bugün

sözlük yazarlarını 77 yaşında olduğuma ikna edene kadar göbeğim çatladı. yazılanlara inanmamak gibi kötü bir huy peydahlamışlar.
Bir gün umumi tuvalete giren arkadaşı, tam helanın giriş kapısı önünde bekliyordum.
Elimde telefon oynuyorum falan. Neyse arkama bir baktım 4 kişi sıraya girmiş. Bir tuhaf oldum.
Hemen çekildim ve şöyle dedim:
+ yerimiz var buyurun.

Ulan tuvaletçi olmuştum yanlışlıkla galiba. Böyle saçma sapan bir olaydı işte.
solo yaptığım bir dağ zirve çıkısında fırtınaya yakalanmam ve doğada kaybolmam hayati korku nedir öğretti, ameliyat olurken o an operasyonumu izlemem.
edit: imla x imla
- kocaııım akşama sana ne yemek yapayım ?
+ yaprak sar hayatım. etli- sarımsaklı- yoğurtlu.
akşama ;
+ neden kahvaltı çıkardın. yaprak sarması nerde ki ?
- öğlen bacılarım geldi hepsini yedi !
+ senin deee, bacılarının daaaa , yedi sülalenin deeee , gelmişini deee, geçmişinini deee !!!!!
bana rami kütüphanesinde bir adamın 200 tl vermesi, 2016'da bir keresinde camiye gittiğimde bir adamın bana 100 tl vermesi ve benim sevinçle koşarak eve gitmem, mecidiyeköy'de üniversite arkadaşımı görmem, metroda gibicibicis0'ı görmem, okulda cuma günleri gusül abdesti almam, 2019'da tüyap'a gittiğimizde arkadaşlarımı bulamamam ve tek başına okula dönmem.
Sokakta acıyıp eve aldığım kedinin suç örgütü lideri çıkması. Anlatayım.

bu olay yaklaşık 2 yıl kadar önce oldu. Bir yaz vakti, akşam işten geliyorum. apartmana girmek üzereydim ki sağdaki duvarın dibinde, dört ayağı havada, dili dışarda, neredeyse sıcaktan buharlaşmak üzere olan o kediyi gördüm. "Çok sıcak, esmiyor" der gibi bana bakıyordu. onu o vaziyette öylece bırakıp gidemezdim. benim ev 2 yıl öncesinde giriş katta ve kuzey cephe olduğu için yazın dışarıya göre daha serin oluyordu. kediyi aldığım gibi eve girdim. adını ilk başta klasik "pamuk" koymuştum ama o günden birkaç gün sonra değiştirip "montana" yaptım. iki haftada yaşadığım olaylar gösterdi ki bir kedi "pamuk" ismine ancak bu kadar uyamazdı.

Montana eve geldikten birkaç gün sonra onun normal bir kedi olmadığını anlamaya başladım. gözle görülür ilk fark, evin dış etrafında sayıları her geçen gün artan kediler oldu. Montana’nın bu kedilerle farklı bir diyaloğu vardı. gecenin bir yarısı, ikili üçlü gruplar halinde pencerenin önüne geliyorlar ve Montana’nın çıkmasını bekliyorlardı. Montana, sıcak havalardan dolayı sürekli açık duran pencereden dışarı çıktığında hepsi saygı duruşuna geçiyor, pencereden atlayıp onların önüne geçene kadar hareket etmiyorlardı. Montana önde bunlar arkada gecenin karanlığında kaybolup gidiyorlar, sabaha karşı yine montana önde, bunlar arkada eve dönüyorlardı. Montana pencereden girene kadar diğer kediler yine saygı duruşunda bekliyor, sonra da dağılıyorlardı.

buraya kadar aslında çok da aşırı anormal bir durum yok ama günler içinde gördüğüm şeyler beni gerçekten afallattı.

bir gün yine eve dönerken kasaba uğramıştım. birkaç parça tavuk alıp çıkacaktım. kasap tavuğun parçalarından birazını kapının önünde duran kedisine fırlattı. kedi önce korka korka etrafı kolaçan etti, sonra bir çırpıda tavuğu midesine gömdü. tavuğu yemişti ama hâlâ korku dolu gözlerle etrafına bakıyordu. bu sıradan olayı çok da önemsememiştim. ta ki aynı gece, bu kasabın önündeki kediyi bizim bahçede görene kadar.

