bugün

bir gece sarhoştuk. uzay'la beraber olduk.
ya gençler bir şey danışacağım. eve giderken otobüste karşılaştığım bir hatun var. sürekli aynı zamanlarda aynı otobüsü kullanıp yakın duraklarda iniyoruz. ilk gördüğümde bir dikkatimi çektiydi ama öyle çok zihnimi meşgul etmedi. hatta kitap falan okuyordum, geçti gitti. birkaç gün sonra bir daha gördüm. böyle birkaç kez göz göze geldik. ama yine bir şey yok. falan derken bu böyle gidiyor. neyse -bu karşılaşmalar benim beynimde kadınla ilgili bağları mı güçlendiriyor nedir- dün bir kere daha yine aynı otobüse bindik bu sefer şaşılacak şekilde dikkatimi çekti kadın. yani hiç yaptığım şey değildir ama kızı bayağı boydan boya falan süzdüm, inceledim. kendime hakim olamadım doğrusu. çok ilginç. ya gerçekten çok güzel ve farklı bir havası var ya da ben sürekli görünce kızı zihnim bana oyunlar oynamaya başladı. efendim uzun lafın kısası şu ki hatunla tanışmak istiyorum. taktik verin. halihazırda tanıştığım insanlarla iletişimim iyidir. ama böyle bir durumda sıfırdan bir insanla tanışma konusunda yetenekli olduğumu sanmam.
Şimdilerde kendi içimde sürekli bitti diye tekrarlıyorum,
senelerdir dilimin varmadığı kelimeyi
az da olsa içimde ufacık bi sesle kendime duyurmaya çalışıyorum ama sonra birden görüyorum ki bir yerlerde beni zikretmiş canımı yakan dilin. Beni yine yüceltip, kendini yermiş, yere eğmiş boynunu ya bedenin. Hani bi kalbini seziyorum ya, gece canın yanmış da canımı yakan sigaranda beni anmışsın ya

Gözlerinden öpüyorum
Yandıysam da sevdiysem de aptalsam görmezden geldiysem de acımı
Canın sağ olsun gönlü güzelim.
Canın sağ olsun
sözlük amına koyim kaderim midir bu bende mi problem ya, olm yıllar sonra sevgülü yaptık onda da bi hata yaptık galiba anlamadım. inatla takılmıyorum lan, arkadaşlarım da gazladı 6 saat "ayrıl bence abieee" diye, sokiyim her şeye, üzgünüm bu cuma gecesinde de lan.
itiraf ediyordum. Lise yıllarımda matematik öğretmenimiz taş gibiydi. ismi Yasemin YARDiBi idi. Zaten ergenliğimizin son dönemlerinde olduğumuz anlardı. Dişi sineğin bile vereceği tavizi affetmemeyi milli bir görev olarak algıladığımız dönemlerde matematik öğretmenimizin soy adı artık bütün organlarımızı tahrik ediyordu
Sevgili öğretmenimiz saatlerini biize yabancı dil gibi gelen bir dersi anlatıp Milli eğitim bakanlığından alacağı 3 kuruş maaşı hesap ederken bizler yeni yeni keşfettiğimiz vucudumuzda vukuu bulan bazı evrimleri öğretmenimizin üzerinde uyguladığımızı hayal ediyorduk.
Sevgili biricik öğretmenimizin sürekli mini etek giydiğini bildiğimiz için onun derse gireceği günlerde sürekli olarak o gün evden tornavida getirir ve öğretmen masasının ön muhafaza kısmını sökerdik. Sevgili öğretmenimiz masaya oturduğında ergenliğimizin bize vermiş olduğu enerji hat safhaya ulaşır ve ne hikmetse kalemlerimiz dakikada 10 kere yere düşerdi. Kalemlerin yere düşüş zamanını toplam 5 saniye olarak kabul edersek geri kalan 55 saniyeyi kalemi yerden alıp sevgili öğretmenimizin bacaklarını dikizliyip tekrar yere atmakla geçerdi.

itirafımda bu noktada gerçekleşmektedir. Evden o tornavidayı getiren sınıfın kahramanı bendim.
Doksanlarin basinda annem 20 sene sonra buzullar eriyecek dunya su altinda kalacakmis diyordu. Acik deniz fobimin temellerinin atıldığı durumu simdi hatirliyorum.
Kendimden nefret ediyorum.
Eksilendikten sonra editleyip "eksilemeyin", "benim fikrim", "size ne" diyen yazarları bi sevemedim.
Gittim ben. Hoşça kalın.
Paralel evrendeki hallerimi düşünüp acaba böyle bir tercih yapsaydım hayatım nasil olurdu diye düşünürüm hep. Kesin o tercihlerimden de bi cacik olmazdi.
Sözlükten zenginbl birine aşık oldum.

