2015 te girdiğim üniversiteden 2017 yılında mezun olmam gerekiyordu. 2016 yılında okulu bıraktım. 1 yılımı oğrenci evinde gecirdim. Ailem beni önlisans mezunu sanıyor.
Yatacak yerim yok biliyorum.
En sevdiğim tatlının tulumba olmasındaki vizyonsuzluğu babamın en sevdiği yemeğin kapuska olmasına bağlıyorum.
Böyle vizyonsuz soyaçekim görülmemiştir.
uzun zamandır başımı alıp gidesim gelmiyordu uzak bilmediğim yerlere.

boğulmuyordum.

sebepli mi, sebepsiz mi bilmiyorum.
ama yine onca zaman sonra geldi hissettirdi kendini.

böyleyken ailem, arkadaşlarım ne yapsa batıyor. tersliyorum herkesi. onlara da yazık bir yandan.

bir yandan herkesi silip sıfırdan başlama isteği var.
bir yandan ölüm varken sevdiğim herkese daha çok sarılma isteği var.

anlık fevri hislerim ilk yana, karakterim öteki yana eğilimli.

perşembe, cuma gününe rastgele denizli, antalya, trabzon bileti alasım var ama konaklamaya param yok.
birkaç gün parkta mı yatsam acaba. *

yoksa usul usul geçmesini mi beklesem.
ben artık kötü bir insan olmaya karar verdim arkadaşlar. mesela günümüzde birinden yardım istemek ne kadar aptalca bir fikir ise, yardım isteyen kişi için kendi zamanını, eforunu harcamak da bir o kadar aptalca. insanı salak yerine koymanın hobi olduğu şu zamanlarda fark ettim ki ''hayır'' sözcüğünü çok daha sık kullanmak gerek.
dün gece içki ısmarladığım kıza telefon numaramı vermeme ve ufak bir samimiyet yaşamamıza rağmen bana yazmadı... uzun bi aradan sonra piyasa çıkayım dedim yine mi red yedim aq
insanları kokularına göre yargılıyorum.

güzel kokan bir insanı sevme olasılığım daha yüksek. zaten birini sevip sevmemem dakikalar alıyor, bu neyin hızıysa?
hoşuma gitmeyen (ten, ter, sigara, mide bulandıran herhangi bir parfüm, ağız, el, burun işte Allah ne verdiyse) bir kokusu olan birine karşı içgüdüsel olarak "uzaklaş benden" tavrına bürünüyorum. ciddi ciddi.

sevdiğim birisi parfümünü değiştirince alışana kadar huysuzlanıyorum.
başka birinin kokusunun sindiği herhangi bir şeyi kullanamıyorum.
kokularından ötürü her ıslak mendili kullanamıyorum.
elime yüzüme hoşlanmadığım bir koku bulaşırsa gidip yıkıyorum. imkan varsa tamamen imkan yoksa dirseklerime kadar.
böyle türlü türlü saçmalıklarım var.

köpek miyim neyim ya bu ne?

günler sonra gelen edit: peki bir itirafın beğenilmemesi ne demek? "koklama lan burnun düşsün inş" mi bunun Türkçesi? ya da "sen itiraf etme lanet insan" mı? pis kokmayın kardeşim siz de aaa. sorun sizde bende değil.
Gece şu saatte okb tutuyor ya, kendimi boğasım geliyor. Hiç kimsenin beyni, bedeni kendinden bu kadar nefret ediyor olamaz cidden
Hayatta ki her şeyden ayrı bir mutluluk duyuyorum. Ya bende bir sıkıntı var ya da hayat çok kötü diyip depresyonlara girenlerde.
Hapse girmeyecegimi bilsem, alnina bir sarjor mermiyi bosaltip dunyaya sayisiz iyilik yapabilecegim insanlar taniyorum.. ama iste hapis...
Amatör rock müzik gruplarını keşfetmeyi seviyorum. Bu da onlardan biri. Bu tarz güzel şeyler çıkartan grupları da ayrı bir seviyorum. Umarım sizler de seversiniz.

https://youtu.be/N4IWNH1gwwg
Bu akşam yalnız kalacam.
Sabahtandır bendeniz dinleyip depresyona giriyorum hava da soğuk finaller de geliyor sınavlardan kurtulup evime gitmek istiyorum.

