bugün

itiraf ediyorum çok pis hırs yaptım. Finallerde dönüşüm muhteşem olacak.
Bir Blog' a takıldım ve okumaktan uyuyamıyorum. Yarın 3 finalim var ne olacak bu geçliğimin hali?

Güzel, ilgi çekici konular öğreniyorum en azından.
odamda örümcek besliyorum.

öncelikle şunu tenzih edeyim;
aslında odada örümcek beslemek değil, örümcekle aynı odayı paylaşma durumudur.

yine her ayın 17'sinde aylık oda temizleme prensibime uyarak odamı temizlemeye koyulmuştum.
evet, odamı ayda bir kez temizliyordum. o kadar tembeldim ki,
odamda elektrikli süpürge ile gezerken yerde gördüğüm bozuk paraları bile eğilip bi' kenara koyacak halim olmuyordu. paralar da dahil önüme çıkan her şeyi süpürgeye çekip yoluma devam ediyordum. aynı zamanda bu tembelliğim odamı paylaştığım diğer canlılara karşı beni acımasız bir tutum sergilemeye itiyordu. ortalıkta ne karınca yuvası bırakıyordum ne de havada uçan bir sinek...
yine bu rutin acımasızlığıma devam ederken bu sefer farklı bir şeyler olmuştu.

süpürgemi tam yatağımın köşesine uzatmıştım ki o an ilk kez bir örümcekle göz göze geldiğimi fark ettim.. yatağımın hemen 45 derece doğusuna ağ örmüş bir örümcekti bu. hiç düşünmeden süpürgemi örümceğe ve yuvasına doğru uzattım. örümcek ve ağları tam süpürgeme yem oluyordu ki süpürgemin bir anda durmasıyla irkildim. ne olduğunu anlamaya çalışmam kısa sürmüştü. zira arkamı döndüğümde kablonun yetişemeyerek prizden çıktığını görmüştüm. gidip kabloyu daha yakındaki bi' prize takıp yarım kalan işimi bitirmeye koyuldum.
örümceğin az önceki sarsıntıdan bi' hayli korktuğunu gözlemleyebiliyordum. bu sefer süpürgemi daha emin bir şekilde örümceğe uzatmışken odamın içinde çınlayan ezan sesiyle elim ayağım birbirine girdi. kendimi o kadar kaptırmışım ki neye uğradığımı şaşırdım. din bilgisi derslerimden hatırladığım kadarıyla bu ikindi ezanı idi. her neyse;
artık süpürgeyi tam örümceğe yeniden uzatmıştım ki bir an için ezanın da etkisiyle ne yaptığımı sorgularken buldum kendimi.
subhanallah ne yapıyordum ben böyle? bir canlıyı bu kadar kolay yok edebilecek kadar ruhumu ne körertmişti böyle?
o an örümceğe sevgi doldu gözlerle bakınca anlayabilmiştim ancak;
aslında o da ekmek davasına yaşıyordu.

kendimden utanarak, perişan ettiğim yuvasını onarmak için o'na yardım etmeyi denedim. ama yardım edeyim derken yuvasını daha da bozuyordum. o'na daha da zarar vermeden pişmanlıkla odamdan ayrıldım. perişan ettiğim bir hayatın öylece önümde durmasına içim el vermiyordu daha fazla. artık bir yuvası yoktu. ben yeniden odama döndüğümde ne de olsa çoktan gitmiş olacaktı oradan...
aradan 1 saat geçmeden odama geri dönüp o'ndan geriye kalanları toplamak istemiştim.
ama hayır! gözlerime inanamıyordum. yuvası tekrar onarılmış bir şekilde oracıkta karşımda dikiliyordu. o an mutluluktan o'nun antenlerinden tutup öpesim gelmişti.

