bugün

üstüne eski bir elbise giyip yüzüne hüzünlü bir ifade takıp elini açıp dilenen gencecik insanları görünce bir gram üzülmüyorum, ancak böyle amcalarımızı görünce üzülmüyorum desem yalan olur.
sadece selpak satan değil sokakta ne zaman bir şeyler satan yaşlı amcalar teyzeler görsem yüreğim burkulur içimden söylenirim kendi kendime bu adamın hiç mi çocuğu yok bir insan nasıl olurda selpaktan kazandığıyla geçimini sürdürür diye.

bir defasında 65-70 yaşlarında bir adamı hamallık yaparken gördüm komşunun evini taşıyan ekip içerisindeydi. allahım bu nasıl bir incinmişlik bu nasıl bir itilmişlik yazık bu amcamız işini düzgün yaptığını da herkese göstermek bu iş için yaşlı olmadığını hissettirmek istiyordu.

hepimizin çevresinde böyle kişiler eminim ki vardır. ama ben görünce böyle amcaları teyzeleri çoluğundan çocuğundan başlıyorum devletin bu konuda hiç bir şey yapmamasından çıkıyorum. sonuç ne mi oluyor her defasında unutmuş oluyoruz.
içimin yandığı kimi zaman gözleriminden yaşlar akmasına sebep amca/teyzelerdir. inanın insanın bütün hırsları, salak günlük dertleri geçip gidiyor. kim bilir o yaşlılarımız ne şartlarda yaşıyor. asla boş geçilmemesini düşündüğüm kişilerdir.
kadın dilenci görünce nedense üzülmüyorum pek.
profesyonelce yapıyorlar işlerini.
almıyorsan alma s.ktir git der gibi bakıyorlar.
ama yaşlı dede görünce böyle yavaş yavaş yürüyen.
ağlamaklı oluyorum, hüzün kaplıyor içimi.
erkek güçlüdür! erkek savaşır!
yok abi yok. öyle olmuyor bu işler.
var bir tuhaflık.
hükümet mi dersiniz, kapitalizm mi dersiniz, işsizlik mi dersiniz... ne derseniz deyin. umurumda değil; o adamın neden 10 selpak'ı 1 liraya sattığı kadar.
Hepsi için değilde kimileri için o mendili almadığında arkandan söven adamlardır.. Önüne gelene kadar sana dua eder almayıp geçince ise aynı duaları 10 kat şiddetle bedduaya çevirir
insan gecmisinde yaptiklarinin cezasini ve cefasini ceker. bu hayatta hicbisey tesaduf degildir. herkes hakettigi hayati yasar. cok namuslu olup cocuklarina efendi gibi egitenlerin yaslaninca selpak sattigini hic gormedim bugune kadar. annem hep "insan akli kadar rahat eder" derdi, hakliymis.
birde bunların yaşlı teyzeler olanı vardır. bahçe de yetiştiği yeşilliklerden satarlar ya da baskül koyarlar onlerine bunlarla sağlarlar geçimlerini. hep merak etmişimdir çocukları falan nerde ne yapıyorlar bakmıyorlar mı. hepimiz bir gün yaşlanacağımız gerçeğini unutmayıp, onların sattığı ürünlerden almamız gerekir. zaten dilenmiyor bikere. bi ayakkabıya 200 lira para verebiliyoruz onlara da katkı sağlayabiliriz.
dilenmeyip çalışan amcalardır, helal olsundur.
(bkz: adaletini sikeyim dünya)
Ayakkabı boyayan yaşlı adamlarla eş değer sorunlar yaşayan adamlardır. 20 yaşındadır bir velet ve babası hatta dedesi yaşındaki adamcağız ayakkabılarını parlatır, sen utanırsın ülken adına o tablodan. Yaşlılara devletin vaad ettiği sosyal güvence budur işte.

