bugün

bursaspor galatasaray fenerbahçe ve edirnespor da oynamış türkiye ye kayarak müdahaleyi getirmiş sol bek...
(bkz: yuvanı biz kurduk nankör semih) pankartıyla galatasaray taraftarının tepki gösterdiği eski futbolcu. *
üç büyükler arasında transfer gerçekleştiren çoğu futbolcunun aksine futbol yaşantısı bittikten sonra sonradan transfer olduğu camia bünyesinde kalmayı tercih eden kişi. genelde ise kişiler futbolu bıraktıktan sonra aslında kendilerinin eski camialarının taraftarı olup parasal sebeplerle transfer olduklarını ifade ederler; semih ise şu an fb tv yorumcusu olacak kadar fenerlilik içerisindedir ve kendisinin fenerbahçeli olduğunu ifade etmekten de geri kalmaz. kendisi kayarak müdahaleleriyle meşhurdur, fakat o dönemde kartların o zamanın fifa politikası uyarınca bugünkü gibi bonkör olmaması sayesinde o müdahaleleri bol bol gerçekleştirebilmiştir. kendisinin oynadığı dönemdeki maçlar izlenirse o savruklukta her yere kayan bir adamın bugünün kurallarında kolay kolay atılmadan maç tamamlaması mümkün gözükmemektedir. futbolculuk döneminde kendisini yakışıklı bir adam olarak gösteren bıyıklarını kesmesi ve saçlarınında da ortaya çıkan değişim, kendisinde ciddi bir imaj kaybına neden olmuştur.
yatarak müdahele etmenin mucidi. *
halktan biri gibi görünen, eski tip futbolcuların son örneklerinden biridir.

ne ferrarisi vardı, ne de maserati quattroportesi ama sıcak görünümlü insanlardı. gol attığında muhabirler sahanın içine doğru koşarlar, "gol nasıl oldu semih?" derler, o da "küçük ismail ortaladı ben de vurdum bala göte gol oldu" derdi böyle de tatlı insanlardı.
fb tv yorumcusu. yorumlarını yaparken genelde gergin görülmekte, karşısındaki spikerle aniden çocuk azarlar gibi konuşmaya başlamakta ve yarmaktadır.
ahanda kendisiyle yapılmış akıllara zarar röportaj.

wembleydeki 8 0 lik maglubiyette siz de sahadaydiniz nasil bir macti o oyle?
aradan yıllar geçmesine rağmen o maçın özet görüntülerini hala ancak üçüncü gole kadar izleyebiliyorum. o maçtan sonra bir ay kendime gelememiştim. tek hatırlamak istediğim şey bir çok futbolcuya nasip olmayan wembley stadı nda oynama şansını elde etmekti. bir de soyunma odaları harikaydı.
bir suru efsane var o maclarla ilgili gorevli cocugun skor tabelasini gol oldukca degistirmekten yoruldugu soylenir dogru mu?
şimdiki maçlarda öyle bir uygulama yok ama o zamanlar hem elektronik skor tabelası vardı hem de bir görevli gol oldukça eline iki tabela alıp sahayı boydan boya dolaşırdı. ingiltere maçı başlar başlamaz ilk golü yedik, görevli çocuk aldı eline 1-0 yazan tabelayı koşturmaya başladı, tam turunu bitiriyordu bir gol daha yedik. 15 20 dakika geçti çocuğun iflahı kesildi...biz habire gol yiyoruz o da tabelalarla koşturuyor. çocuk daha yolun yarısına gelmeden biz yine gol yiyoruz, maç falan seyrettirmedik çocuğa. hatta "bir kaç gol daha yersek çocuk yere düşüp bayılacak" diye korktuk.
mac sonrasi wembley de havuz sauna seansi da yapmissiniz galiba?
ya maçtan çıkmışız, bir girdik soyunma odasına süper, havuz falan var. tabii daldık hemen bir güzel eğlendik, hatta deve güreşi oynayanlar falan oldu. bağıranlar, parende atanlar...ortam iyiydi yani. biz o zamanlar nerede soyunma odasında havuz bulacağız, hazır gelmişken wembley in tadını çıkaralım dedik.
teknik direktor mustafa denizli maci 8 0 kaybedip soyunma odasinda sefa surmenize nasil tepki gosterdi?
mustafa hoca içeri girip bizi öyle havuzda makara yaparken bulunca şaşırdı kaldı. sonra "yazıklar olsun size, adamlar orada 8 gol atmış seslerini çıkarmıyor, soyunma odasında sessiz sessiz giyiniyor. siz 8 yemişsiniz eğleniyorsunuz, sanki 8 golü ben yedim" dedi.
abdulkerim durmaz benim oynadigim macta ingiltere ye 5 0 yenildik diger iki maci 8 0 kaybettik ne kadar iyi bir defans oyuncusu oldugum buradan da belli diyor sizce hakli mi?
valla sallamaış onlar, beş yediler ama bir kere bile rakip kaleye gidemediler. biz en azından iki-üç degajla orta sahayı geçmiştik.
o macla ilgili bir de kaleci ile defansta oynayan savas arasinda gecen bir diyalog anlatiliyor kaleci topu kacirip savasla carpismis galiba nasil bir diyalogtu o?
sağdan bir orta geldi, kaleci lineker kafaya çıktı. bizden de kaleci fatih ile savaş beraber kafaya yükseldi. bir baktım ikisi de yerde. fatih kendinden geçmiş "ah ah" diye namaz kılar gibi yatıyor. "fatih noldu lan" diye sorduk bir saniye sonra kafasını kaldırıp savaş a döndü, "abi top nerde, tutamadım mı?" dedi. savaş da "hangisini tuttun ki lan? yedik yine golü" dedi. zaten maç 7-0 olmuşyo o golle, sinirden gülmeye başladım. allah tan kamera falan çekmedi o sırada yoksa "manyak mı bu herif niye gülüyor?" derlerdi.
o macla ilgili baska komik ani var mi?
maça giderken takım otobüsündeyiz arkamda kaleciler var. yaşar ile fatih uraz. yaşar bir önceki ingiltere maçında 8 gol yemiş, bu maçta yedek. fatih oynayacak. fatih de yaşar a "abi ya nasıl 8 gol yedin?ben olsam yemezdim. 8 tane de yenir mi?" falan diyor. yaşar da ona "büyük konuşma oğlum, ananın şeyini görürsün, ben ne yapayım adamlar atıyor işte" filan diye cevap veriyor. böyle konuştuklarını duyunca "eyvah" dedim içimden, bu iki kova başlamışlar abuk sabuk yedi-sekiz muhabbeti yapıyor, başımıza birşeyler gelecek kesin. nitekim maçı yine 8-0 kaybettik. bir de maç bitti ertesi gün gazeteyi aldım elime, arka sayfayı açtım, simsiyah "cenaze dolayısıyla kapalıyız" yazıyordu.
ezeli rakibinden transfer olup da kendisini yeni takımına kabul ettirebilen az sayıda futbolcudan biridir. galatasaray' da oynadığı dönemde şampuan ve deodorant reklamlarında da rol almıştı avrupai görünümü sebebiyle. ve fotospor' un en yakışıklı futbolcu yarışmasının da daimi birincisiydi.