Montana’nın fedaileri (onlara artık böyle diyordum) bu kasap kedisini ortaya almışlar montana’nın gelmesini bekliyorlardı. Montana ağır adımlarla pencereden çıktı. fedailerle miyuv miyuv bir şeyler konuştuktan sonra kasap kedisine öyle bir tokat attı ki kasap kedisi iki metre öteye savruldu. o sırada kaçmaya yeltendi ama fedailer hemen etrafını sarıp izin vermediler. sonra bizim montana buna bir de döner pati salladı. kasap kedisi bağıra çağıra kaçtı gitti. olduğum yere mıhlanıp kalmıştım. gözlerimin önünde adeta bir hesaplaşma yaşanmıştı. sabırsızlıkla sabahın olmasını bekledim ve sabah ilk iş kasabın yanına gittim. dayak yiyen kedi, kaşı gözü şişmiş vaziyette oralarda dolanıyordu. kasapla selamlaşıp havadan sudan konuşurken birkaç parça tavuk alıp kediye fırlattım. kedi tavuk parçalarını yemeyip ağzına alarak yola düştü. iki sokak boyunca kediyi takip ettim. sonunda bir çöp konteynırının kenarına tavukları bırakıp “meeaav” diye bağırdı. çöplüğün içinden bizim fedailerden ikisi çıktı. tavukları alıp geri girdiler. kasap kedisi de oradan ayrıldı. şok içinde kalmıştım. Akşam eve döndüm. kapıyı açtığımda Montana’yla göz göze geldik. kafamı yere eğerek önünden geçip sessizce mutfağa gittim. resmen ürkütmemeye çalışıyordum amk kedisini.

önceleri Montana’nın neler yaptığını rahat rahat gözlemlerken artık başıma iş almamak için o kadar rahat hareket edemiyordum. kendisini takip ettiğimi anlarsa peşime fedailerini takıp başıma bela açabilirdi. odama kapanıp evin geri kalanını montana’ya bırakıyordum.

Montana daha sonraları evin de tenha olmasını fırsat bilerek işin bokunu çıkarıp fedailerini evin içine kadar sokmaya başladı. Bazen anahtar deliğinden baktığımda görüyordum, artık hesaplaşmalarını evin salonunda yapıyorlardı. bilmediğim farklı farklı kedileri salona getirip temiz bir dayak çektikten sonra gönderiyorlardı. bu dayak yiyen kedilerin haraca bağlandığına ve haraçlarını ödemediklerinde bu muameleye maruz kaldıklarına emindim. fedailer bazen de yavru kediler getirip kuyruklarını ısırıyorlar, tüylerini sağdan soldan koparıp geri götürüyorlardı. bu yavru kedileri birkaç gün sonra ya bir kasabın, ya bir dönercinin önünde görüyordum. resmen küçük kedileri kaçırıp sağda solda dilendiriyorlardı.

son zamanlarda neler yaşadım hâlâ algılayamıyordum. daha birkaç hafta önce sokakta susamış ve sıcaktan bunalmış bir kediden ibaret olan Montana’nın, evimi suç örgütü merkezine dönüştüren bir mayfa lideri olduğuna inanamıyordum.

Nasıl kurtuldum derseniz, farklı bir eve taşındığım için (kedilerden dolayı değil tabi ki), ev de montana'ya kalmıştı tamamen. Sonra kim taşındı oraya, montana ve fedaileri noldu bilmiyorum. Eminim hâlâ kirli işlerini yapmaya devam ediyordur.
internetten dizi izlerken "saat tam 12'yi 1 geçiyor" sözü geçmişti. ben de bunu duyunca gerçek saati merak edip baktığımda da tam 00:01'di yani dizidekiyle aynıydı. ilginç olan ise internetten izliyor olmamdı çünkü tv'de bilerek o saate denk getirebilirler.
Bir gün işyerinde full konsantre şekilde rafları düzenliyorum. Aniden yüksek tonda bir ses işittim. Birinin, içeriye doğru, Hayy.. maşşallah.. diye bağırdığını duydum. O an Nasıl korktum anlatamam. Ben olayın şokunu atlatıp aklım başına gelene kadar ki, geçen zaman içerisinde adamın dükkanın önünden geçerken ki silüetini ancak farkedebildim. Kapıya çıkana kadar adam gözden kayboldu. Sonra kameraları inceledik adam akli dengesi bozuk biri çıktı iyi mi.
istanbul istinye park avm'de yürürken arkamdan boynuma biri atladı. Yüzümü döndüm yabancı daş gibi bi hatun. Ben mal gibi bakarken kız i'm sorry dedi ve utana utana kafasını yere eğip uzaklaştı. ilginçlik seviyem bu, çok sıra dışı bi hayatım var.
üniversite yıllarında bir gün bir şeyler içiyoruz, ne içiyoruz bilmiyorum. getirdiler içiyoruz. ama değişik bir kafası vardı. devrim'de oturmuşuz. hava da epey soğuk. bizim elemanlardan biri dedi ki ateş yakalım. çalı çırpı topladık, yaktık ateşi. güzel ama sürekli ateşi feedlemek gerekiyor. çalı çırpı dayanmıyor. sonra bizimkiler yeni ağaç dalı falan keşfine çıktılar. bu arada ateşe de isim taktık, bu devrim ateşi olsun dedik. bizimkiler keşfe çıktığı için devrim ateşini başıboş bırakmak olmazdı. yoldaşlar bana dediler sen ateşi koru, kemalistler gelip söndürmeye çalışmasın. ben de orada durdum bu yüce görevi yerine getirdim ve o ateşi korudum. ne içtiysek, öyle enteresan bir kafası vardı işte.
iş yerinden çıktım otobüse binmek üzere durağa indim otobüs geldi bindim ama nasıl kalabalık resmen paketlenmiş vaziyette gidiyorum 35 yaşlarında bi kadın sevgilisiyle mesajlasıyor bende dalmışım mesaşları okuyorum ama nasıl hararetle kadın beni farketmiş 5 dakika sonra döndü hala baktığımı fark etti ve dediki eklemek istediğin bişey varsa ekliyim yada okuman bittiyse gönderiyimmi mesajı rezil oldum otobüsten indiğimle kaldım.
Umumi tuvaletin önünde arkadaşımı bekleyip telefon ile oynuyordum.
Az bir süre geçti. Arkamı bir döndüm 3 kişi sıraya girmiş bekliyor.
içeride 2 tane pisuvar ve bir tane alaturka tuvalet var. Ve boş!
Buyrun geçin boş içerisi... Falan deyip çekildim.
insanlar içeri hücum etti.
Sıraya girmeye ne kadar alışkın bir toplumuz!
Sene 2008. Sara diye bir arkadaşımla birlikte bowling oynamaya gitmiştik. Yanımızdaki cift grup seks teklif etti.
görsel
Çocukluktan beri elimin üstü siğil doluydu. Bi de fazlalaşıyordu ruh hastaları. Her yerimi ele geçirmelerinden korkmaya başlamıştım. Eee gidip tedavi olsaydın diyenler olacaktır, işe yaramadı. Haliyle başka şeyler denemeye devam ettik. incir sütü, bilmem ne ağacı, bilmem neyin yaprağı. Biz denerken siğiller daha dikkat çekici hale gelmeye devam etti.

Bi gün bir yerde amcanın biri yanıma geldi. Ellerime baktı. Numarasını verdi. Geçtiği zaman beni ara dedi. O zamanlar bu tür şeylere hiç inanan biri değildim hatırladığım kadarıyla. Bir sabah uyandığım zaman elimin üzerinde tek bir siğil bile yoktu. Bir gece içinde siğilsiz kaldım.

