bugün

öyle güzel öyle samimi öyle dobra bir şiirdir ki sanırım bu kadar yürekten olanı yazılmamıştır.

"Bilmezler nasıl aradık birbirimizi
bilmezler nasıl sevdik...
iki yitik hasret, iki parça can.
sus! kimseler duymasın.
duymasın, ölürem ha!
aymışam yarı gecede,
seni bulmuşam sonra."
Kelimelerim kendinden bağırıyorsun..

Ama anlamıyorsun ,

Kendi kendine yanıyorsun..

Nefes alamayacak kadar kendini harap ediyorsun,
Aşk uğruna aptallaşıyorsun..

Elde tutulan biri gibi görünüyorsun..

hiçkimse vazgeçilmez değil biliyorsun lâkin bunu anlatamıyorsun..

Suskun kalıyorsun..
"Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram."

Şarkıya uyarlanmış hali de son derece mükemmel olan Ahmed Arif'e ait çok sevdiğim şiir.
seksenler dizisinde vardı bi tane. Hatta bi replik vardı. susmuş niye susmuş.
Bir dizide bir rol vardı adam hiç konuşmazdı. Sadece gelir giderdi. Herkesin merak ederdi o adam neden susmuş. Ozaman biraz saçma bulmuştum o karakteri ama şimdi anlıyorum. Bazen insan hiç konuşmak istemiyor. Çünkü birşey olmayacağını biliyor.
Ahmed Arif'in söylenmesi gereken her şeyi "suskun" bir şekilde ifade ettiği harika şiiridir.

Ahmet kaya'nın bestesiyle, saza her vuruşuyla yüreğinize nota nota, hece hece işlenir.

"Rüya bütün çektiğimiz, rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu bir mısra boyu maceram.

Sus kimseler duymasın, duymasın ölürem ha!
Aymışam yarı gecede, seni bulmuşam sonra."
bir şiir beni ancak bu kadar iyi tarif edebilir diye düşünüyorum. ahmed arif'in insanın yüreğine nasıl dokunacağını bildiğinin çok iyi bir örneği. şiir müthiş imgelerle dolu. ayrıca ahmet kaya bu şiiri besteleyip çok güzel yorumlamıştır.

Rüya, bütün çektigimiz.   
rüya kahrım, rüya zindan.   
Nasıl da yılları buldu,   
bir mısra boyu maceram...
Bazı zamanlar yeterli cevap olan bazı zamanlar için ise cevap için yetmeyen eylemdir susmak. Bazen asaletten bazen bilgisizlikten kaynaklanır. ama en iyi konuşarak kendinizi ifade edebilirsiniz.
ahmet arif'in kalbimizde yara açtığı şiiridir. ahmet kaya, sesi ve notaları ile bu yaraya tuz serper.

"rüya bütün çektiğimiz, rüya kahrım rüya zindan"

gerçekten de her şey uykudan uyanır gibi bitecek mi? geride kalanları bir kabus görmenin verdiği vehimle gülerek sırtımızdan atabilecek miyiz?

"nasıl da yılları buldu bir mısra boyu maceram"

hep aynı şeyleri dönüp dolaşıp yaşayan insanın küçücük kaderi bir taraftan nasıl upuzun gelir? yürürken farkında olmadığımız yollar arkaya bakınca nasıl da uzar gider?

"bilmezler nasıl sevdik birbirimizi, bilmezler nasıl aradık"

insan neden karşındaki kişiyi tam buldum derken elinden kaçırır, suyun mermerden akıp gitmesi gibi?

bu sorulara en güzeli susmak. suskun olmak. sessizliğin bir büyüsü var. ve umarım çok uzak bir yerde elden kaçanların bir telafisi vardır.
Korkaktır. Kendinden acısından korkar.
Çok şey söylemektense bazen sadece içinde tutmaktır..
Sus, kimseler duymasın.
Duymasın ölürüm ha.
Aydım yarı gecede
Yeşil bir yağmur sonra...
Yağıyor yeşil.

