bugün

2021 birleşik Krallık & abd yapımı 2. Dünya Savaşı konulu drama filmi.

--spoiler--

Nazi dönemi almanya'sında rütbeli bir askerin oğlu olan 8 yaşındaki bruno, babasının tayininin Yahudi toplama kampına çıkması ve ailecek oraya yakın bir eve taşınmaları sonucu ilginç bir arkadaşlık hikayesi yaşayacaktır. Bir gün, evlerinin yakınındaki toplama kampının elektrikli tellerinin önüne gizlice giden bruno, çitlerin arkasındaki yahudi ve kendisi gibi 8 yaşında olan shmuel ile dost olur.

Bruno & shmuel dostluğu zaten filmin ana konusu ve etkileyici de bir hikayeleri var (özellikle sonu) lakin filmde bir bu kadar etkileyici yan karakter hikayeleri de mevcut. Bu sebeple genelin aksine bu karakterlere değineceğim:

Baba: adını öğrenemediğimiz bu nazi askeri karakter, annesinin cenazesine komutanları için saygısızlık yapacak kadar nazizme ve orduya kendisini adamıştır.

Anne: toplama kamplarında yahudilerin toplu şekilde öldürüldüğünü ve kocasının da bunda payı olduğunu öğrenmesi sonucu bu duruma vicdanının el vermemiş, bu uğurda aileyi parçalanma noktasına getirmiştir.

Gretel: bruno'nun ablası olan gretel, filmin başında oyuncak bebek manyağı bir çocukken aldığı özel dersler neticesinde fanatik bir nazi gencine dönüşür. Çocukların nasıl canavarlaştırıldığını aktarmak konusunda filme güzel bir hava katmıştır.

Teğmen kotler: babasının farklı görüşleri sebebiyle toplumdan dışlanmaktan korkan bu karakter ise ideolojiye bağlılığından değil sosyal kaygılardan nazi olan ancak bunun böyle olmadığını ispatlamak için sıradan bir naziye kıyasla dahi daha acımasız olabilen bir karakterdir.

Pavel: Eski bir Yahudi doktor, şimdi nazi askerinin evinde ayak işlerini yapmaktadır. Yahudilerin yaşadığı sosyal çöküşü öne çıkartmak konusunda etkili bir karakterdir.

Görüyoruz ki film, bruno & shmuel hikayesinin yanı sıra yan karakterlerle de döneme ait ilginç anlatılar sunmaktadır.

Önemli!: neden şu film almanca değil yahu???? Amerikalılar, ingilizler alt yazı okumayı bilmiyor mu??? Sinir oldum film boyu. Chernobyl'de de aynı haltı yediniz. Koyun rusçayı, sovyet ruhuna iyice girelim ya da koyun Almancayı, nazi dönemi ruhuna adam akıllı girelim. Başlatmayın yapacağınız işe sayın amerikalılar.

Sonuç: Dil eksisi harici kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Nazi döneminin birçok farklı karaktere nasıl etki ettiğini göstermesi, dönemi farklı pencerelerden ve yeterince geniş bir açıdan görmenize olanak sağlıyor.
john boyne’un aynı isimdeki romanından uyarlanmış 2008 ingiltere yapımı bir Mark Herman filmidir.

Hikaye ikinci dünya savaşı sırasında yaşamış küçük bir çocuğun gözünden anlatılıyor. Film, Babası bir nazi komutanı olan bruno ve ailesinin toplama kampına yakın bir yere taşınmasıyla başlıyor. Yeni evinde yalnız ve mutsuz hisseden bruno bir gün etrafı keşfe çıkar, o sırada kampın dikenli telleri ardında yahudi bir çocuk olan shmuel ile tanışır. Yaşanan gerçekliklerden habersiz bu iki çocuk, aralarındaki dikenli tele rağmen, yasak bir arkadaşlığa başlar.

görsel
Bütünlük olarak bakıldığında anlatılan savaş sırasındaki almanya değil, tamamen değer sistemi. Ve filmin çeşitli zayıf yönlerine rağmen sonundan etikilenmemek namümkün.

