bugün

yıllaaar yıllar önce, hani bilgisayarların evlere yeni yeni girdiği ve sadece resim yapmak, mayın tarlası oynamak için kullanıldığı zamanlar vardı ya işte o zamanlarda bir bayram günüydü.

bizim buralarda çocuklar bayramı zehir ederdi aynı kapıyı günde en az on kez çalıp şeker toplayarak. hele bi de kapıda böyle küçük savunmasız bir kızı görünce bütün tabağı alır kaçarlardı. * *
neyse işte o bayram sabahı ben yine mayın tarlasında mayınlara basmakla meşgulken sözde akıllılık edip evde yokmuş numarası yapıyorum. kapıdaki canavarımsının vazgeçeceği yok tabi, dışardaki sigortaları indirip kaldırıyor. tam da ben mayınları bulamazken bilgisayar bi açılıyor bi kapanıyor. aldım elime kağıdı kalemi bir asker edasıyla çıktım kapıya ve olaylar şöyle gelişti;

ben: b canavar: c

b: hemen bana evinin adresini ve annenin babanın adını söylüyosun
c: niyeeeeeeeeeeeeeee
b: sen sigortayı indirdiğinde bilgisayarım açıktı ve senin yüzünden bozuldu. bana yeni bi bilgisayar alacaksınız.

o şok ifadesi, kaçmak için yer aradıkça benim onun kaçışını engellemem... o anı yaşamak herşeye bedeldi. pişman değilim.
entrylerime toplam 2 oy veriliyor. beğenildiyse iki tane artı, beğenilmediyse iki tane eksi. iki tane takipçim olduğunu tahmin ediyorum. anlayacağınız üzere çok da objektifler. beğenmeyince eksi de verebiliyorlar. bir yazar başka ne ister ki? tabi ki daha fazla takipçi.
Bazen su içmeyi ve yemek yemeyi unutuyorum annem hatırlatıyor sözlük kardeş.
ve bir de : Justin Bieber Ve Lady Gaga ikilisinden aşırı nefret duyuyorum.

edit : çikolata hastasıyımdır ayrıca bunu da itiraf edeyim dedim.
bilgisayar ekranıma konan sinekleri parmağımla ezip öldürdüğümden ekranda yazanları okumakta zorlanıyorum.

ama yazıları okumakta zorlansam da kurbanlarımın cesetlerini izlerken büyük zevk alıyorum.

evet hem katilim hem sapık.
kız arkadaşımın espirili bir mesajı sonrasında '' güldürdün piç '' mesaj attım ( aslında atmıyacatımda blackberylerde silme tuşuyla enter tuşu altlı üstlü. bastık bilerekte olsa yanlışlıkla). tepkisi daha garip oldu. seni @ 2 de severim dedi bana. afallamış durumdayım şuan. inci yazarları gibi konuştuk bi an. inci işte .komik. hadi ben kendimi anladım da sevgilim yoksa?
5. nesilden sonrası çok bozdu lan sözlük.

hani kendim 5. nesilim ya bok atasım geldi geri kalanlara.

ha şayet 7.nesil olsaydım 7. nesilden sonrası çok bozdu derdim, maksat bok atmak.
annem babam konsere gitti ben evde oturuyorum sözlük. yani gitmek istediğimden değil de devir mi değişiyor yeniden nedir?
evime ilk defa gelen bir kızla film izlerken ona şeyimi göstermek için kısa şortumun altına hiç bir şey giymemiştim.
sonuç; vermedi. çünkü karanlıkta görülmüyordu. hoş, görülse de vermezdi sanırım.
son sevgilim müstakbel eşim olacak.
ben aslında ikinci nesildim. onu sildirip bunu aldım. bunu da sildirip, sonsuzluğa erişcem. şaka bir yana bu benim son entryim olacak. silik olmazsam bile daha da entry girmeyeceğim. mesaj kutumu kontrol amaçlı olsa dahi açıp ne var ne yok diye bakmayacağım.

2006'da başlayan ikinci nesil serüveni sırasında bir çok arkadaş ile dost oldum. kimisi aşık oldu, kimisi bana pas vermedi. hatta geçmiş mesajlarımı incelediğim vakit sözlük celebritysi denilecek heriflerle de ünsüz vakitlerinden mesajlaşmış olduğumu gördüm. troll deriz ama hepsi delikanlı çocuktur.

derken o geldi. ben gittim o geldi. beni kıskandırdı, o hiç kıskanmadı. ona yazdığımı bile bile fake arkadaşlarıyla ilgilendi ve ben kıskandım. sonra daha az kıskandım, sonra daha da az, sonra hiç. sonrada onun varlığı bile varlıksız oldu gözümde.

