bugün

Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz veya gün.
Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilim.
yalandır. (bkz: tarihte bugün)
bugun 20.06.2006 olan sey.
2006 itibariyle mezun olduğum bölüm.
darısı zall*'ın başına artık
ilhan berk şiiri.

Neler çekmiş halkım
Türküler şahit.
tekerrürden ibarettir.
hunlar, göktürkler, kavimler göçü, istanbul'un fethi, padişahlar kötüdür ama kanuni ile fatih iyidir, kurtuluş savaşı, atatürk, inkılaplar gibi kavramları ihtiva eden en neşeli geçen dersimizdir... hala nasıl biliyorum...iyi öğretmişler...
çok geniş bir bilim dalıdır. tarih bir deryadır. mezun olmama rağmen tarih okudum derken tırstığım durumdur. çünkü bu deryanın daha içine bile giremedim
mitlerden kurtarmamız gereken bir gerçeklik ya da yalan[lık]. ki her devlet kendi tarihini bir-ulus devlet yaratmak amacıyla yeniden yazar; bilerek gerçeği çarpıtarak.
kayserispor ile özdeşleşmiş güzelim bilim dalıdır. bu durumda anadolu lisesi'ndeki çok sevdiğim tarih hocamın kayserili olmasının da bir miktar da olsa payı vardır.
coğrafya ile olan rekabetimizde sonuna kadar arkasında olduğum canım derstir, sanattır, edebiyattır, bilimdir, sevgidir, herşeydir. coğrafya ve antalyaspor kümeye! tarih ve kayserispor daima şampiyonlar ligi'nde!
bitirememekten, hocaların aşağılamalarından yakındığım ama yine de sevdiğim bölümüm. hep de şu cümleyle beni karşı karşıya bırakmıştır; tarih mi okuyosun, hımm hep ezber işte tarih! he diyip geçiyorum o da bir insan sonuçta.
bazen insanı mutsuz edebilir ama bilinmesi gerekir.
Sadece siyasal ya da ekonomik yönleriyle toplumları incelemeye kalktığında, pek bir yavan kalan; ve fakat sosyal ve kültürel perspektifle de incelenmeye başlandığında pek bi tapılası, sevilesi bir alan.
(bkz: tarihe kayıt)
fizik-kimya-biyoloji denen üç zehirli yılanın panzehiri olan güzelim derstir. kayserispor ve erciyesspor demektir.
(bkz: kayserispor)
(bkz: kayseri erciyesspor)
fizik ve kimya denen pisliklerin tatlı panzehiri olan güzelim derstir. erciyesspor demektir aynı zamanda.
olaylari olgulari inceleyen bilim dalidir. nesnel olmalidir, duygu dusunce ve kişisel inanclardan uzak olarak incelenmesinde fayda vardir. muracat edilen belgeler tarafsiz olmalidir. progabanda mahiyetinde belgelere itibar edilmemelidir. yazan kişiye göre bir olay zafer yahut felaket olarak gecebilir çünkü. tarih bir aractir. olanlarin bitenlerin arkasinda olaylari neden sonuc ilişkisinde görmektir. misal ortacağda kaziga gecirme eylemi o gunun sartlarina göre hakli bir eylemdir. cunku zamanlardaki sartlari göz önünde bulundurmak iktiza eder. ama 21 yuzyılin sartlanmisliklarinda degerlendirmek tarihi olmaz. eger olursa osuruktan humanizm sözde insan perverlikten dem vurupta bir vakayi taraf tutarak degerlendirme yapilmaz. yapilirsa bir boka benzemez ve hamaset edebiyati olur. bunlarin cogu ilk okul ve lise bilgileri. ama ne yazik ki tarih dersinde dersi dinleyeceğine hocanin bacaklarini dikizleyen yahut makyaj yapip lise diplomasi alan zihniyetler için tekrardan buraya yazmak zorunda kaldiğim için utaniyorum. sözün özü filmler sadece filmdir esas olan tarihi kitaplardan ögrenmektir.
geçmişte yaşanmış tarihsel olayları o günün şartlarına göre, belgelere dayandırarak objektif bir şekilde inceleyen bilim dalı.
tarihin sloganı, aynı şeyin değişik halidir.ilerleme diye bir şey yoktur.olayların sembolü döngüdür.
ne bilgelerin ne de delilerin söyledikleri hiç değişmez!
bir bilim olarak asla hiç bir ülkede objektifliğini göremedeğim daldır.gerçekten bizim ülkemiz de dahil olmak üzere hiç bir zaman hiç bir yerde doğru anlatılamayan bilim.
ölüler bizi geçmişten söz ederken dinleyebilseler, düştüğümüz tarih yanlışlıklarına şaşmak mı, kızmak mı gerektiğini bilemez, dünyada geçirdikleri günlerin boşa gittiğini düşünüp yaşadıklarına pişman olurlar. "o olayın içyüzü hala ortaya çıkarılamadı" diye üzülenler mi, "benim hakkım daha ne güne dek yenecek?" diye soranlar mı istersiniz, bir yanda unutulduğuna üzülenler mi? oysa, biz tarihe inanırız, belki öteki bilimlerden çok tarihe inanırız; bugün nedeni anlaşılamamış olayların ileride aydınlanacağını, gerçeklerin açık seçik olarak ortaya serileceğini, haklı ile haksızı birbirinden gelecekte tarihin ayıracağını düşünür, öyle ölürüz.