--spoiler--

Haydi bakalım rasgele vira Bismillah
--spoiler--
Yapacagim şakayı s.keyim. Beyin fakiriyim yemin ederim.
Bugüne kadar hep bana hayran kalan kızlarla sevgili olduğumu fark ettim. Hayran kalınacak bir tarafım var mı bilmiyorum, biraz idealistim sadece. Belki bu yüzden hiç birisi kalıcı olmadı. Sadece bir tanesi derin iz bıraktı ve hala içtikçe aklıma geliyor, konuşasım, yazasım, ayaklarına kapanıp özür dileyesim, hüngür hüngür ağlayasım geliyor. Başka bir kızın kollarındayken onun için ağladım, belki 10-15 dakika boyunca hıçkıra hıçkıra ağladım. Kendi kötülüğüme, onun mutsuzluğuna, hayatın adiliğine ağladım. Sonra yorgunluktan uyuyakaldım.

Keşke her şey çok güzel olsaydı, ben içip içip yazmasaydım buralara, onun yerine senin dizlerinde uyuyakalsaydım. Sen beni uyandırıp hadi yatalım artık, geç oldu deseydin. Nefes alıp verişini dinleyerek mutlu olsaydım sana beli etmeden. Kalp atışlarım hızlanınca sana belli etmemeye çalışıp uyuyor taklidi yapsaydım, beni izlediğini bile bile. Sonra birden bire öpüp şaşırtsaydım seni. Geçen gün birlikte hiç vapura binmediğimiz geldi aklıma, hüzünlendim. Sonra daha çok sende kalmadığım için hüzünlendim, ne olurdu sanki derse yetişeceğim diye erken çıkmasaydım evden, uzun uzun kahvaltı etseydik. Seni sigaraya başlattığım için üzüldüm sonra da, sırf ben içiyorum diye. Bazen düşünüyorum, arada bir yaktığın sigaralarda ben geliyor muyumdur acaba aklına? Ya da her kedi sevişinde, ya da ayvalık tostu yiyişinde.

Sana bir şiir yazdım ve kapağında istiklal caddesi olan bir defteri doldurdum sadece seninle ilgili. Sürekli yanımda taşıyorum belki bir gün tesadüfen karşılaşırız da sana veririm diye. Çokta utanıyorum. Öyle şeyler yazdım ki. Geçenlerde doğum günündü, sensiz geçirdiğim 3. doğum günün. iyi ki doğdun. Aynı gün metroda bir kız gördüm, gördüğüm her kızı sana benzetiyorum artık, emin olamıyorum gerçekten. O yüzden bir arkadaşıma seni gösterdim, ben mi benzetiyorum diye. Gerçekten benziyormuş ama sen değişmişsin. Arkadaşlarım sana aşık olduğumu düşünüyor, aşık olmasam böyle şeyler yapmazmışım. Yapardım. Aşık olmasam da yapardım, olsam da yapardım. Çünkü sen tüm tanımlamaların, duyguların ötesinde bir şeysin benim için. Şey diyorum çünkü hiç bir kelimeye sığdıramıyorum seni. Yine geçenlerde çok saçma sapan bir yerde bir fotoğrafını gördüm. Belki o yüzden içip içip yazıyorum buralara. Bilmiyorum. Çok yorgunum. Uyuyamıyorum, her gece 3-4 gibi yatıp sabah 6 gibi anca uyuyorum. Sürekli bir asansörden düştüğüm kabuslar görüp uyanıyorum, 8 gibi de okula yollanmak üzere kalkıyorum.

Aradan 2 yıl geçti ve ben hala senin hakkında şeyler düşünüp yazıyorum. Okula giderken her gün mecidiyeköyden geçiyorum ve orda olmadığını bildiğim halde her gün dikkatle insanlara bakıyorum. Belki bir ihtimal diye. Kendime bunu neden yapıyorum? Kuantum mekaniği, elektro manyetik teori, klasik mekanik ödevlerim birikti. Kendimi dünyadan, her şeyden soyutladığım, sıkıntı mutsuzluk hissetmediğim nadir anlar bilimle uğraşırken, bir de kitap okurken geçirdiğim anlar. Geçenlerde metrobüste suç ve cezayı okurken bir kız elime dokundu, bilerek. Sen sandım yine. Benimle aynı durakta indi, biraz takip ettim. Sonra ne saçmalıyorum ben diyip önden yürüdüm, bu seferde o beni takip etti. Sonra kendimi evin önünde buldum, kız yoktu. Raskolnikov'a bağlıyorum bazen.

