bugün

sevgili sözlük,

sana bu satırları salondaki kırmızı kanepemden yazıyorum.
masada rakı içiyorlar, istiklal mahkemeleri kuruldu, kurulacak.
sabaha kaç kişinin kellesi gider bilmiyorum.

benim kafa bi masaya, bi senin entrylere gide gele
taşşşak gibi oldu, bilesin.
kime sarsam diye bakıyorum, bulamıyorum.

burda o kadar iyi insanlar var ki...
kime çaksam, bir türlü karar veremiyorum.
Allah büyüktür. moderatörlerinden öper, esenlikler dilerim.
sevgili sözlük,
yaklaşık olarak bir ay önce kampüste otururken bir arkadaşım bana : semih uludağ sözlüğe üye olalım yazar alımı yapıyorlarmış dedi.ben de o ne ki ? dedim. işte başladı anlatmaya.hoşuma gitmişti.yeni bilgiler edinecek bildiklerimi paylaşacaktım -o zamanlar öyle sanıyordum-.sonra üye olduk çaylak oluverdim. ben yazar olucam sanıyodum.neyse meğer belirli bir entry girilmesi ve onların incelenmesi gerekiyormuş.girdik incelediler çok sürmedi 2-3 güne döndüler. yazarlığa başladım.

başta herşey güzeldi eğleniyorduk gülüyorduk vb..başta göremediğim sonradan farkettiğim acı gerçek ise şuydu:
benim hayal ettiğimle hiçbir alakası yoktu bulunduğum ortamın.biraz önce zall ın ropörtajını izledim. orada sözlük başta mahalle ortamı gibi tanıdıklar vardı dedi.keşke öyle olsa...

sabah uyanınca,yatmadan önce,ders aralarında bile sözlüğe giren ben,artık girip bu çirkinlikleri görmek istemiyorum.ne zaman pc başına geçsem ve bir arkadaşım gelip ne yapıyorsun dese gördüğü başlık sonrasında bu ne biçim sözlük hacı tepkisiyle karşılaşıyorum.gayet haklılar.

ne bu hacı?

şimdi o adam haksızmı?

tüm bunların üstüne bir başlık açıp sol frameden memnuniyetsizliğimi dile getiriyorum.başlık siliniyor.sebebi ilk entry tanım şeklinde olmalıdır. kendisinden önce tanım olmayan entryler silinir oldu.(tanım olmasına rağmen).

çok doldum devam edicek kelime cümle bulamıyorum...

neyse sözlük öyle döktüm içimi işte...
sevgili sözlük; öncelikle uzun zamandır seni boşladığım için özrümü kabul etmeni diliyorum... Saat 10'a gelmekte. Bir alışveriş merkezinin kafesinde aşağı kattan geçen insanları seyretmekteyim. Kimisi mutlu, kimisi mutsuz ama hepsinin yanında birileri eşlik etmekte kendilerine. Tam dört saattir oturmadığım kafe kalmadı... Hep aynı manzara. Şuanda nar, elma ve ananas suyu içmekteyim. Taze sıkılmış üçü bir arada. Birde ben varım 3%1 olduk. Bir şey eksik işte. Karşımdaki sandalye yine boş. Bu kadar kişinin arasında yapayanlızım... Ah be sözlük sende olmasan.
sevgili sözlük; öncelikle uzun zamandır sana boşaldığım için özrümü kabul etmeni diliyorum... saat 9'dan gitmekte. bir bilgisayarın monitöründe sana yazan insanları seyretmekteyim. kimi mutlu, kimisi mutsuz ama hiçbirinin yanında eşlik eden birileri yok. tam 4 saattir bakmadığım başlık kalmadı... hep aynı manzara. şu anda fındık, fıstık ve badem yemekteyim. taze üretim, üçü bir arada. bir de ben varım 3%1 olduk.* bir şey eksik işte. arkamdaki sandalye yine boş. ama bunu ben istedim... ah be sözlük sen de olmasan.

