bugün

selam.

ve silueti hapsolmuş günahların ardından gidiyorsun,
yine karanlık gecelerin en körpesini giymişsin üzerine,
bir şarjör dolusu pişmanlıklara siper ettim göğüsümü
git ulan! git...
birikmiş tüm pespaye vefalara satıyorum yokluğunu...

bu anımı sizlere bu liriklerimle tasvir etmek istedim.
merhaba,
ben pembe tolga

oysaki ne güzel bir güne "merhaba" demiştim.
zırhı dökülmüş bir cemse misali özgürdüm. tüm hilaf düşüncelerden arınmış, mukadderatı ruhuma yazılmış afif yürekli aşk tüccarlarımla birlikte ne kadar da mutluydum...

her cuma günü olduğu gibi, yine aşk tüccarlarımla birlikte duşa girmiştik. ılıtılmış komposto suyuyla dolu jakuzimizin içinde emprovizasyon mutluluklara göz kırpıyorduk. aşk tüccarlarım popolarını alenen sergiliyor, ben ise o'nların çıplak gövdelerinin üzerine başımı yaslayarak gafil düşlere dalıyordum. arkadan yükselen beethoven'in 9.senfonisi de dimağımı uçsuz bucaksız şehvet başkentlerine yolcu ediyordu. tanrım ne huzurlu bir gün bu...

aşk tüccarlarımın koynunda uykuya dalmamak için direnen pembe irademi daha fazla zorlamadan, usulca jakuziden kalktım.
gidişime üzülen tüccarlarım, oyuncağı elinden alınmış tatlı ve bir o kadar da fakir bebekler gibi dudaklarını bükmüştü. bu hüzün mizaçlı bakışlarına karşılık kahkaha atamadan edemedim. kahkahalarıma bir süre daha devam ettikten sonra; aşk tüccarlarımın içinde bulunduğu jakuzinin hemen karşısındaki kral tahtı görünümüne sahip tek kişilik koltuğuma yayılarak, tüccarlarımı bir güzel izlemeye koyuldum. ve çok geçmeden de elimdeki asayı sallamaya başladım.
mesajı alan aşk tüccarlarım, şehvet ve ihtiras içinde birbirleriyle vuruşmaya başladılar. birbirleriyle adeta sevişmiyor, onuru için savaşan birer savaşçı gibi çarpışıyorlardı.
hiçbir anını kaçırmadan, asamı duvarlara çarpa çarpa, alkışlar içinde izlemeye devam ediyordum. üstelik asamı her sallayışımda daha da hızlanıyorlardı.
tanrım, erkekleri yaratmakla ne de iyi etmişsin böyle...

saatlerce çarpışan savaşçılarım artık yorulmaya başlamışlardı. üzerlerine bir miktar kaynamış viski döküp, keselenmelerini iştahla izledim. keselenmelerinin ardında da burun deliklerinden içeriye enjektör vasıtasıyla asetik asit bastım.
bu minik sürprizlerimin akabinde hepimiz şen gülücükler atıp eğleniyorduk. fakat tam bu sırada, aşk tüccarlarımdan birisinin eğlenmediğini fark ettim. somurtuk bir yüz ifadesiyle, az önce burnuna zerk ettiğim asidin etkisi altından çıkmaya çabalıyordu.
son çare olarak kulak deliğine rulo yapıp soktuğum 2.000 dolar bile o'nu eğlendirmeye yetmemişti.

şaşırmıştım...
ama daha çok kızmıştım. üstelik bu densizliği stajyer aşk tüccarım gerçekleştirmişti. henüz gelir gelmez proletarya sınıfına ait olduğunu vesileyle de kanıtlamıştı. kıdemli aşk tüccarlarım sinirlendiğimi sezerek, koşar adımlarla alet çantamı getirdiler.
stajyer oğlan ise hala kendisine gelmeye çalışıyordu. çok sinirliydim.
öncelikle elimden bir kaza çıkma riskini biraz olsun minimize edebilmek adına banyonun girişinde yer alan "espri " butonuna tıkladım.
espri butonu; mühendislerimce tasarlanan, içindeki chipler sayesinde bağımsız olarak internete bağlanabilme yetisine sahip, güncel konulardan ve haberlerden elde ettiği bilgileri yapay zekasında harmanlamak suretiyle, yine yapay zekasından mizahi bir tarzla şahsıma deklare edilerek eğlenmemi amaç edinen teknoloji harikasını çalıştırmama yarayan butondu. espri butonu'na basıp, duvarın içinden çıkan hoparlörler vasıtasıyla saniyeler içinde peşi sıra patlatılan onlarca doğaçlama espri ve fıkralar sonrasında biraz olsun neşem yerine gelmişti. bu aleti tasarladıkları için mühendislerimi becersem yeridir.

