bugün

belçika'da annemin çok sevdiği bir çocukluk arkadaşı yaşıyor. türkiye'ye tatile geldikçe mutlaka görüşürüz birkaç yılda bir. kızlarıyla da hemen hemen yaşıt sayılırım, severiz de birbirimizi. son geldiklerinde bundan iki yıl önce ısrarları üzerine falcıya götürmüştük kızlarını ve kendisini. ilginç bir şekilde söylediği çoğu şey de tutuyor gittiğimiz falcı teyzenin. çok memnun olmuşlardı.

yaklaşık bir ay önce, annemin arkadaşının kızlarından biri bana mesaj gönderdi facebook üzerinden. '' chihirovekohaku, sevgilimle aram açıldı, şöyle böyle sıkıntılarım var. benim adıma bir fal baktırsan... '' tamam dedim, gittiğimde baktırırım falına. fotoğraf üzerinden yorumlayacak tabi falcı... bana yeni fotoğrafını gönderdi vs.

çok geçmedi, teyzemle birlikte gittik fal baktırmak için. ( rahatlatıyor en azından, saçma... biliyorum ama... ) fakat fotoğrafları almayı unutmuşum... bakamam dedi falcı teyze.

evet sözlük, yalan söyledim ablama. meseleyi biraz biliyordum, yaşantılarını biliyordum ve geçen seferde falcının dediklerini biliyordum... hepsini toplayıp, kendimce yorumladım ve falcının ağzındanmış gibi anlattım ablama. çok hoşuna gitti anlattıklarım, çok memnun oldu... şimdi de kardeşi mesaj göndermiş... '' yakın zamanda falcıya gidecek misin chihirovekohaku? ''
onu sevmiyorum. aşık değilim. ama kıskanıyorum. hiç yaşamadığım bir şey yaşıyorum kendi iç dünyamda ve aşamıyorum.
2 hafta boyunca aralıksız vizem var ve ben ne mi yapıyorum? sik sik oturuyorum amk. çalıştıkça içim daralıyo olm!
itiraf ediyorum bim den albeni çalarken yakalandım ve beni soydular sonra kasiyer kızla ilişkiye girdim. 2 çocuğumuz oldu.
2 aydır depresyon tedavisi görüyorum. arkadaşlarım istediğim bir şeyi yapmayınca çocuk gibi şımarıyorum ve buna hastalığımı bahane ediyorum.
burada neler dönüyormuş böyle. adama diyoruz ki; "çık sevdiğini söyle madem" oraya gelince iş duruyor. neden çünkü başka hatunlarla kim konuşacak. söylerse herkes öğrenmiş olur. vay anasını ya... böylesine de adam diyorlar.
yaklaşık 10 gündür sözlükteyim ve çıkan başlıkları, yapılan yorumları gördükçe kendimi sabah akşam maklube yiyen, mülayim bir cemaat abisi gibi hissettim. sözlük ağır sapık dolu. sevgilinin sperminden yayla çorbası yapmak ne lan! mına kodumun midesizleri. gerçi içimden gülmedim de değil.
Lise 1 zamanlarıydı sanırım. Büyük bir hastanenin çocuk bölümüne gitmiştik.. Gitmez olaydım, hayatımın en ilginç, kimsenin tadamayacağı bir olay yaşadım; sıra bekle bekle sonunda geldi, odaya girdik; tam hatırlamıyorum ama bir şeyler konuştuktan sonra beni başka bir doktora gönderdi, telefonla karşıdaki doktora "sana bir erkek gönderiyorum" dedi imalı bir şekilde. Neyse diğer doktora sıra beklemeden gitmiştik, girdim odasına, "indir" dedi. Evet indir dedi. Şaşırmıştım. Yanımda gelen aile bireyine "ciddi mi" dercesine bir bakış atmıştım. O da "çıkar hadi" dedi. Şaka falan mı bu, dalga mı geçiyorsunuz dedim. Daha sonra ısrarlı bakışlar nedeniyle indirmek zoruda kaldım. Aa az kalsın doktorun erkek olduğunu söylemeyi unutuyordum. Beyaz Eldivenini taktı ve tıraş olmamış kıllı penisimi uzatıp kağıttan cetvelle boyutunu ölçtü. 14 cm di. Aradan kaç sene geçmiş hala uzamamış lan. Neyse daha sonra sperm üreten cevizlerimin büyüklüklerini tespih gibi bir şeyle kontrol etti. En büyüğünün bir küçüğü kadardı. Elleriyle mıncıkladı gibi lan. Erkek eli.. Psikolojim bozuldu sözlük. Hava zaten soğuktu, bir kış günü. içine kaçtı sözlük.. O gün bu gündür.. Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim.
çabalarım ikimiz için sevgilim.
aşık falan olmadım amk. olur gibi oldum vazgectım olmuyorum lan. *
az önce büyük göğüslü olmanın dezavantajları başlığında dertlerini anlatanların hepsininin niklerini notpede kopyaladım.
Saçlarımın yanları dökülmeye başlayınca bana "pandev" demeye başladılar. Kaldı ki hiç te iyi futbol oynayamam.
(bkz: goran pandev)
Sanırım dışarıya karşı fazla açık sözlü ve katıyım. insanların genel olarak benden çekindiğini hissediyorum. Bu durum çoğu zaman canımı sıkacak şeylere engel olsa da bazen gereksiz boyutlara ulaşıyor.
Oda arkadaşlarımdan biri zaten normalde de çok çekingen ama konu ben olunca kız daha da bir korkak oluyor, sanki kesicem kızı. Diğer oda arkadaşımla daha rahat iletişim kurarken beni uyandırmaya bile korkuyor. Konuştum bir de benden çekinmene gerek yok diye. Hayır o öyle yaptıkça ben daha çok sinirleniyorum her hareketi batıyor gözüme. Umarım kısa sürede atar üzerinden şu saçma çekingenliği.
yok arkadaş yok. millette ne şans var. adam bi kız bulmuş istediğinde çay içmeye çıkartıyor, istediğinde dertleşebiliyor, istediğinde yemek yaptırıyor, istediğindede sevişiyor. ve bu kız elemanın sevgilisi olduğunu biliyor

