bugün

Ben cocukken star tv de küçük besleme isminde bir dizi mi film mi ne çıkardı. Ben onu evde misafirler varken küçük besmele diye okumuştum yanlışlıkla ve herkes dalga geçmişti hatta adım küçük besmele diye kaldı bir süre.
o kadar yalnızım ki az önce kendi numarama mesaj yazıp yolladım.
mesaj şuydu:

-çok tatlısın.
lan yakın çevremdeki insanlar anlamak mı istemiyor çözemedim; ısrarı sevmiyorum. nefret ediyorum. 1 hafta sonraki iş için 1 hafta önceden beynimi kemirince eline ne geçiyor bu adamların? bir de hep aynı yüzler bunu yapanlar. söylesen de adam kendini kontrol edemiyor, birşeyler sanki o soruyu sorması için dürtüyor adamı. o işi yapsam bile burnumdan soluya soluya yapıyorum sinirim bana kafi kalıyor yine.
bazen hiç bi bok olamayacağımı düşünüyorum sözlük be. ilerisi çok bok gözüküyor. bakalım.
hayatta bazı dönemler hayatı sorgular, anlamsızlığını düşünürsün. renksiz gelir hayat. rutinleşir her şey monotonlaşır, rengini kaybeder siyah beyaz filmler gibi. içinizde hep bir eksik. kayıp bi parça.
insan kendisini bile sevemez yapamaz. çünkü sevmeye değer bir şey yoktur hayatta.

sonra bi an gelir. o kısa an. o kısacık.
tüm bildiklerini unutturur. tüm ezberini bozar. tüm yargılarını tüm düşündüklerini alt üst eder.
kaderini değiştirir.
baştan yazar sanki yeniden doğmuşsun gibi.

öyle bi anki ''o''nu gördüğün an, göremezsin başka hiçbir şey.

tüm insanlık yeryüzünden yok olmuş gibi,
her şey bi anda renklenmiş gibi,
zaman yavaşlamış gibi ama kalbin deli gibi atmaya başlamış.

yüzünde şaşkın bi tebessüm ve mutlulukla o sonu gelmeyen.

işte ''o'';

hayatımı anlamlı kılacak olan ''o''
eksik parçam ''o''
bunca zamandır aradığım ''o''
hayatımı geçiriceğim ''o''
ait olduğum ''o''
bana ait olan ''o''
beni anlayacak olan ''o''

''o''ysa sendin sevgilim. sensin.

bi gülümsemenle bana dünyaları veren sen.
bi bakışınla içimdeki taşkınlara sebep olan sen.

içimdeki sevgi o kadar büyük ki benim
seni tanıma arzusu o kadar fazla ki bende, yıllar geçse bile
koruma güdüm o kadar çok ki içimde

her gamzen hazinem benim.
sarılışın mabedim.
dudakların kutsalım.

hayatımı o kadar sarstın ki benim. tüm doğru bildiklerim yanlış, tüm yanlış bildiklerim doğruymuş.

aslolan senmişsin, aslolan biz.

hasretin de sevgin gibiymiş.
okyanuslar kadar büyük, dalgalar kadar hırçın.

tek ve son kadınım, sevgilim.

varlığın bile mutlu ediyor beni,
verdiğin soluk rahatlatıyor,
sevgin ısıtıyor her şeyden daha fazla.

son nefesimi verdiğimde bile yanımda sen yoksan eğer sevgili o ölümü bile kabul etmem iterim elimin tersiyle,
çünkü sensiz bir ölüm bile yakışmaz bana.

ilkim ve sonum olana, seni seviyorum.*
sabrediyorum, içimden bir ses güzel günler gelecek diyor fakat ben de insanım, bazen, bazı şeyleri kaldıramıyorum. taşıyamayacağım yükler değil bunlar, aslına bakılırsa vız gelir tırs gider; ama insanız işte. sabır, dayanma gücü, iyimserlik filan.. hepsi bir yere kadar...

sadece günümü biraz güzelleştirmek adına susuyorum, hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorum dakikaları harcamaya. he unutuyor muyum hayır. affediyor muyum, yine hayır. kızmayı kırılmayı geçtim, bazen öyle şeyler oluyor ve o kadar şaşırıyorum ki küçük dilimi yutabilirim. eskiden beddua etmezdim. tadına varınca çok zevkli geliyor. bir tane sallıyorum. sonra kendimi tutuyorum. havale etmek daha iyi. ama sonra yine zevkli geliyor. yine bir tane sallayıveriyorum.