velhasılı artık aradan 4 ay geçti. karakıskaç'ımla kavgasız gürültüsüz aynı odayı paylaşıyoruz. o'na bazen yakaladığım sinekleri hediye ediyorum. karşısında dikilirken dokunmuyor bile sineklere. fakat ışığı kapatıp çaktırmadan saklandığımda başlıyor hemen mumyalamaya. bazen yuvasının etrafının tozlarını alırken yuvasına zarar veriyorum istemeden. ama benim istiktarlı ve çalışkan dostum sıkılmadan yeniden onarıyor. işte o örümcek; anadolu insanının o gururlu ve çalışkan yaşam tarzını sembolize etmişti benim için.
zor koşullarda pes etmemeyi, sevmeyi öğretmişti yeniden.
her neyse... uzun lafın kısası;
sizlerden de bu duyarlılığı göstermenizi bekliyorum be sözlük. sağlıcakla kalın.
hapşururken garip bir heyecan kaplıyor benliğimi.
bir erkek, hoşlandığı bir kıza neden belirti vermez? veya, geçmişte kalmış birini hala seviyorsa, bunu söylemekten ne kaybedecektir de, söylemiyordur?* veya, neden hoşlanıldığını bile bile, kızla yakınlık kurmaya çalışmaz? gözü çok mu yükseklerdedir? anlamıyorum sözlük! kendimi anlayamıyorum...* işin daha da kötüsü, sabahın altısında bok mu varda, uyumak yerine yazıyorum?**
bütün aksiliklere rağmen yılbaşı tatilim şahane geçti. özellikle "bir soru" damgasını vurdu * terasta el arabasında ateş yakıp havai fişekleri izlemek şahaneydi. zeus heykeli de öyle.
4 aydır almak için uğraşıyor olduğum ehliyet randevusu için bugün son denemelerimi yapıyordum.

bugün oldu oldu. yoksa yırtar atarım bu belgeleri moduna girmiştim bile.

sabah 8:30'a saatimi kurdum ve kalktım.
denemelere başladım..

saat 9 oldu yok.. 9:15 oldu yok.. 9:30 oldu yok.. 9:40 oldu hala yok..

son defa deniyorum, yazık olcak o kadar paraya ama bu son!!

eheh açılmıycak zaten, boşa deniyorum da..

+ oha oha oha lan açıldı laaann annneeeaa açıldııı!!
+ bi dk lan, yanlış ilçeyi seçmişimdir kesin kontrol ediyim.
+ yooo doğru ilçeymiş. lan ne duruyorum o zaman alayım hemen. hıımm 1 dakika içinde 2 saatlik periyot zaten dolmuş. kimse öğleden sonrasına yüklenmez, ona alayım.
+ ahahaha oldu lan galiba.

hala şaşkınlığını yaşıyorum. sırf bu iş için 3 sabahtır erken kalkıyorum a dostlar.

öyle sevinçliyim ki johnny sins gelse sikicem seni dese çok deli muamele çekerim.
10 senelik en yakın arkadaşım ofise kırmızı güller yollamış. üff çok kötü oldum sözlük.

uzun zamandır hoşlandığını belli ediyordu ama bu kadarını tahmin etmiyordum. üstelik benim erkek arkadaşım olduğunu da biliyor. ne yapacağımı, nasıl tepki veremeyeceğimi bilemiyorum.

