Bu corona panik atak yaptı bende. Antidepresanlar çifter çifter yutuluyor tarafımdan.
Bugün doğum günüm. Açıkçası hayatım boyunca kutlamayı hiç sevmedim doğum günümü, anlamsız geliyor bana saçma kutlamalar ama insan en azından hatırlanmak istiyormuş bunu sanırım yeni farkettim. Ağabeyim ve kızılay dışında da hatırlayan olmadı, zaten kızılay da kanımın peşinde.

Neyse yaş oldu 29, bundan sonra ne kadar yaşarım, kaç doğum günü kutlarım bilmiyorum ama yılda 1 gün olsun iyi ki doğdun, iyi ki varsın diyen kişiler hayatımda olsun istiyorum.
“Beni yoran, huzursuz eden ve bana kötü hissettiren hiçbir şeye tahammülüm kalmadı. Bir şeyi ikinci kez söylemeye gerek yokmuş gerçekten. Anlayan sessizliğinden bile anlıyor çünkü”
Allahım babamın ve abimden kaynaklı üzerimdeki kara bulutları benden uzaklaştır. Evlatları arasında ayrımcılık yapan babamın canını bir an önce al, abime 400 bine ev alıp beni elinin tersiyle iten adamı benden uzaklaştır..

Lütfen rabbim size yalvarıyorum..
Corona virüsünün henüz tam yayginlasmadigi ve adinin bile konulmadigi bir dönemde tatil plani yaptim. Virüs yavas yavas yayginlasmaya basladi; fakat henüz pandemi olmamisti. Bi ara tatili iptal etmek istedim ama tatil bölgesi güvenli bölge olarak taninmis olan bir ülke olan türkiye idi. Tatil dedigime bakmayin. Bu tatil sadece Akraba ve aile ziyarerinden ibaretti.

Tatil tam basladi derken pandemi ilan edildi. Milletin aksirip, tiksirirken agzini kapamamasindan, tuvalet ziyareti sonrasi ellerini yikamamasi ve sokak ortasinda burunlarini oymalarina kadar bircok sey dikkatimi cekti. Aradan bir kac gün gecti. Ulastirma bakanligi cuma aksamindan “cumartesi saat 08:00 'den itibaren giris ve cikislar kapanacak“ aciklamasi yapti.
Tatili ivedilikle iptal edip, geri dönüs icin bilet arayisina giristim. Duyumlarima göre bilete binlerce euro para yatiran olmus. Bir sans bilet bulup dönüsü gerceklestirdim.
Su an kendi kendimi izole etmis durumdayim. Calismaya evden devam ediyorum. Simdilik hicbir belirtiyle raslamadim ama yine de sosyal hayata iki hafta boyunca mola verdim. Kimseyle görüsmüyorum.

Umarim bu virüs sayesinde insanlar birbirlerine güvenlik mesafesini korumayi, daha saygili ve hijyenik olmayi ögrenirler.

Hatta virüsün bile din, dil, din, irk ayrimi yapmadigini kavrayip; birlikte beraberce yasanabilecegini kavrayabilirler.
Bu amına kodumun virüsü beni iyice tribe soktu sözlük. Korona semptomlarının hepsi şu an bende var ama normalde de uzun zamandır bu belirtilerin hepsi bende zaten vardı ki. Burun akıntısı her rüzgar yediğimde yatana kadar olan bir şey. Ateş desen normalde de vücudum soba gibi sıcacık amk. Öksürük ve nefes darlığı da sigaradan ötürü zaten olan bir şey. Ama birkaç gündür nefes almakta daha önceden olmadığı kadar güçlük çekiyorum ve göğsüm baya ağrıyor. Hastaneye gitmek istiyorum fakat korona değilsem bile o kadar hastanın içinde kesin hasta olmadığım halde bana da bulaşacak gibi geliyor. Kendim için zerre endişelenmiyorum ama birilerine bulaştırmaktan korkuyorum. benim yüzümden birileri ölürse gerçekten bunu kaldıramam. Keşke tek yaşasaydım da yalnız başıma ölseydim.
psikiatriye git. bende panik atak var de. kafamda kuruyom de.
Başıma veya bir başkasının başına gelen büyük olaylara dahi abartılı tepkiler veremiyorum. Nedense bana hepsi, hayatın doğal sonucu gibi geliyor. Çok üzülsem, şaşırsam, sevinsem dahi bu duyguları içimde yaşamayı tercih ediyorum.

insanlar kayıtsız olduğumu düşünüyordur belki ama inanın çoğunun sorun haline getirdikleri şeyler mesele bile değil aslında. Herkes önemsenmek istiyor.