sonra o da geldi. gelişi çok hüzünlü oldu, gidişi de küfürlü. bende az çakal değildim hani ama yanlış anlaşmalar vs. iyice sövdü bıraktı. seni seviyorum diyordu ilk günlerde, hatta benim düğünüme geliyordu, bana yemekler yapıyordu, planlar yapıyorduk. sonra yine seni seviyorum diyorduk, bu sefer birbirimizden bahsediyorduk benim evlilik fikirleri kalkmıştı aradan, sadece bizi konuşuyorduk. derken benim başkalarıyla olan mesajlaşmalarımızı görünce ana avrat bacı demeden sövdü bıraktı. tüm nefretini boşalttı, kustu yüzüme. ve ben genç adamım, sana ne sevgilim misin deyince bir bela daha okudu siktir edip bıraktı. o zaman anladım da anladım ki, bir ilişkinin varlığı için resmiyete dökmek gerekmiyormuş. biz zaten sevgiliydik ama sadece söylememiştik birbirimize.

kalbim bok farkındayım, daldan dala da atlamıyorum aslında. sadece birileriyle ilgilendiğim vakit başkaları da damlıyor nedense. sebepsizce birisi daha var oldu.
o beni sevdi, ben az sevdim. o sevdi bende sevdim. ikinci nesil silindi. o sevdi ben daha da sevdim, sekizinci nesil hesap geldi. sonra o daha az sevdi ben daha çok, sonra o hiç ben az. şimdi de nötr haldeyiz.

bilmiyor ama kimim ben diye, bense hıyar gibi görüyorum ne yazmış, ne düşünmüş vs. açıkçası bana pekte adil gelmedi.

yeni hesabın bir kaç artısı da olmadı değil. ortanca arkadaşla yazıştım, hala efendiydi. onu çok özlediğimi fark ettim. hatta demek geldi ben o hıyarağasıyım diye ama bitmesinden korktum. bitti de gitti zaten.

beni seven sevmeyen tüm arkadaşlara bol selamlar iletirken. kırdığım arkadaşlardan da özürler dilerim. ben harbiden iyi adamımdır, yalnızca az götlüğüm var işte. o da kendimi daha sevmemden kaynaklanıyor.

sağlıcakla
her gece bezleniyorum ayrıca çok pis kokarım.
itiraf ediyorum sözlük adı "burak" olan kişilere çok pis takıntım var. öyle aşığım falan değil ha yanlış anlama. ağızlarını burunlarını kırasım geliyor. adı burak olanları şahsen tanımadan nefret ediyorum, şahsen tanıyınca da muhtemelen sevmiyorum. böyle de garip bi durum var!
itiraf ediyorum ispanyol erkeklere hayranım!
acayip sıkıldım gönül işlerinden.
hazırım.
bi kız var arkadaşız ama arada sırada severim ama her halükarda kafama eder.kızın süratına bi tane geçirmek istiyorum oh söledim.

p.s:arada sırada sevme nasıl olur ? şöyle olur; benim ruh halime göre değişiyor sevip sevmemem.
Bugün dogumgünüm ve kendimi değerli hissetmek istiyorum sözlük.
entry girse de okusam, okusam da artıyı bassam dediğim yazarlar var.
senin büyüyen kibrin kadar, benim tükenmeyen umutlarım var.
ergenliğimde olsaydım eğer justin bieber a hayran olabilirdim. sonuçta ben; ergenliğinde duvarına justin timberlake posterleri asan biriyim. şimdiki asılan şeylerin dili olsa da justin timberlake'ye küfür etse.

dipten bir not: behzat ç. seni kalbime gömdüm afişini istiyorum.
şuan oturmuş doktorlar izliyorum sözlük o kadar kötü durumdayım işte.
erkin koray - hayat bir teselli
bu şarkıyı ne zaman dinlesem ağlıyorum, istisnasız her çaldığında.
ağzıma sıçtın erkin baba.
saat 00:00 da itiraf girmenin sevilen yada sevilmeyen yönünü bi türlü anlayamadım. aylardır düşünüyorum içinden çıkamıyorum. en son bu gece "lan bunun yerine astral seyahati kafama taksaydım şimdi paris londra hattında geziyodum amk" diye düşünerek işbu entryi giriyorum. anlatsın biri be kardeşim nedir olay bi şark kurnazı durumu varsa söz bende eksilerim.
itiraf ediyorum iyiymiş gibi görünüyorum ama iyi değilim.
mutsuzum özlemlerim sıkıntılarım var.
karamsarım bu aralar.
karnıma ağrılar giriyor.
henüz çok gencim ama gelecek kaygısı beni deli ediyor.
üstelik kimse bunun farkında değil.
dün gecenin ikisinde yağmurlu havada orman yolunda tek başıma yürüdüm uzun zamandır hiç bir şeyden bu kadar çok zevk almamıştım doğa, toprak kokusu, hafif çileyen yağmur galiba yaşlanıyorum.

balığım öldü çok üzgünüm sözlük onu büyük bir merasimle gömdüm acım büyük bayadır bu kadar üzülmediydim.

sakallarımı sıfıra vurunca kendimi çıplak gibi hissediyorum öz güvenim sıfıra düşüyor.

küfür etmekten nefret ediyorum yalnız peste yenilirken birde galatasaray yenik durumda iken kendimi kaybediyorum sürekli küfrediyorum allahtan olası ortamda kız filan olmuyo rahat oluyor.

bide ben aşığım tam unutmaya karar veriyorum bişi oluyo hoop dahada artıyor. napsak ölsek mi bilemedim ki...