bugün

peter pan'in uçmak için kullandığı tozlardır. söylemesi bile güzeldir; peri tozu peri tozuu, huuu. ayrıca peri tozlarını, sandman'in kullandığı uyku kumları ile kapıştırmak niyetindeyim. başka işin gücün yok mu senin? dediğinizi duyar gibiyim. şatoma geri dönerim.
ekim ayında yayına girecek sinema filmidir.
başrollerini ipek değer ve mehmet ali nuroğlunun paylaştığı 28 mart 2008 de gösterime girecek film..
filmden önce başrol oyuncusunun sevişme sahnelerindeki davranışı ile gündeme oturmuş filmdir.
sevişme sahneleri vacum cleaneretkisi yaratan film.
ipek değer'in çocuk sesi, mehmet ali nuroğlu'nun yiyecek gibi bakması filme hafif bir tuhaflık katmış olsa da emek var filmdir diye saygı duyulabiliriz ama daha fazlası bizi aşar.
amelie, stardust, finding neverland karışımı film. zaman kaybı.
domuz pisliğinden üretilmiş, kopan parmağın vb. yerlerin yeniden çıkmasını deney sonucu sağlamış değişik bir hede.
Yönetmeni Ela Alyamaç olan 2008 yapımı türk filmi.
guzel film, umut dolu. meyveleri soymak yerine kabuklariyla yemeyi, ikram edilen tup cikolatalari sinsice cebe indirmeyi, sihrin varligini cevremizdekilerde bulmayi, sersefil iliskilerden kurtulup yeni bir baslangic yapabilmeyi ve tek tarafli bir vedanin yillar sonra dahi gecerlilik kabul etmedigini gozler onune seren bir film.

filmden begeniler,
+deniz'in ailesinin evi muazzam guzelliktedir.
+cem'in filmin baslarinda fotografini cektigi alkolik abinin 'bu kadar az votka ile havaya giremem ki' demesi.
+deniz'in emre ile evlerinin catisindan harkulade bogaz manzarasina karsi kahvalti etmeleri.
+cem'in olmek uzre olan babasini ziyaret etmeye gittiginde, bas ucundaki suyu babasina vermeden once suyundan icmesi.*
+deniz'nin fotograf sergisindeki kitabin onsozunde 'Deniz icin...' yazisini gormesi.
+deniz'in luna parkda cem ile yakinlasmasi uzerine cem in 'bana tutunmaya kalkisirsan sadece daha fazla incilirsin, kalbini kirarim.' demesi.
+cem'in kardesinin mezari uzerinde dogum gunu, yil basi gibi onemli gunleri kutlarken mezara 'serefe' diyerek doktugu alkol.

fimden elestiriler,
-cem'in bir club\bar ortaminda tanimadi bir kadini duzmesindeki hayvani sahne.
-filmin muzikleri, sarkilari oldukca kotuydu. daha iyi olmaliydi.
-cem'in annesinin kahrolasi bir pislik gibi tavirlarini sergiledigi sahnelerin oldukca baya olmasi.
-sevisme sahneleri olmasa daha iyi olurdu.
izleyen olarak yaptigim nacizane yorum bundan ibarettir, yinede begeni kisiye ozeldir ve izlenip\izlenmemesi konusunda tavsiye vermek cok anlamsiz olur.
insan kıyamıyor da gaddarca eleştirmeye, nihayetinde bir ilk film ve bir sinema...tutup da parayı mücahit bi mütahite verip konut yaptırmaktansa sanata yatırmış güruhun eseri, amaç güzel son tahlilde...ama yine de herhangi bir ev ortamının herhangi bir sessiz sinema oyunu seansında bile oyuna alınmayıp mutfakta mısır patlatmaya gönderilmesi kuvvetle muhtemel ipek değer hanım, nasıl olmuş da rol almış hem de en başrolde; onu çözemedim. hayır, mısırlar da kötü olur gibi geldi bir an, kusura bakmazsa sevgili değer.
Çok büyük umutlarla seyretmeye başladığım ve sonuçta çok büyük hayalkırıklığıyla ekran başından kalktığım bir film oldu. Oysa ki ipek Değer'i her zaman çok sempatik bulmuşumdur. Bir şey yapmasa bile izlerim yani. Mehmet Ali Nuroğlu da oynadığı dizilerde bence başarılı performanslar vermişti. Gelgelelim filmde ikisi de sırıttı. Bazı ufak ayrıntılar film fazla bir şey vermediği için daha sonra çok göze batıyor. Deniz'in dostu Emre kalp krizi geçirdikten sonra neresinden ameliyat oldu allahaşkına? kasıklarından mı? Çünkü vücudunda en ufak bir ameliyat izi bulunmamakta. Bir tentürdiyot izi falan olur değil mi? Deniz ile Cem'in bir sevişme sahnesi var ki o da sırıtıyor. Sahne o kadar uzatıldığı halde Deniz çıplak kalmamakla dirençli. Bu da o anda insana " ipek Değer'in bu sahnede prensiplerini öne çıkardığını duyumsatıyor". Ama madem böyle bir şey var bu sahne daha kısa tutulabilirdi.Bu kadar uzun tutulacaksa da doğal olmalıydı. Film kopuk kopuk ilerliyor. Anlam veremediğim karakterle filme girip çıkıyor. Cem'in barda seviştiği kadın,benzin istasyonundaki adam,traktörün kasasındaki neşeli adam.Bunlar filme ne katmak için dahil oldular anlamak zor. Ama onların doldurdukları süre pekala ki Deniz ile Cem'i daha yakından tanımamız gereken diyaloglar içerebilirdi. Havada kalmış bir film olmuş ve ne anlatmaya çalıştığını da anlamak gerçekten yoruyor insanı.
ismi itibariyle ilgi çeken ama izlenince sadece emek verildiği için saygı duymaktan öte birşey bulunamayan türk filmi.
hani etrafa neşe saçan, yaşama sebebi olan büyülü kızlar (bkz: amelia) vardır ya onlardan birinin hikayesi sanmıştım izlemeden önce. alakası yokmuş. masalsı olmaya çalışmış ama olamamış. gene de emek verilmiş saygı duymak lazım.
recep ivedik´ten daha kötü bir filmdir. bunun için bayağılık olmasına gerek yok, filmin karelerindeki özentilik mide bulandırıcı.
un ufak edilmiş peri.

tarifi şöyledir;
hayat'tan bir adet peri alınır,
aşkla kavrulur, ayrılıkla dövülür.
gönül değirmeni taşında, un oluncaya dek çekilir.

unlarından doğar mı bir kez daha, bilmiyorum bu peri.
şaka maka perilerle öpüşmeyin üstünüze bulaşmasını istemiyosanız.yada streçfilm çekin dudaklarınıza.