edit: işbu entrynin anlamlanması için bir üstteki entryi okumanız gerekmektedir. yani refere var.*
sevgili sözlük;
yardım et kayboluyorum artık.eriyorum toplum içinde yitip gidiyorum.bunaldım insanlardan,saçma sapan ben takıntılarından.ben ne istedim ki ne yapmaya çalıştım? sadece tüm insanların aslında gerçek iyinin orada veya burada değil kurallarla değil içlerinde görebilmesini istedim. az çok başardım da. fakat görüyorum ki insanlar hala birbirlerine bir fikri dayatma peşinde.insanı dinden soğutan temel neden de yorum değilmidir?adam bana kafir diyor dinsiz diyor beni kötü görüyor.ama kendisi zihninde ortamdaki tüm bayanlarla porno film çevirebiliyor.yeri geldiğinde kendi hırsı sebebiyetiyle kul hakkı yiyebiliyor.en ufak bir boşluğu fırsata çevirebiliyor. ve bunların okumuşları var bide..o beynindeki sahneyi gerçek eyleyen din kardeşi(!) ne destek olabilmek için dişi de kuyruk sallamasaydı. dekolte giymeseydi diyebiliyor.
biz erkekler neyiz? bu kadar mı otokontrolsüz ve hayvani değerleriniz var sizin diye haykırmak istiyorum insanlara. o kızın sen çatalına bakacağına kalbine bakmaya çalışsana sen.

ha benim ayrıca günah sevabım da yok. ben iyilik yaptığım kadar iyiyim. ne yapabilirsem.

sen günah işleme yeter sözlük. herşeye rağmen farklı görüşleri de bulundur içinde ve insanları anla.

aslında aynı şeyi yapıyoruz biliyormusun sözlük.herkesi dinliyoruz.etrafımızdaki saçma sapan bize ters gelen tüm sözleri dinliyoruz.anlatılanlarda yüzbinlerce mantık hatası buluyoruz.bu ateistler için de geçerli tabiki.ama susuyoruz. onlar zaten dar kalıplar içinde özgürlüğe adımını atamayan insanlar sadece... benim özgürlüğümse kendimim sözlük ve sensin. ikimiz de özgürüz. ben tanrıya inanıyorum ve yaratılışa fakat bu dinkonusu beni yoruyor.veya dinsizlik. tanrı ne istedi? herkesin iyi olabilmesini. doğruları yapabilmesini.ben tüm hayatım boyunca bunu yaptım ve yapmaya devam edicem. din belki de sınırlandırılmadan yaşayamayacak sürülere gelmiş bir kafestir ne dersin?

insanlar bunu gerçekten biri şunu yap demeden göremiyor mu? aslında insanoğlu ne kadar da acizmiş bunu farkediyorum. yazıyorum ve yazarken de kendimi yeniliyorum iyi ki varsın sözlük. iyi ki özgürsün. tek olmadığımı görünce şu hayatta o kadar seviniyorum ki... şimdi de seni gördüm... mutluyum sözlük... çünkü ben sadece bana aitim...
annem sürekli odamdan senle zaten muhabbet edilmiyor diye çıkıyor bir de ağlıyor üzerine çıkarken. artık sinirlerim hallaç pamuğuna döndü, aynı tavır. herkesin tribi bana. abimin canı sıkılır telefonda beni fırçalar, anneme hık demeye gelmez fırçalayıp gider kendi odasına. bildiğin günah keçisi oldum kimse sikmeden geçmiyor. böylesi de sinirlendim bak dağıtıcam ev mev demeyeceğim.
sevgili sözlük;
aslında ben bu entry yi sana değil de kabimi çalan peri kızına yazıyorum.
onunla hayatımdaki en güzel günleri geçirdiğim söylenemez ancak farklı anlar yaşadık. çok eğlendik.
pazar ya da haftaya herhangi bir gün onu yine görecem. ne yapacam bilmiyorum seni görünce peri kızı.
ben bu yazıyı sana yazıyorum dedim ama hoş senin burayı bilmediğinden de eminim.ne olurdu bana izin versen. bana evet desen ne olurdu? işler ciddiye binince kaçmak yakıştı mı sana bitanem?

