bugün

zaman zaman düşünmeden edemediğim konudur.
bir tıp mensubu olarak özellikle ilgimi çekmektedir. teknolojinin getirdikleri ile insan ömrü uzadı, daha iyi tedavi imkanları ortaya çıktı, enfeksiyonlar geriledi, hayat şartları arttı, vs diyoruz ilk başta.
ama aynı teknoloji toplumsal depresyonu, hava kirliliğini, kimyasalları, yeni mikropları, silahları, vs yi de getirdi.
demem o ki, aslında boşa mı kürek çekiyoruz? ilerleme adına yaptığımız her girişimin negatif bir etkisi de oluyor, bu aşikar. örneğin tomografiyi getiren atılım nükleer silahları da getirdi. deterjanı getiren çevre kirliliğini de getirdi.
artılar ile eksiler toplanınca elimizde ne kalıyor?
ilerleme dediğimiz şey bir yanılsama bana göre. bir nevi mastürbasyon, fight club'ta sözü edildiği gibi.
ilerleme adına yaptığımız şeylerin sonucu dünyanın ve doğanın geldiği hal ortada. ve bence büyük yıkım daha yeni başlyor. eksilerimiz geriye artı diye nitelenebilecek bir şey bırakmayabilir. ilerleme dediğimiz yıkımdan başka bir şey olmayabilir.

termodinamiğe göre ise bizim yaptığımız, düzensizliğin tersi bir iş. düzenli toplumlar, düzenli makinalar...
aynen bir canlı varlık gibi, bunu sağlamanın -yani termodinamiğin yasalarına uymanın- tek yolu daha fazla düzensizlik yaratmaktır. bir birim düzen için bir birimden fazla düzensizlik yaratacaksın ki iş yürüsün. doğa bu işi dengeye gelerek milyarlarca yıldır becermiş. ta ki insanı icat edene kadar. aklımız dengeye gelmeyi reddediyor. sürekli ilerleme getirdiklerinden fazla çöp üretiyor. biz de nintendolarımız ile o çöpte boğulacağız.
bilmem anlatabildim mi?
insanları saatlerce bilgisayar karşısında oturtmak*
(bkz: uzun süre bilgisayar başında oturmak)
bir elektronik mühendisi olarak; teknoloji aslında gereksiz birşey.mesela şu an bilgisayarımız var die şükrediyor olabilirsiniz ama bilgisayar diye birşeyin varlığından haberdar olmasaydınız,yada bilgisayar hiç geliştirilmeseydi,üzülüp veya şükrederek yaşayabilirmiydiniz.yine başka şeylere sevinerek mutlu olurdunuz,değişen hiçbişey olmazdı.aids yerine veba ile uğraşırdık,uçaklar olmayacağı için bütün yakınlarımız etrafımızda olur başka kıtalarda yaşamazdı.küresel iklim dengesizliği derdi olmayacağı için ne kışı düşünürdük nede yazı.bu örnekler istediğiniz gibi arttırılabilir.aslında teknoloji dediğiniz şey açılımların yeni açılımlar yaratmasından başka bişey değil.tıpkı bir çığ gibi sürekli büyüyor.tabi bu noktadan sonra teknik ilerleme bi yerde kesilse direk sistem kaosa bağlar çökeriz.çünkü hayatımıza mühendislik yaklaşımının getireceği çözümleri az çok biliyoruz artık.ama elektriğide keşfetmemiş olsaydık çok bişey de değişmezdi bizim açımızdan.aslında başlık şöyle açılmalıydı.
(bkz: teknolojinin hayatımızdan götürdükleri)
ayrıca einstein'in şöyle bir öngörüsü var:"3. dünya savaşı ne gibi teknolojik silahlarla yapılacak emin değilim,ama 4. dünya savaşının taş ve sopalarla yapılacağından oldukça eminim"
goturduklerinin yaninda halt eden getirilerdir.
daha pratik bir hayat.
ilk çıkan tv kumandasının (ki uzaktan kumanda değil kablolu kumanda) adının lazy boy olması bize teknolojinin neler getirdiğini örneklemektedir.
götürdüklerini hesaplamayı kolaylaştırması.

(bkz: ironin kralını yaparım)
(bkz: şarjın bitmeden evde ol)
insanlara gündüz düşleri gördürtmesi. görünür/görünmez kablolar üzerinden hiç olmayacakları bir kişi olarak hayatlar yaşanmasına sebep olması. fiziksel temasın yerini yalan ifadelere bırakması.
toplum mühendisliği.
muhakkak ki iyi yönleri çok ama parkta oturan yaşlı teyzemin telefonundan evlilik programını izlemesi beni biraz düşündürmüştür.
içinde iletişim en büyük yalandı.
dizi, film filan arşivlemek.
teknoloji geldi insanlar birbiri ile yüz yüze görüşmez konuşmaz oldu artık herkes bütün gün telefonla bilgisayarla meşgul.
sınırsız, gerekli- gereksiz bilgi, sürekli uyarılmak, yaşlılık hissi, vb.