Acının da dile gelme hakkı olduğunu savunan adorno, auschwitz üzerine yazılan ve yapılanları geçerli kılsa da bundan çok daha öncesinde bir tartışma başlatmıştı; “auschwitz'den sonra şiir yazmak barbarcadır”. Biliyorsunuz bu yapıtlara sanat gözüyle bakılmaması gerektiğini savunanlar da var zira toplama kamplarında yok edilen insanlara “estetik” açıdan yaklaşmaya çalışmak olanaksızdır.
Kategorisindeki filmlerle kıyaslandığında yetersiz bir filmdir.
film aslında sadece kurgu değil tarihi gerçekleri anlatıyor tabi anlamak isteyene filmin ilk başında o alman çocuğa ve babasına baya kızmıştım sonra tabi yahudiler ve yaptıkları aklıma gelince bu sefer hak ediyorlar diye düşündüm.gelgelim bizim türk tarihinde böyle bir olay olmamasından dolayı türk olduğum için gurur duydum.aslında spoiler tarzında şeyler yazmamak için kısaltma yapıyorum gerçek şu ki hangi milleten hangi ırktan olursa olsun çocuk çocuktur.ve son olarak ne mutlu türk'üm diyene faşist hitler ve almanlar.
film gibi filmdir.
--spoiler--

Çocukların ikisi de öldü, biz neden sadece bruno'ya ağladık.

--spoiler--

Yazarının başlığı henüz açılmamış. Sözlük bu halde işte. Gerekli araştırmayı yapıp John boyne başlığı açılacaktır.
olabilecek en ismiyle uyumlu filmdir benim gözümde. ismi ile müsemma. cidden adı "çizgili pijamalı çocuk" dışında bir şey olamazdı. sayılı derecede beğendiğim çocuk oyunculardan oldu çizgili pijamalı çocuk. o nasıl yüz mimikleridir, nasıl bir utangaçlık maskesidir içim eridi resmen.
insanın içinde tüm nazilere ana avrat sövme isteği uyandıran -sövüyorsunuz da-, özellikle sonu çok etkileyici film. bir nazi askerinin oğlu bruno ile yahudi schumel'in arkadaşlığını anlatır. sonu şaşırtıcı değildir, ama kesinlikle çok etkileyicidir.
bir alman subayinin cocugunun gözün den ikinci dünya savaşı.Aşırı milliyetçiligin ırkçılıga olan kısa köprüsünü gösteren.Tarih derslerinin hemen hemen tüm ulus devletlerde olduğu çocukların beynini nasıl zehirlemek için kullanıldığını gösteren.Sonu bir hayli üzücü olan film.
Pijama böyle mi yazılıyomus ingilizcede diye şaşırtan film. Hemen hemen her boyutuyla ele alınan 2. Dünya savaşının çocukların gözünden ele alinisini anlatıyor. Ingiliz yapımı 2008 yılında çekilmiş. Üst düzey nazi subayı ve toplama kampındaki Polonyalı yahudi çocuğunun dostluğu.
Hayatımda izlediğim filmler arasında şüphesiz ki beni en çok etkileyen film. Nazi Almanya'sının filmleri çok fazla ve klişeleşmiş kurgular üzerinde dönmesine rağmen bu film farklı dostlar. Bu film gerçekten farklı. izleyin, izlettirin.
2.dünya savaşının ortalarında geçen klasik nazi-yahudi soykırımı filmi. savaşa iki ayrı taraftaki çocukların gözü önünden bakılmış ve ortaya bu muhteşem film çıkmıştır. şahsen dublajlı izlediğim için herkesin takıldığı ingilizce konuşmaları ve radyoda ingilizce müzik dinledikleri kısma pek takılmadım.

--spoiler--
onun dışında filme savaş olarak değil de film gözüyle baktığımız zaman çocukların yanacaklarını bastıra bastıra göstermişler, o kısımda öyle değil de birden ters köşe etselerdi keşke önceden tahmin edemeseydik. ama hakikaten o tel örgünün 2 tarafındaki çocukların duruşu, aynı bağdaş şeklinde oturuşu; birinin üstünde yepyeni kıyafetler, diğerinde üstü pis sözde "pijama" kıyafetleri.. her şeyi o kadar güzel açıklamış ki.

son olarak filmden aklımda kalan en etkileyici kısım;

-ama iyi yahudi diye bir şey de vardır değil mi?
+bana kalırsa bruno, eğer iyi bir yahudi bulabilecek olsaydın; dünyanın en iyi kaşifi olurdun.
--spoiler--

edit: yine böyle bir çocuğun gözünden anlatılan çok daha etkili bir nazi filmi vardı, ismi hiç aklıma gelmiyor; 1000 puan yapmaya çalışıyorlardı, izleyen bilir. bilen arkadaş varsa bilgilendirirse çok sevinirim.
Nazilerin yahudilere yaptığı soykırımı hiç böyle düşünmediğim için beni derinden etkileyen film.

