bugün

Kendimi çok yalnız hissediyorum.hayır kalabalık içinde de yalnız hissediyorum.Hayatımı değiştirecek bir mucize istiyorum.
bu alemde ezik birisiyim sözlük. yıllardır buralardayım, istatistiklere dahi giremiyorum. ulen bu sene 400 yazıya çıkarmışlar, bir umut bakayım dedim ama gene yokum istatistiklerde. normal hayatta hiç böyle değilimdir ama sözlük alemiyle kimyamız tutmadı heralde.
son dönemde yaşadığım en güzel gece ve gündüzü mahvetmiş gibi hissediyorum. ama yine de mutluyum çünkü uzun zamandan sonra ilk defa gerçekten bir arkadaşım var gibi hissettim.
ntv altyazı geçmiş mottosunun sahibi benim sözlük. inci sözlükte nejat uygur ölmüş beyler başlığına yazmıştım sonra fenomen oldu amk. net.
çok kopuğum be , bide sabahları kuş sesi duyunca hayattan gerçekten zevk alıyorum.
bugün eski sevgilimin doğum gününü kutlamak için mesaj attım.

Sonra Kendimi hatırlattığım için pişmanlık duydum keşke atmasaydım sözlük.
hepimizin yaraları vardır. görmezden gelsek de geçmişi her andığımızda gördüğümüz, hissettiğimizi inkar etsek de hep sızlayan... yaralar bizi biz yapıyor derler. ben acıyan yaralarımla, acılarımla, gözyaşlarımla ben olmak istemiyorum. üzülmek istemiyorum. ben artık sadece huzur istiyorum, sakinliğin beni sarmalamasını istiyorum, sessizlik içinde mutlu olmak istiyorum. yaralarımı istemiyorum, yaralarımla büyümeyi ise hiç istemiyorum. varsın küçük kalayım, yeter ki üzmesin artık insanlar beni.
Bıraktığımda bozulduğundan şikayetçi olduğum sözlüğü çok daha bozulmuş şekilde buldum.
Buna şaşırmamış olsamda ''belki düzelir'' umudum vardı be sözlük.

Dert ettiğim şeye bak amk.

O değilde millet yeni yıla nasıl girdi ben nasıl girdim ?!

He kutlama felen yapmam sadece geri sayıma katılırım ama bi ali ağaoğlu yanında genç ve çıtır manitasını öperek girerken ben öyle dümdüz girdim.

Hayat ne acı...

Adalet diye birşey yok.
bazen hissetmiyorum. bazen bilmiyorum.
insanlar beni seviyorlar ve ben onları sevmek zorunda hissediyorum.
kendimden nefret ediyorum.
olmasaydı da olurduk.

bu kadar net her şey.
son 4 ayda (okullar açıldığından beri) en az 10 tane kıza yavşadım ve hepsi reddetti.
bu yavşadıklarımdan 3 tanesi aynı sınıftaydı ve en son yavşadığım bana güvenmediğini beni istememesinin bir sebebinin de bu olduğunu söyledi
iğrenç insanların olduğu ortamdayız.
sevgilimin doğum gününü birgün önce kutlamıştım. Evet ayrıldık.
4533 sayfadır itiraf edemiyorum. *
her gordugumde ' .. ben de seni ' diyorum.
Özfarkindalik iyi birsey degil.
O kadar uzun zamandır yalnızım ki sevişmeyi unutmuş hatta bir kadına nasıl davranılır diye sorabilecek durumdayım..
bir teşekkürü bile bana çok gördün ya insafsız.
birinin mutluluguna sevinmeyi ogrenemeden, mutlu olmayi haketmezsin

edit: kiskanclar is basinda.
Sözlükte 2013 özetini okurken annem, farkındaysan hiç iyi bir şey olmamış dedi.

Evet lan! Ne kendi hayatımda ne de ülke gündeminde hiç iyi bir bok olmamış onu farkettim.

Nasıl devam ediyoruz hayatımıza. Ne komik. Acılar içinde kıvrandığımız gecenin sabahında en güzel gömleği giyiyor saçımızı kulağımızın arkasına atıp dudağımızı boyayabiliyoruz. Sonra gülüyoruz da bol bol. insanoğlu unutuyor. Kolay sıyrılıyor acılardan da sevinçlerden de. Sadece yetinemiyor. Yaratılışdan gelen tek ortak kusur bu. Yetinememek. Şükrü bilmemek de diyebiliriz.

