bugün

ölümünden iki gün evvel benim için babam kadar kıymetli olan amcamla, hasta yatağında bir konuşma geçmişti aramızda. o an neler konuştuk, neler söyledik birbirimize hiç hatırlamıyorum. tek hatırladığım, o heybetli cüssesinden geriye yatağında, küçücük kalmış görüntüsü ve bakışları... korku veya çaresizlik değildi gözlerinde gördüğüm, merak ve tedirginlikti daha çok. kendisini neyin beklediğine dair en ufak bir fikri olmayan küçücük bir oğlan çocuğunun endişeli bakışları...

koskoca amcam, sanki o an, dudaklarımdan bu düğümü çözecek gizemli sözcükler dökülüverecekmiş gibi sonsuz bir merakla bakan endişeli bir çift gözden ibaretti karşımda. çok istedim o an, ne anlama geldiklerini benimde bilmediğim o sihirli sözcükleri ceplerimden usulca çıkarıp, kimseler görmeden avuçlarının içine bırakabilmeyi.
Nasıl tarif etsem diye düşündüm de;
ilk zamanları anlatamıyorum, yok.

Daha 2 gün önce, 2 yıl oldu dünya'dan göçeli. Sanırım tam anlamıyla; ölümünün üzerinden biraz zaman geçtikten sonra daha da derinleşiyor acısı. Son anları daha çok hatırlanıyor, gözlerden yaşlar patır patır dökülmeye başlıyor.
Çocukluğum, o günlere dair onunla olan anılarım ve çoğu şey onunla birlikte o gün toprağa gömüldü.
Ben o günden sonra Birkaç kişi haricinde kimseyi özleyemez oldum.
ilk başta Sonsuz bir boşluk. Sonrasında, arkasında bıraktıklarına bakıp her şeyin ne kadar saçma ve anlamsız olduğu hissi. En sonunda ise sıranın yavaş yavaş size yaklaştığı hissi. Çok çok sonraları ise kaybettiğiniz kişinin aslında hala hayallerde yaşadığı. Ta ki siz ölene kadar.
Neler hissetmiyoruz ki. Acı, hayal kırıklığı, yalnızlık ... ben de nişanlımı kaybetmiş birisi olarak can yakıcı acılar çektim. Allah kimseye göstermesin. Zordur...
'adın, bana ayı hatırlatıyordu. Yüzün, o bir hafta boyunca ettiğim aralıksız dualarımı.'
Güzel duygular hissediyorum, şuanki sıkıntıları hiç çekmezdi, stresi olmadı, bir şekilde sonsuz sükuneti elde etti,
Kötü duygular hissediyorum, arkamızda yarım kalmış birçok düş, hatırlanacak küsürlerce anı kaldı.
Ancak en çok hissedilen, özlem.
Bunu daha once yazdim mi bilmiyorum...
Babaannem bizimle ayni evde yaşıyordu. Hatta kucuklugumden beri annemden daha fazla hakki vardir ustumde.
Beni buyuten kendisidir. Okuldan gec geldigimde bana bir sey oldu sanip aglayan bir kadindi o..
Bir gun babamlar misafirlige gitti ve babaannemle evde yalniz kaldik. 12 13 yaslarindayim ben de, bilgisayarda oyuna dalmisim. O zaman babaannemin artik son donemleri yuruyemiyor bile.
Bana seslendi icerden, geliyorum dedim.
Bir daha seslendi, ne oldu dedim..
Su istedi bir bardak. Tamam dedim ve oyuna tekrar devam ettim.
Oyunun heyecaniyla unuttum getirmeyi. 10 dakika sonra tekrar seslendi. Yine tamam dedim ve yine devam ettim oyuna.
Derken aradan 1 saat gecti ve ben yerimden kalktim.
Eliyle dudaklarını gosterdi ve kurumustu. Su dedi.
Suyu verdim, icti..
Ben o gün uzulmustum bunu yaptigima, benim yuzumden sadece bir bardak su içmek icin 2 saat bekledi.
Su an her aklima geldiğinde babaannem, gozlerim dolar ve bu an aklima gelir. Beni buyuten, gözü gibi bakip her seyimle annemden cok ilgilenen bu kadini bir bardak su icin yalvarttim.
Benim içimde cok buyuk bir yara, cok buyuk bir vicdan azabi. Mezarina her gün su doksem gene gecmeyecek bu azap..