neşe içerisinde, biraz da apolitik bir görünüme sahip, poposunun sağ ve sol lobu birkaç kez şahsım tarafından ayrılmasına karşın hala reel değerini koruyan, açıkçası sırt omurları tevazu göstermeye pek de elverişli olmayan, sağ arka baldırındaki eşkenar üçken biçimindeki benin kifayetsiz bir gizem yarattığı, poposunun hemen ortasındaki çizginin; yani sevgi yolunun yarıçapı hakkındaki handikapları gözardı ettiğim, bir fikir yürütmek gerekirse çenesinin yerinden çıkarılıp takılması oldukça mümkün görünen, fakat tüm bu ketum benliğine nazaran eşsiz kuyruk sokumu saygıdan fazlasını hak eden, stajyer aşk tüccarımı becerebilmek adına yeninden başucuna dikildim. tam mpt'yi (minik pembe tolga'yı) çıkarıp becerme konumumu alacaktım ki;

ısrarla çalan "el bimbo" melodisine sahip kapı zilim tüm iştahımı kaçırmaya yetmişti.
birileri ıslarla evin kapısını çalıyordu. dakikalarca duymazdan gelmeye çalışsam da nafileydi. öğlen vakti kapımı çalmaya yeltenen akıl sağlığından kesinlikle şüphe duyulması gereken bu maceraperest de kimdi... bunu öğrenmemin tek bir yolu vardı:
kapıyı açmalıydım.
üzerime pembe bornozumu giyip, kapıyı yavaşça araladım.

kapıyı araladığımda, karşımda son derece kadın bir bayanın telaş içinde dikildiğini gördüm. kısa kesim kumral saçları sünnet olmamış bir bebek pipisini andırıyordu. üzerindeki beyaz bluzla benliğine sirayet etmiş karanlık hormonlarını gizlemeye çabalıyor gibi gözükse de; şeytansı minyon yüzünün ardında ruhuna hükmeden adavet tanrıçasının naralarını duymak pek de güç değildi. kırmızı yanaklarıyla emsali görülmemiş bir mahşerin en aşağılık iblisini andırıyordu. tanrım karşımda bir kadın dikiliyordu...
yüzümdeki nefret dolu bakışlara cevaben konuya girdi:

- selaaam.

+ merhaba, ben pembe tolga.

- ya selam tolga beey. rahatsız ettim kusura bakmayın nolu. sizden bir şey rica edec..

+ merhaba hanımefendi. ivedilikle sormak isterim: bir ahun misali günüme dahil olmanızın mazeretini öğrenebilmem mümkün mü acaba?
farkında mısınız inanın bilmiyorum fakat; şu an hususi akvetimde iştirak ediyorsunuz. bu detayı belirtmiş olmamın akabinde yeniden eklemek isterim: şu an hususi arazimde yer alıyorsunuz. nasıl böyle bir gaflete düşersiniz? istirham ediyorum cevap veriniz; sizden bir alufe yapmamam için ne olursunuz bir sebep belirtiniz. veyahut çene kemiğinizden bir muşta yaratmamamı, klitorisinizi zımparalayıp üzerine kaynar su dökmemem için ne olursunuz bir şeyler söyleyiniz.

- ya sormayın tolga bey. bugün sevgilimin doğum günü de. o'na bekaretimi hediye etmek istedim. ama gördüğünüz gibi pek beceremedik (mini eteğindeki kan lekelerini parmağıyla işaret ederek). ya az önce markete sorduk yokmuş. acaba sizde vajina açacağı var mı? söz geri getiririz. sevgilim çok huzursuzlandı. bakın arabada oturuyor ( eliyle bahçemin yakınındaki arabanın içerisinde bekleyen çocuğu işaret ederek). yaklaşık on dakika sonra 18 yaşına girecek. lütfen lütfen... sürprizim yarım kalmasın.

şaşırmıştım...
bu ne densizlik, bu nasıl bir fütursuzluk, bu nasıl bir kadınsal hormonun utanılmaz yüzünü işaret eden uhrevi bir mesaj, tanrım bu nasıl bir kadın?..
bir süre konuşmadan, yalnızca izafi sayılabilecek tebessümler ettim. tüm sinir sistemim birbirine karışmıştı. üstelik bu lanet dişisel canlı yüzünden birtakım sevişmelerime ara vermek zorunluluğuna tutulmuştum. ayrıca o arabadaki sevgilisi de ne tipsiz bir oğlanmış. sahi arabada bir erkek var...

bir anda kahkaha atmaya başladım.
karşımda vajina açacağı isteyen o çirkin kız, kahkahalarımdan irkilmişti. babacan ve meraklı bir üslupla seslendim:

+ demek on dakika sonra 18 yaşına girecek?
- evet yaaa. hatta 7 dakika kaldı yani şu an.

bir de bunun için kahkaha attım. hemen ardından bu genç çifti içeriye davet ederek, vajina açacağını kısa bir süre içinde bulacağım müjdesini verdim. son derece mutlu oldukları her hallerinden belli bir şekilde evime koşuşturdular.
aşk tüccarlarım hala banyoda ikamet ediyordu. o'nların içeriden gelen sesleri genç çifti biraz olsun tedirgin etmişti.
bu arada çocuğun 18 yaşına girmesine de yaklaşık 4 dakika kalmıştı. o'nlara salonda keyiflerine bakmalarını, odamdan kısa bir süre içinde vajina açacağını bulup geri döneceğimi söyledim.

