bugün

Kendisinin sadece kürk mantolu Madonna ile bilinmesine inanın öyle içerliyor, öylesine üzülüyorum ki. Kendisi ne büyük bir yazar ne büyük bir insan ve ne büyük bir dava adamı. ancak çağımızın vebası bu popülarite, bu lânet olasıca komşuda görüp aynısını yapma hastalığı, bu büyük insanı tek bir fotoğraf karesine bir ergen ve bir fincan kahve ile beraber sığdırdı ya işte ona çok canım sıkılıyor sözlük.
Gitme...
Beni senden başka kimse anlar mı?
Gözlerimi sen ki başka bir ufka açtın.
Attila ilhan'ın Batı'nın manevi ajanı dediği emperyalizm uşağı, truva atı, algı yöneticisi sözde aydınlar dışındaki her daim bedel ödeyip, katledilen gerçek aydınlarımızdandır. Değeri, fikri ve vicdanı hür gönüllerde hep çok fazladır.
"biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun. herhangi bir karar alınırken, izmir' deki ortak tüccar, istanbul'daki ahbap milyoner değil, bu kararların altında beli bükülen, çoluk çocuk inleyen yığınlar göz önünde tutulsun.

biz istiyoruz ki, bu topraklar üzerindeki insanlar, kafalarında taşıdıkları fikirlerden dolayı değil, bu yurdun ve bu halkın yararına yahut zararına yaptıkları işlerden hesap versinler. bu iş incelenirken, koltuğuna ısınmış beş on hazır yiyicinin menfaati, keyfi değil, milletin hayrı düşünülsün. ve insanları sahiden insan eden o en büyük nimet: hürriyet, riyakar ağızlarda "adam avlama yemi" olarak kullanılmasın.

biz istiyoruz ki, şu topraklar ve onun üzerinde yaşayan insanlar, hiçbir yabancı devletin oyuncağı olmasın. bir karış toprağımıza, bir tek vatandaşımıza bile göz dikilmesin. ister orduya dayanarak, ister bankaya dayanarak, ister dost görünerek, ister düşman görünerek, bu topraklarda kendi çıkarlarına yerleşmeğe uğraşanlara yüz verilmesin. dünya işlerinde politikamız, şunun bunun kölece peşinden gitmek değil, bu milletin selametini en iyi sağlayacak yolları müstakil olarak seçmek şeklinde kendini göstersin.

işte biz sadece bunları istiyor ve böyle düşünüyoruz. eğer böyle düşünmek ve bunları istemek bir suçsa, hemen haber versinler, bu suçu işlemekten, yazmaktan, söylemekten vazgeçelim.

yok, bunlar suç değilse, o zaman bize açık veya sinsi yollardan kahpece vurmaktan vazgeçsinler. çünkü namuslu insanlar, kendine güvenen insanlar, haklı olduğuna inanan insanlar,bu kadar kirli yollardan gitmeye lüzum da görmezler, tenezzül de etmezler. "

markopaşa, (10), 10 şubat 1947
"ne zor şeymiş

namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! bir gün almanların pabucunu yalayan, ertesi gün ingilizlere takla atan, daha ertesi gün de amerika'ya kavuk sallayan soysuzlar gibi olmak istemedik. yalnız ve yalnız bir tek milletin önünde secdeye vardık. o da kendi cefakeş milletimizdir.
meğer ne büyük günah işlemişiz! kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük.
bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık. iç ve dış bankalara para yatırmadık, han apartıman sahibi olmak sağdan soldan vurmak ve milleti kasıp kavurmak emellerine kapılmadık. bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik.yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarda taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik.
bu ne affedilmez suçmuş meğer! neredeyse, yoldan geçerken mide uşakları arkamızdan bağıracaklar:"görüyor musun şu haini! ille de namuslu kalmak istiyor ve ahengimizi bozuyor..."
çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?
namuslu olmak ne zor şeymiş meğer! bereket, zora katlanmasını bilen bu millet de namuslu."

