bugün

sokağa adımımızı atıyoruz.
binlerce insan görüyoruz( yaşantı alanımıza bağlı olarak değişir.)
erkekler, güzel kızlar; kızlar, güzel erkekler görüyorlar kendilerince.
küçükten hayal kuruyorlar.
gördükleri kişi ile konuştuklarını, beraber olduklarını hayal ediyorlar.
bu hoşlantı günüzümüz güzellik anlayışını karşılayan insanlar arasında gerçekleşiyor. dışarıdaki çoğu insan
( çoğu insanın dışında kalan başka bir çoğu insan da mevcuttur. lakin biz görünene aşığızdır.)
televizyon etkisinde kalan kusursuz insanlardan oluşur. hareket ve tavırları ise bu eğilimde şekillenir.
oysa akşam pijamalarını giydikten sonra aynaya bakar ve kendilerindeki bu değişime kendileri dahi hayret ederler.
hülasa maskesiz sokağa çıkmazlar.
oysa yanıbaşındaki insanına( o insan ulaşılmıştır.) mucizevi gözle bakamazlar.
her zaman ulaşılamayan hedeflenendir.
ve her zaman en iyisi olduğunu düşündüklerini isterler.( lakin dışarıdaki güzel insana ulaştıkları zaman başka ulaşılamazları düşleyeceklerdir.)
bu döngü kendini sürekli yeniler. çünkü medya her zaman daha iyisini yaratacaktır ve başımızdaki çoban medya bizi daima kendi yolundan sürecektir.
çok düşünüp ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyler yazıyorum. umarım bir gün düşündüklerimi ifade edebilecek kadar kitap okur ve her şeyi eksiksiz olarak anlatabilirim.
Ve bir bayram gününü daha yalnız geçiyorum,bu kadar daha da bir şey söylemeye gerek yok.
Hareketlerimizin yansıması.
lavaboya kapı açık şekilde oturuyorum ya da vantilatör koyuyorum karşıma, adana da başka türlü sıçılmıyor.
Nil karaibrahimgil’in rüzgar şarkısından nefret ediyorum.
hatasız ve kusursuz bir hayat sürmeye çalışmak alınabilecek en aptalca karardı.
başlığa gireceğim ilk ve son entry olacak büyük ihtimalle. zihinsel ve fiziksel olarak yorgunum, zor dönemler geçiriyorum.

kısa sürede istanbul'a gidip bir iki hafta kafa dağıtmak, sabaha kadar farklı mekanlarda dans etmek, içmek istiyorum. şu sıralar için pek olası gözükmüyor tabi.

evet, bir süreliğine de olsa kendimden kaçmak istiyorum.
ay doğdu batmadı mı oy
humâr göz yatmadı mı
seni yaratan allah oy
beni yaratmadı mı

çay taşı çakmak taşı
yarimin çatık kaşı
çirkin ilen bal yenmez oy
güzel ilen taş taşı

elmasta koku olmaz
sevende uyku olmaz
seveceksen sev beni
bu kadar korku olmaz

çay taşı çakmak taşı
yarimin çatık kaşı
çirkin ile bal yenmez
güzel ile taş taşı

bazen inanılmaz derecede diğer insanlara değer yüklüyoruz.
keşke diyoruz o insanın yerinde olabilseydim veya en azından ona, yüce vasıflarla imrenek bakıyoruz. bu imrenerek baktığımız insanların çoğu ise günümüz güzel statüsüne uygun veya günümüz zenginlik anlayışına uygun insanlardır.
neden böyle insanlara imreniyoruz da aklı selim insanlara karşı onlara deli diyoruz?

"seni yardan allah beni yaratmadı mı"

sözü ile kendime büyük değer verdim.

( bu şarkıyı ... babadan dinlemenizi tavsiye ederim ismini hatırlayamadım.)

veya karşımdaki insan ile eşit konuma geliyorum.

o insan ile ben insanın fiziksel ayrılıklarımız ile birbirimizden üstünlüğümüz olabilir mi?
neden fiziksel- yani görenen- değerli iken akıl -yani görünmeyen- değersizdir?
herkesin geldiği ve gideceği nokta bir iken nedendir bu ayrılık?

günümüz güzelliklerini bünyesinde barındıran bir kız, nasıl olurda kendine özgü giyinen sıradan olarak değerlendirilen( bunu günümüz insanları böyle adlandırıyor. oysa asıl sıradan olan kişiler herkesleşen amerikan vari giyinimli insanlardır.)
insana karşı küçümseyici gözlerle bakabiliyor veya medya bunun algısınu bize böyle yansıtıyor?
herkes kusursuz mu olmak zorundadı?
kusur bizim imzamız değil midir?
(umarım anlatabiliyorumdur veya yanlış anlaşılmıyorumdur.)
neden üstünlük olarak gördüklerimiz zenginlikten, güzellikten geçiyor? (zenginlik ve güzellik ile neyi kast ettiğimi anlamış olmalısınız.)
asıl üstün olan kimdir?
Kızın birini nedensiz yere duygusal olarak aşırı arzuluyorum ancak onun bundan haberi bile yok. Olsa zaten şu an kız da karşılık verir eminim. Ancak yüz yüze fırsat bulamıyorum.
Hiç tanımadığım biriyle çok sağlam bir rakı sofrasına ihtiyacım var.