üç dakika sonra karşılarına çırılçıplak ve elimde tuttuğum zıpkınımla dikilmiştim...
şaşırmışlardı.
ama şaşkınlıkları, korkularının yanında ufak bir detaydan fazlası değildi.
genç oğlan tam kaçmaya yeltenirken, kusursuz zıpkın atışımla o'nu poposunun tam da sağ lobundan vurmuştum. artık kaçamazdı. zıpkının iplerini yavaşça kendime çekerken, bir yandan da kahkahalar atıyordum. kız arkadaşı ise donakalmış, bağırmaya bile yeltenemiyordu.
çocuğu ayak uçlarıma kadar sürükleyip, özenle soydum. artık 18 yaşına girmesine yaklaşık 10 saniye vardı.
bağırarak 10'dan geriye sayıyor, bir yandan da çocuğun boynuna balyozla vuruyordum.

ve artık 18 yaşındaydı...
o'na ilk hediyesini, poposunun sağ ve sol loblarını ayırmak suretiyle içine empoze ettiğim pembe rüyam vasıtasıyla verdim. bu reşit genci bir yandan beceriyor, diğer yandan da böyle bir sevgiliye sahip olduğu için kalbini kırabilecek düzeydeki hakaretlerimi yöneltiyordum. artık o'nu becermekten ve yüzünü yumruklamaktan bıkmıştım. kız arkadaşını da bir süre dövdükten sonra, her ne kadar midem kaldırmasa da çırılçıplak soydum. kaçmasını engellemek için kafasına vurduğum balyoz darbesi oldukça işe yaramıştı.
kısa sürede bu iğrenç canlının vajinasına kromdan bir kilit çakıp, güzelce sabitledim. kilidin anahtarını da cebime koyup, kızı ormanlık araziye fırlatıverdim.

pembe evime yürürken, gökyüzünde dans eden martılara gülümsemeden edememiştim.
tanrım sen bizi cahim gazaplarından bu lütuflarınla koru...
ne güzel bir düşün içinde yaşıyoruz oysaki.

sırtımı yaşlı bir ağacın gövdesine yaslayıp gözlerimi kapadım.
usul usul damlıyordu inci tanelerim. kokusuna müsamaha gösterdiğim toprağı ıslatıyordu her bir yaşım.
yine oluyordu işte...

durduramıyordum göz yaşlarımı.

ve silueti hapsolmuş günahların ardından gidiyorsun,
yine karanlık gecelerin en körpesini giymişsin üzerine,
bir şarjör dolusu pişmanlıklara siper ettim göğüsümü
git ulan! git...
birikmiş tüm pespaye vefalara satıyorum yokluğunu...
(bkz: gösterelim anam)
- selam sizde vajina açağı var mı?
* çok afedersiniz göt tıpası versek ?
- terbiyesiz ahlaksız pislik piç.
* ne didim ben ya
- bak hala konuşuyo .
* .....
- edepsiz.
kısaca ybsg. bi bitmediniz amk.
siz de hala açılacak vajinamı var diye sorulması gereken kızdır.
--spoiler--
kadın bir bayan
--spoiler--
vajina açacağının neye benzediği merak konusu.
gazoz'un kapağı açıldı açılacak demektir...asitli içilirse iyi de gazı kaçarsa kötü olan durumdur.
size hangi boyda ne şekilde lazım diye cevap verilebilecek soru.
bu kızın annesi kesin müjde ar'dır. nereden mi biliyorum, 'Bedri benim gazozun kapağını açtı ama içine akıtmadı.' hatırladınız ama dimi?
aç geri getir yavrum tamam mı?
- pardon acaba sizde vajina açacağı gibi bişe var mı ?
+ seyyar mı ?
- hö
+ evde mi kullanacaksın burda mı diyorum
- uff snne be slk .s.s
vazjina açacağım var ancak şuan dolu akşam gelirseniz geniş geniş açarım denilesi kızdır.
Evet cevabını aldığı anda trip atmaya başlayacak sikimsonik bir kızdır.
sapık kızdır. ama birden de vajina açacağı deyince çıkaramadım. o ne lan.
(bkz: türbüşon)
dili sürçmüştür.
bir an morganize işler başlığı sandım yeminlen. şamşırdım.
cm cinsinden seceneklerin siralanacagi kizdir. artik gerisi ona kalmis.
-selam acaba sizde vajina açacağı var mı
+açacak yok manuel açıyorum bi bakalım isterseniz
-tabi o halde neden benim evime geçmiyoruz
+hemen geliyorum hatta neden bir şarap içmeyelim ki
-şaraba da gerek yok hemen geçelim.
+hay hay..

(bkz: sadece ideal dünyada gerçekleşebilecek diyaloglar)
bu nasıl başlık uplamak amk.