bugün

yanlıştır. türkçe zor bir dildir. örnek veriyorum "bitig" kelimesi kitap anlamına geliyor. biz bitig diye okuyoruz, ingiliz "baytiğg" diye telafuz ediyor. alman daha farklı sesleniyor.

beyle.
doğru olandır. türkçe yazıldığı gibi okunur ancak şivelere göre kelimelerin söylenişleri farklı söylenir.
isveçli bir arkadaşım bana aslında bunun tam böyle olmadığını bir örnekle açıklamıştı. örneğin demişti türkçe'de nerde derken ilk e'si ile ikinci e'nin farklı okunduğunu, ilk e'de a ve e arası bir telaffuz yaptığımızı söylemişti. gerçekten de bu konuda haklıydı, türkçe'de bunun gibi örnekler yok değil. yani tam anlamıyla yazıldığı şekilde okunmuyor türkçe. ufak da olsa nüanslar mevcut.
(bkz: tiren)
kolay bir dil olduğunu göstermek için ortaya atılan elde avuçtaki tek somut olgu.
istisnalar, kaideye küsmüş; kaidenin sikinde değil.
Okunduğu gibi yazılmaması diye de bir şey var.
ingilizler zorlanmıyormus.
Onun icin mi spelling yarısmaları var ve kazanana madalya veriyorlar.
Türkçe'de sözcükleri doğru hecelediği için kime madalya verildigini gördün?
Fransızcadan örnek verelim.
Adam bir sürü harf kullanıp paillette yazıyor okunuşu payet biz nasıl yazıp okuyoruz payet. Hangisi kolay?
Bence iddia ettikce batıyorsun.
Ayrıca ben Diller değişmiyor demiyorum.
Arapçıların yaptığı degisiklikler zoraki, yanlış ve dikkate alınmamalı diyorum.
büyük oranda doğru olsa da şapka kaldırılması başta olmak üzere birkaç noktalama kuralı ve çeviri kelimeler nedeniyle yazı ve konuşma dili farklılığı söz konusu.
Çalıştığım yere bir Alman montör gelmişti, demişti ki: ingilizce berbat bir dil, Almanca öyle değil, en azından yazıldığı gibi okunuyor. Çok şaşırmıştım, bu cümleyi başka diller için de kullanıyorlar dedim.

Bu muhabbet ile ilgili en sağlam tespit goethe'deki Almanca hocamdan gelmişti: diller ne kadar günümüze yakın bir zamanda reform gördüyse, o kadar düzenlidir, o kadar az kural dışı durum vardır. Atatürk Türkçeyi çok güzel bir reforma tabi tuttuğu için bu kadar düzgün bir dil.

Yukarıdaki tespit çok mantıklı gelmişti bana, mesela Korece de öyle.
Özel adlar eskiden ek geldiğinde kesme işaretiyle ayrılıdı vs denmiş. Hah işte bugün türkçe'nin kuralları tdk tarafından değiştiriliyor ve
Tdk'yı yöneten arapçılar da bunu yapacak yetkinliğe sahip değil.
Bunu da son yıllardaki skandal tanımlarla sık sık ispatladılar.
Örneğin
(bkz: tdk nın müsait tanımı)

Tanım: Doğrudur. Bunun anlamı okuduğumuz bazı sözcüklerin seslendirilirken günlük kullanım dilinde mevcut olan alışkanlıklara göre değiştirilmesi değil, okunurken ses işaretlerinin olduğu gibi değerlendirilerek bu şekilde çıkarılmasıdır
Örneğin ingizce'de ş harfini yazmak için sh harflerini kullanmak gerekirken biz direkt olarak ş harfiyle olayı hallederiz. Onlar c'yi bazı durumlarda k bazı durumlarda ç bazen de s olarak okuyup kafa karıştırırken biz her zaman c'yi c diye okuruz.
Türkçe yazıldığı gibi okunur lakin halk dili diyr bir durum vardır bu yuzden farklılıklar görünür. O sey dile o kadar yerleşir ki bazi andavallar bunu türkçenin kurali sanmaya baslar bir de ahkam keserler.

