bugün

tuvaletlere yazı yazan "tosun" adında onbinlerce kişinin varolması.
bize bişey olmaz gibi ilginç bir savunma mekanizmaları da vardır.
borç yiğidin kamçısı der ve ömür boyu borcunu ödemez. neymiş efendim dahada gaza getiriyormuş o borç. öde ben seni gaza getiririm amk.
ünlü komutanların(Napoléon Bonaparte...) türkler hakkında söylediği sözleri gerçek sanıp,gururlanmak.

not:türküm türk,hemen heyecan yapma.
Her içki sofrasının genel konusunun "ne olacak bu memleketin hali?" olması.
biz türklerin en genel özelliklerinden biri önemli şahsiyetleri kendimize yamamaya çalışmaktır.
tatile gidildiğinde çocuklarının davranışlarından anlaşılır direk türk oldukları, ne sorunumuz var anlamıyorum ki elin oğlu kitap okur bizimki köprüden havuza atlamaya çalışır. ortak özelliğimiz ise bu tür çocuklara verdiğimiz tepkilerdir; sessizce çocuğu disiplin etmeye çalışmamızdan bahsediyorum "eve gidelim görürsün sen" tarzında olanlardan hani.
Başka birinin boyunduruğu altında yaşayamazlar.
Ay-yıldızlı bayrak için can verirler.
Vatanına gözünü diken yedi düvel de olsa gözünü çıkarırlar.
Dünyanın en işlek ve zengin dillerinden birine sahiptirler.
Dünyanın en şanlı tarihine sahiptirler.
Yeryüzünün en büyük komutanlarını çıkarmışlardır. Örnek için: (bkz: Yavuz Sultan Selim), (bkz: Fatih Sultan Mehmet), (bkz: Atilla), (bkz: Atatürk)
küllerinden doğmak gibi bir özellikleri vardır. kaç tane devlet kurmuşlar , yıkılmış yerine yenisini kurmuşlar. kendi bayraklarıyla, esaret altında kalmadan yaşayabilme becerileri vardır.
(bkz: ezberci sistem)
(bkz: ezberci eğitim anlayışı)
yemeğin tadına bakmadan üzerine tuz dökmek.
ilk boylarından, kabilelerinden osmanlı devleti'ne kadar uzanan güzel bir tarihin ve osmanlı devletiyle birlikte başlayan mükemmel bir dönemin, sonlarına doğru çöküş yaşasa da kanında bulunan tanrı lütfunu iyi kullanıp şuanki topraklarımızı bize armağan eden atalarının kıymetini bilen insanlar topluluğudur,türkler.
pazarlık.
''kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda
canı, cananı, bütün varımı alsın da huda
etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.''

dizelerini yaşatmalarıdır.
yeni yıla kuruyemiş yiyerek girmek.
türkler medeniyet kurmamıştır, kurulan bir medeniyeti benimsemiş ve onun adına o medeniyetin kurucularıyla bile savaşmıştır. tarihte "türk medeniyeti" denebilecek hiçbir şey yoktur; ama çin, hint, fars, islam ve sonunda avrupa medeniyetlerini benimseyen ve artık bu benimsediği şey için yaşayan ve ölen türkler vardır.

türkler için ölmek ve öldürmek, bugün bile en sıradan olaylardır. bununla beraber, türkler de bir medeniyet kurabilir ve onu başkalarına benimsetebilir; geçmişte kuramamış olmaları, gelecekte de kuramayacakları anlamına gelmez. kurabilirler; her şey olabilir. ama batı'nın pis çöplüğünden kurtulmak şartıyla..
vergi ödemediklerinden ötürü, vergi bilinci oluşmadığından, devlete çöreklenmiş kişilerin milletin parasını deve etmesine ses çıkarmaması ve yapılan yolsuzlulara sadece ve sadece, "ulan biz yiyemedik alem yemiş bak görüyon mu" alt düşüncesiyle karşı çıkmaları.
dünyanın en sahtekar milletlerinden biriyiz ne yazık ki. çakma ürünlerin orijinalinden farksız olarak gaziantep'te üretildiğini bilmeyen yoktur sanırım. ayrıca ilkkez türkiye'de olduğunu düşündüğüm taklit ürünler sergisi' ni de hayretle karşıladım. satıci değil giyiciyiz.
(bkz: nerde beleş oraya yerleş)
erkekler; duran toplara iyi vurur.
kadınlar; o toplara direk olur.
yenilgiden sonra moral bozmak, pes etmek, ortalığı karıştırıp yapılan aktiviteyi piç etmek. *
Yemek istemiyorum dedikçe zorla yemek yedirtmek ve en az 3 kadının bir araya geldiğinde bulgurlu yemekler yemesi.
"türkler yaltaklanma, yaldızlı sözler, münafıklık, kovuculuk, yapmacıklık, yerme, riya, dostlarına karşı kibir, arkadaşlarına karşı fenalık, bidat (buradaki anlamı, dinde farklı anlayışlar) nedir bilmezler. çeşitli fikirler onları bozmamıştır. hile-i şeriye ile başkalarının malını helâl saymazlar. türkler çok cesaretlidirler, ama, doğdukları yere bağlılıkları, çok daha övgüye layıktır."
(bkz: el cahiz)
yayılmacı bir millet olmaları. bir arkadaşım iş için uganda'ya gitmiş ve orada dahi bizimkilerle karşılaşmış. oldukça şaşırmış bu duruma. ne bileyim bu türklerin ayak basmadığı bir kara parçası kaldı mı yeryüzünde.
bi şeyleri ya çok küçümser ya da gözümüzde çok büyütürüz. bi orta yolu bulamıyoruz sanırım.