bugün

yemek yerken içtiğimiz soğuk içeceğin şişesinin dibinde kalan çeyrek bardak kadar kalan içeceği evde sadece benim içmem.
ev arkadaşının son sigarasını uyurken hacılamak

(bkz: sözlük yazarlarının şerefsizlikleri)
bu gece bana misafir gelen pezevenge son biramı vermedim. ve sonra gitti evden.
yaklaşık 2 saattir önüme koyduğum ayna ve yanında laptobumla birlikte yatağımın üstünde oturuyorum. bi anda sarsıldım ve kendime geldim tek başıma ara ara aynaya bakarken buldum kendimi. çok bencil hissettim sözlük. neden bi insan aynaya bakarak entry girer ki. çok utanıyorum.
zaman zaman fütürsuzca damarlarımda dolaşandır.
kek kalıbına dökülen karışımın, üçte biri kadarını da kek karıştırma kabında bırakıp, tatlı kaşığı ile o çiğ karışımı yemek ve böylece kekin ikram edileceği kişi sayısını hiçe saymak.

aynı zamanda sayısı önemli olan yufkalardan birini, böreği yapana dek yemek ve eksik yufka ile börek yapmak ve sonucunda böreğin güzel olmaması.

pirinçle yapılan dolma içini tırtıklayarak, her defasında, asma yaprağının artması ve malzemenin yetmemesine sebep olmak.

not: o kadar çig karışımı, içi ve yufkayı pişirerek ziyan edemem, kusura bakmasın ev haklı.
bazen arkadaşlarıma yalan söylüyorum. evde uyucam, ders çalışcam deyip başka planlar yapıyorum. felaket kolpacı oldum öyle böyle değil. feysbukta etiketlendiğim fotoları gizlemek zorunda kaldım. çünkü bazı denyo arkadaşlarım marifetmiş beni ifşa ediyor. sonra arıza çıkıyo falan. en temizi karda yürüyüp izini belli etmemek.
Annemin yaptığı böreklerin hep en büyüklerini ben yerim.
eve geldiğimde kumanda her zaman bendedir. ben ne izlersem evdekilerde onu izlemek zorunda kalıyor. düşünüyorum da yazık lan, bence çok bencilce.
hep gece 2den sonra tek başıma bira içip yatıyorum tekrar. kimse otlanamıyor... tek başıma içebileyim diye düşünün artık ne fedakarlık yaptığımı...
hangi birini yazsam bilemedim.
pc yi ben temizliyorum. pc benimdir.
penis boyumu kafama takmıyorum bana giren çıkan yok karşı taraf düşünsün. ayrıca erken de geliyorum valla gayet de güzel oluyor ne yorucam kendimi git gel git gel. evet.
birine kitap vermek bana ölüm gibi geliyor. oysa paylaşmak gerek böyle şeyleri. yok aşamadım ben bu meseleyi.
yaz aylarında eve karpuz alındığı vakit, ortası benimdir. kimseye yedirmem.
oyun denildiğinde gözümün dönmesidir.

geçen gün sims krizim tuttu ve oyunun 2.si ve 3.sü bende mevcut. fakat bilgisayarım yok ! yani var. ama oyun lüks ve bilgisayarım sims'i kaldıracak kadar güçlü değil. ama mutlaka oynamalıyım yoksa duramıyorum, koşuşturuyorum baya böyle nefes nefese kalacak kadar enerji harcıyorum ve biliyorum ki çok aptalca.

neyse işte dayanamadım 2 tane küçücük minnacık yavrucağın bilgisayarına oyunu yükledim. *
-: ben +: miray *
- miraaay, hani sana oyun getiricem diyordum ya, ha işte, yükliyim miiii ?
(inceden inceden eriyorum ama. bir sims için böyle erir mi insan demeyin, erir valla. sims 3 çıktığı zaman evdekilere yaptıklarımı anlatmayacağım. swh.)
+ aa, oluur. (gülümsüyor yazık..)

ve yükledim oyunu. işte anlatıyorum böyle yapıcaksın, buradan ev kuracaksın, aile yapıcaksın falan. oyun ingilizce ve ben geçen gün çocuğa burçları anlattım. yani birşey bilmiyor pek. oynamasının biraz zor olduğunu söylese de öğrenirsin öğrenirsin dedim. ve 4 saat gibi bir süre boyunca oynadım oyunu. o da yanımda durdu.
4 saat sonra...

5'er dakika arayla;
- burak susar mısın ablacım ? *
- lütfen ama. sus lütfen.
- burakk...
- lan.
- kime diyorum. yapma, elleme saçımı. lan burak bir ses çıkarma be ! aah miray, hava kararmış. hiç farketmedim bak görüyor musun. neyse ben gideyim, bu oyunda böyle oynanacak işte kendin öğrenirsin zaten. yarın da akşam cd'yi getir tamam mı hadi görüşürüz.

çok bencillik yaptım sözlük. pişman değilim ama. cd'yi de akşam almadım, öğlen aldım !
güncel Önemli Başlıklar