En uzak, o adsız ve kimselersiz,
O yitik yıldızda duyuyor musun?
Bir stradivarius inler kendi kendine,
Yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.
Önce bendim diyor ve sonra benim...
Ölümsüz, güzel ve çetin.
Ezgisidir dolaşan bütün evreni,
Bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
Canımı, tüylerimi sarmada şimdi
Kendi rüzgarıyla vurgun...
Sarıyor yeşil.

Rüya, bütün çektigimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
iki parça can.
Çatladı yüreği çakmaktaşının,
Ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
Çağlardır boğulmuş bir su...
Ağıyor yeşil.

Yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
Susmuş bütün namlular...
Susmuş dağ,
Susmuş deniz.
Dünya mışıl-mışıl,
Uykular derin,
Yılan su getirir yavru serçeye,
Kısır kadin, maviş bir kız doğurmuş,
Memeleri bereketli ve serin...
Sağıyor yeşil.

Aydım yarı gecede,
Neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
Ve Sezarsa, bir ad, yıkıntılarda.
Ama hançer taşı sanki
Koca Kartaca!
Hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
Bak nasıl alıyor, yigit,
Binlerce yıl da sonra
Alıyor yesil.

Vurur dağın doruğundan
Atmacamın çalkara,
Yalın gölgesi.
Kuş vurmaz, tavşan almaz,
Ama aç, azgın
Köpek balıklarıydı parçaladığı
Bak, Tiber saygılı, suskun.
Bak nilüfer dizisi zinciri.
Bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
Ve ilk gerillası Spartakus'un.
Susuyor yeşil.

Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doğurur bizi?

Ruhum...
Mısra çekiyorum, haberin olsun.
Çarşılarin en küçük meyhanesi bu,
Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
Derimizin altında o olüm namussuzu...
Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor.
ilktir dost elinin hançersizliği...
Ağlıyor yeşil.


zamanında bu şiirle ne saatlerim geçti ...
--spoiler--
sus kimseler duymasin, duymasın ölürüm ha , aydım yarı gecede , yeşil bir yağmur sonra...
--spoiler--
zamaninda geceleri dışari çıkıp alırdım sigaramı açardım ahmed arifin sesinden siiri içip içip hüzünlenirdim

sus, kimseler duymasın
duymasın ölürem ha
aymışam yarı gecede
seni bulmuşam sonra...

bir daha hangi ana doğurur bizi
kıvılcım ural'ın ilk albümünden bir şarkıdır. tatlı, naif şarkıları vardır kendisinin ve bu da onlardan biridir.

ne ülkeler gördüm ve alevden saç örgüm ama yok senin gibi yok.
ahmed arifin insanı derininden vuran şiiridir.

"sus,
kimseler duymasın.
duymasın ölürüm ha.
aydım yarı gecede
yeşil bir yağmur sonra...
yağıyor yeşil."
mesela suriye toprağında karışıklık çıkartanlara, suriye'ye savaş ilan etmeye kalkanlara karşılık verememek ve onları izlemek suskunluktur.

sonunuz kötü olacak, vahdettinler bu toprakta tutunamadı koçlar.

abd taşeronlarını bu ülke sindiremedi.

malınıza güvenmeyin, malı çok olanın canı çok yanar.
orjinalde bir ahmed arif şiiri olan ve pek çok ahmed arif şiiri gibi bestelenmiş, şarkı olmuş ve bestelenen pek çok ahmed arif şiiri gibi ahmet kaya yarafından seslendirilmiştir.

bilmezler, nasıl aradık birbirimizi
bilmezler, nasıl sevdik birbirimizi
iki yitik hasret
iki parça can
sus, kimseler duymasın
duymasın, ölürem ha
aymışam, yarı gecede
seni bulmuşam sonra
yağar bir yağmur sonra
yağıyor, yeşil yeşil...

