bugün

bir gün dersi bırakıp, "işim var çocuklar testlerinizi çözün " deyip tuvalete zor yetişmiştim.*
komşunun taşağını nasıl katlayıp doloba atarım diye düşünmeden geçmediğim tek günüm olmadı.
ben o zamanlar 14 yaşındayım o 54 filan..
hasta galatasaraylı olmama rağmen beşiktaş'ın gücüne güç katmaya geldik marşını 20 dakikadır aralıksız dinliyorum..
birileri çok sinirimi bozdu sözlük.
canım sıkılıyor sözlük. içim daralıyor. oksijen az geliyor sanki boğuluyorum.
birkac dakika once, salonumun tavanindan kucagimdaki bilgisayarin uzerine dogru yavas yavas inmeye calisan kucucuk orumcegi fark ettim, tam o sirada kibritle sigarami yakmak uzereydim. hic istifimi bozmadan kibritle ilk once orumceki sonra da sigarami yaktim.

sadistim biraz dostlar. ama o bok kafali hayvanlarin da evimde dolanmasindan hoslanmiyorum ne yapabilirim.
uykulu gözlerle açtığım musluğuma, yeni uyanan suyun önce şaşkın sonra nazlı çaydanlığa akışına bakıp uzuun uzuun, her sabah çay demlemeden önce ısıttığım sudaki suretin yanında seni görüyorum ve gülümseyip günaydın diyorum ama en çok da demlenmesini beklerken çayımın seni düşünmeyi seviyorum her sabah sana ayırdığım 15dakika için geç kaldım. hatalarımın bedelini ödedim ama seni çoktan kaybettim.

şimdilerde başka birini koymaya çalışıyorum oraya olmuyor.
(#9785810)
lan sözlük aşk bana yakışmıyor.
olmayınca olmuyor.
kapattım bu mevzuyu artık.
bugün hiç bitmesin istedim. yılı aşmıştı bakmayalı gözlerine, dokunmayalı parmak uçlarına, susmayalı saatlerce karşında, içini görmeyeli, yüzümü dökmeyeli yüzüne... yürümeyeli uzunca akşam karanlığında. aynı anda ezberden okumayalı bir şiiri - gülmeyeli karnım ağrırcasına... çok şey isterim gitme desem biliyorum, yine de yetinemedim ama işte, dolmuyor boşluğun sen varken bile...
bugün uzun zamandan sonra seni gördüm. fakat gariptir, artık içim sızlamıyor.
Bugün yediğim kazığın büyüklüğü çok büyüktü sözlük. kimseye anlatamıyorum anlatılsa anlaşılacak anlaşılsa inanılcak gibi değil. Hayatın bu kadar iğrenç olabileceğini hiç düşünmezdim. Bir insan nasıl kaldırabilir bunu sözlük anlatsana bana
kendimi aldatıyorum.
Bu başlığı nerdeyse her gün görüyorum.Sonra bi halt edicekmişim gibi tıklıyorum.Sonra başka başlığa geçiyorum.
Psikolojik sorunlar nedeniyle en yakın tımarhaneye tayinimi istiyorum.
hani kavak yelleri denen dizi var ya geçen de onun bir sahnesine denk geldim kanal değiştirirken. efe adındaki öldüğü sanılan karakter aslında ölmemiş ve yıllar sonra ailesi ve tüm arkadaşları öğrenmiş bunu. izlerken gözlerim doldu keşke dedim keşke o dizi karakteri gibi o da bir gün karşıma çıksa ölmedim dese. 10 yıl sonra bile olsa razıyım yeter ki bir gün çıksın karşıma hayatta olsun işte burdayım desin. saçma sapan sebepler yüzünden yıllarca ölmüş numarası yaptığını söylesin, hiçbir mantıklı açıklaması olmasın yemin ederim hiç kızmam tek kelime etmem. yeter ki oda gelsin çıksın karşıma bir gün. yeter ki bir kez daha sarılabileyim ona, sormam bile neden böyle bir yalan söyledin diye sormam bile. o yeter ki gelsin. ama olmaz dimi sözlük sadece dizilerde, filmlerde olur böyle şeyler değil mi ?
uyuz oduğum biri bana zayıflamak için içtiğim bitki çayının adını sordu. bende götü başı ayrı oynayan şahsiyete gayet içten bir şekilde (bkz: sinameki) dedim. safım benim inanmış da ardarda iki kupa sinameki çayı içmiş. gelelim itirafa; sevgili uyuz olduğum şahsiyet sinameki sadece bağırsakları çalıştırır, cırcır yapar. 3 gün gözüme gözükme diye öyle dedim. ama zayıflamışta olursun o kadar çıkardıktan sonra *
(bkz: pişman değilim)
ey sözlük,
mazoşist oldum. her gün tok karna 3 defa kol gibi iğneleri olan kaktüse avuç içimle tokat atıyorum. önümüzdeki haftaya kadar sarılıp uyurum.