Unuttuysan git bir daha oku.
Türkçe yazıldığı gibi okunmaz diyen doğru demiş, mesela,
binmek: pinmek
gidiyorum: cideyrum
eşek: öşek.
o yazıldığı gibi okunan istanbul Türkçesi.
"aile", "ayle" gibi duyulduğu için küçükken buna hep yoo derdim. Yoo.
Türkçe özel addır ve özel adların ardından gelen ekler kesme işaretiyle ayrılır.
Bunu bilmeyen şahıs dilbilimci olduğunu iddia edip millete ayar veriyor.

Ne çabuk dil bilimci olunuyor artık. Birkaç entrysine baktım. Aslında ne olduğu takunyalıların yönetimindeki tdk'ya olan hayranlığından belli.
Bugünün tdk'sı için dil bir şarküteri ürünü adı.
Arnavutça da yazıldığı gibi okunur.
tabiki yazıldığı gibi okunmaz.

konuşuyoruz ama sevgilin kızmasın? diye yazılır, sevgilin var mı? diye okunur.
şapkalı harfler var. Her şey yazıldığı gibi okunmaz.

kar, kâr...

hâlâ, hala...

mal, mâl...
büyük bir yalandır. yazı dili eski istanbul ağzıdır. halihazırda güzel sayılan, etkileyici ve akıcı türkçeyi yansıtmaktan uzaktır. "yapacağım" yazılır, "yapıcam" okunur. "şurada" yazılır, "şurda" okunur vs.
öğrenilmesi kolay olan diller arasında olduğunun bir kanıtıdır.
türkçe'ye özgü bir durum değildir. fince, estonca, çekçe ve daha bir sürü dil de yazıldığı gibi okunur. ispanyolca yazıldığı gibi okunmaz. mesela ll ikilisi y* veya c* okunur. c harfi de duruma göre k veya s okunur.
öğrenilen en büyük yanlışlardandır.
örneğin; geleceğim yazlır ama gelicem okunur.
kuralın doğruluğu veya yanlışlığından çok kullanılıp kullanılmamasıyla ilişkilendirilmesi gereken kuraldır.

kesinlikle yabancı dillerin etkisiyle karıştırılmamalıdır, cünkü "kalacağım" yerine "kalıcam" demek insanın dilinin kolayına gider ve öyle söyler. burada bir yanlışlık olduğunu söyleyen olacağını zannetmiyorum zaten. isteyen istediği gibi konuşabilir. fakat halkın hemen hemen hepsi bunu böyle kullanıyorsa o zaman bu kurala bir bakmak gerekir diye düşünüyorum.

ayrıca -mı, -mu gibi soru ekleri konusunda da, mutlaka birileri akıllı bir iş yapmışlardır. fakat zamanının dışında kalan kuralların değişmesini istemek gercekten "köklerine hakaret" anlamına mı gelmektedir?

kimse dilimizi kaybettirmekten bahsetmiyor ki...

sadece ortada olan bir gerçek var: türkiye nereden bakarsanız bakın son 15-20 yıldır, yazdığı gibi okumuyor.

o zaman çözüm olarak 2 ihtimal çıkıyor ortaya; birincisi, bu kuralı tekrar hayata geçirecek önlemler almak -ki bu ayrı bir tartışma konusudur- ikincisi ise, bu kuralı değiştirmektir.

kimse yanlış anlamasın sözlerimi... *, * * *
Tipki Ispanyolca'da oldugu gibi.
evet, bize öğretilenin aksine, türkçemiz yazıldığı gibi okunmaz ancak okunduğu gibi de yazılmaz!
tüm bu "messenger" kültürü ve yabancı dillerin etkisiyle kullanılan kısaltmaların dile girmesi kesinlikle mümkün değildir. fransızca da yazıldığı gibi okunmuyor ama hiç bir fransız kalkıp "madem okumuyoruz neden yazalım?" demiyor, çünkü biliyorlar ki dil, bir ulusun en önemli varlığıdır ve ne olursa olsun korunması gerekir.
atamızın da dediği gibi;
"Dilini kaybetmiş bir millet yok olmaya mahkumdur!"
güncel Önemli Başlıklar