der.
sus, kimseler duymasın.
duymasın, ölürüm ha...
aydım yarı gecede
yeşil bir yağmur sonra,
yağıyor yeşil

en uzak, o adsız ve kmselersiz,
o yitik yıldızda duyuyor musun?
bir stradivarius inler kendi kendine,
yayı, reçinesi, köprüsü yeşil
önce bendim diyor ve sonra benim.
ölümsüz, güzel ve çetin.
ezgisidir dolaşan bütün evreni,
bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
canımı, tüylerimi sarmada şimdi
kendi rüzgarıyla vurgun,
sarıyor yeşil

rüya, bütün çektiğimiz.
rüya kahrım, rüya zindan
nasıl da yılları buldu,
bir mısra boyu maceram
bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
iki parça can.
çatladı yüreği çakmaktaşının,
ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
çağlardır boğulmuş bir su,
ağlıyor yeşil

yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
susmuş bütün namlular.
susmuş dağ,
susmuş deniz.
dünya mışıl mışıl,
uykular derin.
yılan su getirir yavru serçeye,
kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,
memeleri bereketli ve serin
sağıyor yeşil

aydın yarı gecede,
neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
ve sezarsa, bir ad yıkıntılarda.
ama hançer taşı sanki,
koca kartaca.
hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne,
bak nasıl alıyor yiğit
binlerce yıl da sonra
alıyor yeşil

vurur dağın doruğundan
atmacanın çalkara,
yalın gölgesi
kuş vurmaz, tavşan almaz
ama aç, azgın
köpek balıklarıydı parçaladığı
bak, tiber saygılı, suskun
bak nilüfer dizisi zinciri
bunlar bukağısı, kolbağlarıdır.
cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi
ve ilk gerillası spartacus'un
susuyor yeşil

sus, kimseler duymasın.
duymasın, ölürüm ha
aymışam yarı gece,
seni bulmuşam sonra
seni, kaburgamın altın parçası
seni, dişlerinde elma kokusu,
bir daha hangi ana doğurur bizi?

ruhum...
mısra çekiyorum, haberin olsun
çarşıların en küçük meyhanesi bu,
saçları yüzümde kardeş, çocuksu
derimizin altında o ölüm namussuzu
ve ahmed'in işi ilk reasgidiyor
ilktir dost elinin hançersizliği,
ağlıyor yeşil
"sus, kimseler duymasın,
duymasın, ölürüm ha.
aymışam yarı gece,
seni bulmuşam sonra.
seni, kaburgamın altın parçası.
seni, dişlerinde elma kokusu.
bir daha hangi ana doğurur bizi?"
http://www.youtube.com/watch?v=JEQK2IkPIhs
(bkz: suskunlar)
zEYNEP aLASYA'NIN albümünE DE ADINI VERDiĞi ŞARKISI.

isimsiz olsun mu bu
ne Aşık ne dost ne sevgili
yakında ol sadece
ne sen benim, ne ben senin
seni sarsam yanar yürek kendi aleviyle
hadi kovsam ağlar durur sen diye diye
suskun bu koca yürek
suskun bekleyecek
suskun onca resim
onca anı… bu şehir suskun
ya sen, ya da sensizlikle nasıl konuşsun…
isimsiz olsun mu bu
ne Aşık ne dost ne sevgili
yakında ol sadece
ne sen benim ne ben senin
seni sarsam yanar yürek kendi aleviyle
hadi kovsam ağlar durur sen diye diye
suskun bu koca yürek
suskun bekleyecek
suskun onca resim
onca anı… bu şehir suskun
suskun… suskun…
suskun onca resim
onca anı… bu şehir suskun
ya sen, ya da sensizlikle nasıl konuşsun…

söz: cemil durmuş
müzik: alp yeniER
aslında söylemek istedikleri o kadar çoktur ki, konuşamaz hale gelmiştir. En çok konuşmak istediği kişinin yanında en suskun halini alır.
avam garde trio'nun harika, eşsiz eseridir aynı zamanda.
tam bu saatlerin şarkısıdır ayrıca.
http://www.youtube.com/watch?v=9wb2y7q2rny
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar