bugün

övemiyorum arkadaş, yapamıyorum. birisi bir şey ikram eder, gerçekten çok güzeldir, beğenmişimdir ama gel gör ki bunu kelimelere dökemiyorum. geveliyorum. sonra içimden kendime sövüyorum kaç yaşına geldin, kaç okul bitti hala mal mal konuşuyorsun diye.
yaşamak güzel. evet itiraf etmeliyim ölmekten korkuyorum.

sevdiklerimi ya daha göremezsem? öbür dünya ya yoksa?
Bazen aşırı derecede ölüm korkusu duyuyorum. sonra belki çok uzun yaşarım niye korkuyorum diyorum sonra da ya yarın ölürsem diye tekrar korkuyorum.
Izledigim film ve dizilerde acıkli sahneler umrumda bile olmazken, mutluluk iceren kavusma gibi sahneler cok canimi yakiyor. Gözlerde bi yanma basliyo hemen.
bugün beşiktaşım yendi çok mutlu oldum.
öyleki herkesle paylaşmak herkesin derdine ortak olmak istedim.çünkü bi güç geldi. o gelince paylaşmak farzdır insana.
bi pazar gününü daha güzel bi şekilde kapattık kartalım sayesinde.
yarınki vizeye selam olsun.
özgüvenimiz tam.
aslansın be oğlum yaparsın dediler ama beceremedim. çok nadir olur oysa bir işte başarısız olmam ama oldu işte. işin garip tarafı o kadar kötü değil sadece ikinci oldum ama zamanında yaptığım tespit geldi beni buldu, farkettim ki çok çirkin birşeymiş. birde aramızda kalsın sadece birinciye ödül verdiler bana da kocaman bi plaket, kıskanmadım değil. bi daha asla ikinci olmucam en azından gider üçüncü olurum.
bazen sadece dertleşmeye ihtiyacı olur insanın..
Yarin 3 tane vizem var ve ben burda takiliyorum.
az önce whatsapptaki sınıf grubunda çok boş konuşmaları üzerine arkadaşlarıma size konuşma yetisi veren tanrıya sokayım dedim. şu an ak parti gençlik kolları başkanı bana ana bacı giriyor. neymiş allah onun için annesinden babasından öte bir şeymiş. aklın varsa yarın okula gelme diyor bana. eh biraz tırstım sonuçta hiç kavgayla arası olmayan bir insanım ama yarın 10 kasım dolayısıyla konserim var ve gitmek zorundayım. artık okulda dayak yememeye çalışıcam. en olmadı beni hocalar çok seviyor felsefecinin yanına gider gün boyu onla takılırım. adam nasıl olsa felsefeci halimden anlar.
Yine onla vedalaştığım yerdeyim sözlük.
ankara ulus'ta tesadüfen konuştuğum bi orospuyla hemşeri çıktım. kadının hayır duasını aldım.
ya adam ilk itirafta milleti trollicem derken gay falan olup dövdürcek dibini haberi yok amk.
bugün günlerden pazartesi.
pazartesi günleri çalışmayan insanım.
az evvel fırçaladım dişlerimi yatayım dedim. ev arkadaşım yarın tatil günün erken mi yatılır dedi diye uyumama kararı aldım.

aman yarın erken kalkar günümü rezil ederim aman.

(bkz: garfield)
Sevdiğin adamı uyurken izlemekten daha güzeli var mı istemsiz seni sarması, sen ne kadar güçlü olursan ol yine de her şeyden koruyacak gibi. Tıpkı, babam gibi.
Gözünü ilk açışında göz göze gelmek gibisi var mı. Tamamen seninmiş gibi.
18. yaşımı şimdiden unutulmaz yapan bir adam var hayatımda. Hakkında sayfalarca yazı yazabileceğim, şimdiye kadar karşılaştığım en güzel adamlardan biri.
Ve bu bal rengi gözlü adam bana kısa bir sürede o kadar şey kattı ki. Belki istemsiz, belki bilerek.
Örgütlü bir adama aşık oldum sanırım anne. Bu devirde mücadele eden bir adama, dopdolu ama aynı zamanda çocuk gibi bir adama. Senin hiç hoşuna gitmeyecek bir adama. Bana istanbulu, mücadeleyi, okulumu sevdirdi.
Bana sevgiyi yeniden gösterdi. Içimdeki ölen şeyleri canlandırdı, insanlarla konuşmayı yeniden öğretti belki de.
Bendeki değişimi babam fark etti bile, daha dolusun diyor. Biliyorum, sanırım bu onun sayesinde.
artık beni yavaştan çözdünüz sözlük. turuncu bende huydur. gel gelelim bugün ne oldu.