ali baba(1), 25 kasım 1947
Bir faili meçhul cinayete kurban verdiğimiz usta şair ve yazardır.
Balık burcu erkeğidir. Sanırım balık burcunun tüm duygusallığı ve utangaçlığı başta olmak üzere tüm özelliklerini taşımaktadır. Oldukça samimi ve içtendir, neler yaşadığını hep merak etmişimdir. Keşke tanışıp dertleşme imkanımız olsaydı.
içimde biriken hislerin, birdenbire patlayarak beni zerreler halinde dağıtacağından korkuyorum.
-içimizdeki Şeytan
Ne güzel bir cümle , ne guzel bir yazar.
son bir kaç kitabı kaldı okumadığım. ben bir yazara bu kadar bağlı olmamıştım sabahattin ali okumaya başlıyasıya kadar.
3 romanında da kahramanları hep içi sıkılgan tipler; raif, yusuf ve macide. özellikle yusuf. yemin ederim bi' yerde yakalasam ağzını kırarım, öyle bir ayarım kendisine. ulan eşşolusu, karın hakkında o kadar söylenti çıkmış. alıp gitsene kızı, hala annesini bi' daha yaparsan diye tehdit ediyorsun?
iki romanını okuduğum yazar.

benim kanımca işlediği konulardan ziyade insanı çözümlemesi takdire şayan. belki de Türkiye'nin ilk psikoloğu ilk ruh bilimcisi olabilirdi.
Atsız bu vatan haini yüzünden hapis yatmıştır alen kinimiz dinmedi bu Moskofa.
Şahsi kanaatime göre öyküleri ve şiirleri romanlarından çok daha başarılıdır.

Sunay akın'ın anlattığına göre bizzat öz annesi yüzünden çok zor bir çocukluk geçirmiştir.
Atsız ile yaşadığı polemik ikisi arasındadır. Okurların bu şekilde gruplaşması yanlış yok kin gütmeler falan üstteki entryde de görüldüğü gibi.
Bu şekilde davranarak ne yapılabilir ki adam zaten ölmüş.
Bi okur olarak edebi yönüyle değerlendirilmesi gerek diye düşünüyorum.
Kesinlikle ruh çözümlemeleri mükemmel olan yazar.
Okuduğunuz kitabını bitirdikten sonra üzerinde en az iki gün düşünüyorsunuz.
Yani en azından benim için öyle.
1. Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
ve içinde bir çok şeyler saklı gözleri vardı.
Sırça Köşk adlı masalımsı hikayesini okuduğumda şaşıp kalmıştım bu adam nasıl 60-70 yıl önceden günümüz Türkiye'sini görmüş diye. Sonra fark ettim ki meğer geleceği görmemiş, o zamandan bu zamana ülkede değişen bir şey olmamış. Tek yaptığı üstün gözlem yeteneğini hicivsel anlatıma dökmekmiş meğer... Keşke daha uzun yaşasaydı.
Sabahattin Ali Okumamız için 9 Neden;

> http://listekitap.com/lis...li-okumamiz-icin-9-neden/
görsel
en sevdiği kitapların içinde budala - dostoyevski bulunduğuna göre raif bey'in prens mişkin benzerliğini de yadsımamak lazım.

kaliteli yazarlarımızdan biri.
gözlerimden öptü.
ellerimden öptü, ellerimden.
avuç içlerimden öptü.
unutabilir misin şimdi?
ben ölsem, unutamam.

(bkz: kürk mantolu madonna)
“O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.”
yusufun odaya girip kemerle 5 adama dalması EFSANE.
"Ben neye yanarım, bilir misiniz? Bu bir avuç insanın (1940lardan itibaren )daha sonraki yıllar ideolojik ayrılıklar yüzünden birbirleriyle kısmen kanlı-bıçaklı olmasına...
Sabahaddin Âlî'nin pek çok şiirini ''ATSIıZ MECMUA ''da yayınladığını ve Atsız'ın bir sinopsisi üzerine Kür Şad'la ilgili bir piyes yazdığını duymuş muydunuz?"

Yağmur Atsız
Ömrümün ilk Altmışbeş Yılı, 97. sayfa
bu kadar ele ayağa düştüğünü görse yazarlığı bırakır bakkal açardı..
okullarda ders niteliğinde okutulması gereken ya..., okutuluyor ya bize okutmuşlardı hep ne de güzel olmuş erken tanışmışız kendisiyle.