bir zamanlar, tanrı bana küsmüştü. çünkü o zamanlar kalbimi ona kapamış, az da olsa körleşmiştim. şimdi tekrar barıştık. barışmamızın şerefine, kimi havale etsem ağzına sıçıyor vallahi.
windows 98 de command vardı bilenler vardır. amcaoğlu ile commandos oynardık gerçi o oynardı ben izlerdim.

sonra ben birgün kendi başıma oyunu açmak istedim. commandos yerine command ı açtım.

tabi o zamanlar bilmiyordum ne olduğunu. siyah ekran gelince. çalışmıyor bu oyun diyerek command ı sildim.

sonra bilgisayarı kapattım. babamın iş dosyalarının olduğu bilgisayardı o bilgisayar. tabi babam bilgisayar açılmayınca direk sorguya çekti beni.

babalar anlar hemen sizin yaptığınızı o kadar çalışması silindiği için eşşek suya kaç kere gitti geldi bilmiyorum fena bir sopa yemiştim.

ama sorsanız haklımıydı diye evet haklıydı efendim. hakettim. biliyorum. suçluyum. adam saatler boyunca eve ekmek getirmek için çalışsın dursun sen git bilgisayarı boz. iyi mi ?
çok duygusal itiraflarda bulunmuşsunuz, yalnızlıktan bahsetmişsiniz ama ne gerek var böyle şeylere.
azıcık aşım hanimiş benim küçük su kaplumbağasım.
finaller yaklaşıyor ben hala "karı karı karı" diye deliriyorum.
biri şu hormonlara ya dur desin ya da biri bana gelsin.

Bu arada sözlükteki arkadaşlar beni tanımadığı için yanılgıya düşüyorlar.
ben dalga geçmeyi ve mübalağa yapmayı çok severim.
genelde ciddi yazmam yani söylediğimde kesin bir ironi ya da espiri vardır.
demem o ki karşı tarafı bilmeden sallamayın en azından bi kaç entry okuyun o fikir verir zati.
düşününce daha net oluyormuş insan. her şeyiyle düşünce anlıyorsun olmayacağını, olmaması gerektiğini
alışveriş yaparken bir şey unutmayayim diye liste yapıp, alışverişe giderken listeyi unutmaktir insanı deli eden.
Sacim kasiniyo gozlerim uykusuzluktan yaniyo ama ben dus alip yatmak yerine ebtry giriyorum.
itiraf ediyorum gene siktim dayanamadım.
(#18249812)
Her defasında son sigaram diye iÇiyorum, bir türlü sonu gelmiyor lan sözlük.
ulan her zaman aklım başına geç gelmek zorunda mı?
mesela az önce bişeyi farkettim. etuuu adlı kullanıcıyla hemen hemen yakın tarihlerde başladık yazmaya adam 964 karmasıyla uçarı oldu. ben 49 la uyuyan dev. girdiğimiz entry sayısında da belirgin bi fark yok. bunun nedeni de ben ilk başlarda trollük yapıp karmamı mahvetmem ve yeteri kadar özen göstermemem entrylerimde. belki özen göstersem de bişey değişmeyecek ama en azından kendimi tatmin ediyorum. edit: etuuu yu hafife almışım gibime geldi lan. adam kültürlü. neyse bunu okumamazlığa gelin. alta geçin. zaten de okuyan yok gibi *
bu sözlükle ilgili küçük bi olay ama bunu gerçek hayatta da yaşıyorum.

üniversiteye herkes hazırlanırken ben pek sallamıyordum. gelecek kaygım da yoktu bişeyler uğruna feda edebilecek bişeyim de yoktu. kendim için zaten hayatta bişey yapmam. evde biri yemek hazır demesin yemek hazırlayıp da yemem o derece.

neyse iyi kötü bi bölüme yerleştim. tamam lan kötü bi bölüme yerleştim. harita mühendisliğine . tabi bundan sıkılınca bıraktım. yani üniversiteyi. bunun sebebi sadece sıkılmam değil aynı zamanda da hayallerimi tam olarak karşılamayacak olması ki şimdi ki istediğim bölüm karşılar mı bilmiyorum.

şimdi herkes keyfini sürerken benim hazırlanıyor olmamdan dolayı mı, tembel olmamdan dolayı mı, yoksa kız işlerini bırakmamdan dolayı mıdır nedir içimde bi sıkıntı başladı gitmiyor. içimdeki sıkıntı fiziksel durumuma da yansıyor işin kötüsü. her zaman bi halsizlik bi kırgınlık var üzerimde. gerekli gereksiz yerde sinirleniyorum insanları kırıyorum. küçük sebepleri bahane göstererek ders çalışmıyorum.

şimdi herkese söyledim beklentiler yüksek ama çalışsam bile verimsiz olduğu için bu beklentileri nasıl karşılayacam ben. zor işim sözlük. cidden zor. biraz da akılsızlık yeminle. napıcam needicem bilmiyorum. iyisi mi bi sigara daha yakıyım.
http://www.youtube.com/watch?v=7AHoz3x6YCg amk yaa psikolojim çok bozuk. her şey bi anda öyle tersine döndü ki. bakıp kalıyorum sadece bu duruma hiç bir şey yapamıyorum.
Bugün aklıma bir şey geldi eskileri düşünürken, yani aklına gelmek değilde olan bir şeyin yeni farkına vardım, şimdi ye kadar eski sevgililerim arasında sadece bir tanesi hariç, benden sonra kısa sürede hayatlarına birisini alıp yollarına devam ettiler. O bir tanede de ben çok kısa sürede başka birisiyle çıkmaya başladığımdan benden hızlı davranamadı. Neyse bunun nedenini düşümdüm tuvalette. bir kaç çıkarımda bulundum ilki benim insanlar üzerinde etki bırakamadığım yani nasıl diyim sevdiriyorum kendimi ama bağlayamıyorum ha işte bunun gibi bir şey düşündüm tuvalette, sonra tuvaletten çıkınca biraz daha düşündüm. Bunu çürütebilecek bir şey geldi aklıma eski iki sevgilimle konuşmalarım teki bunlarda terkeden bendim ve teki bir hafta tekide 1 ayda yeni bir ilişkiye başlamıştı. 1 hafta olan onla ayrıldıktan sonra geri dönmeye çalışmış seni kıskandırmak için çıktım felan demişti, diğeriylede niye konustuk bilmiyorum arkadas olalım felan diyeydi sanırım seni unutmak icin demisti unuttunmu peki diye sorunca biraz demisti. Neyse bunlar bende özgüven sağlayan anılardı. bazılarıysa benden sonraki sevgilileriyle mutlu olup beni pek siklememişti, benim onları siklemediğim gibi, Bitaneside dövmekten beter etmişti hem terkedip, hem hayatına kısa sürede bir baskasını alıp beni siklememe durumunda olmuştu kendiside benim en siklediğim kişi olmuştur, yani bunlar arasında en çok değer verdiğimdi, neyse amk biz yine konumuza gelecek olursak ilk tezim çürütülmüş olmuştur pek siklenmeyen eski sevgili olmamışım eski sevgililerimin gözünde. peki şimdi bunu tuvalette sıçarken düşünüp niye buraya yazdım ben bir fikrim yok. neyse...
hala neden uyumuyorum en ufak bir fikrim yok. fikirsizim ben.
bu saatlerde herkes uyuyunca kendimi o kadar yalnız hissediyorum ki. bütün sevdiklerimin evine gidip "uyaaan" diye bağırıp dönesim geliyor. sonra hepsini bir araya toplayıp sevgi yumağı oluşturmak istiyorum.
#983 numaralı entry "uludağ sözlük" başlığına girilmiş iken,
#9837 numaralı entry "ekşi sözlük". başlığına girilmiş. garip değil mi? bence garip.
şöyle bir ülkeleri yöneten insanlara göz gezdiriyordum da bir sonuca vardım. biz yönetilenler olarak, bunu söylemenin en acı tarafı da bu *mk, asla zeki ve aptal insanlara güç vermemeliyiz. ya dünyayı ele geçirmeye çalışıyorlar ya da daha kötü bir yere dönüştürmeyi başarıyorlar. ikisinde de ölümler olması ikisini aynı şey yapmıyor.
aslindaaa ders calismak icin bu kadar zaman ayakta kaldim.
ama oda olmadi.
sozluge baktim hep.
bugün çok kötü geçecek ya da yarın.
pasaportumdaki biyometrik fotoğrafı görseydi annem babam bile evlatlıktan reddederdi sözlük. ben değilim o, aynen caillou ya benziyorum. ibretliğim.
cumartesi akşamı alışverişe çıktım. annem aradı gözleme yapıcakmış pazar sabahına ıspanak istedi. yol üstündeki tek markete girdim. 2 kg ıspanağa 6 lira verdim.

mına kodumuun yeşil otuna 6 lira verdim. tavuğun kilosu 5,5 lira, ama bizim ot 6 lira.

anneme sordum pazarda 1 liraymış. sonra pişman oldum keşke pazarlık yapsaydım diye. fiş almasam belki 5 lira olurdu mınskym.
bugün cezalı çaylaklıktan kurtuldum sırf ortalama entry uzunluğu yüzünden.