bugün

the boy in the striped pyjamas

konusu bakından bakarsak başlangıç olarak klasik bir nazilerin yahudilere yaptığı soykırım filmi. buna benzer yine çocukların kullanıldığı bir kaç film yapılmış ve hepsi de yine bu güzellikte olmuştur zaten. yani tipik bir film senaryo bakımından.

filmle ilgili belki en önemli hata almanların o aksanlarıyla ingilizce konuşması. insan soruyor hiç mi almanaca bilen adam yok onları oynat şu filmde ya da en azından seslendirmeyi almanca yaptır diye. dil seçiminden kesinlikle kaybetmiştir.

şimdi gelelim filme:

--spoiler--

film senaryo olarak klişe olarak nitelendirecek olsa da diyaloglar, iki çocuk ve çizgili pijamalarıyla diğerlerinden ayrılıyor. özellikle iki çocuğun diyaloglarında iki tarafın farklı algılarına değinmesi, iki tarafın birbirinin dünyasına özenmesi güzel durmuş. zira özgürlük bruno'ya göre schumel'inken schumel durumdan bihaber ancak özgürlüğün bruno'da olduğu kanaatinde.

yine bruno'nun schumel'e babanla gurur duyuyor musun dediği kısım ironik ve bir o kadar üzerine düşünülen kısmı. ve bruno'nun sorduğu suçun ne sorusuna schumel'in verdiği cevap ise bir o kadar kan dondurucu. ''suçum yahudi olmak''.

aslında büyükler her seferinde kendilerini kandırmanın, dünyaya bakışlarını değiştirmenin bir yolunu buluyor. ancak çocuklar isterse hocalar vasıtasıyla tarihte olmuş denilen üç beş boktan olayla o kadar kolay kandırılmıyor. aslında çocuklar savaş konusunda büyüklerinden daha yetişkinler.

--spoiler--