Hep eksik yaşıyoruz sanıyoruz hayatı. Uyku az, gün uzun, akşam kısa geliyor hep. Akrep hep aynı hızla dönüyor ama bizi bir türlü memnun edemiyor.

Her biten yıl yokluk demek benim için. Birileri gidiyor. Eskiden daha mutluyduk sanıyoruz, geçen yılbaşı O'da vardı diyoruz. Geri gelmiyor.

Eskiden mesela çilek daha güzel kokuyordu. Eskiden annemiz yat deyince yatıp uyuyorduk, şimdi yatmak için tek sebep sabah kalkacak olmak. Her gün yıkanıyoruz. Ama hiç eskisi gibi değil banyo yapmak. Hiç bir banyonun ardından uyuyamıyoruz kanepede. Mutlaka bir işimiz var. Banyo soğuk değil mesela. Su bi ısınıp bir soğumuyor. Annemiz lifle yüzümüzü yıkamıyor, artık banyodan çıkınca kızarmıyor yüzümüz temizlikten.

Eskiden üfleyince geçen yaralar vardı, düşmüyoruz artık hiç.
Yaralar hep ruhumuzda. Okula gitmemek için ağrıyan karın da yok artık. Artık yalnızca düşüncelerimiz ağrıyor.

Kalbim kadar temiz bir yıl var şimdi önümde. Bittiğinde yokluklar olacak, sevinçler, başarılar, hayal kırıklıkları.

Yeni yılda hala olacağım, o'nun eşi olacağım bir de yetim olacağım artık. Büyüyeceğim. Bu evden gideceğim. Anneme belki bir daha hiç kızmayacağım. Babamın yokluğuna alışacağım. Sabahları kahvaltı hazırlamam gereken bir adam olacak daha erken uyanacağım. Yine gün uzun, akşam kısa, uyku az olacak. Takvim'den yaprak, gözümden yaş hiç eksik olmayacak.
Hâlâ karanlıkta uyuyamıyorum.
Kedimin tenyasını üstümde buldum, kendimi kaynar suda bekletmek istiyorum.
(bkz: gece yarısı aniden gelen temizlik yapma isteği)
cemaate olan büyük sevgim günden güne azaldı ve bugunlerde nefrete donusmek üzere. cok üzülüyorum verdiğim emeklere.
bi kurban bayraminda sabahtan akşama kadar hiç durmamis ve 19 kurban derisi toplamistim. daha neler neler. ama iste insan aldaniyor malesef bakalim neler çıkacak baska.
yokladım mı duygularımı
hala sevebiliyor muyum insanları?

sevemiyorum.
bırak bir adamı, herhangi bir insanı sevemiyorum.
sevme yetimi kaybettim sanırsam.
kendimi bildim bileli, hep ama hep mutsuzdum.
kadersiz hissederdim kendim, sanki yanlış bir hayat yaşıyormuş gibi.
sanki geçmişte çok büyük bir acı yaşıyormuşum da onun acısını omuzlarımda taşıyormuşum gibi.
halbuki olan hiç bir şey yoktu.
ya da bir çocuk bunu bilemezdi.
yıllar geçtikçe hayatımda o kadar büyük acılar yaşadım ki, bu yük, yaşayacağım acıların yüküymüş diye düşündüm.
onları yaşadıkça,sanki haketmişim gibi, sanki onları bekliyormuş gibi sessizce o acıları çekmeye başladım.
acı çektikçe hayatımdaki eksik tamamlanıyor, tam oluyordum, ama fevkalade kederli oluyordum.
hala öyleyim.
bazen mutluluğun bana geldiğini sanır, usulca kapımı açar, beklerdim.
merdivenden çıkan ayak seslerini duydukça, babası işten gelen bir çocuğun heyecanı ve sevinci içinde heyecanlanır, kapının eşiğinde beklerdim.
içim içime sığmazdı.
sonra mutluluk gelirdi, kapıya bakardı bir daireyi arar gibi, numaraya bakardı, yüzüme bakardı ve geri giderdi.
bende anlardım zaten bu işte bir terslik olduğunu, yanlış daireye geldiğini.
o yüzden hiç şaşırmaz, kapıyı kapatırdım usulca.
ve beklemeye devam ederdim.
ama artık beklemiyorum.
gelmeyeceğini biliyorum çünkü.
var olduğundan bile emin olmadığım o his, gitti.
bir daha gelmemek üzere.
bense, her zamankinden daha çaresiz, daha bıkkınım.
yokluyorum kendimi ne kaldı içimde diye?
kırık dökük parçalardan başka, hiç bir şey yok.
o da içime batıp duruyor.