Yahudileri ne kadar sevmesem de vicdanın ve insanlığın önde olması gerektiği kanaatindeyim.
Bruno'nun gözünden olaylara baktığında ve farklı bir perspektifle olay örgüsünü süzgeçten geçirdiğinde ise faşizan düşüncelerin, körleşmiş gözlerin, körelmiş kalplerin olduğu bir dünya ne kadar da yaşanmaz bir hal alıyor.

Gözünü sevdiğim insan ırkı hayvanlar gibi beraber yaşayamayacak kadar aciz.
insanlar hep 8 yaşında olsa ve hiç büyümese !

Uyuyunca unutabilse insan keşke unutmak istediklerini. Şimdi yatağıma geçip gözlerimi kapattığımda hangi ırktan olursa olsun, hangi dine mensup olursa olsun insanların yaşadığı zulüm saracak bedenimi. bir kez daha ay ışığı düşecek zulüm gören insanların topraklarına ve bir kez daha gün doğacak kan kokusu sinmiş yarınlara. Bir kez daha kaybedecek insanlık !
--spoiler--
+ schumel sen babanla gurur duyuyor musun?
- evet
+ her zaman mı?
- evet

bu diyalog yaşanırken bruno'nun kafası sorularla doluydu, acaba babam mı o insanları tutsak eden diye sorguluyordu bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkındaydı. ardından babası ve diğer komutanlar kamplar için çekilen sahte filmi izlerken pencereden bruno da izliyordu ve babası çıktığında koşup, sarıldı. "yahudiler düşman" dı öğretmeninin öğrettiğine göre hem düşman olmalarına rağmen o sahte filmdeki kamp muhteşemdi, bu kadar iyiydi almanlar (!)
--spoiler--

filmin en güzel yanı bruno'nun sorduğu sorularda saklıydı aslında..

öğretmen: yahudiler kötüdür!
bruno: hepsi mi? yani hiç iyi yahudi olamaz mı?

--spoiler--
filmdeki en etkileyici sahne ise schumel ile bruno'nun el ele tutuşarak ölmesiydi.
--spoiler--

biz büyüdükçe empati yeteneğimizi de saflığımızı da merhametimizi de kaybediyoruz.
Nazi yanlılarına izlettirilip vicdan sikertmesi yaşatılması gerekilen filmdir. Gerçi faşist biri için vicdan kelimesini kullanmak ne kadar mantıklıdır bilinmez.
beni sağlam ağlatan ve hatta yere düşürüp kıçımın günlerce ağrımasına yol açan film.
eheh, elbette bi film bu kadarını yapamaz. şarap içiyodum..
güzel film.
konusu bakından bakarsak başlangıç olarak klasik bir nazilerin yahudilere yaptığı soykırım filmi. buna benzer yine çocukların kullanıldığı bir kaç film yapılmış ve hepsi de yine bu güzellikte olmuştur zaten. yani tipik bir film senaryo bakımından.

filmle ilgili belki en önemli hata almanların o aksanlarıyla ingilizce konuşması. insan soruyor hiç mi almanaca bilen adam yok onları oynat şu filmde ya da en azından seslendirmeyi almanca yaptır diye. dil seçiminden kesinlikle kaybetmiştir.

şimdi gelelim filme:

--spoiler--

film senaryo olarak klişe olarak nitelendirecek olsa da diyaloglar, iki çocuk ve çizgili pijamalarıyla diğerlerinden ayrılıyor. özellikle iki çocuğun diyaloglarında iki tarafın farklı algılarına değinmesi, iki tarafın birbirinin dünyasına özenmesi güzel durmuş. zira özgürlük bruno'ya göre schumel'inken schumel durumdan bihaber ancak özgürlüğün bruno'da olduğu kanaatinde.

yine bruno'nun schumel'e babanla gurur duyuyor musun dediği kısım ironik ve bir o kadar üzerine düşünülen kısmı. ve bruno'nun sorduğu suçun ne sorusuna schumel'in verdiği cevap ise bir o kadar kan dondurucu. ''suçum yahudi olmak''.

aslında büyükler her seferinde kendilerini kandırmanın, dünyaya bakışlarını değiştirmenin bir yolunu buluyor. ancak çocuklar isterse hocalar vasıtasıyla tarihte olmuş denilen üç beş boktan olayla o kadar kolay kandırılmıyor. aslında çocuklar savaş konusunda büyüklerinden daha yetişkinler.