En etkili cümleler, en sakin söylenenlerdir aslında.
Kontrol edildiğimi hissettiğim an çileden çıkıyorum.
mutluyum ve huzurluyum. ama şen kahkahalar atmiyorum. geceleri genelde ağlıyorum. sabahları uyanır uyanmaz iki tane sigara içiyorum. kitap okuyorum. hem de bol bol. mira'yi daha çok görmek istiyorum.
delirdim, fıttırdım, çıldırdım.
salgının başından beri (ki 30 ocak'ta ciddiye almaya başlamıştım çok şükür) işlerimi, ev erzakını, finansımı vs. ayarlamaya çalışıyorum çünkü kendimden daha önemli insanlar var hayatımda. bu süreçte de ister istemez bir stres bindi bünyeme.

ancak iki haftadır falan şu elemanın "korena" virüsü temalı angara oyun havası beni pamuk gibi yapıyor diyebilirim. süreçten gerilen, işi gücü aksayan, kalbi sıkışan herkese tavsiye edip buraya bırakıyorum:

https://youtu.be/wMhqX7iD7yI

"khorena vırüsü ğoldu çinglilerg"
Sevgilimin vesikalık fotoğrafını cüzdanımda saklıyorum. Dedem de babaanneminkini saklıyor halen.. ben bu çağa ait değilim demiştim tanrım, nine doğmuşum.

ışınla beni !
Bir yazı var aklımda birkaç zamandır eklemeyi planladığım. Yalnız metin olarak bulamadığım için görsellere baka baka yazacaktım, kopyala yapıştır değil el emeği olacaktı. Uzun uzun yazdım, tüm noktalarına, satır başlarına kadar birebir aktarmak için 1 saatten fazla uğraştım. Ekle'ye tıkladım ve... puff. Yazı kayboldu. Telefonumda hiçbir problem yok. Her şey yolunda ama... puff. Hırsımdan kendimi... neyse.
yaşlı, yapyaşlı insanları görünce yaşlanmak için bu dünyada vakti olmayan sevdiklerim aklıma geliyor içten içe çok kinleniyorum.
insan yaşlandıkça, canının kıymetini daha iyi bilir diye, düşünmekteydim. yaşlıların koronovirüse rağmen, evlerinde kalmamalarına, şaşırdım.
salgın bana eski dertlerimi özletti en çok.
Sevgilimin ailesi, izole yaşama pek ayak uyduramayınca, kendi annemi düşünerek, sevgilimle bir müddet görüşmemeye karar verdim. Sevgilim benimle buluşmak isteyince, bunu kendisine de söyledim. Hak verdiğini söyledi ama aramızın biraz soğuk olduğunu hissedebiliyorum.
Bu durum beni üzdü, zaten sürekli evdeyiz, zor günlerden geçiyoruz, psikolojimiz iyi değil, bir de böyle sorunlarla uğraşmak istemiyorum.
Bu başlığı okumayı çok seviyorum, böyle içten içe başkalarının hayatını merak eden, cam kenarında oturan dedikoducu teyze besliyorum bünyemde zannımca.

Dip not; bazı itiraflar çok saçma oluyor, itiraf bile denilmez lan bunlara.
Yaşamaktan korkuyorum. Kötü şeyler olsun, bitsin, geçmişte kalsın istiyorum. Korktuğum acı da değil, o andan korkuyorum. Küçükken dişim ağırdığı zaman, dişçiye gitmiyim kendiliğinden düşsün de 5-10 katı daha fazla ağırsın diye dua ederdim. Gerçek anlamda yaşamak için çok korkağım, hep kaçıyorum.
sözlükteyken kendimi hep illegal işler yapıyormuş gibi hissediyorum.
Kimseye anlatamadım kendimi acaba anlar mı beni sorgu melekleri?
Sanmam neticede onlar da emir kulu.
Acaba orda derhal müdürünüzü çağırın bana diyip bütün kabristanı güldürsem mi? Gerçi gülemezler ki korkudan. Ya da kimseye komik gelmez bilmiyorum. tek bildiğim esprisine gülünmeyen hasan mezarcı gibi çaresiz bir ifadeyle sözlerimi tekrar edip belki ortam yumuşar diye umut edecek olmam. Sonrası da malum azap faslı. Şakacı çocuğa özel muameleler falan...
Evdekiler tvden bir şey seyrediyorlarken telefondan youtube a girip 1 saatlik aşırı saçma videolardan açıp televizyona yansıtıyorum. Mesela bi yarım saat önce netflixden son derece duygusal bir film olan 7. Koğuştaki mucizeyi gözleri dolu dolu izlerlerken bir anda karşılarında dj tiestonun remixiyle dans eden çaycı hüseyini buldular. Ne halde olursak olalım piçliğimizden vazgeçmeyiz. Biz de böyle bi delikanlıyız işte.

Videoyu merak edenler için;
https://youtu.be/pkn66Ibp_s0
hiçbir şey eskisi gibi değil.

entry bu kadar.
Var bir hayalimiz insan sevgisini ve değerini öğretmek gibi.