Bugün çok yağmur yağdı, umarım üşütmemişsindir. Ben bir aydır iyileşemedim, tam iyileşecek gibiydim ama yine hasta oldum. Kendime dikkat ediyorum ama elimde değil, ölümüm gripten olacak sanırım. Kaç aydır, orhan pamuk - masumiyet müzesini okumak istiyorum ama korkudan başlayamıyorum bir türlü. Okuduğum kitaplardan çok etkileniyorum biliyorsun. Suç ve cezayı okumak için Raskolnikov ile aynı yaşta olmayı bekledim. Tutunamayanları bile aldıktan 4 sene sonra okudum, biliyorsun. Belki bir 4 sene daha beklemeliymişim. Böyle disconnectus erectusa bağlar mıydım acaba yine?

Dün gece bir kız onun selim ışığı olmamı istedi. Ben hak ediyor muyum gerçekten böyle sevilmeyi? Bu kadar kötülük yapmış bir insan, seni terk etmiş bir insan, tanımadığın bir şehirde daha 18 yaşına yeni girmişken yapayalnız bırakan bir insan neyi hak eder ki? Deliriyorum, belki de bunu hak ediyorumdur. Eskiden inançlı bir insanken senin için dua ederdim, onun mutsuzluğu benim olsun, o mutlu olsun diye. Şimdi ne kadar inançlıyım bilmiyorum, sadece eğer her şeye gücü yeten ve kontrol eden bir yaratıcı gerçekten varsa sana hak ettiğin mutluluğu vermesini istiyorum. Yoksa da umarım çok mutlu olursun çubuk krakerim.
hala aynı hatalar.
sanırım aynı hataları yapmaktan vazgeçmeyeceğim. bağlanmaktan. kendimi üzmekten. artık buraya hep aynı konu hakkında dertlenmek istemiyorum be sözlük. itiraf da yazmıyoruz, içimizi döküyoruz ama sen alışıksın.
bu gece bir mucize gerçekleşti.
En yakin arkadasinla bir kizdan hoslaniyosun ve onu -terbiyemi bozmadim yataga atmak istiyosun isin geyigi ben sikerim sen sikersin falan filan.. sonrasinda sevgilisi olan bey kazaniyor arkadasinin yerine de sikiyor sonra kalkmis o kiza hatunum diyor kankisi ise destekliyor ask adami diye harbi buyuk gavatlik.
Tüm kemiklerim ağrıyo , yaşlandım mı ben?
Evet sözlük 1kusur senenin üstüne birinden gercekten hoslandim. Basit sacma sapan bisi olmasin diye fln yüzyüze gelmeyi bekledim hep. Öle face ten fln girip olaya sacmalamak istemedim. Özel ve güzel olsun istedim. Ama bugun ögrendim ki, benim bekledigim sürecte baskasiyla cikmaya baslamis. Oysaki daha bugün aksamustu simsicak bi sarılma olmuştu. Ve anlam veremiyorum. Nasi lan? Yine gec kaldim kisacasi. Ki anlamayadigimda su, neden güzel özel bisi fln olsun derken kaybettim yine. Help me sözlük. Yakcam devreleri yine.
Böyle çalışma saati olan işin içine bi ben değil bütün ıstanbul tukursun.
Haftaya tekrar işsiz ve parasız olacağım.evde boş boş oturmak çok sıkıcı, fazla arkadaşım yok sözlük.
eskisi kadar şiddetli olmasa da hala intihar etmeyi düşünüyorum.
Sabahin su vaktinde kalkmak yaslandirdi beni.. Ayni evdeyiz hala goremedim ya yuzunu. Uzuldum.
sözlüğün en çok sevdiğim başlığı .
üşenmeden bütün yazılanları okuyorum ,burası insanların duygularını ,hayallerini ,başkalarına anlatamadıkları itiraflarını anlattıkları yer
yada yaşadıklarını .
sözlüğü en iyi tanıdığım yer burası .bazılarına ufak tefek nasihatler yapıyorum .bazılarını teşvik ,bazılarını teselli ediyorum .derdi paylaşabilmek veya sözlede olsa dermen olabilmek güzel bir duygu .
ufkumu açıyor ,başkalarının yaşadıklarından kendime ders çıkarıyorum .nasihat almak için musibete gerek yok .burada yaşanan musibetlerden kendime pay çıkarıyorum .
velhasılı kelam sözlüğün en çok bu kısmını seviyorum .
buda bir itiraf herhalde .
Ders çalışmaktan gözlerimin Feri söndü.
yunus terapi gibi insansın ama tek amacın beni dolandirmak olmasaydi senle bi gelecek dusunebilirdim.
güncel Önemli Başlıklar