fenerbahçe' ye geldikten sonra bir çok ilginç vakanın kahramanı olarak boy göstermiştir. bunlardan en bilineni meşhur 16 kasım 1991 fenerbahçe beşiktaş maçındaki ' top çizgiyi geçti- geçmedi' hadisesidir. bunun haricinde biri var ki hatırladıkça çok gülerim:

sanırım 1992- 93 sezonuydu; bakırköyspor maçında semih ilk yarıda bir sarı kart görmüştü. maçın sonlarına doğru cezasahası dışına çıkan kaleci engin ipekoğlu rakip futbolcuyu düşürdü fakat hakem faulü semih' in yaptığını düşünerek onu ikinci sarı kartla oyundan ihraç etti. garibim yırtındı, didindi ama derdini kime anlatsın. neyse efendim; bir kaç gün sonrasında spor programında olayın tüm kahramanları buluştular. maçın hakemi sabri çelik ' evet ben yanlış görmüşüm, faulü yapan engin. semih' den özür dilerim' açıklamasında bulunurken semih' in kızarmış gözleriyle o mahzun duruşu ve engin' in pis pis sırıtarak onu teselli edercesine sırtına vuruşu hiç aklımdan çıkmaz.

semih, cezasını tamamlayıp sahaya döndüğü ilk maçta tekrar kırmızı kart görmüştür.
galatasaray'da titrek ismail ile defansin bel kemigini olusturan futbolcuydu bir zamanlar.
http://i42.tinypic.com/21svg6.jpg
lig tv'de fenerbahçe maçlarını yorumlamakta ve arada sırada fbtv'de görünmekte kendileri. fenerbahçe'den sürekli bizim takım, aziz yıldırım'dan da bizim başkan diye bahsediyor. geçen üçüz çocuklarıyla bir programa çıktı, sunucu programı kapatırken çocuklara hangi takımı tuttuklarını sordu, hepsi sırayla galatasaray deyince, suratı birden kızarıverdi semih yuvakuran'ın. bu da böyle bir anımdır diyerek entry'i noktalayacaktım, ama olayın pek anılık şeysi de yok hani. *
hangi takımla anılacağı belli olmayan eski bir futbolcu.
messi'den çok daha klas bir futbolcudur. *
zamanında maçlara beleş girmemi sağlayan abimdir. iyi bir fenerbahçelidir.
zamaninin efendi, kendini bilen agir basli topcularindandir. cok severdim kendisini ama o fener'e gitmeyi tercih etti. orda da guzel maclar cikardi.
görsel
2004-2005 sezonunda gebzespor'u, 2013-14 sezonunda sancaktepe belediyespor'u ve 2015-16 sezonunun ilk 15 haftasında düzcespor'u çalıştırmış, 2011-12 sezonunun ilk 5 haftasında denizlispor teknik direktörü olan güvenç kurtar'ın yardımcısı olmuş, 2012 sezonunda türkmenistan'ın fk balkan takımını lig ve kupa şampiyonu yapmış emekli sol bektir. kendisinin üçüz oğulları olan alperen, berkay ve utku da futbolcudur ve pendikspor'un altyapısında futbola başlamışlardır. bunlardan orta saha oyuncusu berkay yuvakuran bal takımlarından alemdağspor'da, forvet alperen yuvakuran beylerbeyi u-19 takımlarında amatör statüde oynarken, içlerinden en başarılısı olan utku yuvakuran 3. lig takımlarından beylerbeyi'nin kalecisidir.
oğlunu da al git.
nasıl bir güç varki adamda topla alakası olmayan oğlunu kaleci yapmış beşiktaşta.