edit: düzeltme
böyle bazı insanlar farkında olmadan yaptıkları salak hareketlerle beni öyle çok güldürüyolar ki.
sonra diyorum yazık oda insan tamam ezikleme daha.
ama bakıyorum cidden salak, yapıcak bi şey yok.
sözlük yazarlarının en sevdiği filmler başlığında en çok ismi geçen filmleri indiriyorum. kültürsüz müyüm neyim lan izlememişim hiç. ama 2 gündür bir sürü kültür yaptım beyler. döğüş kulubünün ilk kuralını falan biliyorum hep. neyse american history x'i açıyorum bir yandan da the shawshank redemption insin bari. kültür kültür kültür.
arkadaşlarımın bugün çalıştıklarını yazdıkları yazıları okudukça keyfim yerine geliyo nedense sözlük. * şaka şaka sadece halime şükrediyorum. *
bu hayatta iki kadını çok sevdim. biri doğurdu, diğeri öldürdü.
müzikle alakası olmayan kişilerin müziğe yorum yaptığını sanmaları sinirimi bozuyor.
Bu aralar deli gibi zippo arıyorum.Fakat ankarada satan yer bulamadım.Black matte de oldu mu off tadından yenmez
aaaah ah. nerde o eski hasta profili. bundan tam 10 sene kadar önceydi. hasta yakınları o zaman cebimize para sıkıştırır biz almazdık. servise çay kahve alın filan derdik. hani yalan olmasın bir iki kere almışlığım var. ama şimdi insanlar çok değişti. hemşire odasına gelip bırakın çay filan getirmeyi sallama çaylarına sıcak su istemeye geliyorlar. ben seviyordum ya rüşvet almayı. çikolata filan alıyorlardı. pasta kurupasta filan. ama o zaman mutluyduk ya. şimdi it muamelesi yapıpta üstüne böyle bir frambuazlı pastayla gelse asla o tatla yiyemem. yerim affetmem ama içim burkulur. yazık bana. ya ne obur bir insanım ben. ha birde nerde o eski doktorlar demek istiyorum. servise her ay çay şeker alırlardı. özel hastalarına baktığımız için. şimdi serviste çay demlenmemişse yan servislere misafirliğe gidiyorlar. hadi hasta kısmı gariban olabilir o işin şakasıydı zaten. siz bari yapmayın. neyse çok acıktım. çıkıp yemekhaneye anguslu bezelye yiyim.
karnım ağrıyor desem kaç kişi inanır. yazılanları okurken kriz geldi, valide gördü bizim oğlan tozuttu demeye başladı.
oldum olası pazar günlerinden nefret ediyorum. günlerin adını bilmiyorken de bu böyleydi, okula gitmiyor iken de; bugün de böyle. sırf bugünün pazar oluşunu sıkıntı edebilirim. yarın pazartesi falan diye değil. niye bilmiyorum ama pazartesi kaynaklı değil. aslında bir saçmalık ama öyle.
umarım bu itirafımı kimse okumaz. içimde çağlayan haykırışları yazmak rahatlamak istiyorum. beklemeye neden tahammülüm yok benim.. içimdeki çocuğa yazıyorum bu satıları.
herkesi kendim gibi zannediyorum içimdeki çocuk sus artık. bekleee pır pır pır ordan oraya koşma artık. yok senin bir eşin bu dünyada. belki de önem sıramız farklı diğer insanlarla. yavaş yavaş adımız aptal duygusal insana çıkıyor. seninle işim zor bee sus artık. sen ne kadar güzel şeyler hayal etsen de minicik bir kelebek gibi uçmaya çalışsan da artık geçti o mevsim, kabul et artık bunu. büyü artık yeter. yok o hayal ettiğin masmavi gökyüzü olan yemyeşil kuş cıvıltılı kırlar. olmayacak bekleme hiç, senin beklediğin sürprizler hiç gelmeyecek kabullen bunu. senin dünyan rengarenk olmayacak artık. ya siyah ya beyaz olacak. zamanımız geçti artık. bu dünya bizi kabul etmez böyle. gel artık inat etme. kimse ama kimse anlamıyor bizi. ağlama! faydasız ağlamaların, hayatın gerçeklerini görmezden gelemezsin artık. ben de üzülüyorum fakat yapacak bir şeyimiz kalmadı. gel ayak uyduralım biz de bu renksiz dünyaya...