bugün

Keşke gelmeseydim sana keşke görmeseydim seni keşke aslında senden nefret etmiyorum sitemim sana degil kendime belki de hiç gelmeseydim şimdi bu kadar kızmazdım kendime.
Sohbet ettiğim insanın sürekli entry girip bana mesaj atmıyor olması tepemi attirıyor ve beddua ediyorum. Sinirlendiğimde beddua etme huyum var.
biliyorum çok yanlış. nedense, insanları küçük görüyorum. psikoloji okuyan biri olarak, hatta bir insan olarak bunu yapmamalıyım.
doktorayı kazandıktan hemen sonra 4 yıllık burslu eğitim hayatım boyunca son derece gamsız, kimseye bulaşmayan, kimseyi sallamayan, kendini ezdirmeyen biri olacağıma söz vermiştim kendi kendime. 5 yıllık eczacılık lisans hayatım boyunca türlü sıkıntılar ve stresler çektim. doktoradaki ilk dönemimi başarıyla tamamlayarak oldukça yüksek notlarla derslerimi verdim. geriye dönüp baktığımda bir dönem boyunca ders açısından pek sıkıntı çekmesem de iş aramakla projeyle alakalı çok gereksiz bir şekilde yorduğumu ve lisans dönemimdeki kadar olmasa da bir miktar stres ve moral bozukluğu yaşadığımı görüyorum. daha dün en yakın dostum görkeme söylediğimi bugün tekrardan düşündüm ve aslında ne kadar doğru yolda olduğumu farkettim.

"kardeşim ben lisans eğitimimde bin çeşit sıkıntı çektim. yetmedi doktorayı kazanma ve yerleşme sıkıntısı da çektim. hepsini geçiyorum geçen dönemde dahi bazı gereksiz stresler içerisine kendimi soktum. tek bir noktadan dolayı gurur duyuyorum kendimle. hiçkimseye kendimi ezdirmedim, yeri geldi itiraz ettim sesimi yükselttim yapmam etmem istemiyorum demesini bildim. çünkü doktorayı isterken kazanırken ve başlarken tek bir şey söylüyordum. ben bu okuldan ne bir para alıyorum, ne de buraya para ödüyorum. kimseden bir hesap almıyorum, kimseye tek bir şeyin bile hesabını vermiyorum. yata yata da ders geçiyorum. bu fakülteye geldiğimde 1 tane beyaz önlüğüm vardı fakültedeki dolabıma astığım. eğer ki nefes alamayacağımı hissedersem önlüğümü alır, biletimi keser, basar giderim bu fakülteden ve dönüp bir saniye bile arkama bakmam. çünkü hayatımın sonuna kadar para kazanıp hayatımı az çok idame ettirebileceğim bir mesleğim bir diplomam var 28 ocak 2013te almaya hak kazandığım."

dipnot: gelecek dönem çok çılgın olacak.*
başlık açarken aşırı heyecan yaptığımdan mı bilmem ama kelimelerin anasını sikmeden başlık açamıyorum

(#20424776)

genelde başlığı nasıl açsam okunuşu daha sorunsuz olur diye düşünmemden dolayı oluyor herhalde. düşündükten sonra başlığın bu hale gelmesi beni daha da düşündürüyor.
iki gündür dünün kötü entryleri listesine 7-8 adet entrym giriyor. Evet 20 entrynin bulunduğu listeye 8 adet entry girdi amk.
işsiz işsiz sabahtan akşama kadar eksi veriyorsunuz bana.

Ama şu da var: aynı gün, dünün en beğenilen entryleri listesine de entry sokabiliyorum.

Bu nasıl iş amk? 7 entry kötü entryler listesine girmişken 1 entry de beğenilenler listesine girmiş.

Sorun bende değil. Sorun sizde. Sırf ideolojinize aykırı düştüğü için çatır çutur eksi veriyorsunuz. Ibineler ya.

Eskiden ihl sözlük vardı.. Orayı özledim sözlük.

Maalesef burda kaşarla karın doymuyor. *
Bugün sözlükte bir kız tanidim . ilk başta bir entry hakkında konuştuk sohbet ettik . itiraf ediyorum ben bu kızdan hoşlandım.
belinize dikkat edin.

dur lan sevinme hemen sevişmekten değil, oturup çizim yapmaktan, proje yetiştirmekten ağrıyor arada. aah!!
Ne kadar sacma.
vınn modemiyle bedava sahur internet kullanmak için gece 2 yi bekliyorum.
Günlerdir evden dışarı çıkmıyorum,tuvalet mutfak salon üçgeninde yaşıyorum.
uludağ sözlük samimiyeti hiçbir sözlükte yok. Bu beni burada olduğum için daha da mutlu ediyor.
malı arap faik'den alıyorduk.
karabük'te ikinci yükleme yapılıyordu.
adana'ya kadar da ben kullanıyordum kamyonu!
*
geceleri duygusal şarkılar dinliyorum hobi olarak. sonra moralim bozuluyo öyle durduk yere.
Sözlük sevgilim olduğuna sevinsemmi üzülsemmi bilemiyorum. Bugun bir kızla uzun uzun bakıştık, takip ettik birbirimizi. O beni geçti ben onu. Her geçerken gözlerimiz buluştu.