Paragrafımın simetrisi al (bkz: yaşlı adamlara ayakkabı boyatan gençler)
geçimini sağlamaya çalışan adamlardır. dilenmezler, bir şeyler satmaya çalışır. elleri öpülesi, selpakları alınasıdır.
selpak değil, kağıt mendil'in en ucuzu neyse onu satarlar.
görünmez adamlardır onlar. pek kimse görmez onları. yanlarından geçerler giderler ama o adam çoğu zaman dikkatleri çekemez.
dilenci değildir lan. dilenmez. çalışır işte.
dilencilik yapan yaşlı adamdan kat kat üstündür. en azından dilenmiyorum bak bir şeyler yapmaya çalışıyorum demektir. haysiyeti olan, en önemlisi gururu olan adamdır. öyle adama bir selpak alır 10 selpak parası verilir. helal olsun.
geçtiğimiz sene izmir'de rastladığım adam türüdür. "bi ekmek parası" diye elindeki selpak'ı uzatan amcaya ekmeğin izmir'de 75 kuruş olduğunu söylemek istedim. ama yapamadım, yürüdüm gittim.
(bkz: dilenciye sadaka verecek kadar fakir değilim)
(bkz: selpak reklamı yapan sözlük yazarları)
(bkz: kağıt mendile selpak diyen sözlük yazarları)
belki de 4 yıl boyunca liseme hiç mutlu girememe sebebimdir bu, zira indiğim durakta sabahın ayazı öğlenin güneşi demeden her daim orda durup selpak satan, kimi zaman orda namaz bile kıldığını gördüğüm saygı duyulası bi yaşlı adam vardı.
geçenlerde kendisinden * selpak aldığım ve alırken de pazarlık yaptığımdır. kendisini normal hissetmesini istemiştim çünkü. yokluk nedir, kadın neden bu durumda satış yapmaya uğraşıyordur düşünelim ve onlara yardım edelim ve bunu yaparken onun insan olduğunu unutmayalım.
sevgilimizden mail almamak, oynadığımız iddaanın tutmaması, istediğimiz pantolonun bedenini bulamamamız ya da youtube'un kapalı olması.. bizim tek derdimiz, sıkıntımız bunlarken bu amcanın sıkıntısı kocaman bir 'hayat'tır. hayatın en acı ve nankör yüzüyle karşı karşıyadır, bizim sıkıntı diye dert yandığımız şeyler bu amcanın iç dünyasının yanında ne kalır ben tanım bulamadım.

enrty'ye gelecek olursak; hayatı bize bir kez daha hatırlatan ve halimize şükretmemizi sağlayan bir amcadır, yanağından öpülesidir.
dilenci olmayı, oturarak ve sadece avuç açarak gelen geçen insanlardan para istemeyi kendine yediremeyen amcamın son kalan yıllarındaki direnişini simgeleyen bir durumdur. Dilenci gözüyle bakılmaması ve gurur duyulması gerekir o yaşta bile hala ekmek parasını kazanma peşinde koştuğu için.
içlerinden birtanesi hayatımın dersini vermiştir. tek bir cümleyle dünyanın başıma yıkılmasına, yerin dibine geçmeme neden olmuştur.

bursa kapalı çarşı girişinde ayakta zor duran, sakallarının beyazlığı yalnızlığını göstergesi, yaşlı bir amca görmüştüm. dilenci döven ben, adamın selpak satarak para kazanmasına hayran kalmış, acaba ne yapabilirim diye düşünmüştüm. nasıl düşündüysem artık, hayatımın en büyük terbiyesizliğini yapmış, selpak almamama rağmen tablasına 1 ytl bırakmıştım. bir iki adım uzaklaştıktan sonra, evladım diye bir ses duymuştum. dönüp baktığımda gözlerinden ateş fışkıran amca, gözleriyle anlattığına uyuşmayan tatlı bir dille;

+ evladım ben dilenci değilim, alnımın teriyle selpak satarak para kazanıyorum. parayı alır mısın? dedi.

ağlamamak için zor tuttum kendimi. ani bir kararla yanına gittim. amca kaç selpak var tablada diye sordum. şöyle bi baktı, zannedersem otuzlu bir rakam söyledi. ne kadar tanesi diye sordum. o zamanki parayla 300 dedi. madem ticaret yapıyosun, benim de selpağa ihtiyacım var diyerek on milyon verdim ve bütün selpaklarını aldım. üstü kalsın terbiyesizliğini yapmayarak geri çevirdiği bozukları cebime attım. uzaklaşırken acaba doğru mu yaptım diye düşünüyordum. hala düşünüyorum.
dilenmek yerine, selpak satarak en azından karşı tarafıda memnun eden amcalardır.
eli öpülesi amcalardır. onları yaşlarına rağmen sokalarda mendil satmaya iten sebepler nedir diye uzun uzun düşünmek gerekir.