bizdede ne şans var...
bugün , matematik sınavı için erkenden okula gittim nerdeyse tamam abazalığımı ortaya koyarak diyebilirimki 2 ekimden bu yana aynı sınıfta olduğumuzu çok sonra farkettiğim birini kesiyordum..
vize haftasından 1 hafta önce okula gitmedim.. tabi ara ara unutuyorum ama yine aklımda çehresi , her neyse sabah amfinin önünde beklerken baktım biri yamacımda bik bik konuşuyor sonrası kim bu diye bakarken bi baktım o.. o anda yüzümde (bkz: melih gökçek in kalpleri ısıtan gülümsemesi)oluştu.. tabi o olduğunu farkettim ve götüm götüm dibine sokuldum hem elimdeki kitaba hem de ona bakıyorkene ana... bu ne lan ! baktım okulun karşısında olan banktan iki çift göz beni kesiyor.. dehşetül vahşet.. meğerse benim ki bankta oturanmış .. ne oluyoruz demeden bi ona bide yanımda ona kopyası kadar benzeyene bakıyorum
yani arkadaşlar kıssadan hisse lütfen vizelere 1 saatlik uykuyla gitmeyin , 1 aydan fazladır kestiğim kişiyi tanıyamadım ya..
dün doğum günümdü hatırlamayan onlarca kişi oldu ama ikisi dokundu. Birisiyle son bir yıl göt göte dolaştık onun gününde ekstra olaylar düzenledim. Diğerinin de görmediği yerlere götürdüm yedik içtik güldük sözler verildi sen de daha güzelini yapacağım şeklinde.

Ama tırt bir mesaj dahi yok neyse bana koydu ve bu sayede 2 yeni kara koyunum daha oldu.
verilen sözler kadar namuslu insanları bulmak çok zormuş.herkes söz veriyor herkes vaad ediyor.bundan sonra hayat felsefem çok basit ayinesi iştir kişinin lafı bakılmaz.eyvallah ziya paşam.
ufak bir zaman diliminde meydana gelen duygu ve düşüncelerle kendime zarar veriyorum. hislerin yalancı olduğunun farkında olmama ve eğilip bükülmememe, güçlü olmama karşın hastalık gibi gelen o hafif panik havası vücudun alarm düğmesine basıyor. yangın olmamasına rağmen birinin yangın alarmı düğmesine basması gibi. halbuki ben zihnen bedenen ve ruhen yangına bile hazır buluyorken kendimi, ihtimal ortaya çıkınca dediğim gibi rahatsızlık başlıyor. sonra da kendimi bitkin hissediyorum. ve sonra geçiyor.

