bugün

Hep olmayacak insanlara gereksiz değerler veriyorum hepte kalbim kırılıyor. Ben bir gerizekalıyım herhalde hahdjs itirafım bu.
sadece çocuklar yaptığım işi takdir edince ciddiye alıyorum, hem de çok şımarıyorum ama hep içime atıyorum *.
içim busbulanık. yaptıklarımı ve yapmadıklarımı sorgulamaktan yorgun düştüm. zamanın hatalarımın üzerini tozlandırıp hatlarını silikleştirmesini beklemekten başka çözüm yok sanırım.
Saçlarımı kendim kesiyorum.
Saçlarımı kendim boyuyorum.
Muhatap olduğum kişilerin %90'ının gerizekalı olduğu hissine kapılıyorum çoğu zaman. Buna tahammül edemediğim için insanlarla iletişimi minimal seviyede tutuyor ve mesafemi koruyorum.
Depresyon halinden hızlı toparlandım. Yeniden sosyal medyayı kullanmaya, evden dışarı çıkmaya başladım.
Hatta hayatımda hiç yapmadığım, düşündüğümde bile kendi kendime utandığım hareketleri yapmaya bile başladım. Mesela kızlarla bakışmak, sosyal medyadan sohbet etmeye çalışmak gibi. Yakın arkadaşlarımın da tabiriyle "ava çıktım."
Aslında tek istediğim şey sadece biraz şefkat. Birinin başımı okşayıp, "senin kalbini mi kırdılaar, ben onları uf yaparım şimdi!" demesi bile yeterli olacak sanırım.
Dünyaya dair tüm gürültüler son bulunca ve yeryüzündeki en geveze insan dahi susunca aslında ne kadar yalnız bir insan olduğunu anlıyorsun..

Tam da öyle bir ruh hali işte.
rahim filmi çektirdim, çok ağrım var.
Hayatta yapacak bir şey kalmadı. insanların koşuşturma içerisinde hayata bağlı kalmasını izliyorum dışardan. Kısa bir süreliğine ben de unutabiliyorum ama her yalnız kaldığımda düşünmeye dalıyorum. Ölüm korkutmuyor gelse mutlulukla karşılarım hatta. Kısacası durakta otobüsümün gelmesini bekliyorum çağırmıyorum taksiyi otobüsü bekliyorum.
6. sınıftayken kara saçlı bir kıza senden hoşlanıyorum demiştim, hoşlan demişti, tamam deyip çekip gitmiştim. çok hızlıydım o zamanlar...
Aslında hiçbir şey bilmediğini farkettiğinde ufacık kalıverdiği bir an oluyor ya insanın? Aydınlanma anı. Hah, o anın ve ufacıklığın hastasıyım. Tedavisi ömür boyu çok çalışmak olsa bile.

Tanrım derin nefesler alıyorum, söndür içimdeki bu ateşi. Yoksa her gece kariyerime sarılıp uyuyacağım. ‘\(•.•)/‘
Bunun olmasını ikimiz de istemeyiz. Amin.
Sanırım hayatımın en kırılgan dönemindeyim.

Hoşlandığım kişi, benimle birlikte olmak istemeyeceğini söylediği için bir şekilde devam etmek zorundaydım. Hala hoşlandığım halde komple iletişimimi kestim. Zormuş anasını satayım. 3-4 ay geçti üstünden nerdeyse, hala zor geliyor.

Her gün görüştüğüm arkadaşımla da bir sinirle alakamı kestim, bir diğeriyle de kişisel sebeplerden ötürü bozuşup görüşmüyorum.

Mis gibi de yalan satıyorum sağa sola. Normalde vicdanen yapılan her boku temizleyip olayları temizlemem gerekiyor, ama yapmayacağım. Çünkü kısır bir döngü bu. Hoşlandığım insanla olmayacak belli, yakın arkadaşlarla da yine benzer şeylerden kavga edeceğiz, çok açık.
Mental açıdan baya zorlayıcı açıkçası bu.