https://youtu.be/NLpB5wFu8no

Bu şarkı da benden size gelsin siz de girin depresyona.
Şarj aletimin başlığını değiştirdim. Günlerdir sarj olmuyordu meret. Şimdi ise deli gibi oluyor. Her şey harika. Valla cok mutlu oldum
Yılbaşına yalnız gireceğim için bir miktar hüzünlüyüm.
Dün akşam 21:30 gibi uyuduğum için yeni yıla uyuyarak girdim. Sabahları 4:30’da uyanabilmek için tek çare bu çünkü. Bu konuda herhangi bir sıkıntıya düşmedim aslında. Bünyem de alıştı biraz. Hayatta bir şeyler başarabilmek için çok çabalamak gerektiğini iyiden iyiye anladım. Bir çok kişiye ağır gelebilecek bir tempo, hayatımın olağan ritmi oldu. Her sabah 4:30’da uyanıyorum. Öğlen 14:00’a kadar çalışıyorum. Sonra eve gidip kendimi ALES hazırlıklarına gömüyorum. Akşama kadar sürüyor. Kafamı bile kaldırmadan saatlerce ders çalışıyorum. Eve aldığım yazı tahtasına onlarca soru yazıp çözüyorum. Arkadaşlarımın gezip dolaşma davetlerine sürekli olumsuz yanıt vermeye başladım. Cebime giren her parayı gidip ATM’ye bırakıyorum. Bu durum Haziran ayına kadar sürecek. 2019 yılından sadece iki tane beklentim var. 1) alesten iddialı bir puan alıp yüksek lisansa yerleşmek, 2) yaz sonunda güzel bir BMW 3.20 alıp modifiye etmek. Kendimi bu iki plana odaklamış durumdayım.
Onun dışında, arta kalan zamanlarımı parapsikoloji araştırmaları yaparak geçiriyorum. Eski mısır, sembolizm, psişik yetenekler gibi konularda mümkün olduğunca Bilgi toplayıp dünya genelinde hasta durumda olan felsefeye yeni bir yön bulabileceğimi düşünüyorum. Zaten yüksek lisans mülakatındaki konuşmam bu yönde olucak.
Kendime herhangi bir b planı çizmedim. Aklıma gelen tek, tüm işlerimin ters gitme olasılığında, subaylık deneme düşüncesi. Lakin istekli sayılmam bu konuda.
Sosyal hayatım neredeyse bitme noktasında. Aşk hayatım ise hiç yok. 3.5 yıl olmuş sevgili yapmayalı. Kızların sürekli ilgisini çekmeme rağmen, herhangi bir adım atmıyorum. Aynı şeyleri yaşama korkusu var içimde. Aynı monotonluk, aynı saçmalıklar. Ya pişman olursam, ya bekarlıktaki kafa rahatlığını ararsam diye düşünüyorum. Öyle olmuştu çünkü. Sık sık “ulan keşke sevgili yapmasaydım” diye söylendim. Eski rahatlığımı aradım. Bu durum böyle sürecek gibi. Hayatım tek gecelik ilişkilerden ibaret oldu. Sevgilisi olan insanlar için üzülüyorum. O, mutluymuş gibi görünme çabalarına karşı içimde bir acıma duygusu beliriyor. Geçmişte yaşadığım ciddi, düzenli ilişkilerden sonra, işin aslını bildiğime inanıyorum. Bana göre bir ilişkide yaşanan mutluluklar, çekilen sıkıntılara oranla çok az bir sayıda. Bu yüzden değmediğini düşünüyorum.

Onun dışında, şimdilik söyleyecek bir şey bulamıyorum. Umarım yeni yıl hepimiz adına güzel bir yıl olur.
birkaç gün önce, farklı bir mecrada paylaşmış olduğum itiraf. olduğu gibi kopyalayıp, yapıştırıyorum.

küçük bir sofra kurdum bu cumartesi akşamına özel. bir şişe fahrettin kerim*, orta kalite domates, yoğurt, leblebi ve taş baskı siyah zeytinden oluşan, bir sofra. sigara da aldım iki paket. hava soğuk diye camları açıp, odada tütme keyfini yaşayamadım. açtığım zaman da, iliklerime kadar üşüdüm. istanbul'a zemheri ayazı çökmüş sanki..
ara ara gittim mutfağın camına, cigaralandım. bir elimde kadeh, kafada kapüşon, gözler desen, zifiri karanlığa kilitlenmiş bir vaziyette. ıssızdır bizim buralar, ondandır zift gibi karanlık olması.