ütopik bayan buluşma davetimi kabul etti bundan 2 gün önce. beraber ceket alacağız suadiye bershka'dan. en güzel, en canti kıyafetler giyildi. parfümler sıkıldı, saç baş derken; brad pitt yanımda nihat doğan kalırdı. yine bildiğiniz üzere bugün eve internet bağlatacağım. buluşma saati 14:30. adamlar 12:30'da kuruluma gelecek. herkes ne kadar dakik olduğumu bilir saliseye kadar bilirim saati. neyse;

superonline'dan geldiler saat 12:37'de. dedim ''ben gereken imzaları çakayım, çıkmam lazım acelem var.'' tuzla'da yaşıyorum ben de bostancı'ya gidene kadar yaşlanıyorum yolda. hemen çaktım imzaları çıktım evden. durağa gittim 133t bekliyorum. ama bildiğin bekliyorum yani pide kuyruğunun sonundayım sanki o kadar uzun bekledim, yok. gelmedi. sonra tak! bi telefon; ''tosbik bey kusura bakmayın superonline'dan arıyorum, nüfus cüzdanınızın fotokopisi var mı evinizde? yoksa getirebilir misiniz?'' zaten durak dairenin önünde. dedim hemen vereyim zaten otobüsün geleceği yok. gittim eve, fotokopi makinesi yok zaten. fotoğrafını çekti arkalı önlü.

+''tekrar kusura bakmayın''
-''mühim değil''


ulan amına koyayım nasıl değil!

dış kapıyı açmamla otobüsün önümden süzülmesi bir oldu... ıslık çaldım bağırdım çağırdım durmadı tabii ki. ibne şoför senin de amına koyayım. ben ki ütopyasıyla buluşmasına saatler kalmış insan... nasıl sinirliyim. arkasından ayakkabımı fırlatacaktım da çok pahalıydı kıyamadım. telefonu sallasam enayilik olacak. eh, arabamız da yok. kaldı ki ehliyet sınavını geçemedim daha. (itiraf üstüne itiraf)

bekleme moduna alınmış gibiydim sözlük. sanki ömrümden ömür gidiyordu her saniye. ulan insan ilk buluşmada geç kalır mı? nihayet geldi. git git bitmiyor yol. saat 14:20 iken ben henüz pendik'teydim. neyse ki pendik'ten sonra şoför değişti. bir anda fon müziği değişti hayatımın, bırakın çalsın bi; http://www.youtube.com/watch?v=uUurALr_Ckk ikinci şoför daha bi heyecanlıydı sanki. tokyo drift gibi gidiyorduk sözlük. adam sağ olsun sanki bana hızır gibi yetişmişti o an. adama gidip daha hızlı olmasını söylesem uçak olup uçacaktık sanki. bir bir solluyordu. sanki magandaydı. ceza yemek ister gibi bir hali vardı. küçükken pek illegal takılamamış galib... lan ne diyorum ben. konu saptı amk. devam ediyorum;

şansıma, telefonda ne kontör ne bişey... yanımdaki adamdan rica ettim. adam kırmadı sağ olsun verdi hemen çektim mesajı. ''ütopyam, ben tosbik saat 3'e doğru orada olacağım...'' artık içim rahattı. ''bekler'' dedim. ''ölmez ya'' dedim. özür için bir şeyler bulurdum elbet güzel bir restoran vesaire.

otobüsten indim. saat tam 14:58'de.

nasıl koşuyorum; önce yokuş yukarı, sonra yokuş aşağı ve son düzlük... koşarken de terör estiriyorum. ilik gibi kızların nefesini kese kese ilerliyorum yoluma. durup bi selam çaksam, kimin kime çakacağı belli olmazdı. amacımı saptırmadım ama. hedef bu sefer ütopyaydı. hayata öyle bir gol atacaktım ki, ölene kadar jeneriğim bu olacaktı beynimde sürekli oynayan.