''bugün anladım sana ait değilim
bugün anladım beni sevmediğini.
sonuna geldiğini, herşeyin bittiğini..
kızgınım canım ama kendime
kırgınım canım ama kendime
sana kapalıp giden şu zavallı kalbime...''

(bkz: copy paste değil alın teri)
sevgili sözlük, az önce hapşırırken az kalsın öksürüyordum, eğer öyle olsaydı belki de şimdi artık ben yoktum, ölmüştüm. "hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğu gerçeği"ne bakmak ya da oraya entry yazmak istemiyorum, aslında bir tıkla bunu halledebilirim ama korkularımla yüzleşmeye hazır olmadığım kanısındayım. neyse şokta olduğumdan saçmalıyorum sevgili sözlük, beni çok sev, iyi geceler.
sevgili sözlük; bu gün güzel bir gün geçirdim. sanki babamla ilk defa bu kadar samimi konuşmuştuk, ama ona bahsedemedim. o'na da babama da bahsedemedim. onu sevdiğimi hiç söyleyemeyeceğim galiba sözlük. iyi geceler...
bana bu kalbin kadar temiz sayfayı ayırdığın için çok teşekkür eder yanaklarından mıncırırım.
bazen ağzımdan çok pis küfürler çıkıyor. ama direkten dönüyor. hatta bazen facebookta falan yazmak istiyorum. ama facebook umdaki beni örnek alan küçüklerimin ve değerli aile büyükerimin varlığı yüzünden bunu gerçekleştiremiyorum. iletiyi gizleme şeyi var artık ama hangi birini gizlim ki lan. gizleyince de manası kalmıyo gıcık oluyorum. mahalle baskısı yaşıyorum sözlük of. *

edit: eksileyenden alıcam hıncımı bakın yapmayın. *
sevgili sözlük,
bugün bir kez daha anladım ki sözlük erkeklerinin yarısının aklı skine kaçmış. daha fazlası da olabilir emin değilim. arada şu başlıklara bir göz atsan ne iyi olur.
sevgili sözlük!
zaten bir günlüğüm var. sana yazmamaın bir anlamı yok aslında. şunu deyip çıkacağım: yazdıklarını birileri okuyacaksa bir anlamı var. her cümle ulaşmalı bir yere,birilerine. ulaştırabileceğim yere birine ulaştırdım ben. mutluyum. yazmaktan vazgeçtiğim zamanlara üzüldüm sonra. öyle olduki elim tutamadı kalemi.ne yapacağımı bilemedim. ahanda şu oldu diye anlatacak kadar bir cümle bile yazamadım. neydi be... sonuç olarak,iyiki varsın lan! o değil sen:) her an ruhum doluyor kelimelerle. sana yazılıyor,sana okunuyor. günlük = sen. günüm sen, o gün olan herşey sen. aklımda sen. yarın olması gereken herşey sen. nasıl bi rahatlık bu oha çok mutluyum lan! sözlük duydun mu beni? çok!... bu kadar adam derdini gelip anlatırken,kimseyi bulamayıp sözlüğe yakarırken şımarık kaçtı bu yazı ama yapmayın be... geçecek herşey. mutlaka. somethings change.)
Sevgili sözlük

-Buyur canım

-Sevgili sözlük
-Buyur abi
-Nabiyon iyisindir inşallah
-Eee iyi be abi nolsun çoluk çocuk uğraşıoz işte
-Allah iyilik versin

-Sevgili sözlük
-Ne var gene ne var be her allan günü sözlük sözlük

-Sevgili sözlük
-Buyur yivrum
-Hayırdır yavrum mivrum ben senin bildiğin erkeklerden değilim

-Sevgili sözlük
-Kapattık abi

-Sevgili sözlük
-....
-şşşt sözlük
-Cevap vermeyen top olsun
-Orasını karıştırma lan şimdi ne var ne be

-sevgili sözlük
-Gene mi sen yaa
-Hahaha bugun noldu biliyo musun ?
-Allah belanı wersin