Başımdan geçen en ilginç olay değil ama asla açıklamasını yapamadığım, şu kadar mantıklı yanıt getiremediğim olaylardan biridir. Bir ihtimal şunu düşünüyorum. Ben epey bi deliyim, bu olayı, bu olaya şahit herkesi, hatta kendimi bile kafamdan uyduruyorum, aslında her yeri beyaz bir odanın içinde deli gömleği giymiş oturuyorum şu an. Çünkü başka bir mantıklı açıklaması yok. Dua siğili nasıl geçirebilir? Çılgınlık.
görsel
Bunu sadece gerçek cinler başarabilir huhihii
görsel
Bir kafede otururken Maksimum 7-8 yaşlarında bir çocuğun masama gelip benden sigara istemesi ve sonra masada duran sigara paketine bakıp “ben bu zigaradan içmiyorum zaten” deyip uzaklaşması. Tüm bunların 10 saniyede gerçekleşmesi.
Bu aksam arkadasimla cafede otururken ansizin bir sokak kopegi geldi ve yanima oturup agzini burnunu lattemin icine daldirip icmeye basladi.
Bunlarin hepsi maksimum 7 saniye icinde oldu, ben ay sen benim yanima mi geldin, ne tatli cocuksun diye sevmeye calisirken bir baktim hayvan lattemi hupletiyor. Eskiden gelirlerdi bir iki dilim kek pogaca verirdik severdik, ne ara latteye gectiniz arkadasim bu mahallenin kopekleri de cok bozdu artik.
Çok Fazla sevmem, hoşlanmam ama söylemesi ayıp bugün canım ekmek arası balık çekti. Caddeye nazır küçük bir balık ekmek dükkanından gelen yoğun kokular da bu isteğimi tetikledi. Neyse masaya oturdum, 50-55 yaşlarında bir abla ne istediğimi sordu. Ekmek arası sardalya dedim. Yaklaşık 10 dakika sonra ekmeğim geldi. Fakat içinde sardalya değil mezgit vardı. Dedim zaten yoğunlar boşver ye gitsin uğraştırma kadını. iki ısırık almıştım ki abla yanıma geldi. Yan masanın siparişini sana vermişim dedi. Dedim ama ben onu ısırdım. insan içine bakar da öyle yer hemen ısırmışsın deyip beni bir güzel azarladı. Aslında çok tatlı bir ablaydı bir şey demedim tebessümle dinledim. Ben gülünce daha da kızdı. Ulan kırk yılın başı bir balık ekmek yiyelim dedik azar yiyip çıktık.
Yıllar önce bir kız arkadaşımdan fırtınalı şekilde ayrılmıştık. O izmirin başka bir ucunda ben ise başka bir ucunda oturuyorduk. Arkadaşlarımda fırtınalı ilişkimizi biliyorlardı.

Neyse aradan aylar geçmişti ve ben sanırım 2 arkadaşımla birlikte pasaport iskelesi civarında yürüyorduk ve konu nereden açıldı bilmiyorum bir arkadaşım eski kız arkadaşımda da olan acaip bir özellikle ilgili konuşuyordu. bende Seda'da aynen böyle bi tipti gibisinden birşeyler söylemek üzere seda ismini söylediğim aynı anda, tam yanımızdan bir arkadaşıyla zıt yöne doğru geçmekte olan eski kız arkadaşım seda ile göz göze geldim ve cümlemi tamamlayamayarak oha dedim ve yürümeye devam ettik. Arkadaşlarım ne olduğunu sorduğunda sanırım kafayı yiyorum çünkü seda dediğim anda onu yanımızdan geçerken gördüm dedim. Derken telefonuma mesaj geldi. Beyinkundakcisi seni gördüm adımı söyledin diye.

Sonrasına devam etmeye gerek yok fakat kesinlikle madde üstü bağlantılar var. Yani koca izmirde aynı zamanda aynı yerde tam adını söyler söylemez göz göze gelmemiz tesadüf olamaz. Mümkün değil. Hatta sanmıyorum ama sözlük okuyan biri ise o da hatırlar.

dipnot:seda ismi temsili olarak kullanılmıştır.
Haftanın 3 günü sol omzuma kuş sıçması. Allahtan etkisini kaybetti.
Mahalle maçında kaleden kaleye gol atmıştım.
Yeterince ilginç.
Yine böyle bir gün arkadaşlarla terastayız derken sen gel uçan bir kuş hızını alamayıp bunun kafasına çarp sonra öl. O günden beri toparlayamadık kendisini.

Tam anlamıyla “baş”ından geçen ilginç olaylardır.
internetten dizi izlerken dizide saat 12'yi 1 geçiyor diye bir konuşma geçiyor. dizide saati söyleyince ben de gerçek saati merak ediyorum. hemen bilgisayarımın saatine bakıyorum ve bir de ne göreyim! saat gerçekte de 00:01 yani 12'yi 1 geçe. olayın gizemini arttıran şey ise internetten izlememdi. çünkü televizyonda programı yapanlar tam o saate denk getirebilir. internette ise ben önceden özel ayralama yapmamıştım ve izlediğim dizinin izlediğim bölümünü daha önceden izlemediğim için ilginç ve gizemli bir olaydı.