Anlatırsam geçer belki, içersem atlatırım sanki!
Okulda yazdığım yazılara,günlüklere,ders notlarına vs baktığımda yazımın sürekli değişmiş olduğunu farkettim. Bu karakterimdeki değişime mi işaret ediyor? Acaba herkeste mi böyle diye merak ediyorum.
Diş hekimliği okuyanlar bilir dönem sonu teslimleri vardır. Ben dönem teslimimi alçıdan çıkarırken kırmıştım. Asistanla konuştum “üç günün var” demişti. Ben de tatile gidecektim. Bir laboratuvara para karşılığında yaptırmıştım.
keşke annem pratik birisi olsaydı, olsaydı da kanatlarının altına alsaydı bizi. çok mu zor bunu yapmak ne gerek var ki cinsiyetçi ayrımcılığa. üzüldüğüm bu mu hayır. üzüldüğüm ne biliyor musunuz hep iyiymiş gibi davranmak zorunda olmak...
kalp kırmak, zerre sevmediğim şey.

bir insan kötü bile olsa kimsenin kalbini kırma hakkını kendimde bulmuyorum.
hak ettiğini düşündüğüm insanlara bile yaptığım vakit üzülüyorum.

ama bazı insanlar buna mecbur kılıyor.
sert çıkışmadıkça size bir şeyleri güleryüz maskesi adı altında dikta eden insanlar iyi insanları kalp kırmaya mecbur bırakıyor gerçekten.

ve bir şey fark ettim.
birisinin sert biçimde kalbini kırma - soğuma eşiğini geçtikten sonra o kişiye karşı asla eskisi gibi olamıyorum.
uyarıyorum, bir alıyor sonra unutuyor. uyar uyar uyar. sonrası destansı bir bıçak yağmuru.

millet birilerine çıkışır barışır ama ben birisine soğursam, eskisi gibi olamam.
kötülüğünü istemem ama asla unutmam, sanırım biraz kindarım.
Şu an birinin ölüm haberini bekliyorum...

Hastanede son evrede ama ayaklarım gitmiyor.

istemiyorum..
Hayatım boyunca bana o kadar kmtülğk yaptı ki..

Bir tane beraber anımız yok..

Son 10 senedir hep arkasını ben topluyorum..

Ara da bir telefonuma bakıyorum..

işinacısı çevremde herkes başın saolsun diyecek..
sözlükte kız olduğunu kabullenemiyorum.
Akıllanmıyorum hiç bir zaman. Büyük ihtimal hep de böyle olacak.
bir şeyden ayrılma, kopma düşüncesi; teorikte kolay olsa da pratikte zorlayıcı bi'şeymiş. zamana bırakmak istemeden adım atmayı deneyeceğim.

çok uzun bir aradan sonra yarın kendim için yapacağım her şeyi, sonuçlarını pek düşünmeden, sırf mutlu oluyorum diye. ha bir de yıllar sonra ilk buluşma gerçekleştireceğim. çok gerginim, çok ahahha.
Bu kadarı kaldırabileceğimden çok daha fazlası.
Hayatta tek amacım, ulan şu kıza bak bide yanında lavuğa cümlesindeki lavuk olmak.
Geçen gece banyoda son ses müzik dinleyen bendim sevgili komşularım. Pişman mıyım tabii ki de değilim aklım hala yapmadıklarımda.
Yaklaşık 2 aydır herkesle görüşmeyi kestim.yeni bir sayfa açtım hayatımda.bütün pis işleri de bıraktım.kolay olmadı.hala etkileri de sürüyor tabi.bu yaştan sonra önceliklerim farklı artık.hani mafyadan kolay çıkamazsın ya biraz onun gibi oldum.hala görüştüğüm ancak yavaş yavaş görüşmeyi bahanelerle azalttığım birisi var.sabahları kalkınca aklıma gelmeyen ,gün içinde içimde heyecan yaratmayan birisi.benim için fuckbpdy durumunda ama ona göre durum farklı.işin enterasan tarafı benim içimi kupırdatan birisi var.en yakın arkadaşı.ara ara mesaj atıyor ancak arkadaşmış gibi yazışıyoruz.resmiyette arkadaşıyla beraber olduğum belli değil ama biliyor o da tabi ki her bir haltı.alttan alttan çok zorluyor beni.bende sigarayı bırakmış vücut gibi ellerim titreye titreye yazıyorum onunla.diğer arkadaşına öesaj attım bu gün.herşeyin benim için bittiğini artık zorlandığımı söyledim.korkum bundan ayrıldıktan sonra diğeri ile başlamak ama yapmayacağım.artık hakim olacağım kendime.uyuşmuş gibi olacağım belli bir süre.ama alışacak vücudum biliyorum.beynim zaten kimseyi istemiyor artık.olması gerektiği gibi olacak herşey.hayırlısı bakalkm...
Bazen anlık olarak 'ben neredeyim?' Hissi geliyor ve hangi şehirde nerede olduğumu düşünüyorum. Sonra oh yada ah çekiyorum.
5 yıldır cep telefonu kullanmıyorum, çok istiyorum ama maddi durumlardan dolayı alamıyorum. hiçbir zaman kendi telefonum olmadı lise de bile kardeşimin doğum günü hediyesi olarak alınan telefonu vermişlerdi. halam 2015 yılında 700 tl göndermişti almam için onunla da casper via 3 almıştım faturamı ödeyebilmek için onu sattım.
Icimden "Artık tamamen vazgeçtim. olmuyorsa olmuyordur.demek ki varlığımla hiçbir anlam ifade etmiyorum. öyleyse gitmem evla" diyerek sessizce ayrıldım oradan. Yavaş yavaş yine her şeyi bırakıyorum.
Fazla sıkılmaya başladım ne kadar çabalasam da çalışsam da bir şey elde edemiyorum sahte insanlar sahte gülüşler fazla realistim bilmiyorum fazlasıyla da yalnızım birde diğer sorunlar....