buluşma noktasına vardım; saat 13:01. bir yandan kocaman gözlerimle o'nu arıyorum. bir yandansa turkcell bayii, kontör için. kesin bir yerde oturuyordur. hemen gittim turkcell'e işimi hallettim. aradım o'nu. ''aradığınız num...'', ''kes lan'' dedim. kapatıp bir daha aradım. ''arad..'', ''yeter duymak istemiyorum!'' heyecandan var olan soğuk terler, koşuşumdan mütevellit akan sıcak terimle karışmış. ılık olmuştum. (yok lan olur mu hehe) sonra -çaaat- flashback oldum sözlük. avradın telefonu bozuktu... söylemişti bana zamanın birinde. ''kafanı sikeyim tosbik, git bi sigara yak ve düşün ben niye böyleyim diye''

aslında suç bende değildi. ama bana göre bendeydi. sen ki ütopyana ramak kalmış insan, nasıl olur da ellerinden kaçırırsın bu şansı. yakışmadı. sen bekle bekle, sonra ''bön göç koldoom'', ''kusura bakma tosbik ama ebenin amı yani''

gittim bankın birine oturdum, yanımda saksafon çalıyor adam. nasıl hoşuma gitti müzik. yıkılış desen değil, mallık desen yakışmaz, ibneklikle alakası yok zaten, piçlik desen olay benim aleyhime, bir şey yapıştırmam lazımdı kendime sözlük. ama hiç biri de yakışmıyordu. sonra ''allah allah'' deyip geçtim genç osman misali. telefonda 4 cevapsız arama ''diğer'' kızlardan.

bekledim o bankta ciddi ciddi sözlük. evini bilsem koşarak gitmeye razıydım.

bankta oturuyorum, yanımda jazz dinletisi, elinde saksafon.
bankta oturuyorum, elimde telefom; ''diğer kızlar''a burun kıvırmış ben.
bankta oturuyoum, elimde sigaram; beynimde sikik duygular, kalbimde sızı.
bankta oturuyorum, kulağımda ''eddie vedder - society''...

yazık oldu sözlük. çok yazık oldu.

gülmeyin sözlük, anlayın. gerçi gülmeseniz tesiri yok, gülseniz sikimde değil...
öldürmeyen allah hem basuru azdırıp hem ishal ediyor üstüne. zencilerle threesome yapsam götüm bu kadar ağrımazdı be.

edit: basur ve ishal üstüne birde bol bol geğirme ve gaz çıkarma oluyor.
yakın bir arkadaşın nikah şahidi oldum bugün. farklı bir duygu sözlük. nikah memuru amca da çok tatlıydı. okul bitmeden evlenmemi kanunen yasakladı. yasağın kalkmasını istediğim zaman ona başvuracakmışım. kartını bıraktı.
Çok seviyorum.
Az önce çakmak bulamadığımdan sigaramı ocaktan yakıyım dedim saçım kaşım yandı sapsarı oldu şansıma tüküriyim ya neyse tek tek yanan kısımları çekiyim baari kimse görmeden.
Hafiza ne kadar da kıymetliymis. Tüm anılar, tanidigim insanlar, okuduğum şiirler, mutlu olduğun günler, bildiklerim anladiklarim. Her gün biraz daha eskiliyor zihnimden.
önceden severek uyandığım sabahlara; artık söverek uyanıyorum.

ne için, kimin için çalıştığımı bilmeden üstümü giymiş oluyorum.

sigara altı bir şey yiyip düşüyorum yola.
durağa yürümek; 8 dakika 43 saniye. her gün aynı yerde bitiyor sigara. hep aynı insanlar. hep aynı işler. geveze patron, kocasından şikayetçi caycı, koca bulamayan sekreter, değiştirmeye üşendiğim, kırık sandalye, annemle yaptığım; ''iyi bir gelecek'' temalı konuşmalar.

her şeyin aynı olması ne boktan dimi? ya da ben yine çok ayrıntıya dalıyorum.
bilemedim ki..
nankör pislikler.

allah belanızı versin.
Evet beni gercekten seviyor, bana inaniyor ve guveniyor. Bende onu seviyorum, bugun bunu anladim ve buraya yazacak kadar inandim.
Haymanalılardan nefret ediyorum ama sadece kürd olanlarından.