o benim kardeşim gibi, bu hayatta en sevdiğim insanların başında geliyor. aramızdaki ilişkinin bu tarz bir ilişkiye dönmesini istemiyorum.. bana akıl ver sözlük.
duygusuz bir insanım.
Liseliyim, fen liseliyim, hem de bolu fen liseliyim.
Liseliyim, fen liseliyim, bolu fen liseliyim.
bazen o kadar saçma şeyler yapıyorum ki; akraba evliliği olduğum konusunda ciddi şüphelerim var.
istanbulda halk otobüsüne bindim ve akbilim ( o zaman kart felan da yoktu ) boş çıktı. dıt dıt ses çıkınca makinadan şoför dönüp " bu sesi çok seviyororum yeaa " gibisinden birşeyler söyledi. itirafımda tam bu noktada bu olayı her zaman arkadaşlarıma anlatırım ama biraz fazla. buradan sonrasını cebimde bir akbilin daha olduğunu çıkartıp onu bastığımı ve aynı şekilde "bende bu sesi seviyorum yeaa" dediğimi felan söylerim. aynı adama burdan seslenecek olursam. hala aynı sesi seviyor musun?
Sabahları o kapıya kadar dolu ve insanların üst üste durduğu minibüslerden nefret ediyorum .
Hiçbir şey hissetmiyorum.
efenim, dün gece saat 2.30 civarı uyudum ardından saate baktım beş, sandım ki saat birdeki sınvıma geç kaldım ve gece oldu ben ise halal yataktaymışım şaşkınlık geçirdim bir an, ne yapacağımı bilmemedim...
sonra hava saat gece beşten daha soğuk olduğunu görünce, yattım yeniden...
canım sıkılıyor, bıktım ders çalışmaktan, illallah lan, yeter..
zaman aşımına uğrayan bir itiraf: ablamın yazın düğünü vardı. arkadaşlarım da gelmiştii. biraz oturduktan sonra, düğün hediyesi olarak toplamda 200 tl verip, gittiler. ben onu ablama vermedim. aslında önce unuttum, sonra da vermek istemedim. olsun lan, içim rahat. eşek yükünden para kazanıyor. gerek yoktu.
Annemle babam tartışıyor. Tartışma esnasında annemin kafası o kadar çok karışıyor ki kendisini aldatmakla suçladığı babama "O çocuk benden mi??" diyor! Zaten tartışma o anda bitiyor gülmekten tabii.
hiç eyvallahım yoktur.
Bu konuda babama çekmişim. Bir şeyi doğru görüyorsam onu yaparım. o öyle demiş bu böyle yemiş umrumda olmaz.

bir insanı sevmediysem hiç sevmiyorum. ama sevdiysem soğumayacağımın garantisi de yok. çok sevdiğim arkadaşım bir yanlış yaptı. ama yapmaması gereken bir şeydi. şimdi gayet mesafeliyim. haberi yok odamı değiştiricem ikinci dönem. göt gibi kalacak mesela. uyarmıştım dinlemedi.

insanlar sadece beni sinirlendirmemeleri gerektiklerini bilmiyorlar.
bunu her yeni tanıdığım insana söylüyorum. kulağına küpe diye alan alıyor almayan ortada kalıyor. yapacak hiçbir şey yok.
geçen hafta adana genelevine gittim. hayır dur itiraf etmek istediğim bu değildi.
içeride işim sadece 11 dakika sürdü, oda hafif loş, sadece müzik çaların ışığı ve cengiz kurtoğlu- gelin olmuş gidiyorsun parçası çalıyordu, deorgazm oldum, kadın en sonunda yeter artık geleceksen gel köküme para mı verdin dedi, orgazm olmadan çıktım dışarı, boşuna gitti 40 tl. hayır esas itiraf etmek istediğim bu da değildi.
kot pantalonumu giyip dışarı çıktım, bir kaç saniye sonra cüzdanımı odada düşürdüğümü farkettim ve hemen içeriye daldım,
ben: tık tık tık...
h.k *: gelllllll
ben: pardon cüzdanımı düşürdüm burada sanırım.
h.k: hmmm, yan taraftan aç ışığı bak bakalım.
ben: çok özür dilerim gerçekten, bulup hemen çıkacağım.
h.k: gerizekalı sen cüzdanını düşürmemişin ki, benim pantolonu giymişin.
herkes boş geliyor çünkü hiç kimse benle sen gibi ilgilenmedi.
ben küçükken mahallemizde bir incir ağacı vardı , etrafı küçük bir duvarla örülüydü.
Biz 3 kuzen tüm gün eti puf kabıyla sinek yakalardık o duvarda .
yakaladığımız sinekleri bir kola kutusunun içine koyar ölümüne çalkalardık ...
sonra kanatlarını, bacaklarını koparırdık .
bizden 3 yaş büyük olan kuzenim o duvarın küçük aralıklarından kertentele yakalayıp sırtına çubuk sokup oynatırdı onu ( sanırım bir çeşit gölge oyunu )
o zamanlar büyük kuzenime çok özenirdim . Sinek yakalama bana göre kertenteleden önce bir staj gibi bir şeydi.
çok utanıyorum sözlük , çok pişmanım ...
burada işi olmayıp tercümanlık yapması gereken yazardır.
"seversem gidersin diye korkuyorum."