--spoiler--
mükemmel bir film. izledikten sonra ikinci dünya savaşı, naziler, yahudiler, almanlar ve polonyalıları bir kez daha yakından anlıyor ve bir duygusallaşıyırsunuz. ben şahsen polonya'da son 2 yılda yaşadıklarım, izlediklerim, gördüklerim, dinlediklerimden sonra anti nazi moduna girmiş bulunmaktayım.
kitabi filminden kat kat kat ka kat daha guzeldir.
cok etkileyici bir son 10 dakikaya sahip olan bbc yapımı film.

gaz odasına kapatılan yahudilerin sahnesinde irkilmemek elde değil.

fakat alman subaylarının ingilizce şarkı dinlediği dakikalar biraz garip olmuş.

zahmete girilip alman oyuncular kullanılabilirdi filmi daha gerçekçi kılmak için.
2. dünya savaşına iki çocuğun gözüyle bakarsanız nasıl olur sorusuyla çekilmiş bir film herhalde. beklenmedik şekilde biten bir film. çocuk diyip geçmemek lazım.

bizim bizim 20-40 yaş arası manken oyuncularımızın en az bin katı kadar iyi bir oyunculuk sergiliyorlar. iyi film öneririm.

tek kötü yanı öznel olarak değerlendirirsem, bazı filmleri iki üç kez izleyebilirsiniz ama bu film için bir defa izlemek yetiyor.
almanların yapmış olduğu yahudi soykırımını, farklı bir pencereden anlatan izlenesi film.

filmde almanlar, yahudiler yüzünden 1.dünya savaşını kazanamadıklarını iddia ediyorlar. ve üstüne saçma sapan birkaç sebep daha katıp yahudileri katlediyorlar.

türklerin de 1.dünya savaşını kazanamama sebeplerinden biri ermenilerdi. ve üstüne eklenecek birkaç saçma sebep de bulabilirdik ve sözde ermeni soykırımı gerçek olabilirdi.

ancak iddialara baktığımızda, sözde ermeni soykırımının ne kadar komik olduğunu bu film sayesinde de bir kez daha fark edebiliriz.

çok merak ediyorum, şu filmi ya da piyanisti izleyen ermeniler, gerçekten de 1915 yılında yaşanan olayların 'soykırım' olduğunu, hangi vicdanla iddia edebiliyorlar? gerçekten komik.
tel örgülerin aynı sınırda olduğu yerde bile farklı iki dünyanın olduğu büyük bir gerçektir. güzel bir film izleyiniz.
(bkz: çizgi pijamalı çocuk)
auschwitz kampında almanlarınyahudileri ve milyonlarca insanı nasıl öldürdüğünü anlatan etkileyic bir filmdir. 2008 yapımıdır. john boyne kitabından uyarlanmıştır. yönetmeni mark herman dır.

son derece etkileyici ve düşündüren bir filmdir. acıtasyon değil filmdeki her sahne hatta daha beterleri auscwitz kampında yaşanmıştır.
(bkz: zebra)
John Boyne'un romanından Mark Herman'ın uyarladğı ve yönettiği 2008 yılı yapımı nokta atışı yapan çok başarılı bir film.

başarılı (!) bir nazi subayının sekiz yaşındaki oğlu bruno yeni tayin oldukları çiftlik evine bir türlü alışamamıştır. eski evini ve arkadaşlarını özleyen bruno yasak olmasına rağmen evlerinin arka bahçesine geçmeye başlar. oranın aslında bir toplama kampı olduğunun farkına varamayan bruno zaman içersinde Shmuel adındaki yahudi bir çocukla arkadaş olmaya başlar.

savaşı ve ırkçılığı bir çocuğun gözünden anlatan herkesin izlemesi gereken yapım, çeşitli festivallerde de iki ödül kazanmıştır.