Ben sana bunu yaptığım icin çok pismanim. Sen öldun gittin, oniki sene oldu. Ben hala sana zamaninda vermediğim su icin üzülüyorum.
Bir gun yanina geldiğimde, bikmadan usanmadan her su istediginde benden saniyesinde getirip kendim iciricem.. seni çok özledim, umarim gittigin yerde huzurlusundur.
" dünya'da yalnız kaldım " hissi.
ağlayıp haykırmaktan sesin kısılıyo sonra bütün kemiklerin kırılmış gibi bi acı hissediyosun
sonra kendini kaybediyosun zaman mekan tanımı kayboluyo etrafına bakiyosun ama göremiyosun
3 gün sonra kafan yerine geliyo yavaş yavaş parçalar yerine oturuyo.
bugün sevdiğin birini kaybetmek üzerine bir şeyler yazacaktım. böyle başlık arıyordum sonra karşıma bu çıktı ben artık bunlara tesadüf demiyorum zaten.

bu duyguyu fazlaca yaşadım. hem fiziksel hem manevi olarak. geçmişe dönüp baktığımda kaybettiğim insanları görüyorum bunlardan elbet çok azı fiziksel olarak da kaybettiğim insanlar ailemden insanlar da buna dahil. sevdiğin birini kaybetmenin bir tarifi yok içinde sürükleniyor o duygu en ufak şeyde boğazında düğümleniyor.

ben çok hata yapan biriyim çünkü sevdiğim insanları ki bu manevi anlamda, kendi hatalarım nedeniyle kaybettim. bunun yaşattığı şeyleri de kendi içimde yaşıyorum tabi. ama bugünlerde sevdiğim bir insanı fiziksel anlamda kaybettiğimi hissediyor gibiyim umarım yanılıyorumdur. ve iyidir kendisi. yoksa bir boşluk hali daha oluşur.

şu an yanımda sadece ailem var sevdiğim insanlardan sadece onlar var manevi olarak çok insan kaybettim ki hepsi de sevdiğim değer verdiğim insanlardı. ama ben dengesizin tekiyim her ne kadar aklı başında biri olsam da.

neyse bazı hislerin tarifi yoktur bu durum tam da onlardan biri işte.
Öyle kolay tanımı olmayan hislerdir, uzun uzun anlatılır hatta ama özet olarak;

Hayata bakışım değişti mesela benim. Her şeye rahat rahat ‘amaaan’ diyorum. En berbat günümde dertle boğuşurken ‘bu da dert mi’ diyorum. Meleğim için şarkılar dinliyor her şeyin meleğimle bir bağlantısını kurup kendisini günümün içinde tutmaya çalışıyorum. Hala eşyaları evin aynı yerinde duruyor, ev hala bebek bebek kokuyor mesela. Rahatsız olur giysilerini dağıt diyenleri dinleyip iki üç kıyafetini etimden parça kopmuş gibi zor verdim. Seve Seve giyerim diyen anısını yaşatacak kişiler olmasına rağmen. Masamdaki resmi bana bakıyor, ofise girdiğimde ilk işim konuşup öpmek. Meleğim beni görüyor, bekliyor biliyorum. Sadece o’nsuz gün dolduruyorum..
uyuyorsun her ne olursa olsun. uyandığında sabır taşısın. bir bakmışsın yok. hadi tekrar uyu.
hissizleşmek.

hiçbir şey hissedememek.
Bazen olaylar üst üste geliyor ki onun ölümüne bile ne hissettiğinizi bilmiyorsunuz. Birkaç yıl önce dedem vefat etti, o gün bir torununun çocuğu dünyaya geldi, bir gün öncesi herkes bir akrabanın düğünündeydi, haftaya kardeşin düğünü vardı, bir hafta sonra ise önemli bir sınavım. Yani bilemiyor insan. Toplasan otuz yılda olacak olaylar bir haftada meydana geldi. Hepsi beni ilgilendirmiyor ama o an ölümü çok da hissetmiyorsun zamanla acısı çıkıyor.
Hatırladıkça yüreğimde hissettiğim büyük bir acı... sanki birisi yüreğime bir yük koymuşcasına nefes almanın bile zor olması. bu buhranın sebebi gidenin bıraktığı boşluk. Kalbinizde yeri büyük olan birinin artık yanınızda olmaması... işte insan o zaman yaşamak için bahaneler arıyor. Insan neden düşüncelerden kaçar diye şaşırırdım, insan zamanla anlıyor bazı şeyleri.

"Her ölüm erken ölümdür."
Yaşamı kaçırdığınız hissi.
Yaşanacak onca şey vardı ve her ölüm gibi çok erken bir ölümdü diyor insan kendi kendine.
Ölüm en çok durmayan zamanı hatırlatıyor.
Oysa ne çok an vardı içinde kalsak sonsuzluğa kadar sürse dediğimiz.
Gidenler en çok ; zamanı hatırlatır o yüzden..