bugün

anneye yardım etmek amaçlı çıktığın pazarda önünü tıkayan 3-4 kişilik teyze kafilesidir. zaten yavaş yürürler beraber yürürler ve birde diğer komşularıyla karşılaştılar mı yandın.
haftalık dedikodu başlar arkada kocaman bir konvoy tabi herkes teyze diye ses etmez ama çileden çıkar.
bir de arada bir durup konuşma, dedikodu alevlendi mi annam çay, kahve, poğaça, börek otur orada dedikoduya katıl.

birde ''pardon teyze müsaade eder misiniz?'' dediğinde de duymamazlıktan gelmezler mi...
(bkz: seviyoruz biz onları)
her tezgahın önünde durup sizin biraz daha kağnı arabası kıvamına gelmenize sebebiyet verirler ki en fazla 300 metrelik pazar yolu hicrete döner. sanki pazar yeri muhabbet alanıdır. hiç görmüyormuşcasına yan komşusuyla derin sohbetlere dalarlar. tahammül edilmezler. ama şu var elbet bizde kısmet olursa yaşlanacağız, garipsememek lazım. kim bilir pazara çıkacak takatimiz kalırsa oturup sevinmeliyiz herhalde.
(bkz: trafiğe takılmak)
bu teyzelerin hepsinde de pazar arabası olur onu baston gibi kullanırlar.teyzelerden sıyrılayım derken bu muhteşem icatlara takılırsınız.
(bkz: pazar arabası)
ortasında kalmaktan daha hayırlı durumdur.
o günün kalanını pazarda geçirmekle eşanlamlıdır.
cehenemin demosu olabilecek bir durum.

biraz evvel aceleyle ve dalgınlıkla pazar içine girerek tecrübe ettim. yok arkadaş... böyle bir şey harbiden yok.

hani 2 dakika arkalarında yürüdüm ama bana 3 gün gibi geldi. türlü türlü hayaller kurdum. en mantıklısı elektrikli testere ile soldan sağa doğru, bel hizasında seri bir doğru çizmekti.