Özlemişim böyle heyecanı. Bundan büyük itirafmı var.

Edit : ulan + - + - + oyla oyla, biride akıl versin bee.
kaç günden beri yazacağım ama vakit bulamıyorum...**

sevgili sözlük senden uzak kalıyorum bazen malum iş durumları falan... ama ama itirafta yine sendeyim. itiraf şöyledirki; kader midir ? bilinmez evime gitmek için kullandığım 6 f otobüsünde denk geliyor başıma. altıparmaktan biniyorum otobüse, timurtaşpaşa durağında benim yaşlarımda* saçının sol tarafı kısa, sağ tarafı nispeten uzun bir hatun biniyor otobüse. sony xperia z var kendisinde. heh işte olurda denk gelir, okursa bu entryi falan selam olsun kendisine. bir yolculuk boyunca yüzüne bakmaktan alıkoyamıyorum kendimi. o ne gözdür, o ne kaştır ??? birde inadına o otobüse her teşrif ettiğinde mzüik çalarımda \"bold as love\" çalmaz mı ? geçen gün* erken indi ama olsun artık.

vel hasıl madem itiraf dedik, o itirafta şu oluyorki çok beğeniyorum kendisini. balık istifi bir yolculuk harici denk gelirse* açılacağız ailecek*.

*
allah şu laptop'u, internet'i bulanlardan binlerce kez razı olsun. allahım bu nasıl bir işkence, sevgilim tam yarım saattir bulamadığı ve çok istediği ayakkabıdan bahsediyor, mağazaları, ayakkabı üreticilerini, kalıpları şikayet ediyor. yok hayır ben müşteri hizmetlerinde filan çalışıyorumda haberim mi yok? dalga geçiyorum, ironi yapıyorum anlamıyor, ısrarla ayakkabı, ayakkabı, ayakkabı, ayakkabı, ayakkabı, ayakkabı, blablabla. yetti gayri mk.
yıllardan 2006. bir ramazan akşamı iftar için kalabalık bir lokantaya gittik 7 8 öğrenci. bir de nazım abi' miz var çok sevdiğimiz. nazım abimizi öyle severiz ki gelir bizim eve hatun atar odaya geçer saatlerce çıkmaz. tam aksiyonun ortasında dalarız odaya yekpare basarız bunları "abi bir şeye ihtiyacın var mı?" deriz. "allah belanızı versin" diye bağırır.

neyse lokantada iftar yaklaştı. her yer sıkışık servis yavaş. masalar boş. garsonlar bir oraya bir buraya çorbaları dizmeye çalışıyor. arka taraflardan sesler yükseliyor "ekmek ve su istiyoruz!". top atıldı, hurma su çorba sırası ile besinleri bünyeye kazandırdık. tatlılar çaylar derken mayıştık.

nazım abi şöyle bir arkasına yaslandı. "ya rabbim" dedi. "çok şükür benim karnım doydu, dünyadaki bütün açların amına koyayım."
bütün masa yarıldık tabi.
yarıldık yarılmasına da yıllar ilerledikçe bir espri olarak aklımda kalan o anı bana acı vermeye başladı.
senin ben amına koyayım nazım abi. seni değil senin yakın arkadaş çevreni sikeyim.
inanilmaz derecede sohbet edesim var. hem anlatip hem dinleyesim var.
inanilmaz derecede yatasım var. hemen uzanıp, hemen uyuyasım var.
geçen yıl eski sevgilim ağzıma sıçtığı için bu sene sevgilime gün yüzü göstermedim.
8 ay olmuş ama sözlük bıraktığım gibisin.
iftar ve sahur ezanlarında bana bir zamanlar kendini 'oruç tutan ateist' olarak tanımlayan arkadaşıma düzenli olarak "hadi bunu da açıkla?" şeklinde mesaj atıyorum. yaşadığımız şehirler farklı, ama iki şehrin ezan vakitleri neredeyse aynı. o yüzden zamanlama konusunda bir sıkıntı yok. üç oldu, hâlâ köfteyi çakmadı; her seferinde paranoyak bir ruh haliyle "neyi açıklayacakmışım yahu?" şeklinde dönüt yapıyor zavallım. bakalım ne zaman düşecek jetonu. ahaha. şu geyik ve kafası güzel halimi seviyorum yahu. *
sahur gelsin de yemek basligi acayim, yemek resimleri koyayim diye ibneligine bekliyorum. pardon trollugune.
Bugün sadece uyudum sözlük çünkü tansiyonum aşırı düşük ayaga kalktigim an başım dönüyor saga sola çarpmak fena. Hastaneye gidilecek de bir şey cikar mi diye tirsmiyor değilim.