diğerleri dalgasına devam eder...
judas yargıçtır.
yazılan çizilenlere bakıldığında özellikle kadınlara bakış açısı itibariyle mahkeme olduğumuzu düşünmemek işten bile değildir. uludağ sözlük camiasının yaptığı haksız ve bilgisizce yargılamayı o beğenmediğimiz hukukçu meslektaşlarım yapmamaktadır. yazarların kimseyi seçimlerinden, düşünce biçimlerinden ve yaşayış biçimlerinden yargılamamaları gerektiğini derhal öğrenmeleri gerekmektedir.
Hemen idam ederler.
(bkz: doğal seçilim)'in en alt katında olup bitenleri inceleyecek mahkemedir.
tefekkür edilmesinde fayda mülahaza edilmiştir.
işinin ehli midir bilmem ama en azından yandaş değil.kıps