bugün

4822 sayili kanunla degistirilmis, 4077 sayili tüketiciyi koruma kanunudur*.

detaylar;
http://www.sanayi.gov.tr/...t/gozlem.aspx?sayfano=952

bu kanunda ayıplı mal ve ayıplı hizmet tanımı yapılmış. lakin günümüzde birinci öncelikli olan tüketici değil, büyük firmalar olduğundan, alınan hizmet ya da mal/malzemenin ayıplı olduğu tam anlamıyla kanunda belirtilen kriterlere uymuyor ise, bu kanun hiç bir işe yaramadığı gibi, "tüketicinin korunması hakkında kanun" olmaktan çıkıp, "üreticinin korunması hakkında kanun"a dönüşebiliyor.

Misal mesela örneğin; ölü piksel

lcd ya da plazma tv/monitör ya da laptop vb. satın aldınız. aldığınız bu üründe 1 adet piksel hatası* mevcut. bu kanunda belirtilen kriterlere göre size satılan bu malın ayıplı olduğu anlaşılıyor. ancak siz bunu, ürünü satın aldığınız ya da üreticisine anlattığınız zaman, dumur diyarlarında yolculuğa çıkıyorsunuz. zira adamlar diyorlar ki, kardeşim senin ekranında 1 adet piksel hatası var. kanun manun diyorsun ama bi b.k bildiğin de yok?!... olay şu ki, ölü pikselin, piksel hatasının olduğu söz konusu ekranın ebatlarına göre, renkli piksel hatalarında en az 3, renksiz, yani siyah beyaz piksel hatalarında en az 5 adet olması gerekiyor üreticinin ya da satıcının tüketiciye iteledikleri bu ürünün ayıplı mal olduğunu kabul etmeleri için. yani sizin bir dünya para verip aldığınız ürünün ekranının tam ortasında çük gibi sırıtan ve sizi aldığınız o aletten soğutan 1 adet nokta hatasını kabul etmiyorlar. e onlar da uyanık tabii. kurumsallar, kulisleri var, paraları var, güçleri var, korumaları var, var oğlu var. kendi çıkarları doğrultusunda uluslararası anlaşmalar yapmak, bakkal ahmet amcanın kendini savunmasından çok daha kolay.

bu ve benzeri örnekler, tüketicinin korunması hakkında kanunun hiç bir işe yaramadığının ispatı olan anlar. ve doğal olarak böyle bir sorunla karşılaşmış bir tüketici, zor durumda kaldığı gibi, çaresiz de hissetmekte. ancak yine de pes etmeyip hakkını aramalı tüketici kişisi. ve bunun için de kendisine yardımcı olabilecek ve çok çok büyük ihtimalle sorununu çözecek yer de medya.

evet sayın okur, böyle bir sorunun mu var, direkt arıyorsun büyük gazetelerden birini*,*,*, anlatıyorsun durumunu, haklılığını da ispatlıyorsun ve anında çözülüyor olay. tüm dertlerin bitiyor ve sen de cici laptopunla sevgi yumağı oluyor, plazma ya da lcd tv.'nle sarmaş dolaş mutlu mesut bir hayata yelken açıyorsun. bukkadar basit.
Aslında bize cok sey anlatan ve bence mutlaka asagıda belirttigim ayrıntılarının dikkatle okunması gerektigini düsündügüm kanun.
Şöyle ki; kredi kartıyla yapılan alısverislerde, ornegin kontor alırken satıcının bize " abi 50 kurus komiyon alıyoru ha" gibi bisey demeye hakkı yoktur, cunku bu kanunla bu yasaklanmıstır.( Mal veya hizmetin kredi kartı ile satın alındığı durumlarda, satıcı veya sağlayıcı, tüketiciden komisyon veya benzeri bir isim altında ilave ödemede bulunmasını isteyemez.) Baska bir ornek olarak, aldıgımız seyin etiket fiatından daha pahalı oldugunu soyleyip bizi dumur eden kasiyerin, bunu soylemeyi hakkı olmadıgını, iki fiyattan tuketici lehine gecerli olanının muteber olacagını da bu kanun belirtmistir. Ayrıca, tüketicinin ödemeye ilişkin tüm edimlerini yerine getirmesi durumunda, malın teslimi ya da hizmetin ifası, ödemenin bitimini takiben en geç bir ay içinde yapılmak zorundadır.
(bkz: tüketici hakem heyeti)
(bkz: tüketici mahkemesi)