tarih, toplumsal olayların, hem de en önemlilerinin, üstün kişilerin, büyük savaşların, insan yaşamına yön veren düşüncelerin, buluşların sırasını, düzenini inceler, çözümlemesine yönelir ancak. bu yüzden de insanları, tarihe girenler-girmeyenler, girecek olanlar-girmeyecek olanlar diye ayırmak pek de yanlış sayılmaz. ama, tarihe geçmiş olan büyük adamların tümünü iyi sayamayacağımıza göre, (çünkü onda kötülerin sayısı, iyilerden daha çoktur), adı kötüye çıkmış bir büyüğün tarihten beklediği olumlu yargıyı, küçük kötülerin umudundan silmeye hakkımız olmamak gerekir. çünkü, her olay toplumsaldır, en önemsiz gördüklerimizin bile hangi önemli olaylara yol açacağını kestirmek kolay değildir. böylece bir tanrı niteliği kazanır tarih ve gelecek dediğimiz ise, bir öteki dünya mahkemesi olarak yer alır kafamızda.

işte biz hem o mahkemeye güvenen, hem de o mahkemenin içinde bulunan yaratıklarız; geçmişi yargılıyoruz, gelecekte yargılanmayı bekliyoruz. ancak insan, doğası gereği, yargılanmayı değil, yargılamayı sever.

başka bir deyişle, tarihin mahkemesinde suçlu çıkacağını düşünen hiç kimse geçmemiştir dünyadan. tarihin yargısından korkanı gören yoktur, korkutanı ise çok boldur. e... bu bolluk içinde ölüler nasıl olur da kızmaz, şaşmaz, yaşadıklarına pişman olmazlar. mahmut şevket paşa şimdi herhalde biliyordur nasıl öldürüldüğünü, "tarih bir türlü işin içyüzünü ortaya çıkaramadı, bizim dava gazete tefrikalarına düştü" diye kızmaz mı? patrona halil bile belki "kıt... kıt" boğulmaktadır; o olayın bir gericilik mi, yoksa bir halk başkaldırısı mı olduğu hala tartışılıyor.

tarihe yargıç görevi yükletilmesi, geçici toplum yasalarından başka, daha üstün, bütün zamanları kavrayan yasaların varlığını gerektirir. gerçekte de tarih, tarihe geçmiş kişileri yargılarken, o dönemin yasalarına göre yürütmez işini; bunda da yerden göğe haklıdır, kralları kendi koydukları yasalarla koğuşturmaya uğratırsak, tümü haklı çıkar; giderek onlara, kendi koydukları yasaları çiğnemek hakkı bile tanınmıştır. fakat tarihin başkaca üstün yasaları da yoktur. nesnel olmak, bu açıdan, olayların seyircisi olmaktan başka anlama gelmez, ki tarihin yaptığı da budur. ondan ahlaki yargılar beklemek ise, günün anlayışına uygun yorumlardan öteye gidemez. yorum dediğimiz de nedir ki? ikinci abdülhamit'i "müstebit, zalim" diye gösterenlerin yanında, ulu hakan diye tanımlayanların da çıktığını biliyoruz. hüseyin'i öldüren yezit üzerine gazetelerdeki yayımları gören eski bir din yazarının, "bu konuyu tazelemek doğru değildir, gelmiş geçmiş, dinsel bütünlüğümüz bozulabilir," diye yazdığını hiç unutmam. iş yoruma vurulunca, tarihin yargısı, bilinmez bir geleceğin karanlıkları içinde önemini yitirir.

ahlaki açıdan yargılayıcı yerine koymak, tarihi, dinle bir tutmaktan başka bir şey değildir. oysa, dinsel görüş ya da inanış, iyiliklerin olduğu kadar, kötülüklerin de tanrı'dan geldiğini söyler. tanrı'dan gelen iyiliklere seviniyoruz da, kötülüklere neden şükretmeyelim?

tarihin yargısına başvurmak duygusu ya da düşüncesi , inançların çatıştığı, insanların ayrıldığı, yargılayanla yargılananın doğruluk ve iyilik konusunda anlaşamadığı olaylarda, doğru olanın bir gün, er geç, anlaşılacağı kanısına dayanmaktadır. oysa, sonsuz zamanı kapsayan böyle bir doğru anlayışı, olsa olsa, insanın umutlu bir yaratık olduğunu gösterir ancak.

bizde eski bir söz vardır, haksızlığa uğrayan çaresiz kimse, haksızlık edene, "seni tanrı'ya bırakıyorum," der. bu söz yerine, "seni tarihe bırakıyorum" demek içimizi rahatlatır mı? ama karşınızdakileri sevindirir.

tarihten korkmayın!
bir de bu bilimin dersi vardır. iğrenç bir $eydir. türkiye cumhuriyeti okullarında verilen tarih dersleri tamamen ezberci eğitim sistemine dayatılmı$tır, ve islam tarihi, osmanlı tarihi ve inkılap tarihi dı$ında hiç bir $ey anlatılmamaktadır. tarih küresel bir bilimdir, ve tarih okutulacaksa, dünya tarihi okutulması $arttır.