Tek başıma kaldım aslında bir nevi yaşadığım yerde. Heralde delirmeme ramak kaldı. Bir gün delirirsem ve arayıp bu entrye geldiyseniz, tebrikler. Da bu kadar stalklamaya gerek yoktu. Çözüm ne bilmiyom da aylardır garip olma sebebim bu yani.
son zamanlarda gerçekleştirdiğim her eylemi zorunluluk dolayısıyla yerine getiriyorum. eğleneceğim aktiviteleri bile mecburiyetten yapıyorum. ilginç bir şekilde aşırı mutsuzluğum yok ya da bu durum üzerine düşünmediğim için mutsuzluğumun farkında değilim.
16 yaşlarındayken abim evde yokken bilgisayarında cd den porno izlerdim. Bir gün nasıl olduysa cd yi içinde unutmuşum. Babam da yakalamış. Adam abimin içinden geçmişti. Annem abimin parçalarını yapıştırarak yeniden yapmıştı. Arkasındansa abim beni komaya sokmuştu. Ya ben küçükken çok kötüymüşüm be. Tüüü rezil.
Hevesim kaçtı.
ben mi çok alınganım insanlar mı diline önem vermeyecek kadar mal karar veremiyorum.
insanların %90ının gerizekâlı olduğunu düşünüp ardından he bi akıllı sen misin a*k diyorum. Bu paradoks böyle sürüyor.
Yolda bir örümcek gördüm yanımda taşma olsa takar eve getirirdim o denli . Herkes açılıp yol verdi o derece. " örümcek abi diyeceksiniz " dedim. Konuştuk kendisiyle " cameye gidiyorum" dedi. Lazdı galiba.
Şimdi ev arkadaşlarımı yolladım memleketlerine. Utanmasam ağlayacağım. Hep böyle oluyor. Sevmek, hem deva hem cefa...
haziranın ilk haftası yaş günüm.

babam yine temmuzun ortasında arayıp doğum günümü kutlayıp hediyeni gönderiyorum deyip kapatacak. 8 yıldır olduğu gibi..

birisi kalbimi sökebilir mi..
sevmekten soğudum galiba. ömrümün sonuna kadar hiç kimseyle duygusal bir bağ kurmak istemiyorum.
Her sabah yaklaşık 1 saat koştuğum parkta, benim dışımda herkes kilolu. (Yazar tam bu noktada sol omzuna bir öpücük kondurup kızlara selam gönderir.) evet, parktaki insanlar Kimi zaman öyle bakış fırlatıyorlar ki "lan it, moralimizi bozmaya mı geldin buraya? Böyle bir vücudun var, ne sikime geliyorsun buraya, kılıksız herif." cümleleri parkta yankılanıyor sanki.

Bir gün hepsi bir araya gelerek büyük bir daire oluşturup bu dairenin tam ortasına beni yerleştirecekler ve daire gittikçe daralacak, sonrasında hiçliğin içine gireceğim diye çok korkuyorum.
Bükre..

Başında senin isminin geçmediği bir sürü yazılar yazdım senden sonra.

Hatta en son ne zaman hitap ettim sana inan hatırlamıyorum.

En son epeyce bir zaman önce konuştum seninle..

Yine karanlık bir gecede, sessiz bir saatte.

Fakat sen yine olan bitenden habersizdin.

Ben yaşıyorum yine. Tabii adına yaşamak denirse.

Şimdi şöyle bir düşündüm de.. Seni de görmeyeli yine epey bir zaman oluyor.

Bugün yeni yapılan yoldan geçmişsiniz. Deden annen ve içinde arkadaşımın ve benimde tanımadığım başka bir adam varmış.

Vay be.. Bi kaç yıl önce fotoğraflarda seni el ele gördüğüm adam bugün ailenin içine kadar girdi demek.

Arkadaşım arabanın içindeki o tanımadığı adamı söyleyince şöyle bir duruldum.

Uzaklara daldım. Evlenmiş olmalısın.

Mutluluğunuz daim olsun.

Bundan daha Bi kaç yıl önce seni görmek ihtimali bile heyecanlanmama yetiyordu.

Şimdi şartlar ve mekanlar öylesine değişti ki, seni görmek imkansız gibi bişey oldu artık.

Hatta öyle ki, hafızama kazıdığım o yüzün simsiyah bir çerçeveye büründü.

Aklıma senin yüzün yerine simsiyah bir çerçeve çalınıyor artık..

Tanımadığım bir adamla aynı arabanın içinde yolculuk ettiğinin haberi, beni sessizliğe boğuyorsa, seni onca yıl sonra gördükten sonra yaşayacağım travmayı hayal bile edemiyorum..

Yaban elinde gez, yurtdışına balayına falan çık, ama mümkünse karşıma çıkma.
iki gün önce çok alakasız bir muhabbetin ortasında bir arkadaşıma: bence sen insana açsın, dedim. o da yüzüme şaşkın şaşkın bakıp: doğru haklısın, dedi. o saat bu saattir ona aslında ne demek istediğimi düşünüyorum; ama bulamıyorum. muhtemelen o da aynı durumdadır. tuhaf.