kafam deforme oldu sözlük. bir de bu yazıyı insan okuyacak he.
--spoiler----spoiler--bunu yazan tosun okuyana herneyse yapamıycam.--spoiler----spoiler--
sozlukte bir paradise05var eger karma yapmiyorsa boyle seviyor ise aferin zira sevmek zor zanaat bu devirde.sevmek deyince * onu dusununce gerisi iyilik guzellik..
Okul ve dersler konusunda her zaman elimden geleni yapıyorum ve heh bu sefer tam oldu dediğimde hep bir sorun çıkıyor. Mesela,daha yeni bir ödev bitirdim ve turnitine yükledim daha sonra kaynakları koymadıgımı hatırladım ve hocadan silmesini istedim. Kaynakları koymaya başladıgımda yarısını kaybettiğimi veya kaydetmediğimi farkettim. Yarım yamalak yolladım. Ya da bi sınava çalışıyorum en minik çalışmadığım yerlerden soru geliyor. Vize yerine geçiçek bir ödev verilse en yapamayacağım,en zor konu bana denk geliyor. Bir şekilde yapıyorum ama hep eksik. Bıktım uleeen.
Sen güzel kadın hiç mi mutlu olmadın, hiç mi sevmedin, hep mi yarım kaldın?
Sen bana yangın ol efendim ben sana rüzgar, tutuşsun gün yansın geceler zamanımız dar.
3 yıl sonra üniversiteye ilk geldiğim zaman yazdığım entry i görmemle geçmişe gidip bir garip oldum bir hoş oldum lan.tabi eski kullanıcı adımla.vay be bi aralar daha yeni gelmiştim lan bursaya.
kendimi bomboş ve arafta hissediyorum. içimde birkaç gündür tarifsiz ve sebepsiz bir sıkıntı var ve bir-iki yakın arkadaşım hariç ev arkadaşım dahil kimseyle konuşmak istemiyorum. kendimi sokağa atmak ve kilometrelerce yürümek istiyorum yanımda ne cüzdanım, ne telefonum, ne de anahtarlarım olmadan. sessizliği ve geceleri seviyorum, gündüz binlerce kişinin doldurduğu ancak gece kimsenin olmadığı sokaklarda yürümeyi de öyle.

her şeye aşırı tepki veriyorum, kendimi en olmadık şeye söylenirken buluyorum bazen. diğer hiç kimse umrumda değil de ailemi üzdüğüm de oluyor bu yüzden ve hemen ardından telefona sarılıp özür diliyorum içtenlikle. herkes gittiğinde onların yanımda olacağını bilmek içimi rahatlatıyor, bir yandan da ya onlar da giderse diye düşünüp çıldırıyorum.

dersler biter bitmez okulu terk ediyorum. dönemimden birkaç kişinin kaldığı ve kardeşim yaşındaki bir sürü yeni yetmenin doldurduğu kantinlerde ölesiye sıkılıyorum.

yaklaşık bir aydır işsizim ve başta uzun bir tatil olarak gördüğüm bu durumdan da sıkılmaya başladım. bu sürede birçok şirketle görüştüm ve ilk birkaç görüşmedeki gerginliğimi tamamen özgüvene ve rahatlığa bıraktım ve böylesinin daha işe yarar olduğunu bir kez daha tecrübe ettim. muhtemelen şu an flört ettiğim şirkette işe başlayacağım ve kariyerim için iyi bir başlangıç olacağına inancım tam.

uzun bir zamandır hayatıma kimsenin girmesine izin vermiyorum ve kendim de bir arayış içinde değilim. karşıma çıkan kişiler ise bende zerre kadar heyecan uyandırmadığı gibi boş ve geçici birer adaydan öteye gidemiyor. hayata bir süre daha hissiz ve merhaba merhaba'larla devam etmenin hiçbir sakıncası yok sanırım.
güncel Önemli Başlıklar