cigaramı tüte dururken, ares oğlan havladı bahçeden. biliyor eşek sıpası, kokuyu tanıyor hemen. almasın dumanın kokusunu, hemen başlar havlamaya, "ben de geleyim mi?" diye, bağırmaya. ıslık çaldım "fiiyuuyttt" diye, sustu.
o sıra, kafamı camdan uzattım böyle az buçuk. kapüşona rağmen kafama öyle bir damla düştü ki, tokat yemiş gibi oldum. hızlı hızlı çektim sigaramdan, geçtim sofranın başına.
huyumu bildiğim için de, efkarlı müzikler açmadım. ne alakadır bilemiyorum altan ama, reggae takıldım. huyumu bilmeme rağmen, dayanamadım.. başladım mı sema moritz'den "hasret" parçasını ıslık ile çalmaya? hayda... bastı mı efkar içimizi? hayda... olduk mu tayyare? hayda...

düşün düşün boktur işin.. üzülüyor insan. üzülmek doğamızda var pek tabii.

ama altan kardeş; mutlu olmak var iken, üzülmek niye?

hadi, afiyet olsun!
2019 yılının ilk gunu hic guzel gecmiyor simdiden sıkılmaya basladım.
Kapanıyor mu bu dugmesi fln var mıdır bi bakınıp geleyim ben.
Sürekli tatil olsun isteyip hobilerini yapmak isteyen ama tatil olduğunda da ne yapacağını bilemeyen insan benim. An itibari ile yine ayakkabı boyuyorum.
Babamdan para isterken utanıyorum.
Böyle bıbı bını pırı virir misin? Deyip kaçıyorum yanından.
Utandığımı biliyor da ben istemeden veriyor Allahtan.

En güzel yanı da telefondan mesaj atıp istemek.
Ama babaannem ve dedeme mesaj atsam da görmezler onlardan mecbur yüz yüze istemek zorunda kalıyorum.
Allah başka dert vermesin.
Dün sarhoşken arkadaşımın yatagına kustum. Kız o kadar sarhostu ki sabah kim kustu buraya dedi. Bende sen kustun kanka dedim. O da inandı. Birde yatağı kendisi temizledi. Vermediği kirmızi kazağa sayiyorum.
Bugun 6 yil sonra hatta 7 bile olabilir. Spora yazilmaya karar verdim.

Yilbasini evde gecirmedim.

Evden asosyallikten yerimde saymaktan gercekten cok sıkıldım.

Disarida hayat oldugunu resmen unutmusum.

Edit: kafam yine cok karisik ya. Sirf sex icin ucuz kizlarla takilan erkekleri asla ama asla anlamiycam. 31 cek gururlu yasa. Ne bu am sikme meraki aga. Kendine saygisi kalmamis erkekler beni buluyor aq. Amina koyayim sinirlendim gece gece.
"O güzel anlar"ın yeniden yaşanma ihtimali, hayata bağlayan... o kadar uzak geliyor ki artık...
Bundan sonra inci sözlükten her çaylak yediğimde buraya geleceğim.
yıllar sonra kar gördüm bugün; birçok insan için bu mevsimde sıradan olan şey benim için mutluluk kaynağı oldu.

sürekli ağlayan çocuğa, ha bire muhabbet sürdürmeye çalışan tiki kıza ve kaynağı belirsiz ayak kokusuna rağmen yolculuğun 15 dakikasında bikaç cm kar gördü diye mutlu olan insanları üzmeyin be.

o değil de, "durdurun arabayı kardan adam yapacağım" diyebilmeyi çok isterdim; çünkü benim kardan adamım 7 yaşımda kaldı.
Kendime çok sağlam bir hedef bulup üzerine gitmem gerek. içimdeki enerji ve öğrenme isteğini faydalı bir yere kanalize etmek istiyorum. Herkesten bildiği en iyi şeyleri öğrenmek ve insanları dinlemek istiyorum. Birde hayati görüşümün ve beklentilerimin uyuştuğu, aynı şehirde yaşadığım bir arkadaşa ihtiyacım var.