-Sewgili sözlük
-söyle şekerim
-Ya ben bunları sana anlatıyorum ama başkası okumasın taam mı ?
-lan babanın sözlüğü müyüm ?
bugün lisede aşık olduğum çocuğun evinin önünden geçtim.. -ee nolmuş yani? diye öküzlük yapma sakın sözlük yıllar sonra gittim oraya ve duygulandım heralde!
mazide azıcık bi yolculuk yaptırdı bana.. ne güzel aşık olmuştum ben o çocuğa.. evet ergendim belki, toy,aklı havada.. ama olsun farkettim ki, ben en güzel ona aşık olmuşum.. en saf en temiz..
şimdi görsem tanımam. *
sevgili sözlük, keşke dilin olsa da konuşsan... çok yalnızım,çok...
öğrencileri örgün öğretimden soğutan klasik milli eğitim öğretmenlerinden ve bu kafaya sahip olanlardan nefret ediyorum sözlük. gördüğüm anda ümüğüne çökesim geliyor, örgün öğretimden soğuyorum. yarım saatliğine de olsa oturup uzun uzuun açık öğretime transferimi yapıp daha sakin bir hayat yaşamanın ne güzel olabileceğini, neler yapabileceğimi düşünüyorum. sonra her şey geçip gidiyo kafama göre takılmaya devam ediyorum. çok garip sözlük çok garip.
sevgili sözlük,
son günlerde aşırı derecede sorumsuz biri oldum. derslerime yoğunlaşmak yerine, defalarca okuduğum romanları tekrar tekrar okuyorum.
sanki cuma günü, psikolojinin paradigmalar tarihi, uygulamaları, bilimsel akımları hakkında 16 ECTS´lik sınava girecek ben değilim.
ama olsun, yapacak bir şey yok, halimden gayet memnunum.
bugün sonunda akustik gitarıma kavuştum, mutlu oldum.
ben galiba hiç büyümedim, yanımdaki arkadaş, bir insan bu kadar mı sevinebilir, mutlu olur diye şaşırdı. Ama ben hiç büyümedim ki... büyüseydim, mutlu olmayı unuturdum belki...
küçük şeylerle mutlu olmayı bilmeyen, hayatı boyunca mutsuzluğa mahkum olur.
ben hep küçük kalacağım *
sevgili sözlük,
yoruldum.yordular mı beni, ben kendim mi yordum kendimi, bilemiyorum. ben miyim bu yorgunluğun kaynağı, yoksa dış etkenler mi, çözemiyorum. önemi var mı? var.
beni yorgun kılan her ne ise, onlardan kurtulmam gerekiyor. ama bensem, kendimi yoran, kendimi mutsuz yapan, söyle sözlük, ben kendimden nasıl kurtulabilirim?
kendimi kaybetmem mi lazım, kendimi bulmam için? bunun adı değişim mi, yoksa kendinden vazgeçmek mi?

hayat! niye bu kadar zor?
yeni bir sözlük adı olabilmeye müsaittir. örneğin, en güzel sevgi ve aşk tabirleri için:
(bkz: sevgili sözlük)
sevgili sözlük;
bir derde tutuldum, bu nasıl bir derttir ki doktoru da kendinde,ilacıda...
iyi ki var.
sevgili yazarların temcit pilavını milli yemek ilan etmişlerdir. sol frame'i güncellemene gerek kalmamıştır; zira günün sol frame'i aslında her günün sol frame'idir artık.

dün:
- abi günün çorbası ne?
- ezogelin.
bugün:
- abi günün çorbası ne?
- ezogelin.
yarın:
- abi günün çorbası ezogelin mi?
- evet, hızlı öğreniyorsun.

gibi adeta.
sevgili sözlük,
bazı başlıklarda insanın ağlayası geliyor.
neyse, anlatamıyorum.
sevgili sözlük,
içim acıyor abi. saçma bir şeyden ayrılmak bu kadar mı zor olur? kendinle barışmak bu kadar mı zordur? olmadı başkasıyla barışmak için bu kadar mı uğraşılır?...