bugün

Rüyalar görürdüm çocukken, kabus demek daha doğru olur. Kabuslarımda kapardım gözlerimi kendimi bir uçurumun kenarında bulurdum. Atardım kendimi çığlık atardım, uçardım. Düşmemek için atlardım ve başka bir rüyaya geçerdim, mutlu olabileceğim rüyalara. Komik gelebilir ama o uçurumdan ilk kez atladığım zamanı (kabusumu) hatırlıyorum. Çok korkmuştum. Tereddütteydim. Sonra ‘şu durumdan daha kötü ne olabilir ki hem rüyadasın, atlarsan ölmezsin. Aşağıda ne var merak etmiyor musun?’ diye düşünüp atlamıştım. insanın başına ne gelirse ya meraktan ya yaraktan gelirmiş ya. Aşağısı çok güzeldi. Aşağıdan ötesi vardı aslında… uçuyordum oğlum uçuyordum. Nefesim kesilmişti ama rüzgar mutlu ediyordu beni. Sonra ayaklarım yere değdi, dediğim gibi rüyadaydım ölmemiştim. Belki de ölmediğim için çok mutlu oluyordum, güzel rüyalara geçtiğimi sanıyordum ama yaşamın mutluluğuydu o belki de.
O uçma hissi bende hep odamın penceresinden atlarsam aynı şeyleri hisseder miyim? sorusunu yaratmıştır. Sonradan öğrendim ki o kadar yüksekten atlarsan yere çakılmadan önce kalp krizinden ölürmüşsün. ranzanın tepesinden atlayıp topuğumu kırmam da ondan bir önceki aşamaydı. Ben ölümden korkarım aslında. Yani yaşıyoruz işte. ‘Why kill yourself? Life will do it for you.’ işte ben de böyle düşünüyorum. Yani ölümden korkuyorum yaşamayı sevdiğim kadar da diyebiliriz.
Neyse konu dışına çıkmaya başladım. Ben bu hayatta düşmemek için çok atladım. Hayatta en nefret ettiğim şeydir; zayıf yanlarımın belli olması. insanlar benim düştüğümü göreceğine kendi sonumu kendim hazırladım sansınlar. Umrumda olmaz çünkü kuklamın iplerini kendim oynatırım, yersen! Aslında olur. insanlar ne düşünür umursarım ben. O yüzden mutlu olsam bile mutluluğumun sebebini anlatamam ben. Aptal aptal gülerim ama neden gülüyorsun sorusunu yanıtlayamam. Çünkü ne düşünür insanlar? Sokayım insanlara. Sok bakalım sokabilirsen. Annene babana kardeşine nasıl sokacaksın. Silebilecek kadar bencil misin? Ben bencil oldum, sokarım diyerek çıktım evden, sonra mutsuz olacağımı bile bile geri döndüm, dönmeme imkanım varken. mutsuz olacağımı bile bile çok bok yedim, sonra pişman oldum, eski benle şimdiki beni karşılaştırınca komple pişmanlık olmuşum ben, biliyorum yuvarlana yuvarlana büyüyecek bu pişmanlık, kilom,boyum sabit kalacak belki ama içim şişecek işte. pişmanlıklarım beni geçecek, sonra ben yine isyan edeceğim, her pişmanlığımda olduğu gibi.
Lan dur yine saptı konu ya da sapmadı. Birkaç gündür iki kelimeyi bir araya getirip düzgün bir cümle kuramadım. Bugün de anlıyorum ki ben artık koordineli düşünemez olmuşum. Konunun başı neydi, sonu neydi unuttum. En iyisi ben gidip bir yaş daha büyüyeyim. Sonra da biraz yalnız kalayım, kafa dinleyeyim, bolca ağlayayım.
müziğin ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başlıyorum.******
sadece yazmak istiyorum, herhangi bir şeyler olabilir. şimdi buradan gidip sol köşedeki saçma sapan başlıklara yumurtlayacağım bir şeyler.**
evlenmekte bu kadar acele ettiğim için hergün kendi kendime kafamı skeyim diyorum.
Geçen gün adamın biri bana saati sordu. Saat tam 6:00 idi. (pm) Adama saat altı diyemedim. Yalan söylediğimi düşünecekti. 6'yı 5 geçiyor dedim.
Şuan üzerime bir şal sardım ve yağmuru izliyorum, fazla yağıyor ama.
itiraf ediyorum sözlük hala diş macunumu üstüme döküyorum.
2 gündür hastanede kalıyorum sözlük, ameliyat oldum. korkmama rağmen iyiyim. sadece nefes almakta güçlük çektim ilk gün ama ona da alıştım. yarın taburcu oluyorum, dış dünyayla tekrar nasıl içli dışlı olucam bilmiyorum.
haftasonu tatil 3 e 4 e kadar uyur orucu kolaylarım diyorum hep emme fekat lakin bu sabah 6 da uyumama rağmen 9,10,11 ve en son 12 de uyandım.

ölü gibi uyuyanlara çok kızarım normalde. bugün onlara çok özendim.
herkes sittir et lan hayat bu kısa değmez hiçbişeye dese de beceremiyorum amk lan sözlük, her anlamda her alanda kaybettim bu sene, bakıyorum elimde hiçbir şey yok, 2 dk önce telefona gelen mesaj bile çetinler arçelikten yani, bıktım lan sadece yoruldum işte o kadar, sigaraya başlayacağım tekrardan.
Kardeşimle kafa göz dalıp kavga etmeyi özledim.
hayatımın en olgun ramazanını geçiriyorum sözlük. ilk kez en başından beri oruç tutuyorum çok enteresan. benim gibi yer yer dinle bağlantılarını koparan bir adam için bu inanılmaz bir durum. gurur duysam mı kendimle bilemedim bak şimdi.
Lise yıllarımda kız arkadaşlarıma çikolatalı süt, browni alırdım. ancak kimseler ivon pavlov un köpekleri kuramı üstünde deneyler yaptığımı fark etmezdi.

üstadın ifade ettiği gibi ''Köpek daha et verilmeden önce ayak seslerini duyduğunda salya akıtmaya başlamıştır.'' yani beni gördüğü gibi çikolata yiyecek gibi heycanlı mutlu olur... beyni çikolata yediğinde salgılanan dopamin ve endorfin hormonlarını ben deniz ile özdeşleştirmiştir. deneyler sırasında skalayı genişletip kesin sonuçlar almak adına kezbanlar üstünde de denedim. çikolatayı açıp direk yiyor. endorfinmiş dopaminmiş psikofizyolojiymiş hiiiç karışmıyorlar.
ya çok huzurlu oluyorum ya da dünyanın en sıkıntılı insanı ben. Mısır yerken bile oturup ya en küçük taneyi ya da en büyük taneyi arayıp onu yiyorum. Saçlarım ya çok kısa olmalı ya da çok uzun. Ya bembeyaz ten ya da çok esmer. Bunların ortası yok.

"Ya hep ya hiç" dedikleri bu mu gerçekten?
ergenliğe ilk girdiğim zamanlar "big sexy" diye bi adam vardı boks yapıyodu oturup maçlarını sonuna kadar izliyodum ona aşıktım sözlük. adı kevin nash mış. şimdi bakarken gördüm ki nasıl yaşlanmış öyle. hayat ne zalimsin.
toplu taşıma araçlarında oturup kulaklık ile müzik dinlerken sürekli boğazım kuruyor. yutkunma ihtiyacı duyuyorum. biriktirerek yutkununca acaba yanımda oturan kızsa, sapık falan olduğumu düşünür mü diye geriliyorum. yutkunma sesinin ne kadar çıkıp çıkmadığını da kulaklık olduğundan duyamayıp iyice geriliyorum. sonunda kulaklığı çıkarıyorum. müzik dinlemiyorsam bu olmuyor.
bir zamanlar dişlerimde tellerim vardı benim. arkadaşlarımla ne zaman yemek yemeye gitsek ben hep bir şeyler içerdim sözlük; hem de o kadar aç olmama rağmen. çünkü pizza yesem kaşarı tellerime dolanırdı, iskender yesem etleri öğütemezdim, hamburger desen tam bir soğan faciası. hayat çok zordu o zamanlar. tam 7 kilo vermiştim. dal gibiydim. çantam; ara yüz fırçası, diş macunu, diş fırçası, diş jeli, tel lastiği olurdu; hep çantasında parfüm falan taşıyan insanları kıskandım ben. bak aklıma geldi şimdi. sonra tam kurtuldum derken plak illeti çıktı başıma... bildiğin pet şişe kabının dişimin şeklini almış hali. şeffaf bişi ama o nasıl bir işkencedir bilmezsin sen. bunu taktığımda yemeği geç sudan başka bir şey içemez oldum ben. bir gün limonata içtim sen plağın arasından sız dişlerim sapsarı oldu hep güldüler bana. ya bak ağlıcam şimdi neyse ki kurtuldum artık. sen sen ol tel falan taktırma olur mu annem. ben ettim sen etme.
yarın sınavım var sözlük ve ben daha kitabın kapağını bile açmadım,bu gidişlede açmayacağım. Ders çalışmamak için bahaneler sıralayıp duruyorum. Yok öğlen olsun, dur şu dizi bitsin, bir de annemle konuşayım başlıyorum... Şimdi de yağmurun yağmasını bekliyorum çalışma moduna geçmek için...
Çok yoruldum artık şu sınav olaylarından..
yeter ama ya...
sabır utancı öldürür.
23 eylülde kpss sınavım var sözlük. ama ben ders çalışmıyorum, çalışamıyorum. her kalktığımda ve yattığımda bu var aklımda ama bir türlü canım istemiyor. vicdanım sızlıyor sözlük zaman akıp gidiyor.
sözlükteki ilk bir ayımda 8. nesile yükselmeyi bekledim. bir ay sonunda öğrendim neden 9. nesil dendiğini.
Hayat beni o kadar güçlendirdi ki,hiçbirşey canımı yakamaz...hiçbir olay,hiç kimse şaşırtamaz.belli değerlerimiz vardır ya...onlar bile değişken olur zaman karşısında...ve hayat sizi hep şaşırtmaya çalışsada şaşırmamayı öğrenirsiniz...
çok fenalardayım sözlük. okulların açılmasına daha 1 ay var ve ben birşeyler yapmadan duramıyacak hale geldim.
çok sıkılıyorum çünkü sözlük. gerçi bütler var 13 gün sonra ama yine de okul açılsın istiyorum.
hem burdan sıkıldım hemde bomboş günler geçirmekten sıkıldım.
en azından okulda 2 3 arkadaş toplanıp geyik yapıyoruz iyi geliyor.
çabuk geçsin vakit sözlük yoksa çok fena şeyler olucak..
* kendimdeki şiddet eğiliminden fena korkuyorum. * *
* yaptıgım planların gerek maddi gerek o anki durumdan dolayı göte gelmesinden bıktım usandım.* *
* fuckbody derdindekileri anlamıyorum.herşey bi bütün olmalı birbirini kullanmaya dayalı ilişkiden ne hal bekliyosun. he buna ek olarak cinsellik olmamasını ilişki sorunu olarak görüp ilişkiyi bitirenleri de anlamıyorum.
* çevremde herkes kuyu kazma mantıgında bi de artık gizli iş de yok gayet açık açık pişkince sıçabiliyolar insanın hayatına.*
* mutfakta biriken çöplerin üzerinde uyucaz yakında ne ev arkadaşım bundan rahatsız ne ben geçinip gidiyoruz mavi torbalarla.*
* ev değiştireli 1ay olmasına ragmen eşyaları sadece taşıdık taşıdıgımız halde dagınık duruyo* *
* sıçtımının finalleri geldi yine bu yüzden bi gezme isteği bi saçma hal sorma gitsin şu vakitlerdir beni yakan hep.*
* sabahtan beri klasik müzikten,yasemin moriye,blind guardiandan yaşar'a,coldplayden teomana,teomandanda şiirimsi birbiriyle alakası olmayan garip şarkılara geçtim. bunların hepsinide ders çalışırken yaptım.şimdi beynimdeki süngerimsi hali düzeltme çabasındayım.*

not:şarkılar bilinçli açılmamış tamamen karışık liste kurbanı olunmuştur.
* yıllardır yalanlarına çok kolay inandığımız insanLar, zeki olanlar değil, yalanına kendi inananLardı. buna inan. şimdiyse gerçekten gerçeği görmEk beNi ölümsüz kılıyor. hisset. kimseden bir şey istemiyorum, her zaman olduğu gibi. oysa her şeyimi Bölmeye hazırım. dokun.bölünerek çoğalır hisler BiliyorUm. bir ekmeği ikiye kırarken anlamıştım, küçüktüm. şimdi yaşım ergenden büyük, ihtiyardan genç. tam ortasında, ortasına seslenerek duyuyorum hayatı. ara. bir şişe su herkeSe yEter dostlarım, dikerek içmekte de bi sakınca yok. hiç birinizin ağzından iğrEnmiyorum. tüm dünyalıları kalbinden öper gibi Seviyorum an'ı. an'ı sizin görmediğim Varlığınıza sarılır gibi sarıyoRum. tanı. anneniz gibi yatırıyorum kucağıma, babanız gibi koruyorum sizi. çok çok öpüyorum.